21.
benim çocukluk dönemi sanrım şudur ki bunu bende yigenim yanımda sihirli annem izleyince fark ettim; sihirli annem taci nin havlamasını gerçek bir köpek havlaması sanıyordum sadece konuşma kısmını bir insanın seslendirdiğini düşünüyordum. yani havlamaları dizideki taciyi canlandıran köpeğe ait sanıyordum.
devamını gör...
22.
büyük rüzgar güllerinin içinde yaratıklar olduğuna inanıyordum. sabahları bu yaratıkların rüzgargülünü döndürdüklerini düşünüyordum. akşamları ise dışarı çıkıp gezdiklerini düşündüm. çatalcanın kırklarelinde olduğunu sanardım. yastık içindeki pamuktan korkardım, hayalet sanardım. kutsal damacanadan inanılmaz tırsardım. kargalarla iletişim kurabildiğime inanrdım. aklıma başka gelirse eklerim.
devamını gör...
23.
1)ay'ın beni takip ettiğini ve bundan dolayı özel olduğumu sanmam.
2)evimizin terasından görülen termik santralleri peri bacaları sanmam.
2)evimizin terasından görülen termik santralleri peri bacaları sanmam.
devamını gör...
24.
osman her şeyi mahvediyorsun diye ağlayan veletin odasina girip ne olduğunu anlamaya çalışmak. arkasindan gelen besmele cekme isteği. hayali arkadasi ile takılırken evdeki herkesin psikolojisini bozan insan kişisinin hayal gücü
devamını gör...
25.
ben ev kiralamanın ne demek olduğunu anlamıyordum, para veriyorsak neden ev bizim olmuyor ki diyordum.
devamını gör...
26.
cinsel uzvunun büyük olduğunu zannetmek.
devamını gör...
27.
ben denizlerin, mavi oluşunu mürekkep balığına bağlar dım ,ahtapotlar mürekkepleri ni denize boşaltıyor deniz ondan mas mavi oluyor,zannederdim.
devamını gör...
28.
büyüklerin daha önce öldüğünü düşünüyordum
devamını gör...
29.
en büyük sayıyı 5 sanıyordum.
devamını gör...
30.
devamını gör...
31.
borrowers filmden çok etkilenerek, lavabonun içerisinde küçük insanların yaşadığına inanırdım ve onların medeniyetlerini hayal ederdim.lavabonun başında küçük insanlarla sohbet ederdim.
bir diğer sanrım da, gözüme kapalıyken sağ tarafından bastırırdım ve karanlıkta bir imge belirirdi, gözüm ile aynı şekilde, mavi parlayan bir ışık.o imge benim günlüğümdü, çünkü daha 5 yaşında olduğum için okumam yazmam yoktu.bütün günümü o imgeye anlatırdım.ama içimden yapardım bunu.
çocukluğum bütünüyle sanrılarla geçti, hayal kurmadan 1 saniyem geçmezdi.
bir diğer sanrım da, gözüme kapalıyken sağ tarafından bastırırdım ve karanlıkta bir imge belirirdi, gözüm ile aynı şekilde, mavi parlayan bir ışık.o imge benim günlüğümdü, çünkü daha 5 yaşında olduğum için okumam yazmam yoktu.bütün günümü o imgeye anlatırdım.ama içimden yapardım bunu.
çocukluğum bütünüyle sanrılarla geçti, hayal kurmadan 1 saniyem geçmezdi.
devamını gör...
32.
başıma bir şey gelmeyecekse eğer, en büyük çocukluk sanrımı ilk defa burada anlatayım.
bakınız ben oldukça seküler bir çevrede büyüdüm, yakın çeperimde de dindar kimse yoktu.
ilk defa dua diye bir şeyi duyduğumda da doğal olarak adresi çok yanlış anlamıştım. ailem herhangi bir tanrı anlatımı yapmamıştı bana, bende dua meselesini ilk duyduğumda aklıma ilk gelen figüre dua etmiştim. atatürk'e.
baya 6 7 yaşlarındaydım annem bir konuda kızmıştı bana, bende yeni öğrendiğim bu yöntemi annem beni affetsin diye denemiştim. sonra annem ertesi gün beni affedince (sanki affetmeyip ne yapacaktı el kadar çocuğum) işe yarıyor sanmıştım.
