zaman tüneli

zugra ustanın ''beş sözcüklü öykü''sü öyle güzeldi ki; eziklendim. oynamam zorlaştı bundan gayri...

eminim ki şu an bu dünyada onu düşünen en a bir kişi vardır.

klavye sesini özlediğimiz yayıncımız. takır tukur takır tukur tak tak tuk tuk.. bir de o süper kahkahası. ahahaha.

edit: muhtar emmi aynı anda tanım girmişiz. kusura bakma.

herkese sormayaydın iyiydi.. kardeeşş, ben askerliğimi jandarma komando olarak yaptım. gün oldu su yokluğundan gazozla tıraş olduğumuz günler yaşadık. yani buna benzer bir-iki ufak detay nedeniyle, kızlara haksızlık etmek istemiyorum. (istersen sen de zorlama.. :)

merhaba, iyi yayınlar diliyorum. dinlemedeyim efendim.

muhtemelen klasikleşmiş bir tespit olacak ama yine de paylaşacağım.
türkiye'de alışveriş merkezlerine çakıyla bile girmek yasak ama içerideki mağazalardan balta satın alabiliriz.

nıhahahahaaaa ''sincapsu'' pek hoştu alennn

destuuuurr!
du bakiim konu neymiş?

enteresan, süpersonik, gerçeküstü bir dizi..

serhat ağa'nın iki hanımı var. ikisi de çok güzel bence.. renkli gözlü yerli kız da çok güzel, şeherli tatar kızı da.. serhat ağam gibi ben de ikisi arasında kalsaydım tatar şeherli kızında karar kılardım. bence çok güzel kız..
en son bu kız muhalif bir paylaşımda bulunduğu için trt'deki diziden çıkartılmıştı.. aslan kız.

halef dizisini annem izliyor ben de arada bakıyorum. olay urfa'da geçiyor. ortam çok güzel. konak dediğimiz lüks evlerde kalıyorlar anladığım kadarıyla bu aileler. aşiret hayatı çok güzel bir şeye benziyor.

"lezzetleri tahrib edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz!"
(hadis)

bu dünyadan, gözlerimizden, kulaklarımızdan, zevklerimizden, aile ve akrabalarımızdan, telefon ve oyuncaklarımızdan, arkadaşlardan, mal mülkten ayrılma anı. bizimle gidecek tek şey amellerimiz(niyet dahil) olacak.

allah iman ve şehadet ile noktalamayı nasib etsin. amin

acılarını anlatırken güldüren favori insanım. ve kulağımda şu an o sövmeleri.

bir diğeri de canım (bkz: seshayvani (yazar))..

nisan en güzelidir.

temmuz duymuşluğum da var.
başka da seçen olur mu bilmiyorum.

aklıma ilk hilal ve dolunay geldi, ben çok pis çarpılacağım gibi bir his gelmedi değil ama öyle olmuyor işte*

yalnızlık nedir biliyor musunuz? acıbademden çıkıp modayı turlamaya çıkmaktır. arada lokantaya, tatlıcıya, bara uğramaktır. o gün tatlıcıda tüm tatlılardan daha tatlı bir kadın gördüm. dişleri sincap gibiydi ama o kadar estetikti ki... çok tatlı gözüküyordu.

tatlı sorma sorma bahanesıyle '' pardon siz ne yiyorsunuz?'' dedim ve oradan bir diyalog kuruldu. o da benım gibi yalnızdı. bir şekilde aynı masada oturduk. sohbet harikaydı. o da yürüyüşe çıkmış, yalnızlığının vaktini öldürüyordu.

mekandan beraber çıktık, güzel bir sohbet sonrası bara ve eve geçmeye karar verdik. tam sevişeceğiz. kız ''önce duş al ''dedi. bende o sırada hazırlanırım dedi. kadınların bu çifte standatını anlamıyorum. sanki tek kirlenen benım. neyse duşa girdim, bir baktım sular kesilmiş. banka su faturasını otomatık ödeme ile yapmamış. bunu söylemek için dışarı çıktığımda bir de ne göreyım... kot pantolonun içinde meger jartiyer varmış. harika bir kadın karşımda ve yıkanamadım! olamaz bu, bu büyü devam etmeliydi.

durumu anlattım, kız rahatsız oldu. evde bira vardı. biraz içelım istersen dedım. glutene hassasiyetı varmış .gulutensiz bira istedi. evde glutensız bira yoktu. sabır ve sinirle sen bekle ben bakkala gidip geliyorum dedım. stresli başlamış bir başlangıçtı.

canım çekti aslında bu yoktu.

iri biri olduğunu düşünüyorum.

recep, şaban, ramazan erkek ismiyken, şevval niye kız ismi?

o saf sevgi hali ile sarılmayı...
çünkü artık büyüyordur ve kafasında milyon tane soru vardır.
asla eskisi gibi olmayacak bir nokta vardı ve siz o noktayı geçtiniz demektir.

geçmiş olsun onur abi.