11.22.63

duygusaldı, güzeldi finali. sürükleyici bir dizi. sıkılmadan izledim. james franco çok çok iyiydi, ayrı bir karizma katmış diziye.
tek eleştirim, kennedy yaşasaydıdaki kısmı abartılı buldum. ne kennedymiş!
keyifle izledim ben.

(bkz: stephen king) aldı gerilim yazarının aynı adlı isimden uyarlanan hulu yapımı 8 bölümlük dram/bilimkurgu/ gerilim dizisidir.

başrolde (bkz: james franco) ve (bkz: sarah gadon) oynuyor. hikaye; jfk suikastini önlemek için zaman yolculuğu yapan, jake 22.11.1963 tarihinin 3 yıl öncesine gider ve orada yaşadığı olayları anlatmaktadır.

her şeyden biraz biraz anlatan ama hiçbir şeyi tam anlatmayan dizidir. romantiklerin neden sevdiğini de anlamadım çünkü yaşanan aşk üstün körü akıyor. sosyal medyanın şişirdiği bu dizi beni tatmin etmeyi geçtim mantık hataları ile dolu.

suikastcinin motivasyonu belli değil, zaman atlaması neden diğer evrende 2 dakika geçiyor belli değil. solucan deliği mantığı ise; solucan deliğini orada ne işi var? neden sadece bu iki arkadaş geçebiliyor? iki kişi aynı anda geçebiliyor mu? bir ton sorunun cevabı yok. evsiz çulsuz adam da zaman atlaması yaşamışsa ve döngünün içindeyse, hangi seneden geliyor? onunda geçiş noktası aynı yer mi? belli değil. yoksa sadece illüzyon mu? kıza zaman yolculuğu yaptığını anlatıyor ama kız hiç şaşırmıyor. çocuğa anlatıyor o da hemen inanıyor. geçmişin bu insanı dışarı atmak istemesi çok zorlamaydı. birisi bana gelecek ve direkt olarak zamanda yolculuğa git, jfk suikastini önle dese önce polisi sonra hastaneyi ararım.

bu dizinin hakkı bu değilmiş. yani çok bam güm gerçekleşiyor. romantik sahneler iyidir dedim ama yok aşırı zorlama. dekor olarak iyi yansıtıldığı kesin lakin kurgu anlamında vasat. ya hiç gitmediğin bir seneye gidiyorsun insan yadırgar. bi şaşırır bocalar, açık verir ama bunun yaptığı tek şey bahisle açık vermek. sadece fiyatlara şaşırıyor. kız pastaya 65 cent diyor bunun kafa karışıyor o kadar. lan 2016'dan 1963 gitmişsin tek sorunun enflasyon mu? adam en büyük zanlı olduğu halde, hemen serbest bırakılması ise tam bir zekayla alay etmedir. ben dünyanın en büyük başkanına suikast girişiminde bizzat bulunacağım ama başkan 2 saat sonra arayıp teşekkür edecek, evet aynen öyle.

beğenmediğim ve sosyal medyanın aşk için şişirdiğini düşündüğüm, benim de içimin şiştiği dizi.

stephen king benim için hep özel bi yazar olmuştu. kitaplarını sevdiğim için bu uyarlamayı da beğeneceğimi düşünerek listeme eklemiştim. ama popüler olan herşey beni biraz ittiği için izlemeye fırsatı ancak buldum.
kitabını henüz okumadım ama oda okuma listemde bakalım, ne zaman sıra gelirse :) yorumun devamı bol spoiler içerecek, rahatsız olan kişilerin okumamasını tavsiye ederim.

diziye gelecek olur isek, dönemi yansıtması güzeldi, biraz mantıksızlıklar, herkesin bir anda inanması, bir anda ne idüğü belirsiz bu adamı kabullenmeleri biraz fazlaydı. en çok sanırım bill'e üzüldüm. bildiği her şeyin, gerçek olmasına rağmen, yalan olduğuna inandırılmış olması, yaşadığı acılar.. hiç hafife alınacak şey değildi. sevgili ingilizce öğretmenimiz, hayatını yaşarken, bir odada tıkılıp kalması, sürekli karşı komşularını dinlemek zorunda kalması da cabası. tamamıyla harcanmış bir yan karakter. üzücü.

