yusufbr yazar profili

yusufbr kapak fotoğrafı
yusufbr profil fotoğrafı
rozet
karma: 881 tanım: 150 başlık: 12 takipçi: 14

son tanımları


dövme yaptırmak

18 yaşında başladığım ve asla pişman olmadığım bir tutku. sol kol full kaplı orman ve beyaz tavşan + sol bilekte "follow the white rabbit" yazısı, sol üst kol kartal, sağ kol içi joker, sağ kol arkası yazı olacak şekilde henüz daha yolun başında olduğumu hissettiğim uzun soluklu bir macera benim için. aklımdaki herşeyi aynı zamanda yaptırıp kurtulmaktan ziyade uzun bir zamana yayarak yavaş yavaş yaptırmayı tercih ediyorum çünkü bu bir bağımlılık ve zaman zaman dövme yaptırma krizi geliyor bana. bu zamanlarda yapılacak projelerin ve uygun boşlukların olması gerek. tanımı girerken bile kriz belirtileri baş gösterdi, yakın zamanda sanırım sağ üst kol için bir çalışma yapmamız gerekecek. ayrıca bu konu doğduğunuz, yaşadığınız coğrafya ve aile yapısına göre de biraz ayrıkotu muamelesi görmenize sebebiyet verebiliyor. bu durumdan da oldukça memnunum, yol yakınken yolları ayırmak gerek bazen.
devamını gör...

sinema tarihinin en iyi oyunculuk performansları

onlarca olağanüstü performans sıralayabiliriz belki ama benim hafızamda yer etmiş, unutulmaz oyunculuklardan birkaçını paylaşmak istiyorum. özellikle joker 'i derin bir saygıyla anıyorum, ben de yeri çok çok ayrıdır.

- malcolm mcdowell / otomatik portakal
- dustin hofmann / rain man
- heath ledger / kara şövalye
- christoph waltz / soysuzlar çetesi
- eddie redmayne / her şeyin teorisi
devamını gör...

yazarlığa normal sözlük'le başlayan yazar

evet bu benim. sözlük olayına ve diğer sözlüklere ön yargılı bir insan olarak geçen günlerde sadece faydalı olabilme düşüncesiyle geldim. kelimenin tam anlamıyla "yazar" olmak için neler yapılması gerekiyor, bilmiyorum. öyle bir hedefim de yok. sadece içimden gelenleri kelimelere döktüğüm, bilgilendirme amacı güden, dünya görüşümü yansıtan spesifik ve kaliteli içeriklere ben de elimden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyorum. sözlük jargonu nedir? kim, ne amaçla, neler yazar? bunlara takılmadan sadece yazıyorum ve bir gün yollarımızın ayrılması bir zorunluluk haline gelene dek sözlükte kalmaya ve yazmaya devam edeceğim. ilk göz ağrım olarak da normal sözlük her zaman kalbimin bir köşesinde kalacak.
devamını gör...

6 şubat 2024 çağlayan adliyesi saldırısı

6 şubat 2024 günü öğle saatlerine doğru çağlayan adliyesi önünde gerçekleştirilen silahlı saldırı eylemi. ilk belirlemelere göre 2 saldırgan öldü, 3'ü polis 6 kişi yaralandı. hükümet yetkilileri tarafından olayın terör saldırısı olduğu açıklandı. türkiye'de her zaman olduğu gibi seçim dönemlerinde birden bire pik yapan sansasyonel ve şaibeli eylemler listesine bir yenisi daha eklenmiş oldu.
devamını gör...

fotoğrafın hikayesi

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ırkçılığın en bariz dışa vurumu olan bu fotoğraf abd'de 1950 yılında çekildi. beyazlar ve siyahlar şeklinde ayrılan iki ayrı çeşme tarihin utanç tablolarından biridir. günümüzde sadece abd'de değil dünyanın bir çok yerinde ve türkiye'de de ırkçılık şekil değiştirerek yeni utanç tabloları yaratmaya devam ediyor.
devamını gör...

