batıl inançlar

eskiden anadolu'da ufak hortumlara ülker rüzgârı denirmiş. bu rüzgarların hastalık taşıdığı ve küçük çocukları kaçırdığı rivayet edildiği gibi, aynı zamanda içinde cinlerin olduğu da söylenirmiş. anneler çocuklarının bileklerine sarı bir sicimden yapılma bir bileklik takarlarmış ki rüzgar onları kaçırmasın.
buna benzer olarak çöllerde bedevi araplar kum fırtınalarının içinde iblislerin yaşadığına inanırlarmış. bu rüzgarın tılsımı olarak da "hadid ya meş'um" diyerek kılıçlarını çekerlermiş.
ek olarak ise anadolu'da alkarisi, kürtler arasında da meyrem denen bir cinden bahsedilir. bu uğursuz varlık lohusalı kadınlara musallat olurmuş. bu musallatin olmaması için lohusalı kadınların bileklerine bakırdan yapılma bir bileklik takılır.

üç senedir bir adet kara kedi ile yaşayarak birini çürüttüğüm fikir sistemi..

arapların ve arapseverlerin en çok inandığı inançlardır.

bebeğin üstünden atlarsan kısa kalır.

şamanizmden kalma inançlardır.

elden makas- bıçak vermemek.
gece aynaya bakmamak ve tırnak kesmemek, hamile iken saç kesmemek...
kara kedinin uğursuzluk getirdiğine inanmak.

uğur renklere kaldıysa iş zor zaten.

ahanda benim başlık...
yolculuğa çıkanın ardından su dökmek
merdiven altından geçmek uğursuzluktur
ıslık çalma şeytan getirir
eve at nalı şans getirir
dört yapraklı yonca şans getirir
baykuş damda öterse o evden cenaze çıkar
nazar değmesin diye tahtaya vurmak
düğün öncesi gelini gelinlikle görmek uğursuzluk getirir
kulak çınlaması birinin seni andığına işaret
gözün dalarsa misafir gelir
sol taraftan uyanmak insanı sinirli yapar
hapşırana çok yaşa demek ömrü uzatır

en şaşırdığım
tabakta kac tane pirinç kalırsa o kadar çocuğun olur

sağ avuç kaşınırsa para geleceğine sol avuç kaşınırsa para gideceği

kahve falına ve burçlara inananlar başı çeker.

geçen hafta birisiyle konuşuyordum arada geyik yapıyordum. tüm işlerim rast gidiyordu. bildiğin elimi attığım her iş güzel gidiyordu. sonra noldu on günden fazladır bir görüşemedik başıma gelmeyen kalmadı. ilk defa böyle düşündüm valla şimdi aklıma geldi ilginç değil mi.
ben en fazla batıl inançta galatasaray maçında ben bakınca galatasaray gol attıysa bakmaya devam eder. atamazsa gol yerse bakmam maça ara ara izlerim. batıl inancım budur.

