günün fıkrası

thomas; bahçesindeki çiçekleri mahveden, komşusu yaşlı bayan diana'nın köpeğini tekmeler
köpeğinin sesine çıkan bayan diana ile thomas arasında tartışma yaşanır, thomas iyice sinirlenir ve bayan diana'ya "domuz" der.
bayan diana olayı mahkemeye taşır.

hakim- bay thomas, bayan diana'ya domuz dediğinizi kabul ediyor musunuz?

thomas- evet efendim

hakim- kişiliğe hakaretten suçlu bulundunuz, bayan diana'ya 500 dolar tazminat ödeyecek ve özür dileyeceksiniz.

thomas- efendim, bir şey sorabilir miyim?

hakim- tabi buyrun?

thomas- bayan diana'ya domuz dediğim için suç işlemiş oldum, peki bir domuza diana diyebilir miyim?

hakim- tabii ki.. bu suç olamaz.

thomas, bayan diana'ya döner "özür dilerim diana"

dolar 3 liraya düşmüş.
fıkraların içerde zevkle dolaşacağı başlıktır.

yönetmen steven spielberg barda otururken yanına oturan çinli' nin yüzüne tokatı yapıştırmış. tokatı yiyen çinli, spielberg*e niye tokat attığını sorunca spielberg :
pearl harbor'u siz bombaladınız demiş.
çinli de pearl harbor'u kendilerinin değil, japonlar'ın bombaladığını söyleyince spielberg :
ha japon, ha çinli, ha vietnamlı, ne fark eder, hepsi aynı değil mi? demiş

bir müddet sonra bu kez de çinli, spielberg'in yüzüne tokatı patlatmış. bu sefer tokatı yiyen spielberg, sebebini sorunca çinli de :
titanik'i sen batırdın demiş.
spielberg de, titanik'i kendisinin değil, aysberg'in batırdığını söyleyince bu sefer de çinli şöyle demiş:
ha aysberg, ha carlsberg, ha spielberg, ne fark eder, hepsi aynı değil mi?

adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar:

-aranızda müslüman olan var mı?

korkudan kimse bişey diyemez. birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:

-ben müslümanım der.

bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. adam dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:

-amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin der.

yaşlı adam epey bir hayvanı kestikten sonra 'ben yoruldum başka birini bul' der.

adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:

-aranızda başka müslüman var mı? az önceki adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:

-ne bakıyosunuz ulan iki rekât namaz kıldırdık diye hemen müslüman mı olduk?
*

bunu da eklemezsek olmaz.
ülkenin özeti
adı türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş.

konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş.

birinci marangoz:

“500 tl'ye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.”

bürokrat ikinci marangoza dönmüş:

-siz aynı işi kaça yaparsınız?

-2,500 lira.

-nasıl olur bu kadar fiyat farkı?

-1000 bana, 1000 size... 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.

ihale ikinci marangoza verilmiş.

--- alıntı ---

einstein, newton ve pascal birlikte saklambaç oynamaktadır.

ebe olma sırası einstein'dadır ve gözlerini kapatır. 10'a kadar saydıktan sonra pascal koşarak kaçar ve saklanır. newton ise oldukça sakin bir şekilde, einstein'ın saydığı yerin önüne, yere her kenarı 1 metre olan bir kare çizer ve ortasına geçerek beklemeye başlar.

einstein 10'a ulaştığında gözlerini açar ve hemen "newton, seni buldum! ebe sensin!" diye bağırır. newton gülümser ve sakince şöyle söyler: "beni değil, metrekareye düşen newton'u buldun. yani senin bulduğun pascal'dır."

(onedio'dan alıntıdır)
--- alıntı ---

--- alıntı ---

bir fransız, bir alman ve bir türk müzede ‘adem ve havva cennet bahçesinde’ tablosuna bakıyorlarmış.

alman: “bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? adem ile havva mutlaka alman olmalı” demiş.

fransız, alman’a karşı çıkmış: “havva ne kadar güzel, adem ne kadar yakışıklı. bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz fransız olmalılar.”

türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:

“bunlar kesin türk’tür. üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hâlâ kendilerini cennette sanıyorlar.”

--- alıntı ---

moskova'da iki asker bir adamı durdurur. adam durmayıp koşmaya başlar ve askerlerden biri ateş edip adamı vurur.
arkadaşı sorar: "adamı neden vurdun?"
asker cevap verir: "sokağa çıkma yasağı yüzünden."
- ama sokağa çıkma yasağı henüz başlamadı ki, daha vakit var.
+ biliyorum ama bu adam benim komşum. vaktinde eve varması imkansızdı.

doların 10 tl olduğu gün parti hükümetinin vatandaş adına bedava 3 ağaç fidanı dikmesi.

bir palyaço varmış gülüyormuş... sonra sen müslüman değil misin lan ne gülüyorsun deyip dövmüşler.

