zaman tüneli

'k-pop demon hunters' müzikal animesi neden çok beğenildi.

çözemiyorum. anlayamıyorum.

anlayanların analizlerine gereksiniyorum. ya da paylaşımımı sileyin ve unutayım. hımm. belki de.

#3811662
hayatinda kac ulke gordun ?
cahillik boyle birsey. hicbirsey bilmiyorsun ama herseyi bildigini saniyorsun...

ay büfe miydi dın büfe miydi?

bir tanga giyen erkek ve iclik giyen kadin iliskisi kadar marjinal degildir.

tanga-tunga esmer bomba.

çıkarın kıyafetleri, cıbıl cıbıl işte. misss

2009 senesi çok güzeldi.

yaşayacağın gün ile ilgili olumsuz düşüncelerin varsa; güne başlarken yapılacak temel çözümdür.

''duruşunu değiştir''

duruşun değişirse hayatın sana karşı duruşu da değişir. etki-tepki olayı yani...

1938 doğumlu amerikalı dublördür.

uzun yıllar hastalıklarla savaşmak zorunda kalan evel knievel 2007 yılında 69 yaşındayken vefat eder ve büyük bir cenaze töreni ile sonsuzluğa uğurlanır.

evel knievel birçok insan için ekranlardan fırlayan bir süperman'dir. motosikleti ile yaptığı imkansız atlayışlarla yaşarken bir efsaneye dönüşmüş bir isimdir evel knievel.

çıngıraklı yılanlar ve dağ aslanaları ile dolu kovaların üzerinde atlayan evel knievel bunun dışında paraşüt kullanarak motosikleti ile bir kanyondan da atlamaya çalışmış ancak ilk seferde başarılı olamamıştır.

kendi yaptığı gösteriler dışında evel knievel birçok filmde de kimsenin yapmayacağı cesaret edemeyeceği dublörlük gösterileri yapmıştır.

kendisi o kadar ünlü, o kadar sevilen bir isimdir ki evel knievel oyuncakları bile satışa sunulmuştur.

james bond serisinin en güzel filmlerinden biri olan the man with the golden gun filminde james bond amerikalı bir turist olan ve kendi memleketinde şeriflik yapan adam ile bir çayın üzerinde atlamak üzere iken bu işi evel knievel tarzı yapacağını söyler ve bunu yapmayı başarır da.

ve cenazesi esnasında en yakın arkadaşının söylediği gibi süperman ölmez.

tıp fakültesi öğrencilerinin ilk 3 yıl girmek zorunda oldukları sınavlarına verilen isimdir. çalışma süresi yıla, komite konusuna, derslere göre değişir. komite çalışırken felç olunabılır, psikolojik rahatsızlıklar görülebilir. ancak korkmamak gerekir çünkü o da her sınav gibi geçer.

komite çalışma haftalarında dikkatli olmak, önemli kararlar almamak, sevgili yapmamak, kolayla kahve karıştırmamak önerilir.
öğrenci hoca insiyatifine bırakılmaz. böylece hocanın size takması gibi bir durumla karşılaşmazsınız. saçınız sakalınız notunuz da en fazla 3 5 puanlık oynama yapar.

her komite yıl sonu notunuzu sadece %8 etkilemektedir. yani 100 alsanız 8 50 alsanız 4. bunu için çalışmaya ne gerek var diyen tıp öğrencisi final kasar ama finalde alınan not komite ortalamanıza çok yakındır. bu yüzden büt kaçınılmazdır.

delavy ve dahlvier. üstelik ikisi de çok nahif ayırt etmek zor.

seher yıldızı marka beyaz içlik giyiyordum. şimdi siyaha döndüm ama yine içlik kırmızı çizgimdir. kırk yılın başı, müşteri denk gelecek diye de bu soğukta içliği çıkartıp, kendimi üşütemem. gay severlerin dediği gibi love is love. bizi seven paçalı red kit donumuzla sevsin.

ağaçlara çaput bağlamak esasen bir şaman adetidir.

hayatım cunku corba gibi mlsf.

dizisi olan daha popüler o yüzden avrupa yakası.

tanım: bir isyan.

tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna dememişler. *

#3811689 hangi ikizler?*

kitabı okuduğumda sözlük yoktu. şimdi 6 yıl sonra tekrar okumuşken bir tanım yazayım dedim. dikkat! bu tanım salya, sümük, gözyaşı ve hıçkırık içerir. çünkü harry (zavallı yavrucak) ve yaşadıkları insanı perişan ediyor. hiç okumayanlar elbette vardır. o yüzden neler yaşadığını detaylıca anlatamam. ama şu kadarını söyleyeyim ki trajedi seviyesi adile naşit ve münir özkul aynı filmde oynuyormuş da siz de o meşhur müzik girdiği anda hüngür hüngür ağlamaya başlamışsınız gibi.

harry farklı olduğu için ailesi (ne kadar aile denirse) tarafından sevilmeyen, örselenen, bir odası bile olmayan gariban bir çocuk. adeta bir sezercik. * sevilmiyor, onu düşünen yoook, yüreğimizi parçalıyor, doğum gününü bile kimse takmıyor. bir gün ona bir mektup geliyor. bir zarf. değişik bir şey. heyecanlanıyor. ona kim niye bir zarf göndersin ki? (küçük sezercik harry yine yürekleri dağladı, o kadar umudu yok bir kimsesinin olduğuna dair) kendisine gelen zarfı bile açmasına engel olan sözde ailesini ise,... neyse. dambıldora havale ediyorum, küfür yok. muhteşem bir macera. çok fazla duygu, çok fazla farkındalık, harika harika. her şeyi anlatmak istiyorum ama yeter.

yazarı da bu kadar akıcı bir kitap yazdığı için tebrik ediyorum. işim gücüm olmasa bir günde okurdum.


bir temenni: keşke kitapta yedikleri her yemeği ve her atıştırmalığı gerçekten yiyebilseydik. sihir yapmaktan çok bunu isterdim. ah o sofralar, her okuduğumda midem guruldadı. pü.

ikizler.

hukuk meslek grupları maalesef.

bakıyorum ki içliği hiç savunmamışsınız. varsa yoksa tanga. size önerim yün tanga. unisex. kimin neresine kaçarsa.*