çekim yasası

kişisel gelişim ve spiritüalizm ile alakalı kitaplarda sıklıkla bahsedilen bir kanun. ana fikir hepsinde aynıdır. biraz açıklamaya çalışacağım:

benzer benzeri çeker. evren isteklerinize yanıt verir. fakat ben şunu istiyorum değil, ona sahibim , o'yum gibi şükran mesajı iletilmelidir. ayrıca mesaj net olmalı, parazit olmamalıdır. parazitler de arzunuza ters düşen düşüncelerdir. mesela evrenden 1000000 tl isteyip , para kötüdür düşüncesine sahipseniz evren size o parayı göndermeyecektir. ayrıca edilen duanın ne zaman gerçekleşeceği kozmos tarafından belirlenir. ısteği gönderirken belli bir şekilde beklemek de gerçekleşmesine engeldir. mesela, paranın sadece piyango ile geleceğini düşünmeniz doğru değildir. evrende bir şeyin gerçekleşmesi açısından çok fazla sayıda olasılığı vardır.

ben inanıyor muyum? pek değil. bence bir güç var elbet ama böyle çalışmıyor, çalışsa idi kaos yaratabilirdi. ayrıca özgür irade kavramına ters olurdu(çünkü başkası senin sevgilin olsun da isteyebilirsin).

hurafe inançtır.

şu yazımda bahsetmiştim:

emre1974tr.blogspot.com/201...

bugün bende çökmüş yasadır. olmayınca olmuyor.

yok çekemiyorum.gelmiyor..
galiba halatım koptu.

yasanın işlememesinin sebebi onlarca olumsuz önyargıya sahip olmamızdır. biz fark etmeden zihnimiz öyle sinsice sabote eder ki bizi, hayallerimiz hep bir tık uzağımızda kalır. önce kendimizi nerede ve ne şekilde engellediğimizi bulmamız gerekli, bir de zihni susturma yani meditasyonu alışkanlık haline getirmeliyiz. çekim yasası birçok yapıyı içinde barındıran bir bütündür ve sistemli çalışmayı gerektirir.

sanırım tam tersine bir etki oluşturup kendime itim yasası şeklinde uygulattığım etki.

benzer benzeri çekermiş, ben ona nasılsa sahibim, öyle düşüneyim öyle olsun efendim geçiniz artık hikaye. hayatımda neyi ittiysem onu çektim hayatıma. hayretim şaştı doğrusu. biri bana çekmeyi öğretsin rica edicim. ben beceremiyorum, ittikçe ittiğimi çekiyorum.

efenim bilen bilir ben mühendislerden cidden nefret ederim, her fırsatta bu nefretimi de kusarım. tamamen tesadüfi bir şekilde tanışıp buluştuğum bir arkadaşım oldu, oldukça eğlenceli bir sohbetimiz var bu beyefendiyle. kendisi mühendislere olan nefretimi biliyor imiş, ağzının kenarıyla mühendis olduğunu söylemişti buluştuğumuzda. neyse dedim, sorun değil arkadaşız sonuçta.

sonra flört başlığına bir mühendis flörtümü yazdım, acımdan zevk alır gibi de epey artıladınız teşekkür ederim. o tanımdan ve yeni kurduğum arkadaşlıktan sonra bu son yarasa kızım dedim, bundan sonra hayatına mühendis falan girmeyecek.

sonra uzun zamandır bir iş için kendime karşı cins bir partner aramaktaydım. böyle dedim kesin aklınıza seksli meksli birşeyler geldi biliyorum, hayır tamamen bir iş için. neyse, bu partneri gökte ararken yerde buldum ama gelin görün ki, evet bildiniz o da mühendis.

acaba ben itmeye çalışırken mühendisleri kendime çekiyor muyumdur?

çekim yasasının hassasiyetliği daha çekici geliyor; bu çekim güçlü olsaydı her şey birbirine yapışmış gibi olacaktı, az olsaydı her şey dağılacaktı.

