1.
mor ve ötesi şarkısı. bir çeşit ninja.
devamını gör...
2.
bu şarkının aynı zamanda doğrudan medyayı hedef alan satirik bir parça olduğunu ve “ne habersin ne türksün” derken direkt olarak habertürk’ü kastettiğini biliyor muydunuz?
(bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler)
(bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler)
devamını gör...
3.
ip, at vb. gibi şeyler üzerinde tehlikeli gösteriler yapan kimse, akrobat.
devamını gör...
4.
gösteri amaçlı, çoğu zaman tehlikeli mi tehlikeli akrobatik hareketler sergileyip, orasını burasını riske atan kişi.
ekmek parası işte, ne yaparsın?
ekmek parası işte, ne yaparsın?
devamını gör...
5.
tdk'ye göre;
- yerde ve tel, at, bisiklet, ip vb. üzerinde dengeye dayanan, tehlikeli, heyecan verici gösteriler yapan kimse, akrobat.
bana göre;
_ laf sanatını en iyi kullanan kişi (laf cambazı ).
size göre ;
_ kurnaz, hileci, hilekâr.
çeşitleri;
_ at cambazı, dil cambazı, ip cambazı, kelime cambazı, laf cambazı, söz cambazı, tel cambazı.
mekani;
_ cambazhane.
en iyi parça;
_ mor ve ötesi.
- yerde ve tel, at, bisiklet, ip vb. üzerinde dengeye dayanan, tehlikeli, heyecan verici gösteriler yapan kimse, akrobat.
bana göre;
_ laf sanatını en iyi kullanan kişi (laf cambazı ).
size göre ;
_ kurnaz, hileci, hilekâr.
çeşitleri;
_ at cambazı, dil cambazı, ip cambazı, kelime cambazı, laf cambazı, söz cambazı, tel cambazı.
mekani;
_ cambazhane.
en iyi parça;
_ mor ve ötesi.
devamını gör...
6.
sözlerinin yan sekmede açılıp bir yandan okunarak dinlendiğinde insanı aydınlatan bir parça olacağı kabul gören mor ve ötesinin muhteşem yorumudur.
devamını gör...
7.
türk rock müziğinin parlamasını sağlamış dünya yalan söylüyor'un çıkış şarkısıdır. 2003 ırak-abd savaşında yalan haber yapmasıyla tepki çeken habertürk'ü hedef alan şarkı olmakla beraber, "sen yoksun" kısmında tanrı'dan bahsedilip bahsedilmediği uzun zaman tartışılmıştır.
şarkının en çok sevilen yanı ise ozan tügen'in şarkının hemen başındaki cümbüşüdür. bu da o zamanki rock parçalarından daha sağlam bir intro kazandırmıştır.
şarkının en çok sevilen yanı ise ozan tügen'in şarkının hemen başındaki cümbüşüdür. bu da o zamanki rock parçalarından daha sağlam bir intro kazandırmıştır.
devamını gör...
8.
aydemir akbaş'ın yayınlayacağını söylediği roman.
devamını gör...
9.
aklıma ilk bir dil bilgisi sorusunda ne kadar eleyici olacağı geldi. m-b uyuşması oluyor aynı şey pembe veya tembelde de var. içimdeki bu üniversite hazırlık öğrencisi ne zaman mezun olacak ya.
devamını gör...
10.
aşırı güzel mor ve ötesi şarkısıdır.
devamını gör...
11.
hokkabazın bir başka versiyonu.
devamını gör...
12.
mor ve ötesinin pek güzel şarkısıdır. aklıma geldiğinde hep şarkıda geçen ne habersin ne türksün lafı habertürk’e atıf mıdır diye düşünürüm.
devamını gör...
13.
birçok kişinin "ne habersin ne tür'sün" diye anladığı şarkı (sanırım harun tekin'in vokalinden dolayı k yutuluyor).
dolayısıyla, birçok mor ve ötesi dinleyen solcu dahi bu espriyi anlayamaz, "o şarkı tanrıya değil habertürk'e yazıldı" deyince "has****ir lan" diye terslerdi. defaatle küfür yediğim bu çocuklar sonra özür diledi o ayrı (albümün kartoneti bularak, google'dan bakarak veya lyrics videoları izleyerek gerçeği öğrenmişlerdi çünkü).
dolayısıyla, birçok mor ve ötesi dinleyen solcu dahi bu espriyi anlayamaz, "o şarkı tanrıya değil habertürk'e yazıldı" deyince "has****ir lan" diye terslerdi. defaatle küfür yediğim bu çocuklar sonra özür diledi o ayrı (albümün kartoneti bularak, google'dan bakarak veya lyrics videoları izleyerek gerçeği öğrenmişlerdi çünkü).
devamını gör...
