dilozof

ekonomi politiği eleştiren, a-politikliği savunan kanaldır. üstelik buraya doğru noktadan çıksa da yanlış noktadan bağlıyor:
doğru çıkış evet kurumlar üstüne düşeni yapmamakta bundan dolayıda kişisel-grupsal önlemler/baskılar altında kendimizi hissetmekteyiz. ancak buradan kendi öznel ilgi alanlarımıza vakit kalmadığını anlamını çıkarmak, konun değil durumun sorunudur. yani buradan kötü bir tutum ve politika bombardımanı altında olduğumuz anlamına gelir. tersine doğru dozajda ve ortalama kalitenin belirli bir alana çekilebildiği durumda ekonomi politik olmak gayette gerekli ve değerlidir.

bunun ne geri kalmışlıkla ne de maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisiyle de pek alakası yoktur. bu iki olgu sadece dozajı ve kaliteyi etkiler..tersine demokrasilerde halk aktiftir. bunu ister seçmen kimliğinde ve istersenizde stk'lar (5.güç demokratik güç)/sendikalar/eylemler vb. üzerinde de doğrularız.

sözün özü: "güdük"lük ekonomi politikle değil, ona ne kadar maruz kaldığınızla yani dozajla ve niteliği (kalitesinin yüksekliğiyle) alakalıdır. zaten hâli hazırda birey/özne/kişi en azından demokrasilerde ekonomi politiktir.

kendi örneği üzerinden gidelim, örnek tüyünü baz alalım bunun araştırılması için maddi ve siyasi uygunluk gerekmektedir. maddiden kastımız gelir, bunu sponsor mu, devlet mi, stk mı, bilim kurumlarından mı yoksa kendin mi karşılayacaksın? siyasi uygunluk ise bu araştırma yapılırken belediyeden, bakanlıktan vb. kamu kurum ve kuruluşundan izin alman gerekecek mi, gerekmeyecek mi? tüm bu sorunları hallettin ve gerçekten olumlu/olumsuz bir sonuca ulaştın, bu sonuç doğru mu ve ne işimize/işine ya da ne işlerine yarayacak? eğer yöntem-araştırma bilimsel amaçlarla yapılıyorsa, "fayda ve şekil" şartı vardır olmakta zorundadır. yok eğer sanatsalsa zaten o meselede fayda "estetik"tir. dolayısıyla kaynak ya da durumlar belirli amaçlarla başlar, öznel/nesnel sonuçlanır. zaten buna benzer cevabı "felsefeyi neden öğreniyoruz?"dan hemen önce vermiş.

kurum işleyişi bozuldukça sorunlar/durumlar dillenir, olur böylece bireyin konuyla ilgili bilgi şoku ya da bilgi dozajı artar. diğer yandan da sorunlar çözülmediği/çözülemediği durumda ya da bu sorunlar arttığı durumda dedikodu (ekleme/çıkarma) boyutuna gelir veya içeriğindeki dedikodusal bilgiler artar..bu durum sonucunda da tartışma kalitesi ilk duruma kıyasla daha düşük bir noktaya gelir. yerine düzgün bir denetleme ve düzenleme yapısı (kovuşturma gibi) kurulursa daha net bilgiler zaman alsa bile ortaya çıkar sonrasında ise karar/ceza noktasına gelinir orada da adil/adil olana en yakın noktalarda yaptırımlar çıkarsa da durum görece durağanlaşır ve tekrarı görece zorlaşır, kurumsallaşma bu anlamda önemlidir.

son olarakda "fayda" meselesinde felsefe faydasız anlamına gelecek işaretleme yapmış ya da en azından öyle algılandığını ifade etsede cevap vermemiştir. oysa felsefe hiç bir faydası yoksa bileherhangi bir konu/durum/algı üzerinde derinleşme (izah durumu) ya da zenginleştirme (farklı bakış) gibi olgular katar. bu da o durum/konu hakkında görece hakimiyet (soyut edinme) sağlar. tüm bu bileşenler ise zamanla toplumsal toplam faydanın kültürel ve düşünsel anlamda artmasına yol açmaktadır.

kendisi şu haliyle "saatleri ayarlama enstitüsü gereklidir" demiş. işte bu yanlış.

yaptığı girişlede "ben ekonomi politikten anlamamdan" ziyade daha çok "ekonomi politik beni ilgilendirmiyor ya da kısıtlıyor" anlamı içermiş. işte bu entry'nin yazılma ana sebebi tamda bu "yayvan" bakış açısı.

sorumluluk meselesinde haklı olsada buradaki tek sorun kurumsuzluk değil aynı zamanda bu ülkede herkes erkekse futbol'dan/siyasetten/ekonomiden/arabadan vb. anlarken kadınsa makyajdan/modadan anlıyor. anladığını iddia ediyor ancak bunun için yeterli düşsel ve zamansal emeği vermekten uzak duruyorlar. yani sorun ikirçikli. son olarak neoliberal yapılarda da öğrenci yazık ki "geçimini-maddi kaynağını bulmakla" sorumlu.

daha da anlaşılır olsun, herhangi "üst/ileri" refah seviyesinde bulunan toplumlarda da stk/sendika/parti içi örgütlenmeler/eylemler vb.olmaktadır. bu tarz olguların olması gayet normaldir ve hangi amaçla bir araya geldikleri değişse de (ister silahlanmanın serbest bırakılması isterseniz silahlanmanın yasaklanması gibi zıt iki oluşum bile olabilir) bu gruplar içerisinde siyaset konuşulup sonrasında öznel yaşamamına devam edebilir. işte dozaj farkı budur. orada olan ise ekonomi politiktir. ve hatta bunu "üniversite kulüpleri"nde bile görürüz.

ayrıca "... komünist devlet modelinde devlet sorgulaması.. " diye bir olgu doğası gereği olamaz: komünizmde devlet mi var sayın aplam? ^^ doğrusu "komizmde devlet sorgulaması"