1.
1999'da unesco tarafından ilan edilen dünya şiir gününün amacı, evrensel, ulusal ve bölgesel şiir hareketlerine güç vermek ve şiire projektör çevirmektir.
en sevdiğimiz şiiri paylaşmanın tam da sırası,
sevgilerde
sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telâşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı
behçet necatigil
en sevdiğimiz şiiri paylaşmanın tam da sırası,
sevgilerde
sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telâşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı
behçet necatigil
devamını gör...
2.
tüm şiir severlerin günü kutlu olsun.*
devamını gör...
3.
henüz birkaç ay önce şiir okumaya heveslenmiş bendeniz için farkında olduğum ilk şiir günüdür.
adam yaşama sevinci içinde masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü, yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini, çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta işte onu koydu
kimi seviyordu, kimi sevmiyordu
adam masaya onları da koydu
üç kere üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı, gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu, uyanıklığını koydu
tokluğunu, açlığını koydu
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandı durdu
adam ha babam koyuyordu
edip cansever
adam yaşama sevinci içinde masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü, yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini, çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta işte onu koydu
kimi seviyordu, kimi sevmiyordu
adam masaya onları da koydu
üç kere üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı, gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu, uyanıklığını koydu
tokluğunu, açlığını koydu
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandı durdu
adam ha babam koyuyordu
edip cansever
devamını gör...
4.
orhan veli'den hürriyete doğru eşliğinde kutladığım özel gün;
gün doğmadan,
deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
içinde bir iş görmenin saadeti,
gideceksin;
gideceksin ırıpların çalkantısında.
balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
sevineceksin.
ağları silkeledikçe
deniz gelecek eline pul pul;
ruhları sustuğu vakit martıların,
kayalıklardaki mezarlarında,
birden,
bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
heeeey!
ne duruyorsun be, at kendini denize;
geride bekliyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun, her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere.
gün doğmadan,
deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
içinde bir iş görmenin saadeti,
gideceksin;
gideceksin ırıpların çalkantısında.
balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
sevineceksin.
ağları silkeledikçe
deniz gelecek eline pul pul;
ruhları sustuğu vakit martıların,
kayalıklardaki mezarlarında,
birden,
bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
heeeey!
ne duruyorsun be, at kendini denize;
geride bekliyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun, her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere.
devamını gör...
5.
şimdi dünya herkesten yapılmış bir gönül yorgunluğu.
şimdi dünya soğuk.
insan büyüdükçe bir bir ayrılıyormuş sevdiklerinden.
insan güzellikten önce korkuyu görüyormuş. şimdi dünya eşiklerde bir salkım gözyaşı. kimse odalara sığmıyor.
şükrü erbaş
devamını gör...
6.
ıçkiye benzer bir şey var bu havalarda.
kötü ediyor insanı, kötü
hele bir de hasretlik oldu mu serde
sevdiğin başka yerde,
sen başka yerde.
dertli ediyor insanı, dertli
orhan veli kanık
devamını gör...
7.
kalan 364 gün kafa dikmiyolarmış gibi..
devamını gör...
8.
kutlu olsun.
şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yoğurmaktır.
yahya kemal beyatlı
şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yoğurmaktır.
yahya kemal beyatlı
devamını gör...
9.
beni güzel hatırla
bunlar son satırlar
farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
belki de bir rüyaydım
senin için
uyandın ve ben bittim
beni güzel hatırla
çünkü sevdim seni ben her şeyini
sana sırdaş oldum dost oldum koynumda ağladın
yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini
beni üzdün kınamadım
alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım
beni güzel hatırla
sayfalarca mektup bıraktım sana
şiirler yazdım her gece
çoğunu okutmadım
sakladım günahını sevabını içimde
sessizce gittim senden öncekiler gibi sende anlamadın
beni güzel hatırla
sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar
gülüşümü gözlerimi sonra sesimi bıraktım
en güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka
söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda
ne arasan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda
beni güzel hatırla
dizlerimde uyuduğunu düşün
saçını okşadığımı üşüyen ellerini ısıttığımı
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
anlından öptüğüm dakikaları
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun
bu da sana son sürprizim olsun
şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla
gidiyorum…
devamını gör...
10.
yok ki yazanımız dediğim başlıktır.
kutlu olsunn!
kutlu olsunn!
devamını gör...
11.
şiir yazanın değil ihtiyacı olanındır.
mânâsı derin olan bu cümle, şair pablo neruda’nın yaşamını anlatan “ıl postino” isimli bir filmde neruda’nın mektuplarını taşıyan bir postacı tarafından şaire söyleniyordu. filmde postacının da tüm samimiyetiyle ifade ettiği gibi şiir, insanlar ile öyle bir bağ kuruyor ki doğunca ilhamların arasından kalkıveriyor şairlerin masasından. herkesin oluyor ama en çok ihtiyacı olana bağlanıyor.
