çocukken bir şey kırdıktan sonra annenin fark etmesini beklerkenki süreç
başlık "dünyanıneniyibeşbininciyazarı" tarafından 10.12.2020 00:40 tarihinde açılmıştır.
21.
anne baba farketmez kırdığım şeyi yerine oturtur ve onların bozduğuna ikna ederdim genelde. mesela gardrop'ta askılık düşürdüysem itina ile yerine oturturum. validenin ilk dokunuşuyla düşerdi o. hoparlöre 220 volt verirdim patlardı. ortasındaki yuvarlağı yerine oturtur geri takardım. peder bey aylar sonra kendisi bozduğunu sandı.
devamını gör...
22.
efendım ben seramik, çini ve bilumum el sanatlarını sevn biri olarak; kendime yüksek fiyata çok güzel bir çin seramiği getirdim. ama nasıl güzel anlatamam renkler desenler boyle buyukce bır çanak diyeyim şekline. o zaman takribi 3-4 yaşındaki yavrum (o zamanlar yavrumdu sonra yatılı ruhban okuluna verdım) kucagında oturma odamın girişine kadar getirip, “annem kırılır” cümlesini daha beynimde tamamlamadan iki kolunu , -babam ve oğlum filmindeki “açaydım gollarımı da getme deyeydim” sahnesindeki gibi açarak newtona büyük meydan okuması sonucu (yazarken gözüm yaşlandı yine yemin ederim) atomlarına ayrılmış bir esere sahip oldum. bir süre japonların “kintsukuroi” sanatını araştırıp toplamaya çabaladım ama nafile ben japon muyum ki becerebileyim. daha fazla yazamayacagım kahroldum yine….
ne dıyorduk hah anne tepkisi, ne tepkisi verecim ağlayarak kırık topladım etraftan. allahtan cocuga bır sey olmadı.
ne dıyorduk hah anne tepkisi, ne tepkisi verecim ağlayarak kırık topladım etraftan. allahtan cocuga bır sey olmadı.
devamını gör...
23.
çocukken annenin kalbini kırdığını bilmen ama annenin hiç kırılmamış gibi yüzüne gülmesi, ne zaman kızacak diye bekleyip bütün olanlarını unutman gibi uzun ve gereksiz.
devamını gör...
24.
olmayan süreç.
ben bir şeyi kırdım mı zaten herkesin haberi olurdu. kimse de hesap soramazdı. azar işitecek olursam daha fazlasını kırıyordum çünkü.
ben bir şeyi kırdım mı zaten herkesin haberi olurdu. kimse de hesap soramazdı. azar işitecek olursam daha fazlasını kırıyordum çünkü.
devamını gör...
25.
maçın en heyecanlı yeridir.
o sünger top asla ses yapmadığı için ev için biçilmiş kaftandır.
hele o kanepe yok mu o.
tam bir kale gibi dikilir karşında.
dersin ki hiçbir kale boş olmaz o yüzden bazı desenleri ya da bölmeleri vurmaya çalışırsın.
işte tam da öyle bir an...
bu kez mesafe uzak, salonun dışında, evin giriş kapısının hemen önü.
topu atıp gole ulaşabilmek için tek şansın var ve en küçük bir sapma ile maçı kaybedeceksin.
gerilirsin kaleye doğru son bir bakış atar ve sonra topa odaklanırsın.
sonra kendinden emin adımlarla topa doğru yaklaşır ve yaparsın o efsane vuruşu.
aklında topun tek bir gidiş yolu vardır, başka da olasılık yoktur zaten...
varmış...
top salona giriş yaparken kapının kasasına çarptığı anda bir şaşkınlık oldu fakat köşede duran vazonun üzerine doğru yönelince şaşkınlığın yerini gerilim aldı. o bitmek bilmeyen 0.4 saniye yok mu...
neyse bu cam vazo sonuçta kırıldı üzerinde mat sarı bir kaplama malzemesi vardı.
ben de sadece parçaları geri topladım ve kırığın belirgin olduğu tarafı arkaya getirdim.
kimse fark etmedi ama benim gözüm hep onda tabi.
evde toz alırken o vazonun olduğu yeri de ben siler, her seferinde bir hafta ertelerdim.
2 ay geçmiş ben de artık vazoyu neredeyse unutmuşum.
annem içine bir şey koyacaktı herhalde, aldı vazoyu oradan. yani almaya çalıştı...
şaşkınlık yüzünden okunuyor, ne olduğunu anlayamadı.
babam desen anneme bakıyormuş o sıra, ikisi de şaşkın.
sonra ikisi de bakışlarını bana çevirdi ve annem sordu.
- ne zaman oldu bu?
