1.
belirli zamanlarda, ev kadınlarının misafir ağırlamak için yaptıkları toplantı.
devamını gör...
2.
yaprak sarmasının tatlı şerbetiyle buluştuğu o tabak.
devamını gör...
3.
kısırsız düşünülemeyen aktivite.o kısır olucak orada.
devamını gör...
4.
an itibarıyla evde kendi kendimize yaptığımız aktivite. dolmamız kekin sosuyla buluşmuştur.
buradan
buradan
devamını gör...
5.
zamana endeksli hayatlarımızın 24 saatlik periyodudur. tüm gün boyunca kariyeriniz için mücadele verirsiniz. sabahtan akşama kadar midenize kramplar sokacak kadar stres yaşarsınız. çevrenizdeki herkes sizinle tam bir rekabet halindedir. ardından gün biter. arabanıza atlarsınız. caddenin ışıklarını yavaş yavaş geçer eve varırsınız. size kapıyı açan biri yoktur, ama umrunuzda da değildir. üstünüzü çıkartır, sıcak bir duş alır, kadehinize birkaç yudum bir likör doldurur, bilgisayarda "ways to make you see"'yi açarsınız. tebrikler, cephedeki bir çatışmayı daha tamamladınız.
devamını gör...
6.
devamını gör...
7.
hayatımı sorguladığım günlerden olsa gerek bugün
devamını gör...
8.
günüm 2 kişilik bisiklete tek binen kız gibi geçiyor.
devamını gör...
9.
babası çöp toplarken kendisi ekranaa alarm sekmesi yansıyan telefonu kulağında tutup birisiyle konuşuyormuş gibi yapan çocuk gibiyin
devamını gör...
10.
kutsal kuran'da belirtildiği üzere birçok farklı gün vardır ve zaman görecelidir:
22:47 senden aceleyle azabı istiyorlar: allah, vaadine asla ters düşmez. şu da bir gerçek ki rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.
70:4 melekler ve ruh, miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselirler o'na.
32:5 iş ve oluşu gökten yere doğru çekip çevirir; sonra o o'na yükselip çıkar: bir günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir.
22:47 senden aceleyle azabı istiyorlar: allah, vaadine asla ters düşmez. şu da bir gerçek ki rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.
70:4 melekler ve ruh, miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselirler o'na.
32:5 iş ve oluşu gökten yere doğru çekip çevirir; sonra o o'na yükselip çıkar: bir günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir.
devamını gör...
11.
şu an hayatıma stresten üzüntüden mide kanserinin deseler hiç şaşırmam.
devamını gör...
12.
ömrümüzdeki sayısız zaman diliminden ibaret 24 saatlik süre zarfıdır.
bir gün doğar, bir gün ölürüz.
bir gün doğar, bir gün ölürüz.
devamını gör...
13.
devamını gör...
14.
yaşımdan mı yoksa yaşam biçimimden mi anlayamıyorum. o kadar ağır ilerliyor ki zaman. çalışıp uyuyorum defalarca. bana en az bir hafta geçmiş gibi geliyor ama takvime baktığımda henüz haftanın üçüncü gününde olduğumu görüyorum. zamana üzüldüğüm yok. onunla işim çoktan bitti. kendime içim gidiyor sadece. yeni başladığım her seferde olan bir şey bu. plan asla işlemiyor. asla kontrolü sağlayamıyorum. istediğim hayatı yaşayamıyor, istediğim düzeni kuramıyorum. isteğimin yanlış olduğu düşüncesini de değerlendirdim ancak başka bir isteğimin olmadığını gördüm. yanlış bile olsa artık o da yok. tamamen isteksizim.
devamını gör...
15.
çok yüksekten en dibe öyle bir dalgalanma yaşıyorum ki kendimle birlikte onu da sürükleyerek.
devamını gör...
16.
"today was a difficult day," said pooh.
there was a pause.
"do you want to talk about it?" asked piglet.
"no," said pooh after a bit. "no, ı don't think ı do."
"that's okay," said piglet, and he came and sat beside his friend.
"what are you doing?" asked pooh.
"nothing, really," said piglet. "only, ı know what difficult days are like. ı quite often don't feel like talking about it on my difficult days either.
"but goodness," continued piglet, "difficult days are so much easier when you know you've got someone there for you. and ı'll always be here for you, pooh."
and as pooh sat there, working through in his head his difficult day, while the solid, reliable piglet sat next to him quietly, swinging his little legs...he thought that his best friend had never been more right.
-- a.a. milne
there was a pause.
"do you want to talk about it?" asked piglet.
"no," said pooh after a bit. "no, ı don't think ı do."
"that's okay," said piglet, and he came and sat beside his friend.
"what are you doing?" asked pooh.
"nothing, really," said piglet. "only, ı know what difficult days are like. ı quite often don't feel like talking about it on my difficult days either.
"but goodness," continued piglet, "difficult days are so much easier when you know you've got someone there for you. and ı'll always be here for you, pooh."
and as pooh sat there, working through in his head his difficult day, while the solid, reliable piglet sat next to him quietly, swinging his little legs...he thought that his best friend had never been more right.
-- a.a. milne
devamını gör...