14.
elimde bir fincan kahve açmışım televizyonu.bir programa takılıyor gözlerim.sanırım bir show programı bu ve kalabalıklar içinde bir gösteri yapılıyor. dikkatimi çekiyor. bir sihirbaz değişik numaralar yapıyor.büyük bir merakla izlemeye başladım.sihirbaz ilk numarasına başladı ama sanki bir şeyler ters gidiyordu.
bir sihirbazın yaptığı akrobatik hareketler gibi numaralar tam tutmadı ve bir şeyler istemeden ters gitti. istenilen gösteri gerçekleşmedi.bunu gören izleyen seyirciler ne olduğunu anlayamadı ve yinede sahnede bir alkış fırtınası esti geçti çılgınlar gibi çünkü istenilen sadece bir şeyleri amaçsızca izlemekti. hiçbir şey başarılı gitmese dahi orada iyi yahut kötü bulunmaktan ibaret kadar basitti. ne kadar garipti herkes şok içinde bir birbirine göz gezdirirken sihirbaz neye alkışladıklarını bilmeden olay sürüp gidiyordu. sihirbaz numarayı yapamamış olsa da herkes ona minnet duyuyordu.seyirciler güler yüzlü ve mutluydu.işte o an anladı sihirbaz insanları mutlu etmek için bir ünvana sahip olması yetiyordu. kimse yaptığın işle o kadar da ilgilenmiyordu. seni takan yoktu sadece yapmış,izlemiş olması adına bu kadar insan dolup taşmıştı etrafa.kirli çöplerden farkı yoktu artık kendisinin kendi gözünde.en pahalı kıyafetle en ucuz kıyafette aynı çöp torbasının yerini paylaşıyordu ne de olsa.bozmadı seyircileri ve kendini yapamadığı numarayı kapatarak bu numaranın aslında bu olduğunu iddia ederek alkışlara teslim etti kendisini.saygınlık güzeldi ama sadece ünvana olan saygınlık yetmiyordu.insan kendisine de biraz saygı bekliyordu.her şey bomboştu ama sihirbazın içindeki hayal kırıklığı kopkoyuydu ve bunun hüznünle her zaman yaptığı adam yok etme numarasıyla seyircilerin gözü önünde kutuya girdi.içinden gerçekten de bu kutuda sonsuza dek yok olmayı diledi...
kaybolup kaybolmadığı bilinmez fakat bu boşluklar dünyasından,ruhunu kaybettiği acı bir gerçekti.
bir sihirbazın yaptığı akrobatik hareketler gibi numaralar tam tutmadı ve bir şeyler istemeden ters gitti. istenilen gösteri gerçekleşmedi.bunu gören izleyen seyirciler ne olduğunu anlayamadı ve yinede sahnede bir alkış fırtınası esti geçti çılgınlar gibi çünkü istenilen sadece bir şeyleri amaçsızca izlemekti. hiçbir şey başarılı gitmese dahi orada iyi yahut kötü bulunmaktan ibaret kadar basitti. ne kadar garipti herkes şok içinde bir birbirine göz gezdirirken sihirbaz neye alkışladıklarını bilmeden olay sürüp gidiyordu. sihirbaz numarayı yapamamış olsa da herkes ona minnet duyuyordu.seyirciler güler yüzlü ve mutluydu.işte o an anladı sihirbaz insanları mutlu etmek için bir ünvana sahip olması yetiyordu. kimse yaptığın işle o kadar da ilgilenmiyordu. seni takan yoktu sadece yapmış,izlemiş olması adına bu kadar insan dolup taşmıştı etrafa.kirli çöplerden farkı yoktu artık kendisinin kendi gözünde.en pahalı kıyafetle en ucuz kıyafette aynı çöp torbasının yerini paylaşıyordu ne de olsa.bozmadı seyircileri ve kendini yapamadığı numarayı kapatarak bu numaranın aslında bu olduğunu iddia ederek alkışlara teslim etti kendisini.saygınlık güzeldi ama sadece ünvana olan saygınlık yetmiyordu.insan kendisine de biraz saygı bekliyordu.her şey bomboştu ama sihirbazın içindeki hayal kırıklığı kopkoyuydu ve bunun hüznünle her zaman yaptığı adam yok etme numarasıyla seyircilerin gözü önünde kutuya girdi.içinden gerçekten de bu kutuda sonsuza dek yok olmayı diledi...
kaybolup kaybolmadığı bilinmez fakat bu boşluklar dünyasından,ruhunu kaybettiği acı bir gerçekti.
devamını gör...
