düğünün çok saçma bir etkinlik olması

iki insan belediyenin onayıyla meşru biçimde sevişecek diye onca beş benzemez insan bir araya gelip neden sıkıldıkları halde eğleniyormuş gibi yapar, anlamış değilim. beni çağırmayın. o gece işim var zaten.

domaldığın halde kimseyi memnun edemediğin faaliyetlerdendir.

şu saçmalıkların içinden farklı bir sisteme geçilmeli artık. iki kişi evlenecekken bu olaya 50 kişinin yok şöyle olmalı, yok böyle daha iyi olur şeklinde karışması mantıksızlıktır. birde aileler sürekli birşeyler isteyerek işi yokuşa sürmesi de cabası. yok onu isteriz, yok bunu isteriz, böyle olmazsa bu işi bozarız. lan sanki çocuk oyuncağı gibi...

(bkz: coğrafya kaderdir)

bu gece rüyamda evlendiğimi gördüm. kebapçı oğlu gibi bir tiple hem de. düğüne 2-3 gün kala ben balayı valizi hazırlamaya çalışırken damat bey gelip de birkaç defa “1000 kişilik yemekli düğün mü olur ben bunu nasıl yapıcam” dediği için evlenmekten vazgeçtim. son anda adamın da bir tür sorunu olduğunu öğrendim. aldattı mı yoksa ne bileyim saklandığı bir şey mi ortaya çıktı öyle bir şeylerdi. ama beni de zerre üzmedi. sonra evlenmekten vazgeçtim. garipti. çok garipti.

neyse düğün baya gereksiz.

katılmadığım önerme.

dur sözlük bugün solumdan kalktım az ciddili entry gireyim.

ünlü mitograflardan joseph campbell'in de ifade ettiği gibi hayatın önemli geçiş aşamalarında yapılan seremoniler önemlidir. neredeyse tüm kültürlerde olan inisiyasyon törenleri gibi... size artık bir çocuk olmadığınızı, çocuk bedenizi geride bıraktığınızı, yetişkin hayatınıza adım attığınızı, bir nevi yeniden doğduğunuzu simgeler. bunlar çok güçlü ve sembolik seromonilerdir. evlilik törenleri de bunlardan bir tanesidir ve "yargıcın önünde on dakika dikilip bir imza atmak" bu güçlü etkiyi yaratmaz.

gereksiz olan maddi gücünüzün çok üzerinde gösteriş yapmaktır. gidip de yirmi bin liralık bir gelinlik giymenize ya da saçma sapan bir düğün salonu kiralamaya gerek yok. sevdiklerinizle ve yakınlarınızla beraber bu günü kutlamak önemli bağların kurulması açısından güzeldir.

hem evlenirken uff düğün mü o ne yha .s.s diye takılıp üç gün sonra ya keşke yapsaymışım eltime bak valla içimde kaldı diye ağlıyorsunuz sonra shsj.

düğünün gereksiz olup olmadığını bilemem ama şu devirde doğru insanı bulmak çok zor

abartılı düğün gereksiz ama orta halli mütevazı bir düğünde takılan takılar ziyadesiyle gerekli.

yahu her halta da yorum yapmayın be. size ne kardeşim size ne ? sana göre gereksizse yapma ama yapana da çamur atma.
şahsen bana göre de saçma , fuzuli masraf , gereksiz şov.. o zaman düğün yapmam olur biter. sanki düğün yapmak kötü bi şeymiş gibi bi algı oluşturup insanları yermeye çalışmak çok gereksiz.

herkes düğünün gereksiz olduğunu düşünüyorsa bu kadar düğünü kim yapıyor sorunsalı!!!

pinti erkek başlığıdır, riayet etmeyiniz.

çok da gereksiz olmaması.
her kadın en az bir kere düğün ister, diye olandır.
bir kere nikahla evlenen, ikinciyi düğün ister, ilki düğün olan, ikinciyi nikah ister.
aileler kısmı gereksiz belki ama düğün önemli.
aileler direkt salona davet edilsin ama o düğün olsun.

gereksiz olan aşırı gösteriş ve şaşaadır.
sade bir düğün ayıplanmamalı ve teşvik edilmeli.

katıldığım başlıktır. gereksiz masraf, gereksiz stres, gereksiz yorgunluktur düğün. ayrıca düğün öncesi hazırlıkları sırasında genelde çiftler arasında bir takım sıkıntılar, aileler arası problemler de yaşanır. sen ne kadar özensen de düğünde birileri mutlaka kusur bulur, memnun olmaz, arkandan konuşur. bu gibi saçma olayları yaşamaktan, strese girmektense sade bir nikah ile huzurlu ve sakin bir şekilde evlenmeyi tercih ederim.

yapana neyle yapıcam, davet edilene ulan ne takıcam stresiyle harmanlanmış, sahneye çıkan çocuklar tarafından içine sıçılan, masa altından içki içip herhangi bir sebeple kavga çıkaran şahıslar tarafından tüy dikilen, hoş görüneceğim diye sığmadığı elbise ve ayakkabı ile vücuda işkence edilen, sevmediğin tanıdıklara maruz kalma potansiyeli yüksek, sevdiğin iki insan evleniyor diye piyango vurmuşcasına göbek atılan saçmasapan bir aktivite.
insanlar bir kere gelin oluyor, elalem ne der gibi mottolarla sürdürülen saçma bir gelenek. şuan çoğu genç düğün salonuna vereceğim parayla balayına yurtdışına çıkarım diye düşünüyor aslında. 3 saat kiralanan yerin maliyeti minimum 5 asgari ücret. kenarda 5 asgari ücret kötü gün parası olmayan insanlar, her geçen gün daha kötüye giden ekonomiye aldırış etmeden, bir aksilik olur işsiz kalırım falan demeden, faiz oranları uçmuş bir haldeyken borç harç gene de bu topa giriyor gerçekten anlamıyorum. doğuluları nispeten anlarım onlarda iyi takı geliyor, gün sonunda amacına uygun bir şekilde evlenen çifte kâr kalıyor. keza parası olanı da anlarım saçacak yer arıyor. ben hiçbir birikimi olmayıp da altın, düğün topuna girenleri anlamıyorum. gerçi yaşlılar yol göstereceğine onlar sokuyor gençleri bu borca. aman elalem dul mu alıyorsun demesin. elalemin ne dediği en önemli şey çünkü.

çok yakın bir kaç dostumu eve çağırıp salonda nikah kıydım geçen ay, cenazeden cenazeye gördüğüm insanlarla saatler geçirmek istemem. bize göre gereksizdi yapmadık bir yerimizde eksilmedi aksine çok daha güzel geçti.

en son düğüne gittiğimde ıımm sanırım yıl 2019du. ona da yakın arkadaşım olduğundan gitmiştim. akraba düğünlerine en son gittiğimde de lise son sınıftaydım sanırım.
dünyanın en zottirik şeyi olabilir.

hadi arkadaş düğünleri eehh bir nebze eğlendiriyor ama akraba düğünlerine gitmek zulümdü tam. gerçi sadece düğünlerine değil komple akrabalara katlanmak zulümdü.