101.
alman asıllı amerikan yazar . (bkz: ekmek arası) (bkz: pis moruğun notları) (bkz: kasabanın en güzel kızı) gibi insanın ruhuna işleyen bir üslubu vardır. yalın sade anlatım tarzı bol küfürlü ve cinsel ögesi bol jargonuyla size sahildeki şarapçıyla sohbet ediyormuşsunuz hissiyatı yaratır .halkın çocuğudur, çirkindir ve yalnızdır . kedileri, kadınları ve içkiyi çok sever . kimilerine göre edebi kalitesi olmayan bir yazar olsa da benim anti kahramanımdır kendisi. ruhun şad olsun üstad
devamını gör...
102.
zaman zaman hayatındaki kadınlar konusunda atıp tuttuğu söylenen postacıdır. açık açık konuşur, doğruları söyler ve insanın canını sıkar. ama kendisine iyi bakmamıştır bu yüzden dediğini dinleyip yaptığını yapmamak gerekir.
devamını gör...
103.
can yücel'in ecnebi versiyonudur. bu kadar mı benzerler... yazdıkları, tarzları, tepkileri, tipleri, alkol sevgileri.
en sevdiğim...
orospuları ve çingeneleri severim.
biri namuslu numarası yapmaz ,
öteki milliyetçilik ayağına yatmaz..
en sevdiğim...
orospuları ve çingeneleri severim.
biri namuslu numarası yapmaz ,
öteki milliyetçilik ayağına yatmaz..
devamını gör...
104.
charles bukowski, 16 ağustos 1920’de almanya’nın andernach şehrinde dünyaya gelmiştir. annesi alman babası ise polonya asıllı bir amerikalıdır. 9 mart 1994 tarihinde 73 yaşındayken kaliforniya’da kan kanserinden ölmüştür.
tam adı heinrich karl bukowski’dir. yazarlığın yanı sıra şairliğiyle de bilinmektedir. bazı kitaplarında henry chinaski ismini de kullanmıştır. yaşamının büyük bir kısmını abd'nin los angeles şehrinde geçirmiştir. toplum tarafından dışlanmış insanları ve depresyonu konu almasıyla ünlüdür, kendisi de alkolik olan bukowski anlattığı tarzda bir yaşam sürmüştür. okurlarının bir kısmı anlattıklarının kurgu olduğunu düşünseler de bukowski’nin eserleri kurgu değildir. kitaplarını yaşadığı hayattan ilham alarak yazmıştır. kendisine john fante’yi örnek aldığı için bilinçli olarak böyle bir yaşam tarzını benimsemiştir.
yeraltı edebiyatının pis moruğu, (kendi tabiriyle.) alkolik bir kadın düşkünü olarak bilinen bukowski, çocukluk yıllarında babası tarafından eziyet görmüştür, bu durum karakterinin şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. anlattığı karakterden yola çıkarak onun başıboş amaçsız bir serseri olduğu düşünebilir ama o yazmaya başladığı günden itibaren yazılarını yayımlanması için dergilere göndermiştir. bukowski’nin yazıları hep geri gönderilmiştir. gençlik yıllarında bu durum onu edebiyat dünyasına küstürmüştür. yaklaşık olarak 10 yıl boyunca edebiyattan uzak kalmıştır. edebiyattan uzak geçirdiği bu yıllarda abd'yi gezip günübirlik işlerde çalışmıştır. kitaplarından aşina olduğumuz ucuz pansiyonlarda çoğu zaman sadece içki içerek yaşamıştır. sefalete çocukluk yıllarından aşina olan bukowski, bu yıllarda açlığı ve sefilliği daha derinden hissetmiştir. bu dönemde yaşadığı açlığı ve maceralarını factotum kitabıyla bizlere sunmuştur. babasından ölesiye nefret eden bukowski, babasına her anlamda karşı bir tavır sergilemek için zengin olmak isteyen babasının inadına sefil bir hayatı tercih etmiştir. ve bunu bazı kitaplarında dile getirmiştir. büründüğü isyan kimliği ona geç de olsa şöhreti getirmiştir ama bukowski yaşadığı çağın filozofu olabilecekken kendini içki bağımlılığı ve kadın düşkünlüğü yüzünden bitirmiştir. bu kadar yanlış tercihlerine rağmen yine de başarılı olmuştur. onun kötü huylarını bir kenara bırakıp fikirlerine odaklanan herkes filozof tarafını görebilir. benim için onu değerli kılan yönü ise özgürlükçü ve bağımsız bir hayat anlayışı benimsemiş olmasıdır.