6 şubat 2023 gaziantep-kahramanmaraş depremleri

resmi rakamlara göre 53bin, gerçek rakamlara göre yüzbinlerce insanımızın hayatını kaybettiği deprem. yüzlerce kilometre uzaklıktaki beni bile 10 günlük kısa bir sürede ne hale getirdiğini anlatmak istiyorum. deprem bölgesinde yaşayanları ise tahmin etmek mümkün değil.
6 şubat 2023 günü sabaha karşı uyandım ve telefonuma baktığımda bir haber sitesi uygulamasından bildirim geldiğini gördüm. haberin manşeti "yıkıldık". uykudan uyanmış olmanın verdiği sersemlikle o saatte bildirim gelmesine anlam veremedim ve haberin içeriğine girdiğimde kahramanmaraş merkezli bir deprem olduğunu öğrendim. haber henüz çok yeni olduğu için depremin şiddeti konusunda net bilgi yoktu ve açıkçası olayın ciddiyetinin farkına varamadım. öğle saatlerine doğru haberleri izlediğimde yıkımın büyüklüğünü gördüm ve o sırada bir deprem daha oldu. arka arkaya yaşanan felaketlerden sonra 8 şubat günü kocaeli'den 4 arkadaşla beraber, çevre illerden gelenlerle toplam 14 kişilik grup halinde hatay'a doğru yola çıktık. günün ilk ışıklarıyla birlikte hala yanmakta olan iskenderun limanını gördüm fakat henüz ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. defne ilçesine ulaştığımızda gördüğüm manzara korkunçtu. bütün binalar olduğu yere çökmüş, sanki şehir savaştan yeni çıkmış gibiydi. önce dostluk parkına gittik ve orada kurulmuş olan tip koordinasyon merkezine gelen yardım tırlarını indirmeye başladık. öğleden sonra şehir merkezine doğru ilerlediğimde etrafımda gördüğüm tek şey yerle bir olmuş binalar, yıkılmayan binalar ise yan yatmış halde duruyor. çatılardan düşen su depoları yol kenarındaki arabaların üzerine yağmur gibi yağmıştı. daha 2 gün öncesine kadar mutlu insanların yaşadığı binalar şimdi camları kapıları kırık, perdeleri rüzgarda uçuşan birer harabeye dönmüştü. elektrik yok, yiyecek yok, hijyen yok, su yok. sadece ölüm var. kum yığını gibi olduğu yere çöken binaların altında onlarca insan olduğunu biliyor olmama rağmen karşısında diz çöküp sadece izlemekle yetinmek durumundaydım. enkazların içinden görünen kitaplar, ayakkabılar, koltuklar, çocuk oyuncakları.. şehrin her yerinden ambulans sesleri geliyordu ve hiç tanımadığım bir insan için "yaşıyor mu acaba?" diye endişe ediyordum her duyduğumda. herkes kendi imkanları dahilinde enkaz altından yakınlarını kurtarmaya çalışıyordu, biz de oradan oraya koşarak birkaç gün boyunca elimizden geleni yapmaya çalıştık. akşam olduğunda tahta paletleri kırarak yaktığımız ateşin etrafında ısınmaya çalışırken artçı depremler olduğunda yakınlarımızdaki yıkık binaların seslerini, çatıların gıcırtılarını duyabiliyorduk fakat artık çok normal bir hale gelmişti bu. artık depremin ilk haftası dolarken enkaz alanında daha fazla elimizden gelen bir şey olmadığını düşünerek asi nehrinin kenarında "asi yaşam merkezi" ni kurmak için kolları sıvadık ve yardım olarak gönderilen konteynerleri yerleştirdik, alt yapısını kurduk, yeni bir yaşamın başlayabilmesi için ne gerekiyorsa yaptık. 18 şubat günü tükenmiş bir ruh haliyle geri dönüş yoluna çıkarken arkamızda yerden göğe kadar acı ve her şeye rağmen umut bıraktık. kocaeli'ne döndükten sonra çok uzun bir süre boyunca yüksek binaların yıkılmış hali gözümde canlandı, her gördüğüm binayı karşımda yıkılırken düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi. zamanla hafifledi fakat tamamen geçmedi, bu tanımı yazarken bile camın kenarında oturup karşımdaki kocaman apartmana bakıyorum. kimseye anlatamadığım, anlatmak istemediğim bu duyguları ve gördüklerimi tam 1 yıl sonra ilk defa burada anlatıyorum. deprem felaketinden kaçmak mümkün değil şüphesiz fakat deprem kader değildir. mühendislik, önlem, denetim ile bu felaketten en az zararla kurtulmak mümkün. liyakatsiz kamu görevlileri, halkından kopuk bir iktidar, iktidara yakın duran çakma müteahhitler ile her afet bir felaket olmaya devam edecektir.
devamını gör...

