zaman tüneli

testosteron tavan yapmış alkol ile bünyeyi daha fazla tetiklemek müzik ile saçma salak dans edip jakuzi içine atıp kendimi sıcak sıcak karşılamak isterdim uyumadan önce biraz adult iyi gelir tabiki.

bugün aniden aklıma gelen muhteşem ötesi bir şarkı. hiç usanmadan tüm gecemi bu şarkı ile geçirmek istiyorum.

uzay mekiğinin vidalarını gevşetip düşüren gevşek şeyhe bi sorsunlar bakalım konu neymiş. (çünkü ilgili resmi birimler anlaşılan konuya dair şeyhten daha fazla ciddi bir yaklaşım içinde değil.)
o iha o saatte izmite kadar nasıl gelmiş de, ancak düştükten anca bir hafta sonra, o da bir köylünün zorlama gayreti sonucu haberdar olunabilmiş..

fin metal devi amorphis'in 16 ocak 2026'da gösterime girecek olan son of revenge - the story of kalevala / orijinal adıyla: kalevala: kullervon tarina adlı film için yaptığı güzel parça. zaten kalevala destanı ile alakalı bir yapım denince amorphis de bu konsepte cuk oturuyor, topluluğu bilenlerin hemfikir olacağı üzere. (bkz: kalevala (kitap))

şarkıyı beğendim. kadın vokalli kısımlar biraz "poppy" bir hava verse de gene de hoş, kaldı ki zaten böyle bir film için tematik bir parça yapıyorsan da biraz popülistlik de gerekebiliyor. yani grup da işin bu boyutunu dozunda tutmuş ve öyle yadırganası bir tablo çıktığını söyleyemem karşıma. klipte de herhalde ilgili filmden sahneler var. sanki klipte/filmde birilerinin yediği oklarla birlikte bizler de bayağı spoiler yiyoruz. parçanın adı crowned in crimson, "kanlar içinde kalmak / kanlarla kutsanmak" gibi bir manaya geliyor olsa gerek, ama tabii crowned'daki taçlandırılmak manasını da atlayamayız. kanlarla taçlandırılmak çevirisi de tam olmaz gibi, kutsanmak yeterli bence zira eski zamanlarda krallık/kraliçelik ilahiyat boyutu da içeren, bir divine right olarak görülen bir şeydi neticede. kanlar içinde tacını takmak gibi de düşünülebilir. yani mana çevirisi yaparsak, işte destansı bir mücadeleden sonra kan revan içinde kalıp, kan-ter-gözyaşıyla kral tacını takmak gibi düşünebiliriz sanki. gerçi crowned/taçlandırılmak, hem türkçede hem de ingilizcede metaforik anlamda da kullanılabiliyor. hani bizde başarısını 2 golle taçlandırdı denir ya, ingilizcede de böyle figüratif bir kullanımı olabiliyor ve ille kafaya taç takmak şart değil, sadece başarılar sonrasında birilerine layık görülen ünvan da yetebiliyor crown'ın fiil halinde. crimson, kızıl demek ve amorphis'in şahane i of crimson blood şarkısı da akla geliyor ve blood/kan ve crimson/kızıl alakasını da bu şekilde kurmak mümkün. amaan, neyse. neyse ki bizler bu klibi ve/ya filmi izleyerek kan revan içinde kalmıyoruz. işte sanat da bunun için güzel. konfor alanımızda böyle dehşetengiz anlara şahit olabiliyoruz. haha.

bu arada şarkı daha bugün çıktı. taze taze huzurlarınızda yani. (biraz da ben tribünlere oynayayım, swh.)

bu arada sonradan öğrenip edit geçiyorum, klipteki kadın vokal, grubun vokalisti tomi joutsen'in öz kızı iida joutsen imiş. kızının fotoğrafını çoook ufaklığında görmüştüm, seneleeeer önce. onca senede kocaman olması sürpriz olmasa da vokalist olup babasıyla ortak bir çalışmada yer aldığını öğrenmek şaşırttı diyebilirim.

idam edilmeyi sonuna kadar hak etmiş.

ama cumhuriyet halk parti'li yetkiler bu ingiliz işbirlikçisinin g*tünü yalıyor. en son örneği de bursa milletvekili orhan sarıbal. twitter'a yazmış döşemiş, atatürk ve hükümetine laf çarptırmayı da unutmamış. ne kadar da atatürkçü bir parti, değil mi? türk vatandaşlarının gözünde chp'nin pkk terör örgütüyle masaya oturan akp'den çok bir farkı olmamalı. biri din satıyor, öbürü atatürkçülük satıyor. atatürkçü olup da chp'yi destekleyen insanların artık bu acı gerçeği sesli şekilde aynanın önünde tekrarlayarak kabul etmeleri gerek.

ingilizlere mektup yazıp türklere karşı yardım isteyen seyit rıza idamı hak ettiğine göre, onun peşinden gidenler neyi hak ediyor, siz düşünün.

kozyatağı - kasım 2025

hiçbir şeyi bilmediği gerçeği

engellediğin billene ne oluyor, yazmayı bırakıyor mu?

yeni nesil telefonlarla mümkün değil
boy aynası gibi hepsi ya

meme atmıştı biri
hemen engelledim valla
hiç gelemem böyle şeylere

"ben tarlada 3 gündür geziyorum, gelen giden olmadı. herhangi bir şey zannettim ben bunu. bu çarşamba günü sabah 10.00 civarı düştü. o gün gördüm ama söylemedim kimseye. bugün muhtara söyledim. korktum söylemedim, sahibi vardır gelir alır diye düşündüm."

cehalet zor. valla zor. ama bize zor, cahillere değil. bu insanlar bu kafayla oy veriyorlar. onun verdikleri de muhtemelen ülkeyi yönetiyor. böyle bir ülkeye elin rus'u tabi ki casus iha mıdır nedir çekinmeden gönderir. avrupalı yetkililer durmadan savaş çığırtkanlığı yapıyor, türkiye nato'da ve adamlar potansiyel düşmanından muhtemelen istihbarat topluyor. ama vatandaş kimseye söylemiyor, sahibi vardır, gelir alır diye düşünüyor. hiç değilse damadın uçağıdır, haber edeyim tayyipin gözüne girerim diye de düşünememiş.

sennn hayatımdaki en güzel detaysınnnnnn

3. bu konuda gamsızım galiba ya. kimin ne ettiği, ne yazdığıyla uğraşacak enerjim yok. fakat bu üç kişi belli ki ciddi şekilde kafamın tasını artırmış ki üşenmeyip engellemişim. niye engellediğimi bile hatırlamıyorum kendilerini.

hani neredeyse bu bilgi de yazarın profil sayfasında yazılsın istenecek.. az kaldı.. :)

çok fazla ya

şimdi reis gitse kim gelecek falan diyor babamız dedemiz anamız(bunlar çok karışmıyo gerçi, beyi ne derse o)
yani illa silkilmeyi kafaya koymuş da kim yapsın diyo
kimse beni silkemez kardeşim diye bir ihtimal yok bunlarda
şimdi bi tur da apo silkecek herhalde

sağlıklı ilişki kilo almak demektir. kilo almıyorsanız ilişkiyi gözden geçirmelisiniz!

atıldı hepsi whatsapp varsa özür* diyeyim.