çocukken öğrendiğim bir batıl inancı anlatacağım. kuzenim, kardeşim ve ben bir yaz günü babannemin evinde sıkıntıdan patlamak üzereyken aklımıza hangi düşünce yolculuğu sonucu geldiğini hatırlamadığım bir şey geldi; sabun rendelemek. yaşlarımız da ilkokul var yok, epey küçüğüz. çamaşır makinesi üzerinde olan sepetin içinden kendimize birer sabun seçtik. daha sonra mutfaktan da rende ve bıçak cepledik. arkada yalnızca ardiye gibi kullanılan bir odaya geçtik ve sabun rendeleme işlemine başladık. tabi odaya giren bizi hemen görmesin diye de sünger yatakları siper ettik kendimize. tabi çağıran eden oluyor, biz de teçhizatı sünger yatağın arkasında bırakıp gidiyoruz ve her şey yolunda ilerliyor. daha sonra ortalık durulmuş olmalı ki biz üç kişi bu sefer uzun süre rende işine girdik. arkadaşlar sabun rendelemek gerçekten çok zevkliydi, canınız sıkılıyor ise deneyin. neyse efendim, devam ediyorum. ortalıktan kaybolan üç çocuk mutlaka bir şeyler karıştırıyordur mottosuyla bize seslenme gereği duymadan aramaya başlayan annem bir açtı kapıyı ve de ne görsün manasız manasız sabun rendeliyoruz biz. ama nasıl dalmışız he, siper miper hikaye biz baya ciddiye almışız işimizi. sonra aaaa siz ne yapıyorsunuz? bir de bıçak var vsvs söylemeleri sonucu babannem devreye girdi ve dedi ki; 'olmaz. sabun rendelenmez. sabun rendelenen evden ölü çıkar.' biz tabi dehşete düştük. annem de sağolsun bıçakla oynamayalım diye düzeltmemiş bu olayı, izliyor kenarda. bu sefer iş pazarlığa döndü ' ya babanne biz bilmiyorduk ki. hem çok saçma. gerçekten mi ya? anne gerçekten mi ya? ne kadar sabun rendelersek ölü çıkar peki? biz bir kalıp yapmadık henüz. yine de çıkar mı? kim ölür? rendeleyen mi yoksa en yaşlısı mı?' tabi hiçbiri cevap bulmadı ve bırakmamız söylendi sadece. biz de sabaha kadar evden çıkacak ölüyü bekledik. ölen olmadı evet, batıl bir duyum imiş. eskiden ölüler yıkanırken sabun rendelenirmiş vs dediler. vay efendim sonra neden ankastre bozukluğu.

batılın sözcük anlamı şu: "gerçekliğe uygun olmayan, doğru olmayan." bu anlama dayanarak batıl olmayan dinî inanç olmadığını söyleyebiliriz. inanç doğruluk-yanlışlık temelli rasyonel önermelerle ilgilenmez. mümin kişinin böyle bir bilinci yoktur. akla uygunluk gibi kadim meselelerle de ilgilenmez. o sadece inanır. gerisi onu ilgilendirmez. iman etmiştir. inançlarının gerçeklikle alakası yoktur. hakikat kavramından anladığı şey de allah filandır. yani batıl inançların en yaygını. kara kedileri filan rahat bırakın, bütün inançlarınız batıldır. mucizeye filan inanan insanların batıl inanç çekiştirmesi hakikaten gülünç şey.

bazı şeylerin uğur, bazı şeylerin ise uğursuzluk getirdiğine inanılan eylem veya durumlar olarak kısaca açıklanabilir.
genellikle eğitimsiz kişiler tarafından kabul görür.
batıl inançlar bilimden uzaktır.
çünkü kanıtlanamazlar.

örneğin nazara inanmak, siyah kedilerin uğursuzluk getirdiğine inanmak, bazı günlerde bilerek duş almamak, gece aynaya bakmamak ve tırnak kesmemek, en bilinen bâtıl inançlara örnek verilebilir.

yerde yatan bebeğin üstünden adım atarak geçme, boyu kısa kalır.
bunu ilk duyduğumda " ne alaka yahu! " dedim.
bu kadar saçma sapan bir hurafe olamaz.

merdivenin altından geçmenin uğursuzluk getireceği sanilir

cumhurbaşkanını son peygamber sanmak gibi mesela veya ona dokunmanın ibadet olduğu çılgın sanrısına kapılmak.

babaannem de bize ters dönmüş terlik ya da ayakkabıları düzeltin diye kızardı. işler ters gider, evden ölü cıkar derdi . daha neler neler.
buraya kadar iyi gelmişim.

akıl ve gerçekliğe aykırı olan inançlar.

size çocukken aktarılmışsa ne yaparsanız, kim olursanız olun kurtulamadığınız inançlardır.
örneğin bize "yere düşmüş ekmeği yerden alıp öpüp başınıza sürdükten sonra yüksek bir yere koyun. yoksa ekmekler ağlar arkanızdan" demişlerdi. öyle yapardık.
yüz yıl geçti çocukluğumun üstünden. haiâ yerde bir ekmek parçası bile görmeye tahammül edemiyorum. yerden alıyorum. öpmüyorum evet, ama yüksek bir yere koyuyorum.