burada yaşarsam çok huzurlu olurum denilen yerler

(bkz: machu picchu)

peru'nun yüksek and dağlarında bulunan bir inka yerleşim bölgesidir. içerisinde kale, imparatorluk bölgesi, tören yeri gibi yapılar bulunmaktadır. inka imparatorluğunun yıkılması sonucu terk edilen bu bölge mistik havası, tarih kokan yapısı ile kesinlikle yaşarsam çok huzurlu olacağım bir lokasyon. modern yapı olmasına gerek duymadan kalenin herhangi bir odasında yaşayabilirim. sözlükten kopmamak adına internet bağlantım ve elektrik ihtiyacını karşılayabileceğim yakın bir modern dünya yerleşkesi de olursa gün içerisinde gerekli ihtiyaçları karşılayabilirim.
devamını gör...

yalnızlık

fiziksel yalnızlık ve ruhsal yalnızlık olarak iki farklı koldan ele alınabilir. fiziksel yalnızlık, görece daha katlanılabilir bir durumdur. günün sonunda fiziksel yalnızlık sebebiyle kötü hissedilse dahi ruhsal yalnızlık bu duruma eşlik etmiyorsa, gün içerisinde yalnızlığınızı unutturacak olan alie, dost, sosyal çevre gibi etkenler varsa çok ciddi sorunlara yol açmaz fakat fiziksel yalnızlık zamanla ruhsal yalnızlığa evrilebilir ve tehlike çanları çalmaya başlar. ruhsal yalnızlık derinleştikçe hayatın anlamını yitirme, geleceğe dair hedefsiz ve umutsuz bir yaşam sürdürme gibi çöküntüye sebep olabilecek bir çok durum ortaya çıkabilir. kontrol altına alınmaz ise yada profesyonel bir destek alınmaz ise yalnızlığın pik noktasında manik defresif belirtiler ve intihar eylemine kadar bir çok çeşitli olumsuzluklar yaratabilir.

(bkz: fok balıkları çok yalnız)
devamını gör...

ekonomik kriz

yoksulun daha yoksul, zenginin daha zengin olduğu durum. "orta sınıf" olarak tanımlanan popülasyonun da yoksullaşmasıyla beraber aradaki makas iyice açılmıştır. mevcut iktidara yakın iş insanı, müteahhit, arsa zengini, dolar zengini olanlar ise servetine servet katarak daha da zengileşmiştir. sistematik olarak ülkenin öz kaynaklarını harcayarak, üretim ekonomisini hiçe sayarak fabrikaları satarak, tarım ve hayvancılığı bitirerek, yargı sistemini çöplüğe çevirmek suretiyle adalet olgusunu tamamen yok ederek, tüm dünyanın uyguladığı ekonomik stratejileri reddederek ve tam aksini uygulayarak bir ülkede ekonomik kriz yaratmak mümkündür. bu krizin faturasını yine yoksul halka çıkarmak ve suçlusu olarak da hiç iktidara gelmemiş olan muhalefet partilerini suçlamak da mümkündür. kira parasını ödedikten sonra cebinde ekmek alacak parası kalmayan yoksul halkın celladına aşık olması da mümkündür. burası türkiye her şey mümkün.
devamını gör...

engellemenin verdiği hafiflik

yapmamak için sonuna kadar direnmiş olsam da tanımlarına, başlıklarına artık mide bulantısı ile baktığım bir yazarı engelledikten sonra gelen müthiş his. sanki sözlük akışını çamaşır suyuyla dezenfekte etmiş hissi de verdi aynı zamanda. bundan sonrası için kesinlikle uygulayacağım, herkese şiddetle tavsiye ederim.
devamını gör...

anın fotoğrafı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

(bkz: işler güçler)
devamını gör...

tanrı'ya en çok sorulmak istenen soru

var olduğunu varsaydığımız senaryo gerçekleşirse muhtemelen kendisine inanmadığım için bana biraz tepkili olacaktır. savunmamı şu şekilde yaparak bir çok soru içerisinden ilk sırada şunu sorardım ; "özgür irademize bırakmayarak seçim yapma hakkı tanımadan istediğin insanı, istediğin şartlarda, istediğin coğrafyada istediğin zamanda yarattın ve yok ettin fakat yaşarken de özgür irade ile sorgulama, düşünme, karar verme gibi bir özellik entegre ettin. bu özelliği kullanarak mantık çerçevesinde sana inanmayanları yine sen cezalandırdın. kontrolün sen de olduğu ve adil olmayan şartlarda bütün canlıları aynı sınava göre değerlendirip sonunda mutluluk yada acı ile karşılacaklarını söyledin. yaratmış olduğun insan ırkı dünya üzerinden binbir çeşit kötülük yaparken sadece uzaktan izledin. kendine ait sahnede kendine ait senaryo ile kendine ait karakterleri istediğin gibi oynatıp sonra da iyi oyuncuları ödüllendirip, kötü oyuncuları cezalandırmak nasıl bir psikopatlıktır? "
devamını gör...

