orijinal adı: финляндия, страна белых лилий
yazar: grigory petrov
yayım yılı: 1923
mustafa kemal atatürk'ün tüm okullarda okutulmasını istediği kitap; bataklıklar ülkesi finlandiya'nın, fin aydınları sayesinde bir zambağa dönüşmesini konu alıyor. yazar, dillerden düşmeyen millet sevgisindense eyleme geçmenin daha önemli olduğunu, vatan için bir şeyler yapmanın gerekliliğinden bahsediyor. tabii bunu yaparken birçok farklı konuya da değinmeyi ihmal etmiyor.
ulu önderimizin muhakkak okumamızı önerdiği kitap için şimdiden iyi okumalar dilerim.
yazar: grigory petrov
yayım yılı: 1923
mustafa kemal atatürk'ün tüm okullarda okutulmasını istediği kitap; bataklıklar ülkesi finlandiya'nın, fin aydınları sayesinde bir zambağa dönüşmesini konu alıyor. yazar, dillerden düşmeyen millet sevgisindense eyleme geçmenin daha önemli olduğunu, vatan için bir şeyler yapmanın gerekliliğinden bahsediyor. tabii bunu yaparken birçok farklı konuya da değinmeyi ihmal etmiyor.
ulu önderimizin muhakkak okumamızı önerdiği kitap için şimdiden iyi okumalar dilerim.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "gulliver" tarafından 14.12.2020 02:57 tarihinde açılmıştır.

1.
grigori petrov tarafından kaleme alınan ilk cümlesinden son cümlesine kadar okuyanın ufkuna hitap eden ve bir milletin eğitim ile nasıl kalkındığını anlatan bir romandır.eğitim reformunun nasıl ve ne şekilde yapıldığını ilmek ilmek anlatmıştır.
devamını gör...
2.
türkiye'de , atatürk'ün emri doğrultusunda askeri okulların müfredatına eklenmiş grigori petrov kitabı. çoğu rus yazarın kitaplarında daha çok açlık ,sefalet ve karakterin kendi iç dünyası ile mücadelesini görüyoruz . petrov bunun biraz dışına çıkmayı başararak , verilmesi gereken en önemli mücadelenin cehalet ile savaşmak olduğunu oldukça açıklayıcı bir şekilde kaleme almış. elnur osmanov'un çevirisi orta düzeyde bir çeviri olmasına rağmen tercih etmenizi öneririm. şahsi olarak, kitabın her cümlesine katılmasam bile , güzel çıkarımların bulunduğunu düşünmekteyim.
--- alıntı ---
sizden ricam, öğrencilere üniversitelerin birer diploma imal eden fabrikalar olmayıp, etrafa ışık saçan canlı mumlar imal eden fabrikalar, ülkenin zihnen ve manen kalkınmasını sağlayan merkez istasyonlar olduğunu anlatmanızdır.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
sizden ricam, öğrencilere üniversitelerin birer diploma imal eden fabrikalar olmayıp, etrafa ışık saçan canlı mumlar imal eden fabrikalar, ülkenin zihnen ve manen kalkınmasını sağlayan merkez istasyonlar olduğunu anlatmanızdır.
--- alıntı ---
devamını gör...
3.
finlandiya'nın günümüzde eğitim, demokrasi, sanayi ve ekonomik gelişmişlik seviyesine bakınca kitabın önemi bir kez daha artmaktadır. o yüzden okuyun okutturun özellikle eğitimin ne kadar önemli olduğunun farkına varın.
devamını gör...
4.
finlandiyalıların haberin bile olmadığı, rus bir papaz tarafından yazılmış kitap. içinde anlatılan olaylar aşırı ajitasyondan baygınlık geçirtir ve gerçeklerle bağı kopuktur. atatürk ün önerdiği kitaplardan olduğu söylenir ama atatürk ün okuduğu kitspların listesine bakılınca ilkokul çocukları ve eğitimdeki er ve erbaşlara okutulmasını önerdiği anlaşılır. atatürk ün okuduğu kitaplar
devamını gör...
5.
bir zamanlar çok cahil ve fakir olan finlandiya halkının, bugün eğitim sayesinde dünyanın en zengin ve demokratik ülkesi olduğu, atatürk'ün de çok beğenerek okullarda okutulmasını istediği kitap.
devamını gör...
6.
senaca adındaki bilginin -yanlış hatırlamıyorsam- fin halkına okuma yazma öğretmek için kara tahtayı sırtına alıp köy köy gezdiği hikayedir. mustafa kemal atatürk'ün önerdiğini duyunca okumuş ve onun seneca'nın sözünü alıtıladığını farketmiştim: sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözü senaca tarafından da söyleniyordu. hatta ben sporcunun zeki, çevik kısmına atatürk ahlaklısı kısmını eklemiştir.
devamını gör...
7.
özellikle meslek seçme kararını verme dönemi olan ortaokul ve lise öğrencilerinin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitaptır. atatürk' ün de askeri okullara okunmasını zorunlu kılmış olduğu bir kitaptır.
kitapta seneca adında bir bilgin vatani görevler ve insanlık hakkında kişinin başına düşen sorumlulukları anlatır.
kitapta seneca adında bir bilgin vatani görevler ve insanlık hakkında kişinin başına düşen sorumlulukları anlatır.
devamını gör...
8.
okuyan çoğu kimsenin bir şey anlamadığını belirttiği kitap olduğu için okumakta imtina ettiğim kitap. gerçi bu kişiler franz kafka - dönüşüm, stefan zweig kitapları okumayan, okusa da anla(ya)mayan tiplerdi ama olsundu.
devamını gör...
9.
hiç abartısız başucu kitabı olması gereken bir kitap. okurken geleceğim hakkında çok farklı bir yol gösterdi bana. altını doya doya çizdiğim ve ileride çokça kez tekrardan okuyacağım. yazarına da ayrıca hayranım.
devamını gör...
10.
grigory petrov’un yazmış olduğu beyaz zambaklar ülkesinde, finlandiya'nın yeniden ayağa kalkma hikayesini anlatır.
her çeşit insanın ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini anlatan, okunması gereken kitaplardandır.
ekonomi,kültür, sağlık ve eğitim gibi birçok alanda öncesi sonrası ve aradaki geçişi yansıtan bu kitap, somut bir örnektir.
her çeşit insanın ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini anlatan, okunması gereken kitaplardandır.
devamını gör...
11.
sivasta acemi birliğinde askerliğimi yaparken, yemin töreninde yaptığım konuşmadan sonra tugay komutanımız tuğgeneral ali doğan ince (en son şırnak 23. jandarma sınır tümen komutanı olarak tümgeneral rütbesi ile görev yapıyordu. 15 temmuzda ise oturduğu konuta saldırı olmuştu. şimdi sanırım emekli) tarafından şahsıma hediye edilen kitap. enfestir. lezzetlidir.
devamını gör...
12.
muhteşem bir eser. her bir cümlesi anlamlı ve düşündürücü. okuyan kişiye birçok şey kazandıracağına ve bazı şeylerin tanıdık geleceğine eminim. okuyun, okutturun. ata'm da öyle istemişti.
devamını gör...
13.
kendilerine gül bahçesi vadedilmemiş bir toplumun bataklıktan bir çiçek bahçesine dönüşünün yazıya dökülüşüdür beyaz zambaklar ülkesinde.
''yeni toplumlar yeni şarkılar üretirler'' diye bir söz geçiyor kitapta. yeni anlayışların, isteklerin ve hedeflerin oluşması kadar doğal şey olamaz bir devlette. eğer o anlayış, istek ve hedeflere gözler kör edilip kulaklar kapatılırsa, eski yöntemlere göre yol almaya çalışılırsa ve bir yeniliğe canavar görmüş gibi yaklaşılırsa, gideceğimiz tek yer geri olur.
ulu önder mustafa kemal atatürk şöyle der:
''umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.''
atamızın okunması gerektiğini söylediği kitabı okurken büyük bir umutsuzluk ve karamsarlık içerisinde olmaktan utanç duydum. belki bir 5-6 yıl önce okusam müthiş gaza gelirdim, hatta itiraf edeyim, ülkemizi kurtarma planları yapardım. birkaç yıl önce okusam, eğer çok istersek olur diye düşünür bitmeye doğru yol alan umudumu korumaya çalışırdım lakin bu yıl içerisinde okuduğumdan 'biz neden böyle olduk?' diye sormaktan ve herkesin kendisini düşündüğünden birlik olamayacağımız ve bir şeyleri değiştiremeyeceğimiz hakkında düşünmekten kendimi alamadım.
bir şeyleri kolay kolay değiştiremeyeceğimiz zaten şuradan belli, neden atatürk'ün okullarda rehber kitap olarak okutulması gerektiğini söylediği kitap okullarda okutulmadı bizlere? neden müfredatta yer almadı? neden kitap hakkında hiçbir tartışma içerisinde yer almadık?
neden düşünmek veya bir şeyleri değiştirmek istediğimizde hep önümüzde engellerle karşılaştık? ve en önemlisi, neden bu kadar umutsuz bireylere dönüştük?
yılların insanı umutsuzluğa sürüklediğini söyleriz fakat ülkemizde bizi umutsuzluğa sürükleyenin 'zaman' olmadığını çok iyi biliriz.
''yeni toplumlar yeni şarkılar üretirler'' diye bir söz geçiyor kitapta. yeni anlayışların, isteklerin ve hedeflerin oluşması kadar doğal şey olamaz bir devlette. eğer o anlayış, istek ve hedeflere gözler kör edilip kulaklar kapatılırsa, eski yöntemlere göre yol almaya çalışılırsa ve bir yeniliğe canavar görmüş gibi yaklaşılırsa, gideceğimiz tek yer geri olur.
ulu önder mustafa kemal atatürk şöyle der:
''umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.''
atamızın okunması gerektiğini söylediği kitabı okurken büyük bir umutsuzluk ve karamsarlık içerisinde olmaktan utanç duydum. belki bir 5-6 yıl önce okusam müthiş gaza gelirdim, hatta itiraf edeyim, ülkemizi kurtarma planları yapardım. birkaç yıl önce okusam, eğer çok istersek olur diye düşünür bitmeye doğru yol alan umudumu korumaya çalışırdım lakin bu yıl içerisinde okuduğumdan 'biz neden böyle olduk?' diye sormaktan ve herkesin kendisini düşündüğünden birlik olamayacağımız ve bir şeyleri değiştiremeyeceğimiz hakkında düşünmekten kendimi alamadım.
bir şeyleri kolay kolay değiştiremeyeceğimiz zaten şuradan belli, neden atatürk'ün okullarda rehber kitap olarak okutulması gerektiğini söylediği kitap okullarda okutulmadı bizlere? neden müfredatta yer almadı? neden kitap hakkında hiçbir tartışma içerisinde yer almadık?
neden düşünmek veya bir şeyleri değiştirmek istediğimizde hep önümüzde engellerle karşılaştık? ve en önemlisi, neden bu kadar umutsuz bireylere dönüştük?
yılların insanı umutsuzluğa sürüklediğini söyleriz fakat ülkemizde bizi umutsuzluğa sürükleyenin 'zaman' olmadığını çok iyi biliriz.
devamını gör...
14.
çok güzel bir eğitim zaferidir, fakat birşey eklemek istiyorum, bizim ülkemize kıyaslamak çok abes kaçar, bu kadar az bir nüfusta bu tür eğitimsel ivme kazanmak mucize olarak görülmemeli.
devamını gör...
15.
özellikle z kuşağının ve karamsarların okuması gereken kitaptır. eğitim aydınlatır.
uzun bir inceleme yazısı yazmak gerekmekte, yapacağım. ancak güncellemek gerekirse, çocuklu evde kitap okuyun. çocuklarınıza aptal oyuncaklar almak yerine lego, mikroskop, (evinizin konumu el veriyorsa, gökyüzü görünüyorsa) teleskop alın.. video/dizi/filmden ibaret hayatı olan çocuk-insan aydınlanmaz, aydınlatamaz..
homosapiens, özenir-örnek alır.. çocuklukta ise bu oran daha da fazladır. sonra "bizim çocuk okumuyor" "bizim çocuk youtuber olmak istiyor" diye ağlamayın.. çocuk saatlerini günlerini neyle geçirirse ona öykünür, onu benimser. çok normaldir.
ve toplum bir bütündür, cahiliyle aydınıyla vb. zıtlıklarıyla.. yani hemen her konuda doğrusu/yanlışı toplumun kümülatif üretimi ve eseridir.
uzun bir inceleme yazısı yazmak gerekmekte, yapacağım. ancak güncellemek gerekirse, çocuklu evde kitap okuyun. çocuklarınıza aptal oyuncaklar almak yerine lego, mikroskop, (evinizin konumu el veriyorsa, gökyüzü görünüyorsa) teleskop alın.. video/dizi/filmden ibaret hayatı olan çocuk-insan aydınlanmaz, aydınlatamaz..
homosapiens, özenir-örnek alır.. çocuklukta ise bu oran daha da fazladır. sonra "bizim çocuk okumuyor" "bizim çocuk youtuber olmak istiyor" diye ağlamayın.. çocuk saatlerini günlerini neyle geçirirse ona öykünür, onu benimser. çok normaldir.
ve toplum bir bütündür, cahiliyle aydınıyla vb. zıtlıklarıyla.. yani hemen her konuda doğrusu/yanlışı toplumun kümülatif üretimi ve eseridir.
devamını gör...
