zaman tüneli

burası, yine uzanamadığı ciğere murdar diyen kedilerle dolmuş,
bunlar;
bu yazıları yazmayı öğrendikleri öğretmenleri için, öğretmenler de iş mi yapıyor cumartesi pazar tatil, 3 ay yatıyorlar der,
sağlık personellerinden azar işiten, yattığı yerden para kazanıyorlar der.
haksız olduğu halde, polisten ceza yiyen, teröristmiyiz biz diye yakınır.
mahallendeki kasaba bak önce, ev eşyanı taşıttığın nakiyeciye, alım satım yaparak dünya para kazanan kuyumcuya, ekmeği eksik gramajla satan fırıncıya, helale haram katan aşçıya, bunları da kötüleyecekmisin ardına. kendini de eleştirdin mi hadsizce.
ben zaten kendine küfür eden bir sarhoş görmedim, hep başkasının anasına avradına.
nefret dili yer tutmuş bünyenizde, el insaf. baban, amcan, dayın, teyzen de mi memur değil.
askere söz söylediği halde mecburi askerlik yapan insanlarız, sen askersin,ben askerim, kardeşin asker.
ağlayan memur değil de sensin bence....
memur o işi yapmazsa, her zaman senin yaptığın işi yapar da sen bu kafayla memur olamazsın.

akla su sarkiyi getiren baslik

sputiye gidio

bu sefer farklı isimleri yazalım.

meja
yek
mairon
zugra
mysafu
miko
agresif mali müşavir

kafası karışık…

yok o kadar da değil de.. şu evropa işi konusunda sicili düzeltemediler o kesin..

mülk sahibi.

başlığı fuser hortlatmış,

oğlum suratına osurulmasını isteyen alfa mı olur lan?

olmak'ı bırakın, kalmak ondan da zor gibi.. (isterseniz sorun.)

benim gibi bir ahmak, alkoliği sırf kafası az biraz çalışıyor diye ısrarlı iyi makamlarda tutmaları…**

oha süper bişeydi bu. parayı alır take my money kuzen.

ağlamayan mı kaldı ki memurlara çok görülüyor.

yalnız rakıya da ne yakışıyor be arkadaş.. :)

açıkça iktidarın yarattığı felaketin nedeninin (yapılanlarda hiç bir payı olmayan) muhalefet olduğuna inanabilecek andavallar olması.

varoluşçuluğun özeti;

çünkü neden yazmayım
bedava ya bedava.

mutluyum yaa, mutsuzluğumla da mutluyum biliyorum geçer.. çok tatlıyım bir de.. görmek isteyen görüyor.. gören de zaten bakıp duruyor sen gerçek misin diye..

aslında bir de buzdağının görünmeyen kısmı var tabi.. çok depresif bir insanım kafam karışır, sorularım cevapsız kalırsa kafayı yeme noktasına gelirim. her şey net olmalı.. bilmeliyim ki bu böyle..

bir de beni sevmiyorsanız sorun ben de değil sizdedir. sizi sevseydim siz de beni severdiniz..

samimiyetin, dürüstlüğün açık sözlülüğün ince düşüncenin köpeğiyim diyebilirim hep artı yazarım haneye karşı tarafın… sevildiğimi hissetmeye de bayılıyorum.. canınız sıkıldıkça beni ne kadar çok sevdiğinizi söyleyebilirsiniz…

herhangi bir ortamda odak değilsem sıkılırım. çok konuşurum çok gülerim.. yaptığım şaka ciddiye alınıp yanlış anlaşıldıysa açıklamama rağmen hala anlaşılmıyorsa çok da umrumda olmaz bir süre..

sevdiklerim değer verdiklerim gözünde nasıl göründüğümü önemserim.. çünkü zaten çok severim… gerisi tırıvırı… çok da tınnn.

kendime ait bir dünya var.. ölmediğim için yaşıyorum.. yaşarken de işte azıcık eğleneyim, keyfim yerinde olsun derdindeyim. neşesiz kalınca ilgisiz kalınca elim ayağım titriyor…

bir de an’ın enerjisine çok güveniyorum. yolun sonunu düşünmüyorum yolu yürümeyi seviyorum. sonu da zaten bir süre sonra görünür oluyor…

hadi bakalım tanımak isteyenlere açık çek.

anlattığımdan fazlası iyisi kötüsü var. çaba her şeydir benim için.

ve durum konu şartlar ne olursa olsun değersiz hissetmekten nefret ediyorum. sefam olsun. canım sağolsun..

bye.

itilen insan bağırır. güllü düşerken bağırmadı.

bence kızı da sizin yüzünüzden kendi ittiğine inanmaya başladı.

naruto dayı

paranoyak deli

eşrefoğlu süleyman bey

eylüling

dostlarımızla geleceğiz

kuzguncuktaki vişne

allaha şirk koşarken dalağı şişen ateist

aslında zenginlerin yoksullara "hiç bir şey" bırakmadığını söylüyor. (yoksullara bırakılan tanrının onlara hiç bir şey katmadığını görüyor çünkü..)

bu kadar bardak fotoğrafını nereye atıcam
galerim doldu hafızam yetmiyor artık