iki farklı zaman diliminde yaşanmış olayı, aynı zamanda yaşanmış olduğunu düşünme yanılgısına verilen isimdir. örneğin, kenan komutan'ın osman gazi ve fatih sultan mehmet'le şarap içmesi anakronizmdir.
devamını gör...
dünü bugünün değer yargılarıyla yorumlama anlamına gelen kelime.
devamını gör...
genellikle ebeveynlerin z kuşağı çocuklarına nasihatte bulunurlarken, kendi çocukluk dönemleriyle mukayese yapıp kinaye de bulunmaları kavrama dair güzel bir örnektir.
devamını gör...
bir varlığın ya da olayın bulunduğu zaman diliminin/dönemin kronolojik uyumsuzluğu.
devamını gör...
özellikle felsefenin canına okumuştur anakronizm. sadece iki farklı olayın aynı zamanda yaşanması olarak değil, aynı zamanda bugünün kavramlarının 'dün'e hamledilmesidir. herakleitos'un diyalektik materyalist olduğunu ya da parmenides'in varoluşcu olduğunu zırvalamak gibi. her kanı kendine geçmişten elbette bir dayanak bulur. ancak bir referans kaynağı olarak dayanağın kendisi, hatalı bir konumdan yorumlandığında anakronizm meydana gelir.
devamını gör...
bir çok filmin katilidir anakronizm. örneğin ben osmanlı filminde şöyle bir diyalog yapsam anakronizmin babası olur: abi ülkede demokrasi yok, yada bilim yapılmıyor bu ülkede.
devamını gör...
siyasal örnek verirsek "chp zamanında ekmek karne ile veriliyordu" söyleminde görülebilir. "nazi korkusundan edirne sınırına 1 milyon asker yığılmak zorunda kalındığı" düşünülmez bu zamanda mesela.
devamını gör...
demokritosun, fiziğin atom modelini fikrî manada tasarladığını düşünenlerin varlığını belirtmeden geçemeyeceğim başlık, ne zaman çıktılar mağaradan acaba.
devamını gör...
demokritosun fiziğin atom modelini tasarladığı çağa fizik çağı deniliyordu da ondan, mesela o dönemde kuantum modelleri de bulunmuştur ilke anlamında ama kunatum yerine halil cebeci deniliyordu mesela. anakronizm bir kavramı değil gerçekliği anlatır, osmanlıda demokrasi vardır diye bir tarışma yürüten hekes anakrınik değildir ama bildiğin aptaldır. örneğin romalılar bilimde ileridir ama yaptıkları şey sadece yeraltı şehirleri icat etmektir. bilim ve demokrasi bildiğin 1900 lü yılların gerçekliğidir. antik yunan kölecidir ne demokrasisi. sadece platon şunu demiştir, demokratlar meclise!
devamını gör...
türk insanı çok yapar bunu. özellikle osmanlıyı eleştiren ateistler. abuk subuk argümanları vardır.
devamını gör...
shakespeare’i suçlayan feminist gördü bu gözler.

feministler ve sjwler de çok yapar.

kendilerine bir sözüm var “urfada oxford vardı da biz mi okumadık.”
devamını gör...
türk olmanın ilk kuralı. tarihi bugünden bakarak tekrar yazar, günün sorunlarına çözümü osmanlı ya da beylik döneminden(sağ popülizmi ile günün modası olmuş dizilerin asla alakası yok) bulmaya çalışır. tarihi kendisi değiştirerek destanlaştırdığı için çözüm de kendisinin at gözlükleriyle gördüğü bir hale bürünür. sonuç ne günü anlayan ne tarihi bilen bir toplumdur. at gözlüğü ile gördüklerini, anlamadığı bugüne taşımaya çalışınca geri geri giderken öncekinden beter hale gelmek kaçınılmaz olur.
devamını gör...
anakronizm, herhangi bir olay ya da varlığın içinde bulunduğu zaman dilimi (dönem) ile kronolojik açıdan uyumsuz olması. özellikle edebiyat ve sanatta genellikle eserin geçtiği tarihi döneme ait olmayan varlıkları ve uygulamaları belirtmek için kullanılır.
devamını gör...
mareşal recep tayyip erdoğan ve şürekasının ata sporu. adamlar 90 yıl önceki türkiye'yi bugünün şartlarıyla konuşuyor, 2. dünya savaşı dönemindeki ülkeyi yine aynı şekilde.
devamını gör...
kronomerte: süre ölçer.
ana/anti : zıt karşılığı.

bir mekan, olgu ve durumda; o zamanın içinde olmaması gereken olay, nesne ve kişilerin bütünüdür.

örneğin; cilalı taş devirde 317 sefer sayılı uçağın geçmesi gibi. ayrıca (bkz: mübalağa)*
devamını gör...
sezar bir gün sarayının otoparkına iner ve lamborginhisine binip ankaraya doğru yola çıkar. canı çok fena sıkkındır bolu tünelinden geçerken manitasının yanında olmadığını farkeder tünele girmek ona ne çağrıştırdıysa artık hemen apple car play ile i phoneunu eşleştirip ankara kayseri sozeyi arar anfi tiyatrolardan birini kapatıp kraliyet pavyonu kurmasını emreder. soze konsülleri toplayıp angora antik pavyonunu bir kaç saatte restore ettirir.

sezar mekana vardığında arabasını valeye teslim edip mekana poseidon gibi havalı bir giriş yapar. bütün ankaralı senatörler ve top modeller içeride kralın gelişini heycanla kutlamaktadırlar. alkışları ankaralı kazımın elekto bağlaması keser ve bütün konslar sahneye akıp döktürmeye başlarlar. sezar yanından geçtiği masalardan birinden rakı kadehi ötekinden çiğ köfte demlene demlene sahneye ilerlerken anfide yer yerinden oynuyordu. sezar sahneye indiğinde mikrofonu eline alıp sezar in the house evreybody do it dance diye haykırdıktan sonra trübünler yıkılmaya insanlar kudurmaya başladı her köşede bir şampanya patlıyor disko ışıkları havai fişekler lazerler parti kukuletaları ve türlü şenlik aksiyonları havada uçuşuyordu. herkes içtiği kadehleri kendinden geçmiş gibi yerlere fırlatıyor senatörler garsonları yeni bira fıçıları açmaları için kırbaçlıyordu.

sezar kral masasına geçip kurulmuştu kral için japon geyşalar, rus balerinler, isveç köylü kızları ve sambacı latin hatunlardan oluşan full paket şampiyonlar ligi ayarında konsomatraksiyonlar ayarlanmıştı. imparator memnun görünüyordu. jagermeister açtırdı purosunu yakıp elini havaya kaldırdı ve parmağını şıklattı. kasap nusrettin ejderha kabuğu alevinde tokatlaya tokatlaya pişirdiği 24 ayar platin kaplama buffalo biftekleri getirip krala sisler ve kıvılcımlar içinde kıvıra kıvıra servis etti. emperor sezar purosunu yere fırlatıp kasap nusrettinin ağzına soktuğu buffalo parçasını ağzından yağlar aka aka çiğnerken bir şişe şarabı arada kafaya dikiyordu.

yemekler yendi göbekler atıldı ve gecenin sonunda jül sezar jülus meydanında bir çorbacıda kafası trilyon bi şekilde sızıp kaldı. konstantin hava yolları sezarı aldırmak için helikopter yollamış imparatoru magazinlere yakalanmadan paketleyip götürdüler. sezar uyandığında tek hatırladığı şey lambosunun muayenesinin yaklaştığıydı. kendisini cebeciden toplayan doğu roma airforce a bi teşekkür maili atılmasınıda danışmanlarına tembihleyip roma hamamındaki jakuzisine girip akşamdan kalmalığı elindeki viski şişesiyle üzerinden atmağa çalıştı.
devamını gör...
anachronisme

türkçe'ye fransızca'dan geçmiş bir kavramdır.

kişi, nesne veya olayların kendi gerçek zaman ve mekânlarından kopartılıp farklı bir çerçeveye oturtulmasına dayanır, amaç; mizah, şok etkisi yaratma, propaganda yapmaktır.

yunanca'da karşısında anlamına gelen ανά ile zaman anlamına gelen χρόνος sözlerinin birleştirilmesinden ortaya çıkmıştır.

bir anakronizm örneği;


tv dizisi muhteşem yüzyıl'da olaylar 1520 ilâ 1566 yılları arasında geçmesine rağmen çok daha sonraki yıllara ait nesneler ve coğrafi adlara yer verilmiştir.
örneğin pargalı ibrahim paşa birçok sahnede masa başında çalışırken gösterilmiştir. oysa osmanlı sarayı’na masanın girmesi abdülmecid’in (1823-1861) saltanatına rastlar.

sarayın mutfağında aşçı yamağı domates doğrarken gösterilmiştir. oysa anavatanı güney ve orta amerika olan bu meyve kristof kolomb'un amerika'yı keşfinden sonra avrupa'da tanınmış ve yetiştirilmeye başlamıştır. domatesin osmanlı topraklarına girişi ise 1835’ten sonradır..


alıntı kaynak/ vikipedi
devamını gör...
anakronizm çok fena bir zihinsel yanılgıdır. bunu yapmamak için tarihçi olmaya gerek yoktur. yapan net bir şekilde eleştirilmelidir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"anakronizm" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim