zaman tüneli
bugün hanımcılıkla ilgili başlık açamamış olmanın üzüntüsü
hanımcılığın kazandığı bir yerde kaybeden sizin öz saygınız olur. hayat bir denge bir cambaz olayı. her şeyin fazlası hayal kırıklığına dönüşür. kendiniz birey olarak var olun yoksa sıfırı tüketirsiniz.
devamını gör...
yazarların en büyük hayal kırıklığı
hayal kırıklıklarını bir dağ gibi travma olarak bırakmayın. onları şekillendirin. kupa yapın bi şey yapın ders çıkarın. yoksa hayal kırıklığı sizin hayatına olumsuz etki eder. gereksiz güçlü durmak ile ben böyleyim modunda döner durursunuz.
devamını gör...
kimsenin takmadığı bir sözlükte kimsenin takmadığı bir yazar olmak
böyle diyenler gayet de takıyor ama dijital ortamın onu koruduğunu zannediyor. biliyorum ki çoğu kişi burada yaşadığı bir olayı günlerce kafasında taşıyor ama elektriği kesersem çözülür modunda olmanın rahatlığı içinde takmıyorum ki diyor. bunlar hep asosyallikten(bkz: swh)
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin
kalk kalk. millet birbirine düşmüş. sözlük elden gidiyah.
devamını gör...
engellemek
sözlükteki bereketsizliği herhal milleti çok engellemişim diye sandım oysa ki sözlükte insan kalmamış emenike.(bkz: swh)
devamını gör...
uzun yaşamanın sırrı
sana iyi gelecek şeylerle beslenmen. bu yemek olur insan olur. aksi durumda comalokko. çünkü içine ne ekersen onu biçersin.
devamını gör...
sözlükte gözlemlenenler
kardeşim biri ne döndü anlatabilir mi? yine bi bok anlamadım.
yiyin birbirinizi ete para vermeyin(bkz: swh)
yiyin birbirinizi ete para vermeyin(bkz: swh)
devamını gör...
gemlik zeytini
diğer adı trilye zeytinidir. yağ oranı yüksek olup diğer zeytin türlerine göre ebatı küçüktür.
an itibarı ile soframdadır, pek lezzetlidir.
an itibarı ile soframdadır, pek lezzetlidir.
devamını gör...
koğuş kalk
ulan ne günlerdi be. allah bir daha göstermesin. amin.
devamını gör...
borsadan zengin olan yazarlardan tavsiyeler
elimde boğaziçi köprüsü var kardeşim alır mıydın?
devamını gör...
normal sözlük
ayda bir ne olmuş diye bakıyorum her ay bir olay. iç anadolu köyüne dönmüş sözlük.
hiçbir şey olmasa da bir şey olan bir sözlük.
hiçbir şey olmasa da bir şey olan bir sözlük.
devamını gör...
kadın rolü yapan sözlük erkekleri
(bkz: harun abi)
devamını gör...
bir günlüğüne karşı cins olunsa yapılacaklar
kendime hesap kitlemek
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın. uyanan, uyanmayan herkese.
devamını gör...
bir günlüğüne karşı cins olunsa yapılacaklar
saçlarımın rengini sarı ya da açık kumrala yaklaştırıp, ben martin, marion ı canım sevgilimi gördünüz mü diye dolaşıp elalemi trollemek...
ya dostlarım mutlaka sevinecektir, marion sarışın erkek hayranlığını çözmüş diye *
ya dostlarım mutlaka sevinecektir, marion sarışın erkek hayranlığını çözmüş diye *
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
bazı entryleri bir kere okuyorum yok, iki kere okuyorum yok. ifade aşırı mecazlı, araya ingilizce mastarlı ifadeler veya rapper ifadeleri girince idrak yeteneğim, yazılanı anlamaya yetmiyor sözlük.
kursu var mı? kursuna gideyim. kitabı var mı? okuyayım. ama şahsım shit ve shotlı cümleleri anlayıp pleasing yapmak istiyor, thx.
