11.22.63

j.f.kennedy suikastini anlatan bilim kurgu dizisi. başrollerinde (bkz: james franco) ve (bkz: sarah gadon) oynamaktadır.

--! spoiler !--

final sahnesindeki güzel bir hayat yaşadın mı ? repliğiyle her izlediğimde boğazımı düğümleten mini dizidir.

--! spoiler !--

çok güzel bir dizidir. daha önce kitabını okumuştum sonra dizisini izleyip felaket beğenmiştim. başroldeki kadın oyuncu o kadar güzeldi ki aşık oldum. kesinlikle izlenmesi gereken hoş bir dizi.

stephen king'in 11.22.63 adlı romanından uyarlanan, 8 bölümlük bir mini bilim kurgu, dram dizisidir.
finali muhteşemdir, ağlatmıştır. hatta izlediğim en iyi finallerden birisi olduğunu düşünüyorum.

finaldeki şiir ile bitirmek istedim...

bilim kurgu olmaktan öte tam bir dramatik aşk dizisi olduğunu düşündüğüm dizi. bakış açısı tabi. başroller birbirine o kadar yakışıyor kii

--! spoiler !--

“i’m sadie!”
“i know.”

--! spoiler !--

yukarıdaki sahne şu ana kadar izlediğim dizilerden en çok kalbimi kıran sahnelerden biri olmayı başarmıştır. sadece izleyenler anlar.

ciddi anlamda güzel bir dizi, ondan da önce güzel bir kitaptır aslında. zaten güzel yapımların çoğu kitaptan devşirme oluyor. breaking bad'den sonra dizi izleyemeyen şahsıma dizi izletmiştir. 6 bölüm gibi kısa tutulması cabası. tabii konu "zamanda yolculuk" olunca radarımdan kaçamadı onunda büyük etkisi var. *

on kez de izlesem yüz kez de izlesem sıkılmayacağım mini dizi. atmosfer şahane, oyunculuklar şahane. sarah gadon zaten ilahi seviyede gibi. kadına baktıkça bakasım geliyor. o son dans sahnesi insanı yiyip bitiriyor bir de geçmişteyken adını söylediğinde başrolümüzün "i know" demesi. valla yazarken bile dert sahibi oldum resmen.

dizi çok iyi mi değil mi tartışılır ama ben sanırım diziyle duygusal bir bağ kurdum ilk izlediğimde. dünyanın en leş dizisi de olsa seveceğim büyük ihtimalle.

dizi gayet güzel fakat aşkı, suikast olayına nazaran daha ön planda tuttuklarını düşünüyorum. belki ana olay da budur, kitabı okumadım. karakterler samimi ve rollerine uygunlardı. mini bir dizi olması diğer bir avantajı. çünkü konuyu uzatıp dağıtmamışlar ve tadında bitirmişler.

geçmişi değiştirmeye çalışmanın boşa bir uğraş olduğunu hatta geçmişi değiştirmek için mücadele ettikçe şimdinin daha da kötüye evrildiğini anlatan, yönetmenliğini bridget carpenter'ın yaptığı 2016 yapımı mini dizi.

zamanda bir yırtık açılması gibi algılıyorum ben, bu durumu.
haruki murakami'nin 1q84 kitabında yaptığı gibi başka bir zamana geçilmesi konu ediliyor. ancak bu dizideki fark, tam olarak geçmişte belli bir güne gitmesi.

insan hayal edemeden duramıyor özellikle de bu diziden sonra. acaba tek kişi değil de kalabalık bir ekip geçmiş zamandaki o güne gitseydi ne olurdu?
ya da ben kendi geçmişimde belli bir dönüm noktasına gidebilseydim, acaba hâlâ, tam şu anda, seçmediğim diğer yollarda yine de kalır mıydı aklım?

j.f.kennedy suikastını anlatan bir gecede bitirilebilecek dizi. dönem dizisi sayılabilir mi-evet dekorlar tam 60lar amerikası. romantizm had safhada, başroller çok güzel-yakışıklı. ancak küçük bir nüansla bilim-kurgu halini alıyor. ırkçılık ve cinsiyetçilik göndermeleriyle ortalama olmaktan çıkıp mükemmele adım atıyor.

