evde kalmış kız kurusu

utanç verici benzetmelerde bugün de bunu irdeliyoruz.
kadınların evlenmek için talep edilmesi gereğinden hareket ederek kullanıldığını düşünüyorum.
insanların tercihleri doğrultusunda evlenmemeyi seçme hakları olamaz hele kadınların hiç olamaz.
evliliği ideal yaşam biçimi olarak vurgulamaktan 21. yyda bile vazgeçmiyor insanlar. bu tarz incitici, aşağılayıcı, utanç verici sözlerin, kelime dağarcığımızdan hızla çıkması ve hayata dair yeni bakış açıları geliştirmemiz gerekiyor.

türk kültürü de hiçte masum değilmiş.

tercih etmemek konusunda yazara katılıyorum. evet kadın tercih etmemiş, bekar kalmayı istemiş olabilir, olanlar var.
ancak genel gözlemim şu yönde, genç yaşlarda istemiyor hanımefendiler. yaş 30 u geçtikten sonra belli etmeselerde istemeye başlıyorlar. inkar edeni de istiyor.
bir sevgilim vardı benden 10 yal büyük, o zamanlar ben 27 o ise 37 yaşındaydı. ilk buluşmamızda bana evlilik hakkında ne düşündüğümü sordu bende istemediğimi söyledim bozuldu ve kendiside istemediğini söyledi.
1 seneye yakın takıldık. konu buradan açıldığında istemediğini söylüyor aradan biraz zaman geçtikten sonra “çocuğum yok, ev aldım araba aldım ne yapacağım bunları? 50 yaşından sonra intihar ederim herhalde.” diyordu.
yani cool görüneceğiz, beni isteyenler var ama ben istemiyorum imajı vereceğiz diye yalan söylüyor çoğu. evet yaşantılarına baktığında gençken gerçekten istememişler, ancak ilerleyen yaşlarda ister duruma gelmişlerdir, geleceklerdir.


gene de evde kalmış kız kurusu demek hoş değildir.

hem evde kalmış hem kız kurusu cidden ağır bir laftır. sincap buna çıkışır.

üsttekilere ithafen, doğada dişi seçicidir. erkekler dövüşür dişi güçlü olanı seçer. ne hikmetse 29 yaşından sonra sigara bırakılır, spora başlanır ve alfa avına çıkılır.

17 yaşındayken gelen görücüler anneme;
" kızınızın bu yaşa kadar niye evlenmediğini merak ettim?" demişlerdi.*
henüz öğrenci olmamı geçtim, onlar için 17 yaş bile evde kalmışlık emaresi idi. simdi 26 yaşındayım hala kendi dünyamı istediğim standartlarda inşa edemediğim icin bu konuyu rafa kaldırıyorum. kendimizi hazır hissetmedigimiz halde karşımıza ilk çıkanla evlenip çoğalmaya mecbur muyuz?

18 yaşını geçmiş her çocuk yetişkindir. yasal olarak dişilere 18'inden sonra cinsel tecrübelerinden bağımsız kadın denir.
ağzını topla

kız kurusunun ne olduğunu çocukluktan beri merak eder dururum. kız çocuklarını güneşe yatırıp mı kurutuyorlar, yoksa fırında mı kurutuyorlar.
bu tür başlıklara, tanımlamalara ekşide çok rastlıyordum. şimdi de zaman zaman çıkıyor. o zaman başlıkları açanları inceliyor ve nasıl kişiler olduğunu tahmin etmeye çalışıyordum. kanaatim o ki, bunlar 25 yaşına kadar eline kadın eli değmeyecek, bir kadınla öpüşüp sevişmeyecek, escort ayarlayacak kadar bile parası olmayan, eh varsa en fazla genelev takılan, 25inden sonra da kadın olsun da çamurdan olsun diyen, elizabet aşığı gencolar.
kötü haber vereyim sizlere: o evde kaldı dediklerinizin çoğu tercih etmedikleri için evlenmiyorlar ve kıskandırmak gibi olmasın ama siz elizabet elizabet diye elinizle hemhal olurken onlar sevişiyorlar.

konuşulmasından sıkıldığımız çoğu şeyden yalnızca biri. yani bu dünyada keşfedilecek çok fazla ülke, şehir var; tadılacak çok fazla farklı lezzet var; okunması gereken kitaplar, izlenmesi gereken filmler; üzerine düşünülmesi gereken konular var. bazılarımız dünyayı nasıl bu kadar göremiyor merak ediyorum. 2022 yılındayız. hala kadını erkekten ayırıyoruz. hala dinin kişiye özel olduğunu kabul edemiyoruz. hala kendi gururumuz bir başkasının canından daha değerli geliyor. savaşlara, öldürmeye, insanları yargılamaya doymuyoruz. bu nefretin kaynağı ne çok merak ediyorum. dünyada ilgilenilebilecek bu kadar çok şey varken bazı erkeklerin de bazı kadınların da odak noktalarının hala bu kadar kadınlar üzerinde olması oldukça üzücü. birinin tek derdi eleştirdiği, yerden yere vurduğu kadını elde edebilmek; birinin derdi ise kendisine bunca zaman verilmemiş olan hakları başka kadınların elde edebilmesini önlemek. artık kadınları bir bırakın. isteyen evlenir, isteyen ateist olur, isteyen sevişir. yeter.

çok güzel dolması yapılır bizim buralarda yanına yoğurtla efsane olur.

erkek kurusu yok mu?

evde kalmış kız kurusu kendi için evde kalıyor demek ki hayatında birini tercih etmek istemiyor. size ne oluyor oğlum ? çok istiyorsanız sizde evde kalın. evde kalmak güzeldir. dışarıda boş boş sürteceğinize dizinizi kırıp sizde evde oturun yoksa yeni bir terimde size gelebilir aman ha dikkatli olun!

rezil söylemdir. utandım. al lan sana gelenek.

ilk olarak kemal sunal tarafından topluma enjekte edilmiş rezil bir kelimedir.

nerede kalsın? otele mi yerleşsin, gidip çadır da mı kalsın? size neresi uyar?

evlenemediği için sulanamamış ve kurumuş dişi insan.
daha farklı koşullarda da sulanamayıp kuruyan dişiler vardır. ancak en ünlü dişi kurusu, kutsal aile tabanlı toplum bireylerinin, büyük bir felaket olarak gördükleri, evde kalmış kız kurusu durumunda olan dişidir.
insanlığın genelinde yamyamlık tabu olduğu için, dişileri evde kurutup sonra yemek gibi durumlar, nadiren rastlanan kriminal olaylardır.

ay ben de evde kalmış mastor kurusuyum, anasonlu.

bir de gül kurusu var, kayısı kurusu, o çok güzeldir. günde 3-5 tane yeyiniz, bağırsaklarınız çalışır.