çocuk kafası işte ne biliyim annem bize öyle bir anlatırdı ki kemal paşayı, aklıma dua edilebilecek, perihan teyze ve periliçe dışında (bkz: sihirli annem) sadece o gelmişti. öteki seçeneklerimin dizi olduğunu hesaba katıp atatürk'e dua etmeyi seçmiştim bende.
sonra büyüdüm tabii ki.
ayrıca mustafa kemal konusunda da elbette farklı düşünüyorum artık. doğrusu ve yanlışıyla bir insan, siyasal bir figür olduğu kanaatindeyim. hatta politik olarak da zat-ı şahanemizden farklı bir biçimde dünyayı kavrıyorum. ama yine de bu, trajikomik çocukluk sanrımı daha da komik kılıyor.
bakınız ben oldukça seküler bir çevrede büyüdüm, yakın çeperimde de dindar kimse yoktu.
ilk defa dua diye bir şeyi duyduğumda da doğal olarak adresi çok yanlış anlamıştım. ailem herhangi bir tanrı anlatımı yapmamıştı bana, bende dua meselesini ilk duyduğumda aklıma ilk gelen figüre dua etmiştim. atatürk'e.
baya 6 7 yaşlarındaydım annem bir konuda kızmıştı bana, bende yeni öğrendiğim bu yöntemi annem beni affetsin diye denemiştim. sonra annem ertesi gün beni affedince (sanki affetmeyip ne yapacaktı el kadar çocuğum) işe yarıyor sanmıştım.
çocuk kafası işte ne biliyim annem bize öyle bir anlatırdı ki kemal paşayı, aklıma dua edilebilecek, perihan teyze ve periliçe dışında (bkz: sihirli annem) sadece o gelmişti. öteki seçeneklerimin dizi olduğunu hesaba katıp atatürk'e dua etmeyi seçmiştim bende.
sonra büyüdüm tabii ki.
ayrıca mustafa kemal konusunda da elbette farklı düşünüyorum artık. doğrusu ve yanlışıyla bir insan, siyasal bir figür olduğu kanaatindeyim. hatta politik olarak da zat-ı şahanemizden farklı bir biçimde dünyayı kavrıyorum. ama yine de bu, trajikomik çocukluk sanrımı daha da komik kılıyor.
devamını gör...
33.
tanrı nın bir kokpitten dünyayı yönettiği
örneğin yağmur tuşu
yıldırım tuşu
dert tuşu
sanrım 28 yaşımdan sonra dert tuşu basılı kalmış
örneğin yağmur tuşu
yıldırım tuşu
dert tuşu
sanrım 28 yaşımdan sonra dert tuşu basılı kalmış
devamını gör...
34.
tanrının ak sakallı bir dede olduğu (selena'daki yüce honos canlanırdı genel olarak)
devamını gör...
35.
yaramazlık yaparsam beni hurdacılara vericekler sanıyordum.
devamını gör...
36.
cana yakın denildiği zaman can diye biri var ve beni ona benzetiyorlar sanardım. hatta merak ederdim kim bu can herkes tanıyor.
devamını gör...
37.
yol kenarlarındaki tabelalarda gördüğümüz 'trafik canavarı'nın gerçekten trafikte somut olarak var olan bir canavar olduğunu sanıyordum.
'nefeslerimiz sayılı' ifadesini de; gerçekten herkesin belli bir sayıya kadar nefes alma hakkı var, nefesimizi ne kadar çok tutarsak o kadar tasarruf yapmış ve ömrümüzü tuttuğumuz nefes sayısı kadar uzatmış oluruz sanırdım. *
'nefeslerimiz sayılı' ifadesini de; gerçekten herkesin belli bir sayıya kadar nefes alma hakkı var, nefesimizi ne kadar çok tutarsak o kadar tasarruf yapmış ve ömrümüzü tuttuğumuz nefes sayısı kadar uzatmış oluruz sanırdım. *
devamını gör...
38.
kahve içme kararırsın diyorlardı zenci olcam diye korkumdan kahve içemiyordum o yillar
devamını gör...
39.
sakarya'da yaşıyorum küçükken geceleri arabamızla şehir içinde seyahat ederken evlerin ve toplu ışıkların olduğu yeri hep istanbul sanardım.
devamını gör...
40.
karıncaların evlerini normal eşyalı ev sanardim.acip bakmisligim çoktur
devamını gör...