şiir yazanınız, şiir okuyanınız çok olsun arkadaşlar.
kutlu olsun.
mânâsı derin olan bu cümle, şair pablo neruda’nın yaşamını anlatan “ıl postino” isimli bir filmde neruda’nın mektuplarını taşıyan bir postacı tarafından şaire söyleniyordu. filmde postacının da tüm samimiyetiyle ifade ettiği gibi şiir, insanlar ile öyle bir bağ kuruyor ki doğunca ilhamların arasından kalkıveriyor şairlerin masasından. herkesin oluyor ama en çok ihtiyacı olana bağlanıyor.
şiir yazanınız, şiir okuyanınız çok olsun arkadaşlar.
kutlu olsun.
devamını gör...
12.
...
ağla, sararan yaprakları son defa görüyoruz
ağla, kimse sevmiyor bizi ne devlet ne çocuklar
ağla, bahçelerine kaçan topumuzu kesmişler
ağla, benim yaralarım muhtemelen bulaşıcı
ağla, annemgil dahil bütün canlılar ölümlü
ağla…
benden çok
sana yazık!
ağla, sararan yaprakları son defa görüyoruz
ağla, kimse sevmiyor bizi ne devlet ne çocuklar
ağla, bahçelerine kaçan topumuzu kesmişler
ağla, benim yaralarım muhtemelen bulaşıcı
ağla, annemgil dahil bütün canlılar ölümlü
ağla…
benden çok
sana yazık!
devamını gör...
13.
bir şaheser de ben bırakayım:
"o kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor
saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke
uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki
ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda
bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma.
sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum
içinden konuşma!
bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna
her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim
ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan
misal şimdi yan yana uyumak var
uyumamakta hayır var da
uyumakta ne mahsur var
bir güzel olsak ya senle bu anlaşmamazlıklar niye
secdelere küs alnımda bir kara bir kara
kalksak gitsek ya şimdi
belki abant olur belki porsuğun kenarı
bayram namazından sonra
ben anlatsam sen anlasan beraberce ağlasak
ağlamak anlamaktır benimle ağlasana.."
| ali lidar
"o kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor
saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke
uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki
ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda
bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma.
sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum
içinden konuşma!
bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna
her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim
ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan
misal şimdi yan yana uyumak var
uyumamakta hayır var da
uyumakta ne mahsur var
bir güzel olsak ya senle bu anlaşmamazlıklar niye
secdelere küs alnımda bir kara bir kara
kalksak gitsek ya şimdi
belki abant olur belki porsuğun kenarı
bayram namazından sonra
ben anlatsam sen anlasan beraberce ağlasak
ağlamak anlamaktır benimle ağlasana.."
| ali lidar
devamını gör...
14.
bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
görmezler ufuklarda şafak söktüğü anı.
gördükleri rü'ya,ezeli bahçedir aşka;
her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka,
bülbülden o eğlencede feryad işitilmez,
gül solmayı,mehtab azalıp bitmeği bilmez;
gök kubbesi her lahza bütün gözlere mavi,
zenginler o cennette fakirlerle müsavi;
sevdaları hulyalı havuzlarda serinler,
sonsuz gibi bir fıskiye ahengini dinler.
bir ruh o derin bahçede bir def'a yaşarsa,
boynunda onun kolları,koynunda o varsa,
dalmışsa,onun saçlarının rayihasiyle.
sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle;
yıldızları boydan boya doğmuş gibi, varlık,
bir mu'cize halinde,o gözlerdedir artık;
kanmaz en uzun buseye,öptükçe susuzdur.
zira susatan zevk o dudaklardaki tuzdur;
insan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan,
bir sır gibidir az çok ilah olduğumuzdan.
onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
bir gün, nereden,hangi tesadüfle gelirler?
aşk onları sevk ettiği günlerde,kaderden,
rüzgar gibi bir şevk alır oldukları yerden;
geldikleri yol... ömrün ışıktan yoludur o:
alemde bir akşam ne semavi koşudur o!
dört atlı o gerdune gelirken dolu dizgin,
sevmiş iki ruh,ufku görürler daha engin.
simaları gittikçe parıldar bu zaferle,
gök her tarafından donanır meş'alelerle.
bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar,
dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,
-zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-
bir an uyanırlarsa leziz uykularından,
baştan başa,her yer kesilir kapkara zindan.
bir faciadır böyle bir alemde uyanmak,
günden güne hicranla bunalmış gibi yanmak.
ey talih! ölümden de beterdir bu karanlık;
ey aşk! o gönüller sana mal oldular artık;
ey vuslat! o aşıkları efsununa ram et!
ey tatlı ve ulvi gece! yıllarca devam et!
devamını gör...