kursu var mı? kursuna gideyim. kitabı var mı? okuyayım. ama şahsım shit ve shotlı cümleleri anlayıp pleasing yapmak istiyor, thx.
devamını gör...
ibrahim hacıosmanoğlu
samsun maçı için gerekeni yapacağım falan demiş herhalde. nedense kartlık faullerin bile verilmediği, bir devre süresince lehimize faul çalınmadığı derbi için falan yapılmıyor o gereken. ligde 15 hafta geçti, yüzlerce maç oynandı, bir ton tartışmalı pozisyon oldu, bu arkadaş gerekeni hep bizim maçlar söz konusu olunca yapıyor.
ibraam efendi biz o koltukta nice galatasaray düşmanı başkan gördük, akıbetleri morarmış suratla galatasaray'a kupa takdim ederek geçti. senin gibi nicesi efelendi, ülke ekonomisini elinde tutan mavi gözlüsünden, iktidarın en sevdiği reis görünce gözleri dolan survivorcılara, sedat reisin deyimiyle pambıklara kadar. bak bakalım hangisi kalmış koltuğunda, hangisi galatasaray ile başa çıkabilmiş. galatasaray ağır taştır altında ezilirsin, mezara koydun sanırsın bir bakarsın tabutuna çivi çakıyor diye boşuna demiyorlar.
ibraam efendi biz o koltukta nice galatasaray düşmanı başkan gördük, akıbetleri morarmış suratla galatasaray'a kupa takdim ederek geçti. senin gibi nicesi efelendi, ülke ekonomisini elinde tutan mavi gözlüsünden, iktidarın en sevdiği reis görünce gözleri dolan survivorcılara, sedat reisin deyimiyle pambıklara kadar. bak bakalım hangisi kalmış koltuğunda, hangisi galatasaray ile başa çıkabilmiş. galatasaray ağır taştır altında ezilirsin, mezara koydun sanırsın bir bakarsın tabutuna çivi çakıyor diye boşuna demiyorlar.
devamını gör...
malum kişi denince akla ilk gelen kişi
her gün " bugünde ölmemiş" diyerek hüzünlendiren kişi.
devamını gör...
kur’an’ın piyasadaki incil’leri düzeltmesi
bir başka sarsıcı ve üzerinde derinlemesine düşünülmesi gereken örnek de şudur:
piyasadaki sahte tevrat, yaratılış (tekvin) 27. bölümünde öyle bir hikaye anlatır ki, okuyan kişi "bir peygamber bunu nasıl yapar?" diye sormaktan kendini alamaz.
iddiaya göre yakup peygamber, kör olan ve ölüm döşeğinde yatan babası ishak peygamber’i kandırarak, öz abisi esav'ın hakkı olan "ilk oğul kurban/miras hakkını" çalar.
tahrif edilmiş metindeki "tiyatro": bu anlatıda yakup peygamber –haşa– usta bir dolandırıcı, annesi rebeka ise bu dolandırıcılığın planlayıcısı gibi gösterilir. hikaye adeta bir komedi tiyatrosu gibidir:
yakup, babası dokunduğunda abisi esav zannetsin diye kollarına ve boynuna keçi derileri sarar.
babasının yanına girer ve gözlerinin içine baka baka (babası kör olsa da) "ben senin ilk oğlun esav'ım" diyerek yalan söyler.
rabbin adını kullanarak babasına av etini (aslında annesinin hazırladığı oğlak yemeğini) tanrı'nın yardımıyla hemen bulduğunu söyler.
bu korkunç mizansenin sonunda ne olur? sahte tevrat’a göre tanrı bu sahtekarlığı onaylar! yani yalan, hile ve babayı kandırma üzerine kurulu bir "seçilmişlik" başlar. bu anlatı; yakup peygamber'i "babasını dolandıran bir fırsatçı", ishak peygamber'i "kandırılabilir, ne dediğini bilmeyen basiretsiz bir ihtiyar", tanrı'yı ise –haşa– bu ahlaksızlığa prim veren bir otorite konumuna düşürür.
