ezanın çok rahatsız edici olduğu gerçeği

bir dine inanmayabilirsiniz, hristiyan, musevi,budist,pagan olabilirsiniz beni ilgilendirmez. ben hiçbir zaman bu dinlere ait ritüellerden rahatsız olmadım. saygı duydum. olması gereken de bu. bir şeye karşı nötr olmak çok zor değil. ama bu toplumun ortası yok ya fanatik gibi bağlanır, ölümüne savunur ya da nefret eder, düşmanca davranır. bu yüzden gelişemedik. saygı ve hoşgörüyü bir türlü öğrenemedik. kim okursa okusun ben ezandan rahatsız olmuyorum. ezan müzik değildir inanç sisteminin bir parçasıdır.

bunun ezanla bir alakası olduğunu düşünmüyorum.aynı şekilde bir müzik açsalardı günün belli saatleri ondan da rahatsız olucaktınız.

olm bi trolümsü ile ayni fikirde olmak cok zoruma gidiyor ama bugun kim çıkar ve ezan seslerini belli bir seviyeye cekecegim, hocaların sesi karmaşa yarattigindan ya duzgun sesli ve makam bilen hocalar tayin edecegim ya da merkezi sisteme gececegim dese dusunmeden oyumu ona veririm.

rahatsız olmuyorum. çok iyi bir müslüman mıyım o konuyu tartışamam ama ezan sesi nedense bir iç huzur veriyor bana.

bu ülkeden de rahatsız olmaktır, bu topraklardan da rahatsız olmaktır. olacak iş değildir. ve böyle bir gerçeklik yoktur. her insanın ibadet etme özgürlüğü vardır. bu ülkede klise de var sinegog da... kimse kimseden rahatsız olamaz. dini olmayan, inancı olmayan bir insan bile bundan rahatsız olamaz. saygı duyulması gerekir. hele ki türkiye de. birde allah allah nidalarından ve tekbir sesinden rahatsız olanlar var. utanın gerçekten bu toprakların ataları yani dedelerimiz savaşlara bu nidalarla bu tekbirlerle girdiler.

ezan degil, kötü hoparlörlerin fullenmesi sonucu ortaya çıkan gürültülü ses rahatsız edicidir. keza bunu din dusmani olduğumdan demiyorum, milyar (evet milyar) lira bütçe alan diyanetin camilerinin hoparlörlerinden sanki parazitli radyo yayını dinliyormuşuz gibi uğultu yayan bir ses çıkıyor. hoparlörler fullenmek yerine düzeltilip daha guzel bir ses sistemi koysalar şu durumdan şikayetçi olan olacağını düşünmüyorum, istisnalar elbet olur ama niyetler onemlidir

çok rahatsızım, hatta rahatsız ötesiyim. kaçak yapısının yanındaki eski bir sokak lambasına hoparlör taktırıp avaz avaz bağırtan bir zihniyet var yanıbaşımızda. amacının bölgedeki yaşayanları rahatsız etmek olduğunu açıkça belirtti bizlere. ezan için civardan 300 küsur imza topladığı yalanı var, 6 sokaka ileride cami var zaten ve asla 300 kişi bile yaşamıyor bu civarda. yaşayanların çoğu dindar ve kindar değiller. yani çoğunluk asla değiller. buna rağmen burada yaşamayan bütün sülale ve ahbaplarını sanki burada yaşarmış gibi gösterip dilekçe yazmış onlar adına. işleri güçleri yalan dolan. evinden yayınladığı hoparlör camininkinden yüksek ses çıkarıyor. inanın caminin sokağında yaşamak daha gürültüsüz olurdu. belediye asla karışmıyor, valilik müezzine şikayet edin diyor. bu hopalörler son 10 yıl içinde belirdiler ve müezzine şikayet eden başka bir mahalle teker teker gayet tehdit edici ve kaba üslupla yazılmış cevap aldılar, mimlendiklerini düşünüyorlar. siz hala rahatsız olmayınız, manzara bu. sadece bununla kalmayacağı ortada. gövde gösterisini, güç gösterisini de aşıyor. bu insanların ileride ne yapabileceklerini düşünün. zaten buradaki bir kaçının üslubundan da başkalarına saygıları olmadığı ortada.

ezan olmayan bir yere git o zaman.
ulan gece kulübünde sağır olacak kadar yüksek sesle gavur müziği dinleyenler ezandan rahatsız oluyor.

mesela eskiden dolma bahçe camii'den olan muhteşemdi. özellikle ikindi. oraya gider ve dinlerdim. dindar olmadığım halde tüylerim diken diken olurdu. şimdi ucube kaçak yapı ve yalancı komşunun evinden çalan zır zır gürültüyü günde beş + kafasına estikçe sala, tüylerim başka nedenlerden diken diken oluyor bunu savunan kim varsa gebersin. mesela evinden git defol başka yerde yaşa ( sanki adım başı hoparlör yerleştirilmemiş gibi) diyen de gebersin. geberin.

ezanı çok güzel okuyan bir müezzin'in okuduğu bir ezan sesiyle hayatımda ilk kez ezan sesinden rahatsız olmamıştım bir sabah ezanında..
:( zira o vakte değin,ezan'a sıfır saygıyla yaklaşayan biriydim,bunları üzülerek yazıyorum çünkü öyleydi...fener'de fener rum patrikhanesinin hemen üzerinde haliç manzaralı muhteşem bir evin kiracısıydım.ev sahibim çok tatlı bir gay'di.evi zevkle,güle oynaya beni severek bana kiraya vermişti,bisikletimle ,kısa şortum,bandanam ve tarzımla onu dk.1,gol 1 fehtettiğimden uygun bir kiraya konratı yaptıktan sonra bahçe'nin dibinde,mismarcı camii görünüyordu,bahçemize komşu,minaresi ve görünen camii gövdesinin birazıyla, altta yokuşta biz,baya bir yüksekte,o civarın tepesi bir evdik.üstümde rahmetli yücel bey,altta ben ve bahçe sınırımızda mismarcı camii...
ben duymazdım o güne değin ezanları,o kadar hiç'ti benim için,ama bir süre sonra bir ezan sesi hayatımı kökünden değiştirdi.
her sabah o ses ezan okuduğunda ne kadar uykulu da olsam,kalkıp dinleyip yatıyordum.sabah ezanında duyuyordum o sesi.bir sabah koştura koştura koştura evimin bibindeki o ses'e koşup,camiiye daldım yazlık askılı,şortlu pijamamla..
fatih sınırı bir bölge,uzun şalvarlı,cüppeli,sarıklı mahmut efendi hz.'diye bilinen meşhur çarşamba'lı tipik bir kıyafetli sakallı,zayıf,ince uzun bir müezzin beni sabahın köründe o saçı başı açık,zıpır kıyafetle camiide görünce,benim bu ezanı siz mi okuyorsunuz?diye sorum karşısinda son derece ağırbaşlı,edepli bir başını yere eğip,evet ben okuyorum dedi..
benim tüm hayatımda duyduğum eenn güzel ezan sesi'siniz..bu güne dek bu kadar güzel ezan okuyanını duymadım,özür dilerim,ben yan bahçedeki evde oturuyorum,yataktan bu şekilde geldim nasıl böyle bir çılgınlık yaptım bilmiyorum sadece söylemek istedim pardon adınız ne? dedim.yine başını eğerek mesut dedi...eve gidip yattım...
ama derler ki,hidayete ereceklerin başının üzerine devrin imamı'nın başı gelirmiş.gölgesini koyarsa,o güne değin işitmeyen kulaklar açılır,duyar,görmeyen gözler görürmüş,işte ben de bu hikayedeki gibi,herhalde başını benim üzerinde gezdirdi ki ben,muhteşem bir bas'ın okuduğu,muhteşem bir makamda,muhteşem bir tarzla,okuyuşla,öyle bir okuyordu ki mesut hoca(sonradan her gün selamlaşıp,ayaküstü sohbetler,esini ve minik çocuklarını sevecek,ilim sohbetleri yapacak denli tanış olduk,o da hrp beni anlatırmış başkalarına:))hayatım boyunca sanki insanları rahatsız etmeyecek,uyuyanları uyandırmaktan çekinir bir edeple,asla sesini yükseltmeden oldukça mütevazi...ah anlatamam,şu an bu yazıyı yazarken bile kulaklarımda mesut hocanın sesi var..ben bir yıl sonra hidayete erdim.
başlangıç bir ezan sesiydi...çağırılmıştım,duydum geldim.koşarak..ki asırlardan,çağlardan,deistlikten,bir sürü bir sürü vs'leren hoplayarak çok adamlar ve anneler,babalar aşarak,allaha koştum.
başlangıç bir ses'ti..haydi namaza,haydi kurtuluşa diyordu...mesut hoca vesilesyle beni kendine aşık,mesut etti rabbim..
yani arkadaşlar,kimbilir kaç kişi'nin duymayan kulakları açılacak bi'gün...
devamını sonra anlatırım...

günde 5-10 kere 90 desibel gibi seviyelerin üzerine çıkan her şey rahatsız edicidir. hangi dine mensup olduğunuz ya da olmadığınızla bir ilgisi yoktur. tartışılması bile abes.

üniversitedeyken ev stüdyosu yapmıştık bir odayı. ekipman gerekiyordu. ithal ve güzel bir mixer almıştık. para da az kalınca ucuz bir power amfi bakalım dedik ve öğrendik ki "cami amfisi" diye bir şey varmış. demin nette baktım çoğu yerde "cami anfisi" yazılmış. türkçede "anfi" diye bir kelime olduğundan şahsen haberim yok. yani o kadar dandik bir şey, siz düşünün. gene de ekstra para bulup güzel bir amfi aldık.

neticede, iyi bir müzezzinin okuduğu ve güzel bir ses sistemiyle aktarılan ezan keyif bile verebilir bana lakin buna az rastlıyorum maalesef.

istiklal marşımızda geçen hiçbir şey rahatsız edici değildir.

ama her köşeye cami dikilmesiyle ezan bile siyasi çürümenin enstrümanı haline getirildi. mehmet akif'in derinliği nere, bunların mukallit üstadlarının sığlığı nere?

istiklal marşıyla kavgalı olanların, istiklal harbiyle meselesi olanların ve kutlu dava diyerek bitmek bilmez bir husumet, ebedi bir kin vurgusu yapanların; aynı zamanda her köşeye cami dikiciler olması manidar.

