zaman tüneli

nurcuların en dikkat çeken özelliği, kutsal kitaplarının muhammed değil de said tarafından yazılmış olmasıdır.

bu zihniyetin, güya "edilmiş" örneklerine günümüzde bakınca da, buna inanabiliyor, savunabiliyor musunuz.. yoksa "omo o gerçek.." önsözlü repliğinizi mi dinletiyorsunuz..

kutlu olsun.

sevgilin sanal alemden başka kadınlarla yazışıyorsa, sen ateşi yakanı söndürmeye çalışacaksın, dumanla savaşmayacaksın. sadakati bozan kişi suçludur; yanlış insandan hesap soran zat, asıl sorumluyu kayırmıştır. ilişkinin dışına bakan erkeğin arkasında durup onu temize çıkarmaya çalışmak tamamen gerzek çaresizliğidir; gerzek çaresizliğidir, geeeerr-zek çaresizliğidir.

arkeolog, antropolog, tarihçi, sanat tarihçisi falan olmak istiyordum. sözelde ilk 10bin koydum. iyi üniversitelerde bölümler de tutuyordu. anamlar acından ölürsün dediler, reklamcı oldum. kafama sıçayım.

polis, arkeolog, tarih öğretmeni - akademisyeni / hukukçu.

(bkz: büyümeyeymişsiniz iyiymiş)

sonunda size "hay olmaz olsaydım" dedirten bir iş yapmıyorsanız gerisini boşverin..

anladığım kadarıyla şöyle açıklanmıştır:

hayvanlar dünyaya geldikleri anda genellikle yaşama hazır olarak gelirler. bir kaç saatte veya günde veya haftada ihtiyaçları olan bütün yetenekleri kazanmış olurlar.

oysa insan 1 yıl yürüyemez, 2 yıl konuşamaz, fayda ile zararı 15-20 yılda anca farkeder. hatta ömrünün sonuna kadar öğrenmeye muhtaçtır.

demek ki insan'ın hayvandan en büyük farkı öğrenmeye olan ihtiyaç ve geniş yelpazeli bir güçsüzlüktür. o zaman insanın görevi de ilim ve dua'dır. elbette ki ilmin başında da nerden geldiğini, nereye gideceğini, kimin gönderdiğini bulma çabası olmalıdır. bu yüzden tefekküre ve ilme dayalı bir iman, insanı vazifesini yerine getirmiş, gerçek bir insan yapar.

şafak operasyonu ile evden alınacak olursanız kılık kıyafetiniz düzgün olsun diye vatandaş düşünülerek yapılmış kış saati uygulamasıdır.

bir han kang kitabıdır.

2024 yılında nobel edebiyat ödülünü kazanmış olan han kang'ın daha önce vejetaryen (kitap), çocuk geliyor (kitap), beyaz kitap (han kang), veda etmiyorum ve yunanca dersleri isimli kitaplarını okumuş ve bu kitaplar hakkında birer tanım yazmıştım.

han kang son dönemlerde en beğendiğim yazarlardan biri. nobel edebiyat ödülünün yanı sıra 2016 yılında uluslararası man booker ödülünü ve 2023 yılında da medicis yabancı roman ödülünü kazanmış. ve dilimizde yayımlanan bütün kitaplarını okumuş olan bir hayranı olarak bu ödülleri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum.

bu kitapta yazar kendi kişisel sağlık sorunları ile mücadele ettikten sonra gittiği bir tiyatro oyununda çok etkilendiği bir heykeli yapan heykeltıraş ile kısa bir sohbet eden bir yazarın bir süre sonra ortadan kaybolan bu sanatçının tuttuğu notların sanatçının kız kardeşi tarafından kendisine teslim edilmesiyle başlayan arayışını anlatır.

heykeltıraş ellere takıntılıdır. kadınların ellerinin alçı ile kalıbını çıkarıp onları birer sanat eserine dönüştürür. ancak bir gün ortadan kaybolur ve öldüğüne hükmedilir.

hayatına iki kadın girer bu sanatçının. bu kadınlardan biri yeme bozukluğu olan, kilosu ile başı dertte bir kadındır. diğeri ise oldukça zarif ve alımlı ama kendi içinde sorunlar yaşayan bir kadındır.

heykeltıraş bıraktığı notlarda sanatını, aşık olduğu kadınlar ve onların sorunlarını ve kendi hikayesini anlatır.

kesinlikle çok etkileyici bir kitap oldu benim için.

boyunda fular da kendiliğinden çıkar zaten.

götünüz donar bu mevsimde.

eşrefoğlu süleyman'ın olgun duruşuna şapka çıkarmak gerekir. geri kalanlar tam bela tipler. allah muhafaza.

parti fark etmeksizin 2 dakika da sevdiklerimizin o binada ezilerek, acı çekerek ölmesini engelleseydiler keşke.

kötü şans da şans sayıldığı için hepimiz (yaşamaya devam edenlerimiz) bu gruba dahil oluyoruz. * *

bir kağıt ve biraz boyanın maddi değeri ne kadardır?
-fazla bir şey değildir.

ama o eşyalar da vinci'nin elinde milyonluk bir esere dönüşebilir. şimdi da vinci'nin tablosunu bir eskiciye göstersen ne kadar değer biçer?
- çok cüzi bir meblağ verir.

çünkü o tablodaki sanatı anlayacak kapasitesi yoktur. resimdeki anlamları göremez ve da vinci'yi de tanımaz. o yüzden sadece madde üzerinden bir değer biçer.

işte insan, iman ile yaratıcısına intisab eder. değeri ona göre olur. sonsuz güzel bir bedi'nin sanatı olur. sonsuz kudret sahibi birinin kulu olur. sonsuz hikmet sahibi bir yaratıcının muhatabı olur. kendisinde tecelli eden sanat ve isimleri okur ve okutturur.

ama inkar ve küfür bu değeri siler, atar. insan hayvandan daha aciz ve kederli bir canlı seviyesine düşer.

işte dostum kendine fiziksel özelliklerin, maddi gücün, sağlık durumun üzerinden bir değer biçme. kimin eseri olduğunu bil. ne kadar değerli olduğunu anla. ha tabi gururlanma. sendeki güzellikler gerçekte kime aitse o'na şükret.

(risale-i nur'dan 23. söz'den aklımda kalanlar)

ağzında gümüş kaşıkla doğduğu iddia edilir bu kişilerin.

(bkz: yaşar ne yaşar ne yaşamaz)