üç zengin yahudi kardeş annelerine doğum gününde birer hediye almaya karar vermişler..
hediyelerini yolladıktan sonra aralarında sohbet etmeye başlamışlar.
birincisi demiş ki;
-' ben anneme kocaman bir ev aldım'.
ikincisi
-'ben bir limuzin aldım ve bir de şoför tutum.
üçüncüsü
-' benim hediyem hepinizinkinden güzel.
annemin tevrat'ı okumayı ne kadar sevdiğini ve gözlerinin iyi görmediği için artık eskisi gibi okuyamadığını biliyorsunuz. ona bütün tevrat'ı ezbere bilen büyük kahverengi bir papağan gönderdim.
onu eğitmek için 12 haham 12 yıl boyunca uğraşmış.
tevrat'ı ezberletmişler.
bu papağan için havraya 20 yıl boyunca 1 milyon dolar bağışlayacağım ama buna değer.
annem sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak.'
öbür kardeşler biz niye bunu düşünemedik diye hayıflanmışlar ve kıskanmışlarsa da bir şey dememişler.
kısa bir süre sonra anneleri üçüne de birer teşekkür mektubu yazmış.
birinciye,
-' abraham bu ev bana çok büyük geliyor. tek bir odası yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum.'
ikinciye,
-' mişon yolculuk etmek için çok yaşlıyım arabayı hiç kullanmıyorum ve şöför çok kaba.
' üçüncüye
-'solomon'cuğum, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensin.
her şeyin büyük maddi hediyeler olmadığını gösterdin. gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi...
teşekkür ederim.

temel uçaktan atlamış, dünyayı tutturamamış.

bir diktatör, yeni yıl için halka nutuk verirken kalabalık arasından birisi hapşurur. diktatör öfkeli bir şekilde "kim hapşırdı?" diye sorar. kalabalıktan çıt çıkmayınca öfkeden kuduran diktatör muhafızlarından birinci sırayı yaylım ateşine tutmasını ister. neredeyse 50 kişi cansız yerde yatıyorken, tekrar sorar. "kim hapşırdı?" yine ses soluk çıkmayınca ikinci sırayı da ateşe tutar. tekrar sorar; "kim hapşırdı?" yaşlı bir adam titreye titreye çıkar. "ben hapşırdım efendim." der, diktatör ise rahat bir nefes alıp gülümsyerek, "çok yaşa yurttaş." der.

müşteri: garson bakar mısın çorbamda sinek var.
garson: pardonn siparişleri karıştırmışım. heh heh.

adamın biri gece lenslerini çıkartıp baş ucundaki bardağa koyar ve uyur.
gece çok susar ve baş ucundaki bardağa su koyarak içer.
sabah adamda kabızlık olur ve doktora gider.

doktor, eğilin bi bakalım deyince,
adam eğilir, dr. malum yeri inceler. ıkın , bırak, ıkın, bırak komutları verir.

hasta eğikken durumunu merak edip doktora sorar...

beyfendi ben 30 senelik doktorum. 30 senedir eğil derim insanların gt lerine bakarım.
ilk defa bi gt ün bana baktığını ve göz kırptığını görüyorum.

adamın biri bara girmiş barmenden viski istemiş. tam viskisinden bir yudum alacak yukarıdan bir maymun inmiş ve viski bardağına penisini sokup kaçmış. adam şaşırmış, bir tane daha istemiş onu da tam icecekken yine maymun yukarıdan inip viski bardağına penisini sokup kaçmış. adam sinirlenmiş. barmene durumu izah etmiş. barmen adama "benim ilk iş günüm, bilemedim. siz isterseniz bu durumu şuradaki piyaniste sorun" demiş. adam barın köşesinde piyano çalan adama " viski bardağına ..kini batıran maymunu biliyor musun?" diye sormuş. piyanist istek parçası sanmis ve o müthiş cevabi vermiş "biraz mırıldanırsanız belki çıkarabilirim"

puhahahaha, cok komik değil mi?

bizler dilan polat , fatih terim fonuyla oyalanırken ülkede olup bitenlere bir dikkat çekmek adına gelsin fıkra;

lazın biri hergün bisiklet üstünde , arka selesinde de bir kum torbasıyla gürcistan gümrüğünden geçermiş. bir gün gümrük memuru bu durumdan kuşkulanmış. laza sormuş;

-dur bakalım. ne geçiriyorsun gümrükten?

laz vatandaş : ''kummm'' demiş. memur kum torbasına elini sokmuş karıştırmış gerçekten sadece kum varmış torbada. bu olaydan sonra aynı laz gümrükten bisikletle defalarca arkasında kum torbası olduğu halde geçmiş. bir gün rize'de bir kahvede lazla gümrük memuru karşılaşmış.

gümrük memuru :
-hemşerim, artık emekli oldum sana bir şey yapamam gerçekten ne geçiriyordun gümrükten?, demiş.

laz ''hehe'' demiş , ''bisiklettttttt.''

çok zengin bir adam iflas eder. durumu karısına anlatması gerekmektedir.

- karıcım her şeyi kaybettik. senin mercedes'le benim porsche 'yi satmalıyım ama bir hyundai alıp idare ederiz.
ayrıca bu villayı da satıp bir apartman dairesine kiraya geçmemiz gerekiyor.
beni sevdiğini biliyorum . bu durum duygularını etkilemez değil mi aşkım?

--- yok tabii ki etkilemez kocacım seni sonsuza kadar seveceğim ve çok özleyeceğim.

ülkelerin gizli istihbarat teşkilatlarının katıldığı bir yarışma düzenlenmiş. yarışmanın konusu bir zebrayi ormana saliyorsun ve en kısa sürede yakalayan birinci oluyor. yarışma başlamış cıa 5 dakikada zebrayi paket etmiş. sıra kgb'ye gelmiş onlar da 8 dakikada yakalamışlar zebrayi. mossad 15 dakikada işi bitirmis. sıra bizim mit'e gelmiş, 5 dakika 10 dakika 5 saat 10 saat derken 3 gün sonra bizim mit bir tane fili jürinin önüne koymuş. filin kulaklarinda elektrik kabloları, dötünde cop, gözleri mosmor her yeri yara bere. demişler getirdik zebrayi, jüri de "ama bu fil" demiş haliyle.
fil can havliyle "vallahi ben zebrayim" demiş.

türkiye cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir.