zaman tüneli

aslında içeni değil satanı içeri almaları gerekiyor ama satan zaten kendileri olunca böyle dostlar alışverişte görsünden öteye gidemiyor. akp başımıza bela olduğundan beri uyuşturucu gençlerin üstündeki en büyük felaket oldu.
ek: akpnin bu isimleri uyuşturucu kullandığı için tutukladığına safça inanan yazarlarımıza, elindeki kelepir köprüyü satmaya çalışanlar olabilir. dikkatli olalım.
lan 25 senedir akpnin suçluyu asla yargılamadığını öğrenemediniz mi be kardeşim. en basiti dolandırıcılar kralı ib.. melih yargılandı mı? beline bi silah sokunca kendini çakma escobar sanan dar paçalı kokocu ergen akplilerin mhplilerin hangisi yargılandı? pandemide beyaz peynir ticareti yaptığını iddia eden başbakan oğlu vardı yargılandı mı? trtnin pudra şekeri diye aklamaya çalıştığı bir audide koko partisi vardı, hani süslünün adamları, kim yargılandı?

çükübique

sözlükte beğenilmek için yazdığımı kim söyledi
saaafi kafa boşaltma
banne

tanımı giren yazarı sevmiyordur, her ne kadar çok güzel, aynı fikirde olduğu bir şey bile yazsa beğenmez, eli artıya gitmez. kendimden biliyorum.

bu ai zımbırtısını çok beğendim ya
open.spotify.com/album/4s4B...
bir haftadır arka planda hep bu zımbırtı çalıyor

eğer benimki gibi bir hafızanız varsa unutmak imkansız oluyor. öyle olunca da sürekli bir anılar tufanıyla cebelleşmek zorunda kalıyor insan. geçti diyerek kendini kandırmaya gerek yok. bir haltın geçtiği de yok zaten. benim bir insana yirmi hayat boyunca yetecek kadar travmam var mesela. işte bununla yaşıyorum.

sevgili, sevilen demek. ben de sevdim işte. bu aşka özgü cinsel bir sığlıktan ibaret değil üstelik. yok şu anda kiminle yatıyormuş, bedenini tatmin ediyormuş falan. bana ne? isterse bütün dünya ile cinsel ilişkiye girmiş olsun. olay bu mu? benim olayım bu değil. ben onunla yaptığım seksten daha fazlasını hatırlıyorum. gülüşü, anlattıkları, geçmişi, çektiği acılar, onu mutlu etmek isteyişim falan filan. bir dolu anı bir anda üstüme hücum ediyor. seks mi? seks ne la? bir kadınla yaşayabileceğin onca şeyin içinde ufak bir ayrıntı o.

güzel olmasına acayip güzeldi. ama beni ona çeken sadece güzelliği değildi işte. sorun bu. keşke sadece seks olsa. ne kolay olurdu her şey. benim bütün travmalarımı tetikliyordu. karşı koyamadığım da oydu. onda kendimi seviyordum. geçmişimin içerdiği bütün tiksinçliğe ortaktı. aynı tek başına bırakılmışlık, terk edilmişliğin aynı buruk tadı.

o mutlu olsun diye cehenneme gitmeye razı olurum. öyle sevdim. hala seviyorum. hayat boyunca beni en çok mutlu eden insan o oldu. ben nankör bir insan olamamanın acısını çekiyorum. vefalı olmak içimden geçti. nalet gelsin. yapacak hiçbir şey yok.

kendi kıçıma tekme vurma konusundaki uzmanlığım yine devreye girdi ve sonuç olarak ilişkimiz sarpa sardı. beraber toksikliğin dibini sıyırdık. sonrasında hayatımda ilk defa bir kadından kaçtım. hala da kaçıyorum.

benimki saçma bir hayat. hikayelerim hep saçma. bir gün bitecek. öyle umuyorum. ve onu hala seviyorum.

“aptal insan acısından dünyayı sorumlu tutar. bilge insan fark eder ki, bıçağı tutan kendisidir.”

beğenmez ama daha iyisini de yazmaz.
eleştiriyle beslenen nadide tür.

14 milyon görüntülenme, falaaaan...

sen git, close encounters of the third kind ile sinemada huşuyu, e.t. ile saf çocuksu masumiyeti, jurassic park ile teknolojik ruh devrimi yarat; sonra gel, kariyerinin son demlerinde karşımıza bu ruhsuz, plastik ve görsel olarak iflas etmiş nekşflikşsel fragmanlı disclosure day ile çık. bu konular tane tane işlendi, daha ne katabilirsin ki? bu ne şimdi?

emily blunt'ın * o filtre koması suratından çıkan sesler uzaylıların mesajı değil, spielberg’in sinema alemindeki can çekişme sesleri herhalde. özellikle son sahnedeki cgi olayının berbatlığı nedir? bazı yönetmenler teknolojiye öyle bir aşık oluyorlar ki, spielberg de teknoloji sarhoşluğuna yenik düşmede adeta bir atom bombası kıvamına gelmiş. belli ki yeşil perde aşkı gerçek sinemanın fersah fersah ötesine geçmiş; gerçekle dijitallik arasındaki o hayati bağlantıyı tamamen kaybetmiş ya da göz doktoru kontrolüne gitme zamanı çoktan geçmiş.

ııyy: muhtemelen eski konuların geveleneceği, geviş getirileceği film.

doğru kişi söylemediğinde hadsizliğe dönüşen çıkıştır.

bir kitap ismi olabilirdi pek ala. neler yazılmazdı ki, ne tespitler, ne tahliller, çıkarımlar. bu yapaylığa söylenecek çok sözüm var ama susacağım sözlük. adi tarafa dair özlü sözler söylemek istemiyorum, söylesem kim takacak üstelik. gidiyorum ben!

geçmişe takılan geleceği göremez maalesef bazı şeyler aşılamıyor gibi gelebilir ama aşmış gibi inanmak bir şeylere iyi gelebilir

hangisini?

anahtarı anahtar deliğine denk getirememişliğim var da, daha evi bulamayacak kadar sarhoş olmadım.

çok güzel bir kuş tabi. fatma girik in beşikteki bebeğini kaçıran kartal mıydı. çocukken ne korkmuştuk ondan.
kuş güzel sert mizaçlı asil bir hayvan. saygı duyulan hayran olunan bir hayvan olmuş ki neredeyse tüm ülkelerde bir şeyin sembolü olarak kullanılmış.
bizde hava kuvvetlerinin sembolü örneğin. beşiktaş ın sembolü. arnavutluk un bayrağında vardı siyah bir kartal figürü.
abd ordusunda da vardı bu kartal . bir de çift başlı kartal var. tarihte bir çok ülke bunu kullanmış bayrağında.
ne zaman bir kartal belgeseline denk gelsem izlerim.
ülkemizde kaya kartalı belgeseli çekmişler. trt belgeselde izlemiştim.