bir an için düşünün: temeli yalan ve hırsızlık olan bir peygamberlik silsilesi olabilir mi?
kutsal kuran’ın muazzam müdahalesi ve onur iadesi
işte tam bu noktada, kutsal kuran piyasadaki sahte tevrat'taki bu iftirayı silip atar. kuran, peygamberlik makamının hileyle, kurnazlıkla veya babadan oğula geçen bir krallık gibi "çalınarak" elde edilemeyeceğini; bunun sadece ve sadece allah’ın takdiri ve seçimi olduğunu hatırlatır.
kuran, yakup peygamber'i "güçlü, basiretli (ileri görüşlü) ve ihlaslı" seçkin bir önder olarak tanıtır. o, mirası çalan bir hırsız değil, en zor anında bile dini ve ahlakı oğullarına miras bırakan asil bir atadır.
bakın kutsal kuran, piyasadaki sahte tevrat'taki o "kandırılan baba ve kandıran oğul" imajını nasıl yerle bir edip, yerine "basiret sahibi" şahsiyetleri koyuyor:
sad suresi 45-46: "güç ve basiret (derin kavrayış) sahibi olan kullarımız ibrahim’i, ishak’ı ve yakub’u da hatırla... biz onları, (ahiret) yurdunu düşünen ihlaslı kimseler kıldık."
ayetteki "basiret" vurgusu muazzamdır.
sahte tevrat ishak peygamber'in "gözlerinin körlüğüne" ve kandırılabilir oluşuna odaklanırken; kuran onların "kalp gözünün açıklığına" ve derin kavrayışlarına dikkat çeker.
iki "ölüm döşeği" arasındaki fark
sahte tevrat'ta ishak peygamber'in ölüm döşeği, bir miras kavgası ve dolandırıcılık sahnesidir. ancak kuran'da yakup peygamber'in ölüm döşeği, muazzam bir inanç ve vasiyet sahnesidir.
kuran bize der ki; yakup peygamber hileyle miras peşinde koşan biri değildi. aksine, o son nefesinde bile çocuklarının dünya malını değil, imanını dert edinen bir babaydı:
bakara suresi 133: "yoksa yakup son nefesini verirken siz orada mıydınız? o sırada oğullarına, ‘benden sonra kime kulluk edeceksiniz?’ demişti. onlar da, ‘senin tanrına, ataların ibrahim, ismail ve ishak’ın tanrısı olan tek tanrıya kulluk edeceğiz; biz sadece o’na teslim olmuşuzdur’ dediler."
görüldüğü üzere kuran yine bize gerçekleri anlatarak yakup'u "evlatlarına tevhid'i miras bırakan, basiret sahibi, onurlu bir peygamber" makamına, yani ait olduğu yere iade eder.
kutsal kuran, peygamberlerin onurunu korumakla kalmaz; aynı zamanda bize "peygamberlik" müessesesinin ciddiyetini, dürüstlüğünü ve ilahi kaynaklı olduğunu da öğretir.
ve bir kez daha görmekteyiz ki, elçilerin gerçek sünnetleri ve yaşam öyküleri de sadece ve sadece kuran'dadır.
piyasadaki sahte tevrat, yaratılış (tekvin) 27. bölümünde öyle bir hikaye anlatır ki, okuyan kişi "bir peygamber bunu nasıl yapar?" diye sormaktan kendini alamaz.
iddiaya göre yakup peygamber, kör olan ve ölüm döşeğinde yatan babası ishak peygamber’i kandırarak, öz abisi esav'ın hakkı olan "ilk oğul kurban/miras hakkını" çalar.
tahrif edilmiş metindeki "tiyatro": bu anlatıda yakup peygamber –haşa– usta bir dolandırıcı, annesi rebeka ise bu dolandırıcılığın planlayıcısı gibi gösterilir. hikaye adeta bir komedi tiyatrosu gibidir:
yakup, babası dokunduğunda abisi esav zannetsin diye kollarına ve boynuna keçi derileri sarar.