tam adı heinrich karl bukowski’dir. yazarlığın yanı sıra şairliğiyle de bilinmektedir. bazı kitaplarında henry chinaski ismini de kullanmıştır. yaşamının büyük bir kısmını abd'nin los angeles şehrinde geçirmiştir. toplum tarafından dışlanmış insanları ve depresyonu konu almasıyla ünlüdür, kendisi de alkolik olan bukowski anlattığı tarzda bir yaşam sürmüştür. okurlarının bir kısmı anlattıklarının kurgu olduğunu düşünseler de bukowski’nin eserleri kurgu değildir. kitaplarını yaşadığı hayattan ilham alarak yazmıştır. kendisine john fante’yi örnek aldığı için bilinçli olarak böyle bir yaşam tarzını benimsemiştir.
yeraltı edebiyatının pis moruğu, (kendi tabiriyle.) alkolik bir kadın düşkünü olarak bilinen bukowski, çocukluk yıllarında babası tarafından eziyet görmüştür, bu durum karakterinin şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. anlattığı karakterden yola çıkarak onun başıboş amaçsız bir serseri olduğu düşünebilir ama o yazmaya başladığı günden itibaren yazılarını yayımlanması için dergilere göndermiştir. bukowski’nin yazıları hep geri gönderilmiştir. gençlik yıllarında bu durum onu edebiyat dünyasına küstürmüştür. yaklaşık olarak 10 yıl boyunca edebiyattan uzak kalmıştır. edebiyattan uzak geçirdiği bu yıllarda abd'yi gezip günübirlik işlerde çalışmıştır. kitaplarından aşina olduğumuz ucuz pansiyonlarda çoğu zaman sadece içki içerek yaşamıştır. sefalete çocukluk yıllarından aşina olan bukowski, bu yıllarda açlığı ve sefilliği daha derinden hissetmiştir. bu dönemde yaşadığı açlığı ve maceralarını factotum kitabıyla bizlere sunmuştur. babasından ölesiye nefret eden bukowski, babasına her anlamda karşı bir tavır sergilemek için zengin olmak isteyen babasının inadına sefil bir hayatı tercih etmiştir. ve bunu bazı kitaplarında dile getirmiştir. büründüğü isyan kimliği ona geç de olsa şöhreti getirmiştir ama bukowski yaşadığı çağın filozofu olabilecekken kendini içki bağımlılığı ve kadın düşkünlüğü yüzünden bitirmiştir. bu kadar yanlış tercihlerine rağmen yine de başarılı olmuştur. onun kötü huylarını bir kenara bırakıp fikirlerine odaklanan herkes filozof tarafını görebilir. benim için onu değerli kılan yönü ise özgürlükçü ve bağımsız bir hayat anlayışı benimsemiş olmasıdır.
devamını gör...
105.
neden bukowski'yi sevmiyorum?
buradan
buradan
devamını gör...
106.
suda yan ateşte boğul diye türkçeye çevrilmiş bir şiir kitabı var. bir de ekmek arası kitabını okumuştum.
sürekli rakı, peynir , kavundan müteşekkil bir masa başında yüksek promil etkisi ile hayatı ben çözdüm triplerinde bir dayı canlandı gözümde. evet dayı en bohem sensin, en beat kuşağı da sensin, boşverelim şu modern toplumun zırvalarını çek çek çek. ohhhh yarasın. oğlum buz getirin dayıya, haydariyi yenileyin.
sürekli rakı, peynir , kavundan müteşekkil bir masa başında yüksek promil etkisi ile hayatı ben çözdüm triplerinde bir dayı canlandı gözümde. evet dayı en bohem sensin, en beat kuşağı da sensin, boşverelim şu modern toplumun zırvalarını çek çek çek. ohhhh yarasın. oğlum buz getirin dayıya, haydariyi yenileyin.
devamını gör...
107.
kendisinden ziyade takipçilerinden gına geldi. acaba kaçınız öyle bir hayatı yaşayabilir/kabul edebilir yada katlanabilir
devamını gör...
108.
hatalarını telafi etmeye çalışan birine geçmişteki hatalarını hatırlatmayın. bu, düştüğü yerden kalkmaya çalışan birini tekmelemekten farksızdır. *
devamını gör...
109.
kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. hayatta kalacak kadar verirler ki çalışmaya devam etsinler.*
devamını gör...
110.
111.
toplumdaki gerizekalıların gerizekalı olduklarını idrak edemeyip onları koruyacak birileri daima vardır. bunu idrak edememelerinin nedeni kendilerinin de gerizekalı olmalarıdır. gerizekalılar cennetinde yaşıyoruz; bu şekilde yaşayıp birbirlerine bu şekilde davranmalarının nedeni bu. onların bileceği iş, beni ilgilendirmez. ama ne var ki onlarla yaşamak zorundayım.*
devamını gör...