içinde zamanda yolculuk olan her yapım bizim bebeğimizdir. bu da öyle bir kitap ve güzel bir şekilde dizi haline getirmişler. tavsiye edilir. ayrıca film jfk'yi de araştırma güdüsü veriyor nedense. diziden sonra baya araştırmıştım.

harika bir oturuşta bitireceğiniz dizidir.
çok keyifli çok güzel akıyor gidiyor.

daha önce kitabını okuyup sonra izlemiştim ve baya keyif almıştım.
klasik geçmişe dönme konusunu işliyorlar.
ayrıca dizide bulunan kadın karaktere aşığım.

çok beğendiğimi söylemem gerek. film'in sonu için bile izlenir diyorum. o ne güzel sondu.. bilim kurgu diye girip duygu yoğunluğu ile çıkmama vesile oldu.
dizi bir stephen king kitabı uyarlamasıydı. bu yazar'ın dokunduğu her iş benim için her zaman hep okunabilir ve izlenebilir nitelikte oldu. başrol james franco'ya hem en iyi oyunculuk hemde en iyi gülüş ödülü verilmeli bence.tatlı tatlı gülümsedi her bölümde insafsız. sarah gadon'un muazzam güzelliğinden bahsetmiyorum bile. konusu itibariyle dikkat çekici 1960'lar,suikast,aşk,macera derken dikkatinizin dağılmasına fırsat kalmıyor. hızlı ilerliyor,merak uyandırıyor hikaye akıyor. son sözler hayata dair güzel mesajlar veriyor.

dün ilk bölümün 30 dakikasını izledim. stephen king'i görünce zaten kesin iyidir diye başladım. ama çok uzun. benim gibi izlediği şeye odaklanamayan kişiler için zor. umarım devamı gelecek.

stephen king , soyismi gibi bir yazar hakikaten. çekilmiş bir minidizi olan 11.22.63 king'in aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. bu ad bir tarihi, john f. kennedy'nin suikast tarihi, gösterir (bu arada amerika takvimleri bizden farklı olarak ay.gün.yıl olarak yazılır. yani bizde 1 kasım 2005 01.11.2005 amerika'da 11.01.2005 şeklindedir.)

stephan king'in 22/11/63 adlı romanından uyarlanan mini dizi.

sürükleyici, merakı diri tutan ve bir oturuşta bitirilebilen cinsten. uzun zamandır odaklanma problemi yaşayan bana dahi kendini izlettirdi.
bilim kurgu türünde, romantik ve dram soslu.

imdb: 8.2
benden de 8/10 alır.

jfk suikastini konu alan, fantastik bir tek sezonluk dizidir.
bir issizlik ornegi olarak, kitabinda da dizide de gecen mandal sahnesini aydinlatmak istiyorum.

izkemeyenler icin asagida yazdiklarim spoiler icermektedir.

sadie hanimefendinin eski ile cinsel iliskisini anlattigi bir sahne var. bu sahnede "bir de baktim ki cinsel organinda mandal takili. bana bu sekilde sahip oldu. sonra git yikan kirlendin dedi." diyor. bu sahne kafami cok kurcaladi. ceviri hatasi degildi cunku. baya baya sadie hanim esinin cinsel organinda mandal takili oldugunu soylemisti.

belki dizide repligi degistirdiler diye dusunup kitabini okudum. ancak kitabinda da bu sahnede esinin cinsel organinda mandal takili oldugunu soyluyordu. evet bildigimiz camasir mandalindan bahsediyordu. clothes pegs diye geciyordu.

boylece bunun ne oldugunu anlamak icin caba gostermeye basladim. fantazi miydi? hayir degildi. forumlara yazdim. bircok izleyicinin bu sahne dikkatini dahi cekmemisti.

kanadada yasayan bir saglik calisani ile konustum. buralarda boyle bir fantezi yok amerikayi bilemem dedi. iyice delirmistim artik, redditte de sonuc alamiyordum. cinsel organa clothes pegs takilir miydi? acimaz miydi? kafamda deli sorular donuyordu.

turkce sonuclara bakmamaya karar verdim ve yabanci bir forumda mandal konusuna benim kadar takilan bir beyefendi cesaret edip annesine sormustu ve o muhtesem sorumun cevabini bulmustu.