şu da var; her maddi kanunun bir de manevi boyutu vardır.

doğru mudur yalan mıdır gerçek midir bilmiyorum fakat denemekten zarar gelmez diye devamlı yaptığım şeydir. önemli olanın içten tüm saf duygularla istemek olduğunu düşünüyorum inanıyorsanız eğer allahımmm nolurrrrr olsun diyerekte deneyebilirsiniz....

bende hiç sekmez yasadır, çekerim. bir mıknatıs gibi derdi, kederi, sıkıntıyı, belayı. mesele çekmek değil herkes çeker, ben taşırım. artık farketmez noktasından bakınca çok da dert değilmiş.

bunun bir de dini olanı var o da dua etmek. ama çekim yasasına inanan arkadaşlar buna sıcak bakmaz çünkü islam hawalııı değil abiğğğ.

ben ikisini de samimi bulmuyorum. acizliktir. çalışır yaparsın, fırsatını kendin yaratırsın.

(bkz: law of attraction)
çekim yasası ile ilgili bilinen çok yanlış bir anlayış var. "deniyorum, olmuyor. demek ki yalan bu." inancı var, bu doğru değil. spiritüalizm, yetenek gerektirir. nasıl ki her uğraşan güzel resim yapamaz, her şan dersi alan güzel şarkı söyleyemezse her teknik öğrenen de çekim yasasını etkin bir şekilde kullanamaz. doğuştan bir yatkınlık gerekir, enerjinizi doğru kullanma yeteneği gerekir. geleceği değiştirmek isteyen herkes değiştiremez. şayet empatsanız, denemenizi tavsiye ederim. başarıya ulaşma ihtimaliniz yüksek olacaktır.

aynen aynen yetenek gerektirir bu yetenek de yalnızca nötrinolarda(?) mevcut. gerisi safsata. inanmayınız.

dua diye bildiğimiz şeyin başka bir ismi. yalnız tabii oturup da "evren, bana 10000 lira ver!" demekle olmuyor o işler. önce onun için çalışır, o esnada ve sonrasında da olması için dua edersin.

insanların yerinde olsam kütle çekim yasası ile daha çok ilgilenirim. bakarsınız kimsenin aklına gelmeyen bir keşif falan yaparsınız.

--- öğretmen mode: on ---

fiziksel ve esas ismi "kütle çekim yasası" olan yasaya kısaca değineyim; kütlesi olan iki cisim birbirine karşılıklı olarak bir kütle çekim kuvveti uygular. burada kütlenin ne kadar büyük olduğunun şu noktada bir önemi yoktur: büyük kütlesi olan küçük kütlesi olana ne kadar çok kuvvet uygularsa, küçük da ona tamı tamına aynı değerde (ama yön olarak ters) bir kuvvet uygular. uygulanan kuvvet, aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. yani uzaklık arttıkça uygulanan kuvvetler azalır.
--- öğretmen mode: off ---

çekim yasası uydurma bir olay

gerçek olduğunu pek düşünmüyorum. çevremde zengin baba parası yiyen kızlar gerçek olduğunu iddia ediyolar ama olay çekim yasasında değil babalarının parasında bilmiyolar

çekim yasasını çekemeyenler. *

geçmişi arkamda bırakamadığımdan galiba bilmiyorum hayatımın bir döneminde tanıştığım bazı insanlar (genelde flört ex ne hikmetse) bambaşka bir döneminde yani imkanı yok dersin bir şekilde karşıma çıkıyorlar. sonra uğraş dur onlardan kaçmak için.

enerjimizin kendine has bir çekimi olduğuna inanıyorum. mesela sürekli hasta olmayı düşünüyorsanız hasta olursunuz. birkaç hafta önce şey diye düşündüm hazır doktora gitmişken birkaç ilaç yazdırayım sonra lazım olur. ertesi günü yazdırmayı düşündüğüm ilaca ihtiyacım oldu. bunun gibi binlerce örnek var hayatımda. enerjinizle güzel şeyler çekmeye bakın aşklarım:)

efendim çekim yasası, karma, lezzet show evi falan the secret kitabıyla* dünyaya yayılan kolaycı inanç sistemleri.

konuya dini bir açıdan bakmayacağım zira ben dindar bir insan değilim o yüzden normal bir insanın gözünden herhangi bir inanç sistemi dahil etmeden inceleyeceğim.