+ iki ay önce
- valla helal olsun, iyi uyuttun bizi...
o sünger top asla ses yapmadığı için ev için biçilmiş kaftandır.
hele o kanepe yok mu o.
tam bir kale gibi dikilir karşında.
dersin ki hiçbir kale boş olmaz o yüzden bazı desenleri ya da bölmeleri vurmaya çalışırsın.
işte tam da öyle bir an...
bu kez mesafe uzak, salonun dışında, evin giriş kapısının hemen önü.
topu atıp gole ulaşabilmek için tek şansın var ve en küçük bir sapma ile maçı kaybedeceksin.
gerilirsin kaleye doğru son bir bakış atar ve sonra topa odaklanırsın.
sonra kendinden emin adımlarla topa doğru yaklaşır ve yaparsın o efsane vuruşu.
aklında topun tek bir gidiş yolu vardır, başka da olasılık yoktur zaten...
varmış...
top salona giriş yaparken kapının kasasına çarptığı anda bir şaşkınlık oldu fakat köşede duran vazonun üzerine doğru yönelince şaşkınlığın yerini gerilim aldı. o bitmek bilmeyen 0.4 saniye yok mu...
neyse bu cam vazo sonuçta kırıldı üzerinde mat sarı bir kaplama malzemesi vardı.
ben de sadece parçaları geri topladım ve kırığın belirgin olduğu tarafı arkaya getirdim.
kimse fark etmedi ama benim gözüm hep onda tabi.
evde toz alırken o vazonun olduğu yeri de ben siler, her seferinde bir hafta ertelerdim.
2 ay geçmiş ben de artık vazoyu neredeyse unutmuşum.
annem içine bir şey koyacaktı herhalde, aldı vazoyu oradan. yani almaya çalıştı...
şaşkınlık yüzünden okunuyor, ne olduğunu anlayamadı.
babam desen anneme bakıyormuş o sıra, ikisi de şaşkın.
sonra ikisi de bakışlarını bana çevirdi ve annem sordu.
- ne zaman oldu bu?
+ iki ay önce
- valla helal olsun, iyi uyuttun bizi...
devamını gör...
26.
kabus gibidir. hiç geçmez.
devamını gör...
27.
bir şey kırdığımda annem kızmazdı, sana bir şey olmasın derdi. tabii bu rahat rahat bardak çanak kırabileceğim anlamına da gelmezdi, ara sıra ters ters bakışlarını da yakalardım.*
devamını gör...
28.
ben hemen söyler dayağımı bir güzel yer çekilirdim kenara.
çünkü annem bir şeyleri saklamama daha çok kızardı.
çok söylenirdi.
söylenmesindense dayak yemeyi yeğlerdim.
çünkü annem bir şeyleri saklamama daha çok kızardı.
çok söylenirdi.
söylenmesindense dayak yemeyi yeğlerdim.
devamını gör...
29.
abimle evin içinde top oynadığımızdan evde sağlam eşya bırakmazdık. annem de ne kırılırsa kırılsın hiç umursamazdı. sağ olsun güzel bir huy geçirdi bize. kısacası hiç telaşlanmadığım normal bir süreçti.
devamını gör...
30.
evimizde cam bir orta sehpa vardı; bir gün ben de onun üstüne çıkmışım şarkı söyleyip dans ediyorum. e doğal olarak üzerinde zıplarken cam kırıldı. ayağıma battı camlar kesildi biraz, hemen banyoya kaçtım kilitlemiştim kendimi. annem beni gebertecek diye ağlıyorum bir yandan da korkumdan. neyse annem kapıya vuruyor aç şunu diye ben banane açmicam diyorum. annem de salak açsana şu kapıyı ayağına bakıcam diye bağırmıştı. sonra da kanayan yerlerime gerekeni yapıp hiç kızmamıştı. camın üstünde oynanır mı sende akıl yok mu demişti sadece. xd hayatımdaki tek evde bir şey kırma anım ve aklımda hâlâ taze duran o an budur. bir şeyleri kırıp döken bir çocuk değildim hiç.
devamını gör...
31.
hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye çalışılır,eşya büyüklüğüne göre saklanır, ortadan yok edilir ama eninde sonunda ortaya çıkar ve önemine göre anne tarafından haşlanma oranı artar. *
devamını gör...
32.
allah rızası için fark etme anam diye dua ederdim.
ay bir yerime bir şey olmuş mu ay ya bir yerime bir şey olsaymışlar bir şey olmamış mı? her yeri kontrol etmeler ya fark etmedimseler hatırlamak bile istemiyorum biz bahçelerde ısırgan otlarina kiremitlere köpeklere kafa tutmuşuz anam sen kimi çocuk yerine koyuyon biz beş yaşında kocaman delikanlı kızız pamuk anam.
ay bir yerime bir şey olmuş mu ay ya bir yerime bir şey olsaymışlar bir şey olmamış mı? her yeri kontrol etmeler ya fark etmedimseler hatırlamak bile istemiyorum biz bahçelerde ısırgan otlarina kiremitlere köpeklere kafa tutmuşuz anam sen kimi çocuk yerine koyuyon biz beş yaşında kocaman delikanlı kızız pamuk anam.
devamını gör...
33.
devamını gör...
34.
bu gerilimin yanında alfred hitchock filmleri ne ki?
devamını gör...
35.
ya bi de bak onu kiracaksin dikkat et ya da onu dokeceksin dikkat et diye uyardıktan sonra bunlar yasaninca insanin kafasini oyasi geliyo. uyarilmissin bi de hani. oyle bi mallik. cocukken kendime bile tahammulum olmazdi analarin hakki odenmez
devamını gör...
36.
anksiyete tavan
devamını gör...
37.
annesi cin gibi olanlar,beklemesine gerek kalmadan terliği yiyorlardı.
devamını gör...