1960'li yillarda amerikadaki ergen erkekler, masturbasyon yapip ailesine yakalandigi zaman ailesi cezalandirmak amacli cinsel organina camasir mandali takarmis. iste sadie hanimefendinin esi ergenliginde masturbasyon yaptigi icin, ailesi tarafindan clothes pegs ile cezalandirilmis ve bu travma ile cinsel organina mandal takmaya devam etmis.

tanim bu kadar. alin bu bilgiyle naparsaniz yapin..

bir stephen king şahaseri. kitabı da şahane idi. bir king hayranı olarak ilk önce kitabını okumuştum ve mest olmuştum. muazzam bir eser idi.

ardından dizisi çıktı ve korka korka izledim. çünkü bu adamın müthiş hayal dünyasını ekrana taşıyacak çapta çok az yapımcı vs. var.

neyse ki harika bir iş çıkarmışlar ve ortaya kitabı gibi muazzam bir yapım çıkmış.

dekor, atmosfer, müzikler, oyunculuk, oyuncu seçimi ile son yılların en iyisi dizisi demek hata olmaz büyük ihtimal.

++

kitap vermeme kararımı da bir kez daha netleştirmeme neden olan eserdir ayrıca. zira verdiğim kişi hacıladı ve bir daha geri vermedi. hala aklıma geldikçe dellenirim. *

diziye başlamadan önce bi önyargıyla yaklaştım kabul. ama başladıktan sonra bitirmeye kıyamadım.

ah jake üzümlü kekim:")

bir sezon ve sekiz bölümü olan çerezlik bir dizi. stephen king'in kitabından uyarlanmış ama keşke dizisi biraz daha uzun olsaydı çünkü ben izlemeye doyamamıştım. dizinin başrolünde james franco ve sarah gadon var. o kadar içten oynamışlar ki bir ara "bu gerçek olabilir mi?" falan diye düşünmüştüm.

başrolümüz jake epping ya da amberson, john f. kennedy suikastını engellemek için zamanda geriye gidiyor, bu sırada kendine arkadaş ediniyor ve hem geçmişte hem de gelecekte aşık olacağı kadın olan sadie dunhill ile karşılaşıyor. çiftimiz birbirlerini çok seviyor, kötü olaylar yaşansa da jake, sadie'den hiç vazgeçmiyor ama zamanı değiştirmenin iyi bir fikir olmadığını sonradan anlıyor çünkü her şey tam tersine dönüyor ve hiçbir şey istenilen gibi olmuyor. planları istediği gibi işlese de sonuçları istediğinden çok farklı oluyor ve bu onu şimdiki zamana geri dönmesine neden oluyor, tabii bu sefer sadie onu tanıyamıyor, bir rüyaymış gibi kalıyor hafızasında...

izlediğim en güzel dizilerden biriydi, kitabını da okumanızı öneriyorum. aralarında pek bir fark yok. kitabı okuyup diziyi izleyince perişan oluyorsunuz, her şey böyle gözünüzde canlanıyor hatta film şeridi gibi geçiyor... "vay be sadie, geçmişte de gelecekte de çok sevildin," de diyebilirsiniz. gerçi sadie sevilmeyecek gibi bir kadın değil. nasıl bu kadar güzel olabiliyor aklım almıyor. jake'te aşırı yakışıklı, "ben karizmayım," diye bağırıyor adam. genel olarak yakışıklı biri ama amber heard ve johnny depp davasında ısrarla kadını desteklediği için soğudum ondan. çok taraf tutuyor, hem de hiç araştırmadan. zaten kişiliği de pek hoş değil. seks problemleri vardı sanırım, bağımlı mıydı neydi. neyse işte. bunları hiç aklınıza getirmeden diziyi bir solukta bitirebilirsiniz. bir bölümü bir saat diye hatırlıyorum. sekiz saatte bu iş çözülür. şiddetle tavsiye ediyorum!!