zaman makinesi

geçmişe yada geleceğe gitmek amacıyla kurgulanmış olan, teorik olarak üzerinde çalışmalar yapılan fakat pratikte hayata geçirilmesi çok mümkün görünmeyen bir tür icat. fiili olarak icat edilmiş olsaydı çok büyük sorunlara yol açacağı hatta dünyanın bütün dengesini alt üst ederek yaşamın yok oluşunu hazırlayacağı neredeyse kesindir. geçmişimiz ile geleceğimiz arasında görünmez ama mutlak bir neden-sonuç ilişkisi vardır. 20 yıl önce aldığınız çok basit bir karar bile bugün yaşadığınız hayatı şekillendirmiş olabilir. buna aslında kelebek etkiside diyebiliriz. örneklemek gerekirse 7 yaşındayken başka bir okulda öğrenim hayatına başlasaydınız çok daha farklı dostluklar edinebilir, çok daha farklı deneyimler elde edebilir ve hayatınızı da bu deneyimlere göre daha iyi yada daha kötü yönlendirebilirsiniz ve kesinlikle bugün olduğunuz şeyden çok daha farklı olurdunuz. geçmişimiz bunun gibi binlerce kırılma anı ile doludur ve zaman makinesi ile geçmişte yapılabilecek en küçük müdahale bile bütün hayatın olağan akışını bozmaya yetecekti. aynı şekilde geleceğe giderek yapılacak olan herhangi bir müdahale de aslında sonucu olduğu geçmişi bozarak yine çökmeye sebebiyet verecekti. dolayısıyla böyle bir icat 1 kişinin dahi kullanımında olsaydı iyi yada kötü birisi olması farketmeksizin kesinlikle kaos ve çöküşe neden olurdu. neyse li böyle bir makine yok, olması da çok mümkün görünmüyor. bilimsel olarak, zamanda saniyenin milyarda biri kadar bir kayma gerçekleştirilse dahi bu da aslında bir nevi zaman makinesi ile eş değer olacaktır fakat daha ötesi kısa vadede mümkün değildir.
devamını gör...

bir zamanlar moda olan şimdi yüzüne bakmadığımız şeyler

henüz 6-7 yaşlarındayken tanışmış olduğum "sanal evcil hayvan" oyuncağı. 2000'li yıllarında başında çocuk olanlar hatırlayacaktır oldukça popüler küçük bir oyuncaktı. avuç içi kadar büyüklüğü, renksiz, pixellere ayrılmış küçük bir ekranı, cılız ince bir sesi olan bu oyuncak ayrıca anahtarlık olarak da kullanılabiliyordu. oyuncağın amacı reset yapıldıktan sonra seçtiğiniz bir evcil hayvanı yumurta evresinden itibaren düzenli olarak karnını doyurmak, altını değiştirmek, uyutmak gibi görevleri tamamlayarak erişkin bir evcil hayvan seviyesine getirmekti. aç bırakırsanız hayvanınız ölüyor ve reset atıp en baştan başlamanız gerekiyordu. bir kaç defa dinozor yetiştirdiğimi hatırlıyorum. arasıra aklıma geldiğinde internet üzerinden araştırıyorum, piyasada gelişmiş versiyonları satılmakta fakat fiyatı olması gerektiğinden çok daha pahalı diye düşünüyorum. belki bir gün dayanamayıp yeniden deneyebilirim.
devamını gör...

şeriatın türkiye'ye gelecek olması

100 yıl daha hayalini kursalar da asla gerçekleşmeyecek olan eylemdir. halkın ölüm uykusuna yatmış olduğuna güvenerek, diktatörlük rejiminin 25 yıldır yıkılamadığını düşünerek, bütün yetkileri tek elde toplamış olmanın verdiği özgüvene bağlı olarak kimsecikler böyle bir hayal kurmasın. türkiye halklarının bazı kilometre taşları olduğunu ve o gün geldiğinde her şeyin bambaşka olabildiğini gezi direnişinde tüm dünya aklına kazıdı. şeriat söylemleri günümüzde tepki ölçmek adına test aracı olarak kasıtlı bir şekilde gündeme atılsa da bu sözlerin kaynağı da türkiye'ye asla şeriat getiremeyeceğini çok iyi biliyor. bilmeyenler için ise bir kez daha hatırlatalım ; laik türkiye cumhuriyeti çatısında altında yaşıyorsunuz ve cumhuriyetin ilerici güçlerinin mücadelesi ile birgün mutlaka sosyalist cumhuriyet kurulacaktır fakat asla geriye gitmeyecek, gericilere teslim olmayacaktır.
devamını gör...