15.
bende bu şiir ile bugünü kutluyorum..
bir gün
“gelecekte, dediniz ama ne zaman
kim bilir, belki de geçmişte
yağmurlardan kalan kimsesizliğin
saklıdır acısı o ‘bir gün’ de”
edip cansever
bir gün
“gelecekte, dediniz ama ne zaman
kim bilir, belki de geçmişte
yağmurlardan kalan kimsesizliğin
saklıdır acısı o ‘bir gün’ de”
edip cansever
devamını gör...
16.
bir kadının eli değmeli bir erkeğin hayatına;
eline,evine, yüreğine ekmeğine. .
çünkü doğru bir kadının elinde, bir erkek tekrar büyür olgunlaşır ve kendini bulur.
çünkü ancak bir kadın
"bittim" diyen bir erkeği yeniden doğurur.
çünkü bazı kadınlar kaybedilmeyecek kadar değerlidir...
devamını gör...
17.
tomurcuktu memelerin, dik başlı
o sabah çay yapmıştım
yoktun.
-hüzünbaz şeytan.
o sabah çay yapmıştım
yoktun.
-hüzünbaz şeytan.
devamını gör...
18.
"yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt -
maviye bak.
bir bugün mü, başında bunca bela.
hatırla ,
bulut değildi, umut hiç değil
üstümüze abanan - isli duman.
biz ki milattan önce , milattan sonra
acı kara yıllar devşirdik sabırla
beyaza dönsün diye devran.
kimi zaman bir çığlıkla çıktık , çığ altından
bir çığlıkla yıktık surları kimi zaman.
biz ki nice tuzaklardan, sunaklardan
korlardan, korsanlardan kurtulan
kurban.
yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt -
maviye bak."
devamını gör...
19.
her gün şiir olsun.
bir bademin altına yorgun oturmak biraz
ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı
artık bütün renklerden artık uzaklaşmalı
beyaz işte aylardır gözümde tüten beyaz
iş bitti uzaklarda ilk ümitler gibi yaz
duyuyorum bu sabah kış içimden çıkalı
içimin dört duvarı bembeyaz badanalı
ah sade nefes almak göğsüme dolan bu haz
bir kuş ötecek şimdi havada bir durgunluk
mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk
beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz
bahar pınarlarından içime damlayan su
bembeyaz çiçeklerin ıslak temiz kokusu
kış bitti uzaklarda ilk ümitler gibi yaz
ziya osman saba-beyaz
bir bademin altına yorgun oturmak biraz
ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı
artık bütün renklerden artık uzaklaşmalı
beyaz işte aylardır gözümde tüten beyaz
iş bitti uzaklarda ilk ümitler gibi yaz
duyuyorum bu sabah kış içimden çıkalı
içimin dört duvarı bembeyaz badanalı
ah sade nefes almak göğsüme dolan bu haz
bir kuş ötecek şimdi havada bir durgunluk
mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk
beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz
bahar pınarlarından içime damlayan su
bembeyaz çiçeklerin ıslak temiz kokusu
kış bitti uzaklarda ilk ümitler gibi yaz
ziya osman saba-beyaz
devamını gör...
20.
her günüm seninle
güzel olan
her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
erimek yarını olmayan zamanlarda
durdurmak bir yerde bütün saatleri
bütün kuralları kırıp parçalamak
sonra varmak o yerlere
mevsimlere dur demek
kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
sonra doldurmak ayışığını kadehlere
delicesine içmek
ve unutabilmek her şeyi ansızın
sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
güzel olan
sevmek seni tanrılar gibi
seninle tanrılaşmak
bir gün bu akan sele dur diyeceğim
göreceksin
ne bu şehirler kalacak
ne bu duygusuz sürü
bu korkunç kalabalık
her vapur seni getirecek bana
bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim
kapılar sana açılacak
senin için söylenecek şarkılar
şiirler senin için yazılacak
her evde bir resmin
her meydanda bir heykelin olacak
ve sen kimi gün bir rüzgar gibi
kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi
kopup ötelerden, ötelerden
yalnız bana geleceksin
bir gün bu akan sele dur diyeceğim
göreceksin
ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
sende buldum erişilmez hazları
yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
duyguların en ölmezini sende duydum
susuzluğum dudaklarında dindi
yalnızlığım ellerinde
çoğu gün unuttum açlığımı
sende doydum
ilk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
anladım yaşadığımı her nefes alışta
seninle geçtim bütün zamanlardan
seninle var oldum
eridim seninle bir sonsuz çalkanışta
boynunda bir yer vardır ben bilirim
ne zaman oradan öpsem değişir gözlerinin rengi
yanar dudakların, terler avuçların
dökülür kapkara bir aydınlık gibi omuzlarına saçların
gitgide artar kalbinin vuruşları
bir musiki halinde dünyamı doldurur
ansızın bütün sesler kesilir
zaman durur
bir başdönmesi başlar o en yükseklerde
her gün seninle yeniden varoluruz
eriyip kaybolduğumuz yerde.