şimdi olay özetle: bir şeyi istersen olur. iyiyi istersen iyi olur, kötüyü istersen kötü olur. buna iyiyi/kötüyü çağırmak diyen de var ince detaylara pek takılmayayım. bir de dikkat ettim genel olarak 2 şey üzerine odaklanıyorlar. birincisi maddi şeyler, ikincisi aşk işleri.

birincisi sen o arabayı istiyorsun diye araba neden senin olsun? arabanın bir bedeli var. o parayı bir şekilde verdiğin zaman araba senin olur. yoksa sabahtan akşama kadar evrene ne gönderirsen gönder araba, ruhsatı adına kaydedilmiş biçimde kapında park halinde olmayacak. sen istedin diye sabah uyanıp masanda 5 balya para seni bekliyor da olmayacak. ya hani böyle yoktan yere eline para geçmesi için bile piyango bileti falan alman gerekiyor yani bir şey yapmalısın. yolda bir çanta para bulsan o bile başka birinin parası.

diğeri de aşk işleri. hiç kimse, siz onu istiyorsunuz diye sizin olmak zorunda değil. seviliyor diye sevmek zorunda değil. seni sevmeyen, istemeyen birini hastalıklı bir şekilde istemenin bir adı var ama o adın konması için psikiyatri servisine randevu almanız gerekiyor.

bir de ben iyi bir insanım benim başıma iyi şeyler gelmeli kafası ve istediğim şey olmadı demek ki daha iyisi olacak kafası var. arkadaşlar iyiliğin tanımını kim yapıyor? hani bizim insanoğlu olarak genel bir iyi/kötü kavramımız var binlerce yıllar içinde oluşturduğumuz. mesela çalmak ilk insanlardan beri kötüydü, hala kötü. herhangi bir inanç sistemine bağlı olmadan söylüyorum.

iyi insan olma ve kalbi temiz tutma kavramları ele ayağa düşmüş durumda. benim platin saçlı kız kardeşlerim, meriç erkek kardeşlerim gıybet diye whatsapp grubu kurup iyi insan olduklarını iddia ediyorlar. dedikodu yapan bir insan iyi bir insan olabilir mi? aklınız alıyor mu gerçekten bunu? bizler kötü insanlara bakıp iyi insanlar olduğumuzu düşünüyoruz. maalesef iyi değiliz sadece daha az kötüyüz. zaten günümüz dünyasında iyi bir insan olmak için birçok şeyden azade olmak gerekiyor.

bir de şu 777, quantum, frekans cart curt tayfası var. bunlara zaten diyecek bir sözüm yok. açın 2 tane kitap okuyun bari be kardeşim. 3 tane sosyal medya şaklabanının arkasına takılıp komik komik işler yapıyorsunuz. buna gülenleri de eleştiriyorsunuz. gülüyoruz çünkü komik. aynen süperpozisyon teoremi sırf sen 777 yazınca bolluk bereket içinde yüz diye yazıldı, aynen. bana şurdan bi touch blue alsana ya.

son söz olarak pozitif biri olmak iyidir. pozitif düşünmek, iyi şeyler olmasını istemek iyidir. maddi bir şeyler isteyip onları elde etmek için çalışmaya motive olmak da iyidir. kötü olan bunların kolaycı bir inanç sistemi haline dönüşmesidir.

ergenler tarafından yanlış anlaşılmış yasadır.