dizide diğer değinilir gibi yapılan konu da siyahilere hala ırkçılık yapılıyor olması. miss mimi'nin gerçekten benzin almaya çalıştığı sahne kalp kırıcıydı.

kennedy suikastı, her ne kadar dizinin merkez konusu gibi dursa da, detaylandırılmayan çok yönü vardı. suikast binasına girerken o kapıdaki eleman neden polisi çağırmamıştı ki? gerçekten elinde silah olan biri bir binaya giriyor seni de tehdit ediyor, bunu gerçekten bildirmez misin acaba?

sonuç olarak, bana geçen duygu, ne yaparsan yap, her şey olacağına varır. bazen müdahale etmemek daha iyidir. düşüncesi oldu. final sahnesi güzeldi.

8 bölüm olup, her bölümün de 40-45 dk olduğunu düşünür isek, izlenebilir bir yapım.

yıllar boyunca sosyal medyada gördüğüm editler beklentimi çok yükseltmişti, yükseltmekte de haklıymış. uzun süredir izlediğim en iyi yapımlardandı. kısa bir dizi olmasıyla beraber etkisi uzun sürüyor. sarah gadon ve james franco'nun birbirleriyle uyumu da muhteşemdi. buruk bir tat bıraktı... aynı zamanda kitaptan uyarlama bir dizi, yakında kitabını da okuyacağım.

böylesine güzel bir yapıta daha önce rastlamadım. başka bir evrende en güzel halinleee çalması gerekirdi finalde. çokkk güzeldi tadı damağımda kaldı sokağa çıkıp karşılaştığım herkese anlatmak istiyorum şu diziyi tüm ülke izlemeli.

uzun süredir fırsat bulup da izleyemediğim, doğru zaman gelsin diye bu zamana kadar beklettiklerimin arasındaydı. ilk şoku mini dizi olduğunu fark edince yaşadım. bu kadar bekletmeye gerek yokmuş * yok yok dizi izlemeye değer. mini olması nedeniyle söyledim bunu.

yine de hayran hayran bakan bir adamın gözleri dolmamalı *

45 dakika önce başladığım dizi. tür olarak "bilim kurgu/gerilim" diyor ancak gerilecek ne olduğunu anlayamadım. 60'ları anlatan bir dönem dizisi gibi ilerliyor şu an. yarına kadar biter inşallah...

edit: 2. bölümün ortasından bildiriyorum, bazı sahneler mide bulandırıcı
edit2: 6. bölümde şöyle bir söz geçiyor; "deke ile hayatlarımızı birbirimizin yakınında geçirdik. birbirimizle değil." o kadar içimde bir yeri ezdi ki bu cümle... sanırım dizinin en akılda kalıcı cümlesi benim için.
edit3: finalden bildiriyorum. final bölümünü mutlaka izlemelisiniz ama finali anlamak için de ilk 7 bölümü izlemeniz gerekiyor.

ayrıca diziyi kennedy suikastını anlatıyor diye değil de güzel bir aşk hikayesi izlemek için izlerseniz tatmin olursunuz.

final bölümü an itibariyle ağlatandır. özellikle jake ile sadienin dans esnasındaki konuşmaları beni bitirdi. normalde ağlamam dizi filmlerde ama dizinin son bölümünde önceki bölümlere göre daha iyi duygu yansıtılmış.

öncelikle kitaptaki tarihsel akış hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor. gerçekle kurgu arasında bağlantının en güzel örneklerinden. hem kitabını okumuş hem de dizisini izlemiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki geçmişiyle insanoğlu arasında o kadar güçlü bir bağ var ki bazen bir pamuk ipliği kadar ince ve narin bazen düğüm düğüm bir halat. geçmiş belki değiştiğinde mutlu olacağımız belki değişmesinden memnun olmayacağımız bir yolculuk….