acem kızı

buradan
--! spoiler !--

burnu fındık, ağzı kahve fincanı

--! spoiler !--

neşet ertaşın dinlerken canınızı acıtan şarkısıdır.

şu kliple anlamı daha da derinleşen eser.

neşet ertaş'ın en sevdiğim şarkısıdır.

çırpınıp da şanova'ya çıkınca
eğlen şanova'da kal acem kızı
uğrun uğrun kaş altından bakarken
can telef ediyor, gül acem kızı
gül acem kızı
seni seven, seven oğlan
oğlan, neylesin malı
yumdukça gözünden döker mercanı
burnu fındık, ağzı kahve fincanı
şeker mi? şerbet mi?
bal acem kızı, bal acem kızı
avrupa kurban olsun, kara kaşına
ingiliz, fransız değmez döşüne
amerika, belçika düşse peşine
bir de alman kurban
bil acem kızı, bil acem kızı
amerika, belçika düşse peşine
bir de alman kurban
bil acem kızı, bil acem kızı

ruhi su o en alışık ve en âşık olduğumuz enstrümanına yani sesine yüklenince bambaşka bir hâle bürünen türkü.

dün gibi veya asırlar öncesi gibi aşina bir zaman diliminden çıkıp geliyor yanımıza, yanığımıza..
sakin sakin okunan bir türkü bu, kim kim için yaktıysa çok sakin, çok güzel sevmiş o kızı o kadar belli ki?
ne bu zamanın gel geç aşklarına benziyor ne de öyle salt bağırma ile iş yaptığını sanıyor, usulca dokunuyor, usulca vuruyor ne varsa yakıp yıkıp geçiyor.

aradan 500 sene de geçse bu ses ve bu türkü aynı şekilde vurup geçecek,hiç değişmeyecek, aynı asillik ve aynı sakinlikle bambaşka insanlara dokunacak, aynı dertten muzdarip olan bambaşka insanlara..



spotify

youtube

doğubayazıt kokusu.

doğubayazıt'da tek bir cadde vardı bir zamanlar, sağı solu silme dükkan, silme kaçak mal.
isteyen istediğini alır, istediğini satardı mazide, almak sorun değil ağrı yolu üzerindeki askeri kontrol noktasından geçirmekti sorun, gerekli anlaşmalar yapıldığı takdirde orası da sorun olmazdı.

bu caddede duydum bu türküyü ilk defa, iyi hatırlıyorum çünkü caddenin iki tarafında ıhlamur ağaçları çiçek açmıştı, daha sonra özellikle ruhi su yorumunu her duyduğumda burnuma ıhlamur çiçeğinin o çok güzel ve çok ağır kokusunun gelmesi de bundan, lanet olsun koku hafızasına ve sinestezi'ye.

az önce, okan murat öztürk seslendi bak burada ne var diye, çırpındım, şan ovaya acem kızı bulmaya çıktım ama nafile..

ıhlamurlar, acem kızı ve spotify

eşim... ünivde evime gelmiş (toplu bir kız gurubu) limon sandığından hallice bir bağlama ile bunu
çalıp söylemiştim... ertesi gün kapıda bir not buldum... "hayatımda ol"...

kurtlar vadisi'nin duygusal sahnelerinin türküsü.

şuan dinlediğim güzel bir türkü. hatırladığım kadarıyla da ağır bir hikayesi var. zaten hangi çiğere dokunan türkünün böyle bir hikayesi yok ki. bazen diyorumda bizim ruhumuzu dindirmek için dinlediğimiz bu türküleri zamanında insanlar her bir zerresine kadar neler hissedip çığırmış.

yaklaşık 4 gündür döndüre döndüre dinlediğim türkü. hem de üstad neşet usta'dan değil, okan murat öztürk'ten

ben o bağlamanın tellerini kırmaz mıyım, parmaklarımı kanatmaz mıyım bu türkünün notalarıyla, bağlamayı kana bulamaz mıyım!!!

"uğrun uğrun kaş altından bakarken
can telef ediyom, bil acem kızı" (bu kısım söylenirken göğüs yumruklanır)

kütüğüne geçir beni...

sabahın türküsüdür. bana her şey seni hatırlatıyor acem kızı.