geceye bir umut bırak

bir gün herşeyin çok güzel olacağı umudu...

çocukların üstüne bombalar yağmayacak. umudum var gözyaşı dinecek.

zalimler kahrolsun. acı içinde kıvrandıklarını, inim inim inlediklerini görelim.

aynı gökyüzünü görebildiğimiz, aynı havayı soluyabildiğimiz, aynı gezegene basabildiğimiz sürece; sen ve ben imkansız değiliz.

umut daima acıya gebedir.

güneşe rağmen nasıl ıslak kalıyorsa kumsal,bizde kötü insanlara inat hep iyi olacağız.

göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar.

pardon, buraya olmadı bu.

belki yazar bana

bir gün o kız belki hatalarının farkına varıp özür dilemesini bilir. çünkü ben hata yapan birisini affedersem bu benim hatam olur.

sevgili sözlük.. bu biraz karl marx'ın mektubundaki gibi bir giriş olacak ve buraya büyük bir umut bırakacağım...

yürekten inanıyorum ! inanıyorum ki, onlar, size yaşattıklarının daha da acısını yaşamadan ölmeyecekler.
bu umut içerikli - ya da gerçekten acıyı deneyimlememiş olanlara göre kabaca olan sözcükler, acı çeken insanların, kendilerine acı çektiren insanların yaptıkları yanlarına kar kalmasın diye söyledikleri sözcüklerdir genellikle, biliyorum. biliyorum !
fakat, dışarıdan onlara baktığınızda ne kadar vicdanları yok gibi görünse de, yaradılış inkar edilebilir mi?
söylemek istediğim.. evet, onların da bir vicdanları var fakat sizin vicdanınızda olduğu gibi, hassas terazilere sahip değiller.
bengi dönüş gerçek olmasa bile, size yaşattıklarının tam olarak aynısını yaşamasalar bile, emin olun, pişman olacaklar.
emin olun, bir gün hiçbir dayanağı olmayan o vicdanları sızlamaya başlayacak..

emin olun ki iyi olmak, farkında olmak, yaradılışın bilincinde olmak; insanlara değer vermek, onlara bağlanmak, aşık olmak; iyi hissetmeleri için çabalar sarf etmek, güvenmek... bizlere hiçbir şey kaybettirmiş olmayacak.
iyi, kendinden hiçbir şey kaybetmeez.
hem düşünsenize, siz bu dünyaya üzülmek için mi geldiniz?
evet, duygular yaradılışımızda var. anlamsızlık yaradılışımızda var. uyumsuzluk yaradılışımızda var.. filozoflar halen bu duyguları araştırıyorlar !
üzülseniz bile, sıkıntılı dönemlerden geçseniz bile, çektiğiniz acı bazen göğsünüzü parçalıyor gibi ağır olsa bile, kazanan sizsiniz !

bu dönemler, size kötü şeyler yaşatan o insanların gerçek yüzlerini görmeniz, verdiğiniz değerin, ne kadar yorgun olursanız olun yine de kalbinizde onlar için taşımaya devam ettiğiniz o saf sevginin layığı olmadıklarını görmeniz için tam manasıyla fırsat sunan dönemler !

bırakın çirkinleşsinler. yalanlara gözlerinizi kapatın ! şöyle, ciğerlerinizi doldurun, temiiiz bir nefes alın.

siz, her şeyinizi kaybetseniz bile, aslında hiçbir şeyi kaybetmemiş olanlarsınız.
aksine, çektiğiniz acılar sizi olgunlaştırdı, kendinizi ve insanları daha iyi tanıdınız.
aamir khan ne diyordu? all is well. all is well. al is well.

yaşamayı yalnızca bir kez deneyimliyor olduğumuz şu güzel hayatta maalesef kötülük, ihanet, kaos, şiddet... hep var oldu ve olmaya devam edecek.
önemli olan, sizin hangi tarafta olduğunuz...

sabah ola hayrola.

ben beni sevme ihtimalini umut ediyorum bu gece, yarın sen beni sevmeyi dene

'kısa çöp uzundan hakkını alır bir gün' umudunu türküleştiren toprakların çocuklarıyız unutmayın.
nazım usta da demez mi:
"yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir" diye.. bu yüzden işte dostlar bu yüzden:
"öyle üzme kendini, öyle mahzun, öyle kırgın öyle ümitsiz.. yürü üstüne üstüne.." demez mi ahmed arif.. çünkü orada o güneş biliyorsun, ve doğacak mutlaka "al ve şafakleyin."
ama bir gün... mutlaka..! umutla kalın..

"uyuyalım
hiçbir sey olmasa sabah olur"