akp öncesi türkiye

ekonomik ve siyasi krizlerin olduğu, laik kemalist kesimin muhafazakar kesimi baskıladığı bir dönemdi. daha saygılı ve modern bir dönem değildi. kuran kursu baskınları düzenlenirdi jandarma tarafından -ki bizzat kendim yaşadım. medrese usulü eğitim kitaplarını sakladığımızı bilirim. bizden önceki dönemler ise daha feci onu da yaşayanlara sorun. şimdiki iktidar fetö'yü bahane edip nasıl at koşturuyorsa o zaman da "irtica ile mücadele" diye bir olgu vardı. chp'li engin altay zaten bu meseleyi geçenlerde bir programda itiraf etti. öyle de yapmalılardı zaten. akp sonrası tekrar eski düzen gelmeye kalkarsa bu sefer sonuç ülke için hayırlı olmaz. din düşmanlığı ve irtica saçmalığının faturası bu ülkeye ağır oldu, görüyoruz ve yaşıyoruz. ben ülkeden umutlu değilim çünkü halk bok. sağcısı-solcusu, alevisi-sünnisi, dindarı-seküleri, muhalifi-iktidarı, türk'ü-kürt'ü hep aynı, sadece ideolojiler farklı. yine de allah ülkemizi korusun, milletimize de akıl fikir versin.

tüm ülkeyi kendisi gibi kaba, agresif, dangoz yapan partinin ülkeye yansıyan gülümseyen yüzü.

akp'yi iktidara getiren şartların oluştuğu türkiye'dir.

kandırılmak kelimesi dilimizde yoktu mesela. kimse kimseyi kandıramıyordu çünkü kandırmak nedir bilmiyordu. sağolsunlar sayelerinde ne demek olduğunu öğrendik. ve hatta bir ülke yönetim biçimi olabileceğini de gösterdiler. kandırılarak yönetim. çok teşekkürler.

çarıklan evet çarıklan geziyorduk. ticari taksiler deve idi. ülke işgalden yeni çıkmıştı.ülkede kadın yoktu bu iktidar ithal etti ülkemize. başka saçmalık gelmedi şu an aklıma.

seçilmiş kişiler saraylarda yaşayamazdı. böyle bir dönem cumhuriyet döneminde ne görülmüş, ne duyulmuştur. buna en yakın dönem menderes dönemi diye anılır, oradan hesap edin işte.

yolun yarısını geçmiş biri olarak, hatırladığım kadarını aktarayım. sağ- sol olayları fazlaydı, özellikle üniversitelerde. en bilineni de gazi üniversitesi’ydi. benim okuduğum üniversite farklı ama, benim başladığım dönemden önce oldukça büyük olaylar oluyormuş; üniversitede sivil polisin gezeceği kadar.

öyle buzdolabı yoktu, yok çamaşır makinesi yoktu gibi bir durum yok. babam memurdu, ama evimizde vardı. o zaman bir emekli maaşıyla babam 2 çocuk okuttu( ağabeyim okumak istemedi, istese 3 olacaktı). babam emekli idi, ama yine de çalıştı ayrıca emekli ikramiyesiyle de ev alabildi. şimdi emekli ikramiyesiyle araba bile alınmıyor.

o dönem tüketim çılgınlığı yoktu. ben üniversiteye gittiğimde, 2 tane pantolon, 3-4 bluz olurdu. kimse kimseyi kıyafetine göre yargılamazdı ve zaten hemen hepimiz aynı durumdaydık.

siyaset daha ahlaklıydı. fikir özgürlüğü vardı. siyasileri ağır şekilde eleştirebiliyordun. olacak o kadar, plastik şov gibi programların bölümlerini açın bakın, ne demek istediğimi iyi anlayacaksınız.

rüşvet tabi her dönem vardı, ama böylesi hiç görülmedi. rüşvet alan veya yolsuzluk yapan tutuklanırdı; şimdiki gibi halk tarafından el üstünde tutulmazdı.

değişik bir seçmen kitlesi türedi. daha önce görülmeyen bir kitle. din ilk defa bu kadar suistimal edildi.

kuran kursları basıldı muhabbetini bilmem. basıldıysa bir suistimal vardır diye düşünüyorum. ben de gittim o dönem kuran kursuna, bizi basan eden yoktu. ayrıca o dönem koalisyon hükümetleri vardı. tek başına iktidarlık denen bir şey yoktu. her dönem karmaşa… şu anki durumumuza o dönemki siyasetçiler neden oldu. çünkğ malum partinin seçilmesi,o çekişmeden bunalan halkın tepkisiydi.

türk halkının en büyük sevgisi hep orduyaydı. orduya büyük saygısı vardı halkın. ergenekon olaylarıyla ve diğer malum olayla orduyu dağıttılar. dağılma derken, kastım sindirdiler, atatürkçüleri yok ettiler.