112.
sıradan insanların sıradan yaşamlarını anlattığı hikayeleri ile ünlüdür.
bokowski sürekli yaptıklarını ettiklerini anlatan, yaratıcılıktan uzak havası ile yaşamdan bıkmış, huysuz, alkolik, kadın düşkünü bir ihtiyarın serisini yakalar. hem öyle biri olarak yaşar hem de abarta abarta hikayelerini oluşturur. sürekli kendisini geliştirir. çok azimli ve çalışkan biridir. anarşist bir duruşu vardır. cidden yaşamı iplemez ve bu tavrını hiç gizlemez. cesurca, az kazanan ve sürekli reddedilen biri olarak yazar. ucuz ve adi porno hikayeleri yazarak başlar serüvenine. kendini iyice geliştirdiği ve dünyaca tanındığı zaman bile adi bir pornocu gibi taklit yapa yapa yaşar. samimiyetsiz samimiyetin en önde gelen temsilcilerindendir. en klasik komplekslerin adamıdır. üzerine yakıştırabildiği her salaş tavrı takınır. biraz kurt cobain'e benzer. factotum halk kesiminin efsane olarak gördüğü eserlerinden biridir. sivil polis olduğu iddia edilmiştir.
hakkında söylenecek çok şey var ama betimleme işi açısından şevk veren bukowski'nin bilinmedik daha fazla şeyini hatırlamıyorum şu an. kendisini betimlemek eğlencelidir ve uzun sürer.
bokowski sürekli yaptıklarını ettiklerini anlatan, yaratıcılıktan uzak havası ile yaşamdan bıkmış, huysuz, alkolik, kadın düşkünü bir ihtiyarın serisini yakalar. hem öyle biri olarak yaşar hem de abarta abarta hikayelerini oluşturur. sürekli kendisini geliştirir. çok azimli ve çalışkan biridir. anarşist bir duruşu vardır. cidden yaşamı iplemez ve bu tavrını hiç gizlemez. cesurca, az kazanan ve sürekli reddedilen biri olarak yazar. ucuz ve adi porno hikayeleri yazarak başlar serüvenine. kendini iyice geliştirdiği ve dünyaca tanındığı zaman bile adi bir pornocu gibi taklit yapa yapa yaşar. samimiyetsiz samimiyetin en önde gelen temsilcilerindendir. en klasik komplekslerin adamıdır. üzerine yakıştırabildiği her salaş tavrı takınır. biraz kurt cobain'e benzer. factotum halk kesiminin efsane olarak gördüğü eserlerinden biridir. sivil polis olduğu iddia edilmiştir.
hakkında söylenecek çok şey var ama betimleme işi açısından şevk veren bukowski'nin bilinmedik daha fazla şeyini hatırlamıyorum şu an. kendisini betimlemek eğlencelidir ve uzun sürer.
devamını gör...
113.
ve herkes bir şeyin bedelini ödüyor.
bazen seçimlerinin, bazen seçmediklerinin.
yorma kendini.
bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.*
bazen seçimlerinin, bazen seçmediklerinin.
yorma kendini.
bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.*
devamını gör...
114.
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm
kal diyorum ona
kimsenin seni görmesine
izin veremem.
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama viski döküyorum üstüne
sigara dumanına boğuyorum
fahişeler, barmenler ve
bakkal çırakları
hiçbir zaman bilmiyorlar
onun orada olduğunu.
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm,
yat lan aşağı, diyorum ona,
ocağıma incir dikmek mi
niyetin?
avrupa'daki kitap
satışlarımı sabote etmek mi?
bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama zekiyim
sadece
geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum
derim ona, kederlenme artık
sonra yerine koyarım yine
ama hafifçe öter
tamamen ölmesine de izin
vermiyorum
ve birlikte uyuyoruz
gizli antlaşmamızla
ve insanı ağlatacak kadar
güzel, ama ben
ağlamam, ya
siz?
devamını gör...
115.
hemingway ve steinbeck ile birlikte bnde yazma dürtüsü olusturan 3 yazardan biridir.hala ara ara kısa hikayeler karalarim bu ustalarin onuruna.
devamını gör...
116.
(bkz: müptezel)
devamını gör...
117.
bu adamın kitapları bir yerden sonra bayıyor yüz kere yazılmış ama okuduğum bir eserinde şöyle bir şey yazıyordu. kendisinden iri yarı zencilere dayak yiyeceğini bile bile sataşırmış bu adam. benzer bir şekilde dışarıda sürekli gördüğüm bir nakliyat kamyonu var diyarbakırlıların çalıştığı. bazen o kadar hayattan bezmiş oluyorum ki, hiçbir sebep yokken, adamların da günahı yok, bu diyarbakırlı nakliyatçılara sataşıp canım evire çevire dayak yemek istiyor. allah bana acil şifa versin.
devamını gör...
118.
garip bir şekilde bir türlü ısınamadığım yazar. ne istediğini bir türlü çözemeyen ve bu yüzden de hırçınlaşan bir ergen birey gibi olduğunu hissettiriyor bazı yazıları. taraftarları ve savunucularının da bu durumu babasından sürekli olarak dayak yemesine bağlaması ayrı bir itici geliyor bana. biz hiç dayak yemedik çünkü değil mi?
devamını gör...
119.
120.
devamını gör...