sesini duymadığım gün
yaşanmış değil
açan çiçek değil
öten kuş değil
yüzünü görmediğim gün
içimde yıldızlar sönük
güneşler güneş değil
seni sevmediğim gün
seni anmadığım gün
olacak iş değil
balıklar denize muhtaç
çiçekler toprağa ve suya
umutsuz yaşamıyor insanlar
dal yapraksız olmuyor
meyva ağaçsız
tanrı bizsiz tanrı değil
biz tanrı'ya muhtacız
ve ben de sana muhtacım sevdiğim
su gibi, ekmek gibi
adın dudaklarımda
bir sabah uyanınca
nefes alabilmek gibi
her günüm seninle geçsin
o güneşe en yakın
kimsenin varamayacağı bir dağbaşında
uçsuz bucaksız uzak denizlerde
insan ayağı değmemiş ormanlarda
uzaklarda, en uzaklarda
o gemilerin uğramadığı limanlarda
ışığım ol, alınyazım ol benim
vatanım ol, evim ol
yeter ki bir ömür boyu benim ol
her günüm seninle geçsin.
ümit yaşar oğuzcan
güzel olan
her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
erimek yarını olmayan zamanlarda
durdurmak bir yerde bütün saatleri
bütün kuralları kırıp parçalamak
sonra varmak o yerlere
mevsimlere dur demek
kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
sonra doldurmak ayışığını kadehlere
delicesine içmek
ve unutabilmek her şeyi ansızın
sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
güzel olan
sevmek seni tanrılar gibi
seninle tanrılaşmak
bir gün bu akan sele dur diyeceğim
göreceksin
ne bu şehirler kalacak
ne bu duygusuz sürü
bu korkunç kalabalık
her vapur seni getirecek bana
bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim
kapılar sana açılacak
senin için söylenecek şarkılar
şiirler senin için yazılacak
her evde bir resmin
her meydanda bir heykelin olacak
ve sen kimi gün bir rüzgar gibi
kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi
kopup ötelerden, ötelerden
yalnız bana geleceksin
bir gün bu akan sele dur diyeceğim
göreceksin
ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
sende buldum erişilmez hazları
yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
duyguların en ölmezini sende duydum
susuzluğum dudaklarında dindi
yalnızlığım ellerinde
çoğu gün unuttum açlığımı
sende doydum
ilk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
anladım yaşadığımı her nefes alışta
seninle geçtim bütün zamanlardan
seninle var oldum
eridim seninle bir sonsuz çalkanışta
boynunda bir yer vardır ben bilirim
ne zaman oradan öpsem değişir gözlerinin rengi
yanar dudakların, terler avuçların
dökülür kapkara bir aydınlık gibi omuzlarına saçların
gitgide artar kalbinin vuruşları
bir musiki halinde dünyamı doldurur
ansızın bütün sesler kesilir
zaman durur
bir başdönmesi başlar o en yükseklerde
her gün seninle yeniden varoluruz
eriyip kaybolduğumuz yerde.
sesini duymadığım gün
yaşanmış değil
açan çiçek değil
öten kuş değil
yüzünü görmediğim gün
içimde yıldızlar sönük
güneşler güneş değil
seni sevmediğim gün
seni anmadığım gün
olacak iş değil
balıklar denize muhtaç
çiçekler toprağa ve suya
umutsuz yaşamıyor insanlar
dal yapraksız olmuyor
meyva ağaçsız
tanrı bizsiz tanrı değil
biz tanrı'ya muhtacız
ve ben de sana muhtacım sevdiğim
su gibi, ekmek gibi
adın dudaklarımda
bir sabah uyanınca
nefes alabilmek gibi
her günüm seninle geçsin
o güneşe en yakın
kimsenin varamayacağı bir dağbaşında
uçsuz bucaksız uzak denizlerde
insan ayağı değmemiş ormanlarda
uzaklarda, en uzaklarda
o gemilerin uğramadığı limanlarda
ışığım ol, alınyazım ol benim
vatanım ol, evim ol
yeter ki bir ömür boyu benim ol
her günüm seninle geçsin.
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...