şimdiki gençlere gerçekten üzülüyorum. bir nesilin gelecekleri çalındı.

hastanelerde kuyruklarda beklediğimiz ancak o gün muayene olduğumuz dönem. hamdolsun ki akp ile ben 10 gündür bir holter cihazı taktırmak için randevu bile alamıyorum!!!

insanların tepkilerini anlayamadığım başlık.

arkadaşlar kendinize gelin. seçimlere daha üç yıl var. hala akp öncesindeyiz. neden herkes bu adamların iktidara geleceğinden bu kadar emin?

bence daha iyiydi.

akp öncesi sebep akp sonuçtur. ve şimdi bunun ceremesini çekiyoruz.

gençler bilmez. ben de bilmiyorum…

çok hükümet gördüm. seçim öncesi tv kanalına çıkıp tartışırlardı. konuşurken ağızlarından tükürük fırlamazdı. kaba cümleler kullanmazlardı. ben ilk defa türkiye'nin % 30 oyunu alan ana muhalefet liderine cibiliyetsiz diyen birini gördüm. daha bir sürü örnek verebilirim de gerek yok.

türkiye 100 hatta 120 yıldır hiç değişmedi. türkiye faşist bir devlet olarak kuruldu. halk kitleleri üzerindeki asker-polis baskısı zaman zaman gevşese de devletin sopası her daim havadaydı. örneğin 60'lı yılların ortalarında, grevdeki işçilerin grevlerini kırmak için zongudak şehrinin havadan bombardımanını bile düşünmüştü devlet. yani ah akp geldi her şeyi bok etti demeyin. hep böyleydi.sırtına allah adını dövme yaptırdı diye barmen öldürüldü bu ülkede.
ülke düzelir mi? düzelmez.
neden düzelmez, ilgisi olmayan bir örnek vereyim: belediye başkanı olmak için vekil olmayı kabul etmeyen ırkçı bolu belediye başkanı, başkanlığı sırasında karısına otel açtı, bugün de henüz yirmi yaşında bile olmayan oğluna kuyumcu.
bunu destekleyen on binler var.
eski türkiyenin adamı bu.
bu akp'den önce de böyleydi. dürüst politikacı(!) ecevit'in manevi oğlu hüsamettin özkan'ı bir okuyun internetten.

şimdiki zamandan pek tabii daha iyiydi. hatta çok daha iyi idi.

her şeyi ile iyi idi. bir çok şeyi ile de çok daha iyi idi.

her zaman saçma ve eksik bir ülkeydi.
atatürk'ten sonrakiler millete hizmeti değil, milleti hizmetçi seçti.
sıra ile hepsinin nasıl milli olamadığını yazmaya kalksam sayfalar tutar.
hepsi de tam bağımsız ve özgür bir millete inanmadılar.
sonuç olarak günümüz türkiye'si ortaya çıktı.
romantizm kasanlara gülün geçin.
gerçekçi olmak her zaman iyidir.

biraz klişe olacak ama o dönemler biz biz değildik. misal anadolu coğrafyasının tamamı neandertallerden müteşekkildi. garip gurup sesler çıkarır birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlardı. avcılık yapmak ve mağara resimleri çizmek harici pek bir şey yapamazlardı. sonrasında her şey öyle bir değişti ki, evrime canlı tanıklık ettik. homo sapienslerin yeryüzünde yürümeye başlaması bu yeni döneme tekabül eder. konuşmayı, cümle kurmayı, ateş yakmayı vesaire hep bu dönemde öğrendi insanoğlu. yaklaşık 20 seneye yüzyılları sığdırdı. arabanın icadı, ev aletlerinin icadı ve çoğu şey bu yeni dönemle birlikte gerçekleşti. hatta allah sizi inandırsın benim önceki dönemde achelousaurus falan bile görmüşlüğüm var. o derece tarih öncesi çağları yaşıyorduk. nereden nereye... hey gidi hey!

var mı simdi soyle bir sey cizip yargilanmayacak? daha ilerideydik.

komikli şakalı şeyler yazmak isterdim ama;

1993-2002 arası diyelim gerçekten o dönemin gereği olan herşeyimiz de vardı.
çok yoktu ama eser miktarda vardı.
insanlar düşman değildi, idareciler halka küfür etmezdi.
halk birbirine düşmezdi.
din kardeşi diye kavram yoktu, ayrık otları hariç herkes kardeşti.

erbakan arada kaşır tepki alınca uğraşmazdı.
hdp veya artık o dönem adı her neyse ağzının payını alırdı.
başka ülke vatandaşı bırak kızlara tacizi içeri giremezdi.

ben kendi adıma o günleri gördüm. hiç de öyle sefalet filan yoktu.
iyiydik, huzurluyduk.

uğur mumcu
ahmet taner kışlalı
gaffar okan
bahriye üçok
çetin emeç
musa anter
eşref bitlis
metin göktepe gibi isimler faili meçhul cinayetlere kurban gitti.
madımak'ta aziz nesin ve arkadaşlarının oteli yakıldı.
cumhurbaşkanı, başbakan'ın suratına anayasa kitapçığı fırlattı.
emekliler banka sıralarında can verdi.
kemal kılıçdaroğlu'na rağmen ssk battı !?
susurluk skandalı patlak verdi.
99 depremi sonrası en az deprem kadar yıkıcı organizasyon bozukluğu meydana geldi.

bir partiyi sevmeyebilir, liderinden nefret edebiliriz ama bu bize gerçekleri saklama hakkı vermez. ülkemiz o zaman da şimdiki gibi çok iyi durumda değildi.

birileri sefalet yoktu falan yazmış. 6 yaşında falan mıydiniz o zaman ? çocukken her şey güzel tabi.

rahmetli dedemi mancınıkla hastaneye firlatisimiz geldi aklima hey gidi günler. imkan yoktu aga.

köyde ampul bile yoktu. evi yakarak aydınlanıyorduk. siz nerden bileceksiniz.