küçük iskender

2019 yılında akciğer kanseri sebebiyle hayatını kaybeden, asıl adı "derman iskender över" olan türk şair. yurtiçi ve yurtdışında bir çok ödül almıştır. ayrıca bazı film projelerinde de yer almıştır. "küçük" lakabı almasının sebebi ise şiirlerinde "büyük" harf kullanmamasından dolayıdır. bu başlıkla beraber küçük iskender'i bir kez daha anarken çok sevdiğim bir şiiriyle veda etmek isterim.

dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terk ettiğin gecedir. beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının yaşadığı şehirler

kendi tecrübelerime dayanarak yaşadığım şehirlerin yanına bir de 10 üzerinden yaşanabilirlik puanı bırakarak daha çok fikir vermesini umuyorum.
nevşehir (5 puan), kocaeli (7 puan), sakarya (6 puan), askerlik sebebiyle istanbul (8 puan), yeniden kocaeli (7 puan).

yaşam şartları zor olmasa kesinlikle tercihim istanbul olurdu fakat en yakın lokasyonda, görece daha rahat yaşanabilir şehir olarak kocaeli alternatif olarak değerlendirilebilir.
devamını gör...

araba kullanmaktan korkmak

özellikle daha önceden küçük yada büyük farketmeksizin trafik kazası atlatmış insanların fazlaca maruz kaldığı his. yaklaşık 15 senelik kazasız trafik tecrübem olmasına rağmen 20 gün önce ara sokaktan çıkan aracın sağ ön kapıdan çarpması sebebiyle yaşadığım maddi hasarlı trafik kazası sonucu şuan her gördüğüm araca istemsiz olarak potansiyel tehlike gözüyle bakıyor ve tedirgin oluyorum. askerliğimi de istanbul trafiğinde 5 ay boyunca şöfor olarak yaptıktan sonra "hiç bir şey gözümü korkutamaz" derdim ama başınıza geldikten sonra işler değişiyormuş. zamanla tekrar atlatılabilecek hafif psikolojik bir durum olduğunu düşünüyorum. çok fazla trafik tecrübesi olmayan kişiler ise bu durumu ancak korkunun üzerine giderek aşabilir. korku daha fazla hata yaptırır, hata daha çok korkutur şeklinde bir sarmala girmeden çözüm yoluna bakmakta fayda var.
devamını gör...

filmle kitabı ayıran özellikler

film izlerken; yönetmenin hayal dünyasında, seçilmiş karakterlerin fiziksel özelliklerini, seslerini ve kurgulanmış mekanları görerek aslında bize anlatılmak isteneni başkasının gösterebildiği kadar görürüz fakat kitap tam aksine kendi hayal gücümüzü harekete geçirerek, kendi kurguladığımız bir dünyayı bize yaşatır. kendi yarattığımız dünya ile daha fazla ve organik bağlar kurarak aslında yeni bir hayat deneyimi yaşarız. film, dizi izlemeyi çok seviyor olsam da kitap bir başkadır, her yeni kitap yeni bir yaşamdır.
devamını gör...

intihar

bilerek ve isteyerek kendi hayatına son verme eylemidir. bu eylemin arka planında genellikle psikolojik bozukluk, ani şoklar, anksiyete ve stres, bağımlılık gibi sebepler bulunur. kimi zaman acınası ve kötü bir durum olarak algılansa da kimi zamanda felsefik, saygı duyulan ve onurlu bir eylem olarak görülebilir. türkiyede benim hatırladığım en sıradışı intihar olayı mehmet pişkin in sakin bir dil ile hayata bakış açısını anlattığı, sigara ile şarap içerken fonda everytime we say goodbye çalan, yaklaşık 15 dakikalık video sonrasında hayatına son vermesi olmuştur. bu tanımla beraber dile getirme gereği duyduğum; intihar, çözüm yolu yada kaçış yolu değildir, ne olursa olsun hayat yaşamaya ve mücadele etmeye değer. pes etmek yok, yorulmak yok.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim