bir şeyi çok isteyince olmaması

istisnaları kesinlikle yaşanmasına rağmen genellikle doğru çıkan inanış. kaçan kovalanır prensibi burada da çalışıyor galiba. keşke her dalda nobel ödülü kazanmayı istemeseydim.

az isteyince de olmuyor zaten. uzun zamandır akışına bıraktım hayattan istenilen şeyleri.çok istenilen şeyler biraz uzak hayaller gibi bence.

bir şeyi çok istiyorum. canımı ortaya koyacak kadar hemde. olmazsa ölmeliyim diyorum. ciddi anlamda hayat memat meselesi oldu benim için. yaklaşık yedi sekiz aydır uğraşıyorum.aslinda o kadar fazla uğraşamadım çünkü mental olarakta iyi değildim. bazen iki ay hiçbir şey yapmadan ot gibi yaşayarak geçti. bazen çalışarak. çalıştım ama yeteri kadar değildi. hayal kuruyorum. hayal kurarken bir yerde diyorum sen bir şeyi çok istediğinde hayal kurduğunda hep olmadı. bu kaygıyla yaşamak çok zor. hayal kuramamak. en kötü senaryoyu düşünmek. olmazsa diye düşünüp her gece ağlayarak uyuyorum. eğer olursa hayatımı kazanacağım. hayatımın ipleri benim elimde olacak, özgürlüğüm, her şeyim. ölmek üzereyim.

malesef hayatın acı gerçeği ...........

aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardir.

katılmıyorum.
çok istenilen şey için "her şey" yapılır ve oldurulur.
çok istediğinizi sandığınız şey olmuyorsa çok da istememiş olabilirsiniz.

yooo yanlış önerme. pinhani, beni sen inandır'da bunun yanlış olmasını çok güzel açıklar hatta.

küçükken çok inanmıştım
eğer çok istersen
her şey mümkün
inanmak zor değil
hikayem senle başlardı
senle devam etsin
beni seni inandır

manifest diyen bi kız vardı. ne istersen içten iste oluyormuş. lan ben bunu çürütmek için varım ya zaten. bir şeyi önemseyip istersen olmaz. ne zaman aklından çıkar ilgilenmezsin gerçekleşir.

aslında çok isteyince olması gerekir. arayan belasını da bulur mevlasını da demişler. fakat mesele istemekle kalsa iyi, istediğin istek derecesinde bir efor da sarf etmen gerekiyor. işte bu noktada engeller çıkmaya başlıyor. ve tabii ki önündeki en büyük engel sensin şapşik*

insanın isteme isteği ile efor gösterme gayretinin makusen mutenasip (doğru orantılı) olması icap ediyor.

şimdi bu iki şey de birbirini karşılıklı olarak olumsuz etkileyebiliyor. örneğin bir şeyi çok istedin; isteğinle doğru orantılı bir gayret gösterdin ama önüne engeller çıktı: hayal kırıklığına uğruyorsun ve isteğin azalıyor tabiri caizse sönümleniyor.

veya önüne engeller çıkmadı her şey akıp gidiyor; ama istediğin şeyin bu olmadığını fark ettin. bu sefer de yaptığın şeyler sonuç vermiş olsa bile tatmin getirmiyor.

şimdi böyle karışık, saçma sapan bir durum içinde kalıyorsun.

çözüm nedir diye sorulacak olursa kendimce ne olursa olsun bir şekilde yaşama sevinci ve ışığını yakalamak olduğunu söyleyebilirim. çünkü ne varsa cidden deli dolu yaşamakta var. içimizde güneşler açsın; geceler de olacak kaçınılmaz bir şekilde. gündüz güneşi herkes görür, seyreder ve zevk alır da gece karanlık, soğuk, ürkütücü ve tenha oldu mu çok az kimse yıldızları görür, seyreder ve zevk alır.

bu noktada gündüz kendi kendimizin güneşi, gece de kendi kendimizin yıldızı olmayı başarabilirsek eğer belki o zaman şirinleri veya şirineyi görebiliriz gibime geliyor.

-istediğin şeylerin olmaması, hayatın "sen bakarken soyunamıyorum" deme şeklidir.
+ne alaka olum ya.
-vardır ya hani böyle kadınlar, soyunmaya utanırlar ama iliğini kemiğini kuruturlar yatakta.
+iyi de o sözün orijinali "hayatta istediğimiz şeyler tam da onlardan vazgeçtiğimizde olur. bu, hayatın sen bakarken soyunamıyorum deme şeklidir."
-sonuçta soyunmuyor işte.
+illa s... ş dönecek yani. ulan şurada iki efkarkanalım diye içiyoruz konuyu dönüp dolaştırıp getirdiğin yere bak.

vazgeçin sayın yazarlar akabinde gerçekleşecektir.

çok isteyince olmaz, artık istemeyince olur.

kayıp eşyalar da öyledir, ararken bulunmaz, iş işten geçince çıkarlar saklandıkları yerden...

çelişik niyet kavramıyla açıklanabilir durumdur. bir şeyi ne kadar isterseniz ondan o kadar uzaklaşırsınız. isteğin temelinde o mu yoksa onu elde edince sağlayacağı tatmin duygusu mu var düşünülesidir.

detay bilgi

olmayacak duaya da amin denilmez hani.

mevlana demiş ki , kuru duayı bırak , ağaç isteyen tohum eker... duayı bırak demiyor bakın kuru duayı bırak diyor. biraz düşününce üzerine anlaşılır. çok zor bişey değil...

nazar hep bunlar nazar ahahah.
yok be yok çenemiz durmuyor istediğimiz ya da yapacağımız şeyi duyurmadık kimseyi koymuyoruz çene etmekten istediğimizi yapmaya vakit kalmıyor e tabi biraz nazar biraz hasetlik de girdimi işin içine istediğinde kursağında kalır öyle.

ne demişler "bir adım sonra ne yapacağını belli etme " ama bizde yok işte.
heee bide sadece isteyip beklemekle olmuyor o işler bilmem farkındamısınız ?

olmayan şeydir. bir şey olmayacaksa olmaz.

murphy kanunudur bu. bir şeyin ne zaman peşini bırakırsanız o, o zaman olur. mesela bir eşyanızı kaybettiniz, bulamadınız ve yerine gidip yenisini aldınız. sürpriz; o eşyanızı buluyorsunuz.

nedense hep vazgeçince olmasıdır.

çok istenen bir şeyin ulaşımının zor olması fakat vazgeçince ya da o kadar çok istemeyince daha kolay ulaşılabilmesi durumudur.