15.
zamanında (2003) abd'nin ırak a girmesini ve bunun bir kahramanalık örneği olarak gösteren habertürk e büyük bir göndermedir. bunun akabinde zannımca karşı tarafın hedef saptırarak dinsizlik olarak piyasaya sürülmüştür. malesef ben de inanmıştım.
ne habersin ne türk'sün
seni gören yollara dökülsün
kul oldun, köle oldun
kurşun geçirmez cam oldun
bütün dünya izler durur
afetiazam bekler durur
hedefini al, piyasanı al, her şeyi al
yandı dertler, bitti tasa
ben kurbanım bu cambaza
iki gözüm kadar eminim, sen yoksun
kul oldun, köle oldun
kurşun geçirmez cam oldun
cin oldun, adam çarptın
cellat oldun, kelle uçurdun
bütün dünya izler durur
afetiazam bekler durur
hedefini al, piyasanı al, her şeyi al
yandı dertler, bitti tasa
ben kurbanım bu cambaza
iki gözüm kadar eminim, sen yoksun
var mısın? yoksun
var mısın? yoksun
iki gözüm, eminim, sen yoksun
var mısın? yoksun
var mısın? yoksun
bütün dünya izler durur
afetiazam bekler durur
hedefini al, piyasanı al, her şeyi al
yandı dertler, bitti tasa
ben kurbanım bu cambaza
iki gözüm kadar eminim, sen yoksun
sen yoksun
sen yoksun
ne habersin ne türk'sün
seni gören yollara dökülsün
kul oldun, köle oldun
kurşun geçirmez cam oldun
bütün dünya izler durur
afetiazam bekler durur
hedefini al, piyasanı al, her şeyi al
yandı dertler, bitti tasa
ben kurbanım bu cambaza
iki gözüm kadar eminim, sen yoksun
kul oldun, köle oldun
kurşun geçirmez cam oldun
cin oldun, adam çarptın
cellat oldun, kelle uçurdun
bütün dünya izler durur
afetiazam bekler durur
hedefini al, piyasanı al, her şeyi al
yandı dertler, bitti tasa
ben kurbanım bu cambaza
iki gözüm kadar eminim, sen yoksun
var mısın? yoksun
var mısın? yoksun
iki gözüm, eminim, sen yoksun
var mısın? yoksun
var mısın? yoksun
bütün dünya izler durur
afetiazam bekler durur
hedefini al, piyasanı al, her şeyi al
yandı dertler, bitti tasa
ben kurbanım bu cambaza
iki gözüm kadar eminim, sen yoksun
sen yoksun
sen yoksun
devamını gör...
16.
girişindeki cümbüş sesine ayrı bir hayranlık duyduğum mor ve ötesi şarkısı.
ilk dinlediğim zaman tanıyamamıştım o enstrümanı ama sesi böyle çok güzel gelmişti kulağıma. araştırdım öğrendim ve o günden sonra cümbüşe karşı bir zaafiyetim gelişti. baktığında tencere götlü bir gitar gibi ama sesi çok başka bana göre.
ilk dinlediğim zaman tanıyamamıştım o enstrümanı ama sesi böyle çok güzel gelmişti kulağıma. araştırdım öğrendim ve o günden sonra cümbüşe karşı bir zaafiyetim gelişti. baktığında tencere götlü bir gitar gibi ama sesi çok başka bana göre.
devamını gör...
17.
aslı (bkz: canbaz) dır. biz cambaz'a çevirmişiz. "baz" eki farsça'da o işin piri, ustası anlamına gelir.
canbaz, canıyla oynayan, canını hiçe sayan demektir.
canbaz, canıyla oynayan, canını hiçe sayan demektir.
devamını gör...
18.
hayvan tüccarı.
devamını gör...
