elif şafak

son yıllardaki kitapları pek bana hitap etmeyen yazar. ilk birkaç eseri fena değildi oysa.

bugün time dergisi için angelina jolie ile türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden çekilmesi hakkında konuşmuş. nasıl bir çevresi var hiç anlamıyorum.

söyleşinin bir kısmı şuradan okunabilir: kayiprihtim.com/roportaj/an...

hiç okumadım. ilk kitaplarına bakmayı düşünüyorum.

cemaate yaslanmanın ve duyguların abartılı bir şekilde sömürülmesi ya da topluma somut zararları olacak kitaplar/yazılar değil ama yazarların gerçek eserlerinin dışında popüler romanlar yazmasında ben bir beis görmüyorum. kimse kimsenin faturasını ödemediği için bir yazarın bundan daha doğal yapacağı başka bir şey yoktur herhalde.

edebiyatçıların tıpkı orhan pamuk gibi hakkında intihal yaptığı iddiasında bulundukları fethullahçı /firari yazar. zadie smith'in "inci gibi dişler", kahraman çayırlı'nın "hayat kadınları aldatmaz" ve jose saramago’nun “filin yolculuğu” kitabından esinlendiği (!) söyleniyor.

www.sanatatak.com/view/elif...

www.cnnturk.com/2011/kultur....

twitter.com/ersoyirsi/statu...

başıma bir iş gelmeyecekse kitaplarını beğendiğim yazardır. fikirleri ve dünya görüşü bana uymasa da yazdığı eserleri okumaktan keyif aldığım sürece devam edeceğim sanırım. kronolojik olarak takip etmediğimden değişimini algılayamamış olabilirim fakat okurken zevk aldığım gerçeğini değiştirmez.

kariyerini siyah sütte belirttiği gibi devam ettirmekte olan yazardır.

aşk romanı ile bir anda patlayıp, kendisini, onu tanımayan pek çok insana sevdirmiştir. bir solukta okunan kitaptır aşk. oysaki yazarın kaleminin gücü ilk çıkarttığı kitaplarda mevcuttur. mahrem, siyah süt, araf, med-cezir yazılarını yazan insan ile havvanın üç kızı, iskender, ustam ve ben kitaplarını yazanın aynı kişi olduğunu bilmek üzücüdür. aşktan öncesi populariteden, ticari kaygıdan uzak kitaplar iken aşktan sonrası bomboş. herkesin okuduğu, edebiyat noksanı ve kırık bir kalemle yoluna devam ediyor yazar.

ölsem okumayacağım, nefret ettiğim bir yazar. bir kitabının içeriğinde bariz çocuk istismarı var ve mide bulandırmaktan edepsizlikten başka bir şey değil. uzak durun.

aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni filminde ki tarcan'a benzettiğim yazardır. okuduk ama ne okuduğumuzu bizde anlamadık.

düşünce ve fikirleri bana uymayan bazen mana veremediğim bir yazar

buradan
intihaller kraliçesi olduğu öne sürülen kıvırgan beyaztürk. okumayan bir topluma ''bunu da ben yazdım, bunu da ben.. '

bir kadının topuğunun kırılıp üzerine ettiği küfrü yarım sayfa boyunca bıkmadan usanmadan 1568 farklı şekilde kurulmuş cümleyle anlatan yazar. *

sağdan soldan uzun cümleler kurarak laf kalabalığı yaptığı, bol bol tasvir yapıp bu yüzünden de anlaşılır olmanın uzağında gezindiği ile ilgili sık eleştiri alan bir insan olarak yine de kendisiyle ilgili böyle bir yorum yapabiliyorum utanmadan.

başkalarının beni dinlerken yaşadığı sıkıntı, benim kendisinin kitaplarını okurken bayılan içimle baş edebilir mi bilmiyorum ama söz veriyorum o vazgeçtiğinde ben de kendimi dizginlemek için daha çok çaba sarf ediyor olacağım.

edebiyat dünyasına bir balzac yeter.

sevdiğim çağdaş türk edebiyatçılarından, önemli bir yazar.
lisans zamanımda bölüm başkanımız nuri bilgin'in kızı olduğunu öğrenmiştim. ancak görüşmüyorlardı. sonra nuri hocayı kaybettiğimizde elif şafak'ın bir gazete yazısını okumuştum veda mektubu niteliğinde. etkileyiciydi.
www.hurriyet.com.tr/kelebek...

gereksiz linç yediğini düşündüğüm yazar.

bitpalas ve pinhan dışındakilerden hazetmedim.

tasavvuf edebiyatı yaparak iyi para kırdığını düşünüyorum bir ara, ha kızıyorum mu? tabii ki de hayır. onun işi o neticede, edebiyat satmak, edebiyatçı ya hanımefendi.

lise yıllarında deli gibi okuduğum, çıkan her kitabını koşarak aldığım ama sonradan sevmediğim, ilgimi çekmeyen ve aşırı romantik bulduğum bir yazar. kitaplığımı düzenlerken kitap serisini artık en alt raflara yerleştirdiğimi fark ettim.

bu ülkenin şişirilmiş en balon yazarı. bu yazarı sevenin, edebiyatla-sanatla uzaktan yakından alakası yoktur.

feto'nun gelini.

sansasyon olsun diye yazmıyorum. elif şafak’ın eşi eyüp can ‘fethullah gülen hocaefendi ile ufuk turu’ adlı bir kitabın yazarı. akp ile feto birbirine girmeden önce taraflarını gizlemiyorlardı zaten.

bu kadının oynaması gereken bir rol vardı. ergenekon ve balyoz kumpasları zamanı ortanın solunun içinde "türk" geçen ne varsa soğutulması gerekiyordu. ermeni meselesini gündeme getiren bir roman yazacak, hakında türklüğe hakaretten beraat edeceği kesin bir dava açılacak, o mahkemeye lohusa haliyle katılıp annelik üzerinden sempati yaratacak. hepsi oldu. eyüp can ile evlendikten sonra tık diye baba ve piç yayımlandı, mahkemeye yığılan yabancı gazeteciler derken türk lafı hakaret haline geldi.

taraf gazetesinin 19 mayıs kutlamalarını "burası kore değil" diye manşet attığı dönemler. şimdi unutuldu. biz çocuktuk ama unutmadık. ha aynı gösterilerin on katı 17 mayıs'ta norveç'de de oluyordu ama "burası oslo değil" diye manşet atmazlardı elbette. atatürk de kötüydü bak. o zaman ekşideki elif şafakçıkar canhıraş entrilerini silmemiş olsalar çok eğlenirdik.

neyse bu tartışma çok su kaldırır. şimdi başka bir yerden puan ve adam toplaması lazım, "biseksüelim" diye açıklama yaptı. bir proje evlilikten başka proje kimliğe. hocaefendi tarafından ses yok.

açmayın grandma

sizi bilmem ama ;
ben pişmanlık duyan utanabilen insanları seviyorum..
pişkinlik ne kadar ucuzsa " utanç " o kadar değerlidir çünkü.*

acı seni daha güçlü yapar. korku seni daha cesur yapar. kırık kalp ise seni daha akıllı yapar sözünün sahibidir.