16.
geçen yıl okuduğum, aynı benim gibi atamın da okutulmasını istediği grigoriy petrov'un benim gözümde en iyi eseridir beyaz zambaklar ülkesinde.
ben kitabımı indigo denilen bir yayından okudum. çevirisi düzgün üslüp güzel ve oldukça akıcı bir kitaptı. orta kalınlıkta* olmasına rağmen hızlıca okunabilecek bir kitap.
gelelim içeriğimize; her ne kadar yazar da kurgu falan dese de ben o düşüncelerin gerçekliğine tanrıçalığımı basarım.
1800'lü yılların finlandiya'sını anlatan kitabımız, başta başkan sneliman olmak üzere halkında o kötü iğrenç cehalet ortamından çıkması için verdiği mücadeleyi ve konuşmaları anlatır. aslında kitap yol göstericidir. hatta şöyle bir sözünü not almışım*: kültürlerin yüksek seviyeyelere ulaşması tüm halkın özel çabasıyla olmuş. burdan anlayacağımız ve okutulmasını istenmesinin sebeplerinden biride bu bence. sonuçta bir şeylerin farkına varmamız lazım diye düşünüyorum. gelişmek, düzgün bir topluma sahip olabilmek sadece birkaç kişi ile gerçekleşebilecek bir durum değil.
ayrıca üst tanımım arisontopolisli'nin de dediği gibi bunu çocuklara aşılamamız gerekiyor.
ben kendi kuzenlerimde bile görüyorum, en basitinden okuma alışkanlıkları bile yok. saçma sapan uygulamalardan saçma sapan kısa videolar izleyerek günlerini geçiriyorlar buna dur diyen ben suçlu oluyorum sonra. çünkü rahatları bozuluyor çünkü kimsenin umurunda değil. kendilerini geliştirmek adına hiçbir şey yapmıyorlar ama suç sadece onlarda da değil buna dur diyemeyen ailelerde. sonuçta bir çocuğa doğru yolu göstermeyip, doğrusunu sorarsan tabii ki de doğru cevabı alamazsın*.
demek istediğim şey kısaca, artık gözümüzün açılması ve ileriye giderken ki hiçte gelişmişlik göstermeyen davranışları bir kenara bırakıp gelişmiş ve cahiliyetten uzak bir toplum oluşturmaktır. bunu sadece ben ya da üç - yedi kişinin söylemesi/uygulaması değil bir çok kişinin, çok fazla kişinin destek olması gerekir.
umarım vermek istediğim mesaj anlaşılır ve artık dur diyebiliriz.
ben kitabımı indigo denilen bir yayından okudum. çevirisi düzgün üslüp güzel ve oldukça akıcı bir kitaptı. orta kalınlıkta* olmasına rağmen hızlıca okunabilecek bir kitap.
gelelim içeriğimize; her ne kadar yazar da kurgu falan dese de ben o düşüncelerin gerçekliğine tanrıçalığımı basarım.
1800'lü yılların finlandiya'sını anlatan kitabımız, başta başkan sneliman olmak üzere halkında o kötü iğrenç cehalet ortamından çıkması için verdiği mücadeleyi ve konuşmaları anlatır. aslında kitap yol göstericidir. hatta şöyle bir sözünü not almışım*: kültürlerin yüksek seviyeyelere ulaşması tüm halkın özel çabasıyla olmuş. burdan anlayacağımız ve okutulmasını istenmesinin sebeplerinden biride bu bence. sonuçta bir şeylerin farkına varmamız lazım diye düşünüyorum. gelişmek, düzgün bir topluma sahip olabilmek sadece birkaç kişi ile gerçekleşebilecek bir durum değil.
ayrıca üst tanımım arisontopolisli'nin de dediği gibi bunu çocuklara aşılamamız gerekiyor.
ben kendi kuzenlerimde bile görüyorum, en basitinden okuma alışkanlıkları bile yok. saçma sapan uygulamalardan saçma sapan kısa videolar izleyerek günlerini geçiriyorlar buna dur diyen ben suçlu oluyorum sonra. çünkü rahatları bozuluyor çünkü kimsenin umurunda değil. kendilerini geliştirmek adına hiçbir şey yapmıyorlar ama suç sadece onlarda da değil buna dur diyemeyen ailelerde. sonuçta bir çocuğa doğru yolu göstermeyip, doğrusunu sorarsan tabii ki de doğru cevabı alamazsın*.
demek istediğim şey kısaca, artık gözümüzün açılması ve ileriye giderken ki hiçte gelişmişlik göstermeyen davranışları bir kenara bırakıp gelişmiş ve cahiliyetten uzak bir toplum oluşturmaktır. bunu sadece ben ya da üç - yedi kişinin söylemesi/uygulaması değil bir çok kişinin, çok fazla kişinin destek olması gerekir.
umarım vermek istediğim mesaj anlaşılır ve artık dur diyebiliriz.
devamını gör...
