21.
yaz aşkım
devamını gör...
22.
yazın başında herkesin ölüp bittiği, kilosunun fahiş fiyatlara satıldığı meyvedir. yazın sonuna geldiğimizde yüzüne bakılmamaya, alternatif meyveler üzerinden ilerlemeye başlanır. çilek, karpuz gibi meyvelerin hastaları piyasaya çıkar. bu döngü her yıl yaşanır.
devamını gör...
23.
tuz ve tekila ile iyi üçlü olan meyvedir.
devamını gör...
24.
en sevdiğim meyvedir.
sözlüğe yazı gireyim diye başlık karıştırmak için rastgele butonuna basınca karşıma çıktı ve canım çekti.
sözlük yönetimi eriğin kilosunun 750 tl olduğu şu zamanda böyle bir şeye sebep olduğu için kendini kınamalı.
sözlüğe yazı gireyim diye başlık karıştırmak için rastgele butonuna basınca karşıma çıktı ve canım çekti.
sözlük yönetimi eriğin kilosunun 750 tl olduğu şu zamanda böyle bir şeye sebep olduğu için kendini kınamalı.
devamını gör...
25.
dalı gevrek meyve.
devamını gör...
26.
yalan rüzgarı dizisindeki sinsi karakter.
devamını gör...
27.
her yaz başlangıcı fiyatı hakkında haber yapılan meyve.
devamını gör...
28.
sevdiğim tek meyve... bugün manavda ufacık plastik tabakta toplasan on tanesinin 18 tl ye satıldığını gördüm... bollaşsa da yesem... zaten erik olmasa hayatımda meyve yok...
devamını gör...
29.
yalan rüzgarı dizisinden bir karakter.
devamını gör...
30.
mürdüm eriği favorim
devamını gör...
31.
(bkz: köpeğimin adı erik)
devamını gör...
32.
canım tomoe çok özledim seni. senin parfümünün özütü idi erik çiçeği ,yaralarıma tuz serpen başlık.
devamını gör...
33.
baharı yaza devşiren meyve.
biraz önce sokağa çıkma yasağı başlamadan düştüm sokağa, birkaç alınacak listeledim kendime. montsuz sokağa çıkma zamanlarının keyfi bir başka yüreğimde. gün ışığı tene değdikçe verdiği haz da. ki bu yüzden her yazın sonunda çikolata rengine ulaşıveriyorum istemsizce.
yürümeye başladım, cıvıl cıvıl kuş sesleri eşliğinde. sokakları tatlı bir telaş kaplamıştı bir yandan akşamın son saatleri, özgürlüğün son anları herkes bir yere koşturuyor gibiydi. ben hiç acelem yokmuşçasına salınarak yürüdüm sokakta. uzun zamandır hasret kaldığım için her şeye, herkese dikkatle bakarak.
balıkçıya girdim sonra. tezgahta birkaç çeşit vardı sadece. ve yakaladığımızda iş yapmaz diye denize bıraktığımız karagözün kilosu kırk tl olmuştu. şaşırdım. etrafa baktım seyrelen tek şey çeşit değildi, balık temizlemek için çalışan afgan çocuklar da kaybolmuştu ortalıktan. balıkçı işin başına geçmiş. kendisi temizliyor balıkları. düşündüm sonra "peki işten çıkarılıp, gözden kaybolan o insanlar nerede?".
kasabın içi de bomboştu. bir tek manavın önünde sıra vardı. poşet poşet sebzeleri taşıyordu insanlar ellerinde.
moralim bozuldu. görünce daha bir keder çöktü yüreğime. derin bir nefes aldım. elimdeki ağırlık arttıkça yüreğimdeki de arttı sanki adaletsiz hayata karşı.
ama insan evladıyım ben de biraz unutkan herkes gibi... güneşi tenimde hissedince tekrar bir gülümseme oturdu yüzüme. yürüdüm. yürüdükçe açıldım. sokaklardaki, parklardaki çocukları gördükçe, yeşile doydukça umutlandım. bir bahçenin kıyısından sarkan erik dalını gördüm sonra. mini minnacık erikler. aldı çocukluğuma götürdü beni. bahçenin dışına taşan sokağın malıdır dedim. birkaç tanesini koparıp içimdeki çocuğu mutlu ettim. bu kez daha da kocaman bir gülümseme ile yürüdüm, yürüdüm.
biraz önce sokağa çıkma yasağı başlamadan düştüm sokağa, birkaç alınacak listeledim kendime. montsuz sokağa çıkma zamanlarının keyfi bir başka yüreğimde. gün ışığı tene değdikçe verdiği haz da. ki bu yüzden her yazın sonunda çikolata rengine ulaşıveriyorum istemsizce.
yürümeye başladım, cıvıl cıvıl kuş sesleri eşliğinde. sokakları tatlı bir telaş kaplamıştı bir yandan akşamın son saatleri, özgürlüğün son anları herkes bir yere koşturuyor gibiydi. ben hiç acelem yokmuşçasına salınarak yürüdüm sokakta. uzun zamandır hasret kaldığım için her şeye, herkese dikkatle bakarak.
balıkçıya girdim sonra. tezgahta birkaç çeşit vardı sadece. ve yakaladığımızda iş yapmaz diye denize bıraktığımız karagözün kilosu kırk tl olmuştu. şaşırdım. etrafa baktım seyrelen tek şey çeşit değildi, balık temizlemek için çalışan afgan çocuklar da kaybolmuştu ortalıktan. balıkçı işin başına geçmiş. kendisi temizliyor balıkları. düşündüm sonra "peki işten çıkarılıp, gözden kaybolan o insanlar nerede?".
kasabın içi de bomboştu. bir tek manavın önünde sıra vardı. poşet poşet sebzeleri taşıyordu insanlar ellerinde.
moralim bozuldu. görünce daha bir keder çöktü yüreğime. derin bir nefes aldım. elimdeki ağırlık arttıkça yüreğimdeki de arttı sanki adaletsiz hayata karşı.
ama insan evladıyım ben de biraz unutkan herkes gibi... güneşi tenimde hissedince tekrar bir gülümseme oturdu yüzüme. yürüdüm. yürüdükçe açıldım. sokaklardaki, parklardaki çocukları gördükçe, yeşile doydukça umutlandım. bir bahçenin kıyısından sarkan erik dalını gördüm sonra. mini minnacık erikler. aldı çocukluğuma götürdü beni. bahçenin dışına taşan sokağın malıdır dedim. birkaç tanesini koparıp içimdeki çocuğu mutlu ettim. bu kez daha da kocaman bir gülümseme ile yürüdüm, yürüdüm.
devamını gör...
34.
güzel günlerin rengi, açık yeşil.
devamını gör...
35.
ah ne çok özledim seni.
devamını gör...
36.
devamını gör...
37.
(bkz: mürdüm)
devamını gör...
38.
tadı sadece çocukken komşunun ağacına arkadaşlarınla sinsice tırmanıp çalarak çıkarılırdı.
o yakalanma korkusu o eriği o kadar değerli kılardı ki yediğin en lezzetli erik oydu.
o yakalanma korkusu o eriği o kadar değerli kılardı ki yediğin en lezzetli erik oydu.
devamını gör...
39.
mutfakta masanın üstünde yeşil yeşil bana bakan meyve çeşidi. para bulsam bu kadar sevinmem.* tuzla da ne iyi gider şimdi.
devamını gör...
40.
akşam yürüyüşe çıkmışsın ve erik ağacının yanından geçerken aklına çocukluğun gelir ve ağaca dalarsın.
devamını gör...