19.
farsçada can "can" ve baz "oynayan" anlamındaki iki sözcükten oluşmuş; canını tehlikeye koyan demek olan sözcük.
türkçede nb uyumsuzluğu diye bir kavram var. türkçe dil kurallarına göre “n” harfi ile biten bir heceden sonra “b” harfi ile biten bir hece gelemez, istanbul gibi, minber gibi ya da ispanyol gibi bazı istisnalar var tabii. "canbaz" da bu nedenle söyleniş kolaylığı bakımından cambaz haline evrilmiş dilimizde.
cambazla ilgili yazmak istediğim başka bir şey var bu kısa etimolojik girizgahtan sonra; "l´acrobate à la boule/top üzerinde akrobat" bir picasso resminin adı. picasso'nun pembe dönemine ait bir resmi.
"l'acrobat à la boule", picasso'nun portresini de yaptığı amerikalı yazar gertrude stein tarafından satın alınmış ve 1913'te rus koleksiyoncu ia morosov'a satılmıştı. resim, 1917 sovyet devrimi'nden sonra devlet koleksiyonlarına girdi ve şu anda moskova'daki puşkin müzesi'nin malı.
zaten hayatı boyunca yerinde duramayan, arayışını, yıkıp yeniden inşa edişini, yenilikçi ve avangard tavrını, kısa aralıklarla değişimini net bir şekilde izlediğimiz picasso, 1904’ten itibaren paletini ve biçimsel anlayışını değiştirdi; renk itibariyle, paleti monokrom maviden gri, pembe ve kahverengi tonlara evrilirken tema itibariyle de mavi dönemin yoksul çaresizliği yerini soytarılara, akrobatlara, hokkabazlara bıraktı.
kostümleri içinde sirk çalışanlarını gösterileri esnasında değil seyircisiz alanlarda, dinlenirken, eğitirken, sarılırken, mutsuzken yani günlük halleri ile betimler ki bunu yaparken resmin dramatiğini de kurmuş olur.
montmartre bateau-lavoir’da yaşadığı dönem, eleştirmenlerce de karamsar olduğu gerekçesiyle yerden yere vurulan mavi dönemin bittiği yerine sevinç ve mutluluk olmasa bile umudun, hüznün yerleştiği pembe dönem zamanıdır.
picasso, "l'acrobat à la boule",147x95 cm, tuval üzerine yağlıboya, 1905.

kaynak
kaynak
türkçede nb uyumsuzluğu diye bir kavram var. türkçe dil kurallarına göre “n” harfi ile biten bir heceden sonra “b” harfi ile biten bir hece gelemez, istanbul gibi, minber gibi ya da ispanyol gibi bazı istisnalar var tabii. "canbaz" da bu nedenle söyleniş kolaylığı bakımından cambaz haline evrilmiş dilimizde.
cambazla ilgili yazmak istediğim başka bir şey var bu kısa etimolojik girizgahtan sonra; "l´acrobate à la boule/top üzerinde akrobat" bir picasso resminin adı. picasso'nun pembe dönemine ait bir resmi.
"l'acrobat à la boule", picasso'nun portresini de yaptığı amerikalı yazar gertrude stein tarafından satın alınmış ve 1913'te rus koleksiyoncu ia morosov'a satılmıştı. resim, 1917 sovyet devrimi'nden sonra devlet koleksiyonlarına girdi ve şu anda moskova'daki puşkin müzesi'nin malı.
zaten hayatı boyunca yerinde duramayan, arayışını, yıkıp yeniden inşa edişini, yenilikçi ve avangard tavrını, kısa aralıklarla değişimini net bir şekilde izlediğimiz picasso, 1904’ten itibaren paletini ve biçimsel anlayışını değiştirdi; renk itibariyle, paleti monokrom maviden gri, pembe ve kahverengi tonlara evrilirken tema itibariyle de mavi dönemin yoksul çaresizliği yerini soytarılara, akrobatlara, hokkabazlara bıraktı.
kostümleri içinde sirk çalışanlarını gösterileri esnasında değil seyircisiz alanlarda, dinlenirken, eğitirken, sarılırken, mutsuzken yani günlük halleri ile betimler ki bunu yaparken resmin dramatiğini de kurmuş olur.
montmartre bateau-lavoir’da yaşadığı dönem, eleştirmenlerce de karamsar olduğu gerekçesiyle yerden yere vurulan mavi dönemin bittiği yerine sevinç ve mutluluk olmasa bile umudun, hüznün yerleştiği pembe dönem zamanıdır.
picasso, "l'acrobat à la boule",147x95 cm, tuval üzerine yağlıboya, 1905.

kaynak
kaynak
devamını gör...
20.
aklıma gelen budur efenim. mor ve ötesi-cambaz
devamını gör...