17.
indigo yayınları'ndan çıkan basımını okuduğum başucu kitabım. finlandiya'nın bataklıklar ülkesinden beyaz zambaklar ülkesine dönüşümü sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda verilen örneklerle anlatılıyor. kitabın yazılmasından sonra sscb ile büyük bir savaşa tutuşan** finlandiya, aldığı yenilgilere rağmen parlak istikbalini yitirmeyişini bu kitapta anlatılan atılımlara borçlu kuşkusuz.
1925 yılında diğer ülkelere ve uluslara örnek olması maksadıyla menkıbe tarzında kaleme alınan bu eseri bilhassa çocuklara ve gençlere okutmak gerek. çevirmenin notlarında, kitapta verilen örneklerle ilgili "aslında o olay öyle olmadı" ya da "söz konusu şahıs hiç yaşamadı" gibi düzeltmeler olsa da, önemli olanın kıssadan hisse almak olduğu kanısındayım. petrov duyarlı bir yazar ve araştırmacı olarak üzerine düşeni yapmış ve geleceğe güzel bir eser bırakmış. ders alıp hayatımıza tatbik etmek de bizlere düşüyor.
1925 yılında diğer ülkelere ve uluslara örnek olması maksadıyla menkıbe tarzında kaleme alınan bu eseri bilhassa çocuklara ve gençlere okutmak gerek. çevirmenin notlarında, kitapta verilen örneklerle ilgili "aslında o olay öyle olmadı" ya da "söz konusu şahıs hiç yaşamadı" gibi düzeltmeler olsa da, önemli olanın kıssadan hisse almak olduğu kanısındayım. petrov duyarlı bir yazar ve araştırmacı olarak üzerine düşeni yapmış ve geleceğe güzel bir eser bırakmış. ders alıp hayatımıza tatbik etmek de bizlere düşüyor.
devamını gör...
18.
grigory petrov tarafından yazılmış olan , finlandiyanın nasıl kalkındığını anlatan ; okunması gerekli olan bir kitap. atatürk bu kitabın askeri okullarda okutulmasını salık vermiş zamanında. bize de askerde bölük komutanımız okutmuştu. okuyup özet istemişti. bölükte sadece ben okumuştum. geçen sene bu kitaptan iki tane alıp yeni kurulan bir kütüphaneye hediye etmiştim. karınca kararınca işte. çorbada bizim de tuzumuz olsun.
kitabı okuduğumda bir hayal kurdum. neden bizim ülkemizde de olmasın diye ?
istersek olur diye düşünüyorum...
kitabı okuduğumda bir hayal kurdum. neden bizim ülkemizde de olmasın diye ?
istersek olur diye düşünüyorum...
devamını gör...
19.
kolektif bir bilinç sağlam istenç bir irade ile yapılmayacak aşılmayacak hiç bir işin olmadığını anlatan bir ulusun doğuşunu varoluşunu hangi yollardan geçerek nasıl kademe kademe ilerleyerek nerelere gelebileceğini gösteren bir eser.bataklıktan beyaz zambaklar diyarına gelebilmek özverisi tüm ülkelere uluslara örnek niteliğinde.bir de kemal tahir'in köy enstitüleri eleştirisi vardır bozkırdaki çekirdek kitabı iki kitabı karşılaştırdığımda finlandiya'nın şu anki konumu ile ülkemizin şu anki konumu açıkça anlaşılır.
devamını gör...
20.
finlandiya gibi bir bataklık ülkesinin iyi yetiştirilmiş aydınlar sayesinde nasıl şekillendiğini ,arka planda nasıl bir düşünce yapısının olmasi gerektiğini örneklerle açıklayarak okuyana sorumluluk yükleyen bir eser.
ayrica bir kıvılcımın nasıl diyarlari etkilediğini, küçük büyük herkesin ülke için önemli olduğunu vurgulayan bir yapıt defalarca okunmali .
ayrica bir kıvılcımın nasıl diyarlari etkilediğini, küçük büyük herkesin ülke için önemli olduğunu vurgulayan bir yapıt defalarca okunmali .
devamını gör...