"şahadetleri dinin temeli" olan ezanı da bunlardan kurtarmaktır bize farz olan. şey said'lerden, iskilipliden ve fetö'den kurtardığımız gibi. milletin bir kısmının dinini; müslümanız diyerek, elli çeşit takıyeyle dejenere edenlerden kurtarmaktır bize düşen yine.

ülkenin içinden geçildi ve geçiriliyor siz hala orta çağ mevzularını tartışıyorsunuz. sonra neden ülke bu halde diye isyan ediyorsunuz. al işte şu başlık ülkenin özeti.

bir günde 5 defa, konuşmadığınız bir dilde, inanmadığınız bir tanrı için, gürültüyle, sizin için kutsal olmayan bir mekâna, sizin için kutsal olmayan bir eylemi yapmanız için çağrılmanız sizi rahatsız etmiyorsa, tebrikler, sizi iyi sindirmişler.

ben rahatsız oluyorum.

elektronik cihaz tasarımcıları kötü bir tasarım yaparsa, "lan cami amplifikatörü gibi olmuş" bu diye dalga geçilirdi. büyük bir kısmında distorsiyon düzeyleri muhtemelen %10'dan fazla cami amplifikatörü, bozuk sesi daha da bozuk hale getiren teneke hoparlörler olan camilerden insan kulağı için tehlikeli düzeyde bir sesle, 120db bağırtılan ve bu haliyle hemen hiçbir şey anlaşılmayan, arapça olduğunu sandığım höngürtüye ezan diyorlar. bundan rahatsız olmayanın fanatiklik düzeyini merak ediyorum. ezan başlayınca cami yakınındaki kuşlar kaçıyor, kediler sağır değilse saklanıyor, köpekler ulumaya başlıyor. bir eşeğin tüm höngürtü boyunca ve ineğin de ilk başta eşlik ettiğini gözledim.
birleşik arap emirliklerinde ezan dinledim. yanımdaki adam namaz kılmak istediği için hani şu bizimkilerin bir öğle vakti namaz kılacağı şam'daki emevi camisinde, minarenin tekinin tam altında ezan dinledim.
bu ne ya? günde beş kere, arapça da bilmeyen biri alıyor eline mikrofonu eeeeee, leeeeee, leleleeeeeleee diye bağırıyor. ne sözü anlaşılıyor. ne söylemeye çalıştığı sözleri notaya uydurabiliyor. ama hakkını verelim kafamıza tecavüz etmeyi iyi biliyorlar.
not edeyim: ankara'da akop öncesi günlerde bitişiğimdeki mescitin imamına bir daha o hünsa imama ezan okutursan hoparlörünü de mikrofonu da alır ikinize birden monte ederim demiştim. nitekim adam her vakit için kendi sesiyle ayrı bir kayıt yapmış onları okumuştu ezan diye.

hemen sağ çaprazımda bir cami var,onun yanında ise lise.
camiden okunan ezan da evimin içinde lisede çalan zilde.
ama herhangi bir rahatsızlık duymadım bugüne kadar.
birisi bilim birisi ilim.
not; deist bir insanım.

sabahın beşinde herkes evinde uyurken herifin biri birden son sesi açılmış cızırtılı bir hoparlörden bağırıyor. tıpkı gecenin bir yarısı herifin birinin davul çalması gibi. hastası, bebeği, işe gideni düşünmeden. bundan rahatsız olmamak mümkün mü. ya birden fazla dini inanç olan ülke olsaydık, her saat başı birileri için davullar çalıp hoparlörlerden birileri bağırsaydı? ona saygı buna saygı ne zaman kafa dinleyecek insanlar.
teknoloji çağındayız namaz saati için kur alarmını kalk. düğün yapanların başkasını düşünmeden yol kesmesi nasıl saçma ise, birileri ibadet edecek diye herkesin uyandırılması, rahatsız edilmesi de o kadar saçma.

sabah ezanından korkup uyanan dabbe sevgilileriniz ile birlikte hakkınızı arayabilirsiniz. canlı okumayan hocalar kapatılsın, sabah namaza giden herhangi biri de turn on tuşuna basabilir. turn on da ironik, genelde oradan çıkıyordu di mi? neyse.

insanların inançlarına saygı duyulmalı inancı olmayana da saygı duyulmalı. ne cami ne kilise sesine bu şekilde yaklaşılmamalı.