babasının yanına girer ve gözlerinin içine baka baka (babası kör olsa da) "ben senin ilk oğlun esav'ım" diyerek yalan söyler.
rabbin adını kullanarak babasına av etini (aslında annesinin hazırladığı oğlak yemeğini) tanrı'nın yardımıyla hemen bulduğunu söyler.
bu korkunç mizansenin sonunda ne olur? sahte tevrat’a göre tanrı bu sahtekarlığı onaylar! yani yalan, hile ve babayı kandırma üzerine kurulu bir "seçilmişlik" başlar. bu anlatı; yakup peygamber'i "babasını dolandıran bir fırsatçı", ishak peygamber'i "kandırılabilir, ne dediğini bilmeyen basiretsiz bir ihtiyar", tanrı'yı ise –haşa– bu ahlaksızlığa prim veren bir otorite konumuna düşürür.
bir an için düşünün: temeli yalan ve hırsızlık olan bir peygamberlik silsilesi olabilir mi?
kutsal kuran’ın muazzam müdahalesi ve onur iadesi
işte tam bu noktada, kutsal kuran piyasadaki sahte tevrat'taki bu iftirayı silip atar. kuran, peygamberlik makamının hileyle, kurnazlıkla veya babadan oğula geçen bir krallık gibi "çalınarak" elde edilemeyeceğini; bunun sadece ve sadece allah’ın takdiri ve seçimi olduğunu hatırlatır.
kuran, yakup peygamber'i "güçlü, basiretli (ileri görüşlü) ve ihlaslı" seçkin bir önder olarak tanıtır. o, mirası çalan bir hırsız değil, en zor anında bile dini ve ahlakı oğullarına miras bırakan asil bir atadır.
bakın kutsal kuran, piyasadaki sahte tevrat'taki o "kandırılan baba ve kandıran oğul" imajını nasıl yerle bir edip, yerine "basiret sahibi" şahsiyetleri koyuyor:
sad suresi 45-46: "güç ve basiret (derin kavrayış) sahibi olan kullarımız ibrahim’i, ishak’ı ve yakub’u da hatırla... biz onları, (ahiret) yurdunu düşünen ihlaslı kimseler kıldık."
ayetteki "basiret" vurgusu muazzamdır.
sahte tevrat ishak peygamber'in "gözlerinin körlüğüne" ve kandırılabilir oluşuna odaklanırken; kuran onların "kalp gözünün açıklığına" ve derin kavrayışlarına dikkat çeker.
iki "ölüm döşeği" arasındaki fark
sahte tevrat'ta ishak peygamber'in ölüm döşeği, bir miras kavgası ve dolandırıcılık sahnesidir. ancak kuran'da yakup peygamber'in ölüm döşeği, muazzam bir inanç ve vasiyet sahnesidir.
kuran bize der ki; yakup peygamber hileyle miras peşinde koşan biri değildi. aksine, o son nefesinde bile çocuklarının dünya malını değil, imanını dert edinen bir babaydı:
bakara suresi 133: "yoksa yakup son nefesini verirken siz orada mıydınız? o sırada oğullarına, ‘benden sonra kime kulluk edeceksiniz?’ demişti. onlar da, ‘senin tanrına, ataların ibrahim, ismail ve ishak’ın tanrısı olan tek tanrıya kulluk edeceğiz; biz sadece o’na teslim olmuşuzdur’ dediler."
görüldüğü üzere kuran yine bize gerçekleri anlatarak yakup'u "evlatlarına tevhid'i miras bırakan, basiret sahibi, onurlu bir peygamber" makamına, yani ait olduğu yere iade eder.
kutsal kuran, peygamberlerin onurunu korumakla kalmaz; aynı zamanda bize "peygamberlik" müessesesinin ciddiyetini, dürüstlüğünü ve ilahi kaynaklı olduğunu da öğretir.
ve bir kez daha görmekteyiz ki, elçilerin gerçek sünnetleri ve yaşam öyküleri de sadece ve sadece kuran'dadır.
devamını gör...
