güzellik mi aşkı doğurur aşk mı güzelliği sorusu

aşk güzelliği doğurur diyorum. çünkü güzellik sıfatı, her ne kadar bize dayatılan, bir kalıba sokulmaya çalışılan bir kavram olsa da aslında, kişinin genetiğine, zihninde var olan bir takım kriterlere ve genelde bilinç altı sayılabilecek tarzda kişinin kendisinin bile fark edemediği bir takım özelliklere yakıştırılır.

güzellik kavramını iç güzellik olarak değerlendirirsek, güzellik aşkı doğurur. aşk anlık olmaz,olsa bile geçicidir. bir kişinin içini görmeden,onu tanımadan aşık oldugunuzu sanıyorsanız yanılıyorsunuz, aşık değilsiniz,hoşlanıyorsunuz. bir örnekle aşık olmayı tanımlarsam,tanıdıgın kişinin sevdiği şeyleri, üzüldüğü şeyleri bilip ona göre hareket etme inceliğinde bulunmaktır.

"tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar?" sorusunun daha insani versiyonudur. iç güzellik, dış güzellik, duygular vs. bunlar birbiri ile bütün olan kavramlar ve hiçbiri birbirinden daha önemli değil. bir kadını çok beğenebilirsin çünkü çok güzeldir ama aşık olamazsın yetmez. bir başka adam dünyanın en naif en ince insanıdır çok etkilenirsin ama aşık olmazsın çekici değildir. kimin güzel bulduğunu sen beğenmezsin, senin sevdiğini de başkası. bu tarz örnekler vermekle bitmez. o yüzden biran önce bunların bir bütün olduğunu ve hepsinin birleşimi ile aşkı oluşturduğunu kabullenmeliyiz.

güzellik aşkı doğurur. ilk kıvılcımın başlaması için karşı tarafta güzelliği görmek gerek. mevcut aşkım var boşa gitmesin aşık olayım demezsiniz.
birazcık daha açıklarsam. güzellik kime göre neye göre? iç güzelliğe aşık olmak için karşı tarafı tanımam gerek, tanıdıkça aşık olurum yani sonradan. dış güzelliğe aşık oluyorsam ilk beğenirim sonra aşık olurum yani yine sonradan.

yumurta tavuk misali

yıllarca bir kere dönüp bakmadığım, "tipim değil" mantığıyla hiç umursamadığım arkadaşıma tanıya tanıya aşık oluşumu ele alacak olursak, aşk güzelliği doğurur diyebilirim.

iç içedir. sana güzel gelmeyene aşık olamazsın, aşık olunca da güzel değilse bile en güzeli o'dur.

elbette ki aşk güzelliği doğurur.
güzellik insanın kör duygularını harekete geçirip, bilinç altında sadece sahip olma isteği uyandırır. ego devreye girer.

oysa aşık olanda ego yoktur, karşısındaki ona dünya güzelidir.

hormonlar aşkı doğurur, eğer güzellik de varsa katmerli olur.

guzelligin aski dogurdugu asklar yaslaninca kaza gecirince o guzellik elden gidince bitecegi icin askin guzelligi dogurmasi daha mantikli gibi

ilk hamleyi güzelliik yapar sonra birinin sebebi diğerinin sonucu olan kümülatif bir devridaim makinasına dönüşür.

aşkı sadece karşılıklı iki ruh doğurur, s*****im güzelliğinizi

bu biraz tavuk mu yumurtadan, yumurta mi tavuktan muhabbetine benziyor. ikisi de birbirine gebe diyelim gitsin.

bir başka yumurta-horoz denklemi.

efendim görselde ki hanımefendi,iran şah'ının eşi anis el-doleh’e ait. 145 kişinin aşık olduğu ve 13 kişinin uğruna intihar ettiği iddia ediliyor. ne kadar doğrudur bilmiyorum.
bizden bir örnek vereyim. mecnun'un leyla'sıda güzel bir kadın değilmiş sanırım.
mecnuna sorarlar,
- herşey bu çirkin leyla yüzünde mi?diye.
mecnun da yapıştırmış cevabı:
-sen hiç onu benim gözümden gördün mü ?
hatta güzelliğin on par'etmez bu bendeki aşk olmasa demiş aşık veysel.
örnekler dahada arttırılabilir ama sanırım yeterli.
neymiş efendim?
aşk güzelliği doğururmuş bence....

pek çok şey aşkı doğurabilir. güzellik, merhamet, kişinin ruhunda eksik kalmış parçalar, şartlar... kısacası pek çok şey. ama o aşk doğduktan sonra doğduğu yeri güzelleştirir. aşk güzelliği getirir yani.

aşkta güzellikte kişinin bakış açısıdır

kişiden kişiye değişebilen bir olgu olarak ele alınmalı her iki kavram da. aşk da güzellik de kişinin subjektif duygu ve düşüncelerine dayanmakla birlikte tamamen kanıtlanabilir nitelikler barındırmaz. şahsımca aşık olmak biraz körleşmek pahasına başkalarında kabahat bulmayı anlık bir dürtüyle bırakmak ve görmezden gelmek demektir.

sinizm adlı görüşü benimseyenlerce " insan tam anlamıyla bağımsız olmalıdır. mutluluk için bu zorunludur. yaşamın amacı elbette ki mutluluktur ve gerçek mutluluk insanı bağımlı kılan güzellik, lüks ve zenginlik gibi değerlerden uzak kalınarak sağlanır. sinist kavramı benimseyenler bazen bundan sıkılıp enerjisini kısa bir zamanda mucizevi bir biçimde inandığı bir hayal kırıklığına harcar. o an farkında olmasalar da aşkı doğuran güzellik kavramı, arzunun mantıksızlığına üstün gelebilir.

güzelliğin doğurduğu aşk kavramı kişinin yeni bir kimliğe bürünmesine sebebiyet verir. beslenen yoğun duygular artık ‘’ ben ‘’ kavramından uzaklaşmaya ‘’ benim hoşuma giden nedir ?‘’ sorusu yerine ‘’ onun hoşuna giden nedir ?‘’ sorusuna evrilmeye başlar. isviçreli ünlü yazar alain de botton ‘un ‘’aşk üzerine ‘’ adlı kitabında belirttiği gibi insanın doyurulmayı bekleyen bazı gereksinimleri vardır ve bu gereksinimler kimi zaman halisünasyonlar görmesine neden olur.

çölde kalmış susamış bir adam, gerçekte gördüğü için değil gereksinimlerinden dolayı su ve gölgelikler görür ve bunu da ‘’ vaha kompleksi’’ olarak tanımlar. aynı görüşten hareketle aşka duyulan gereksinim de bize ideal kadını hayal ettirir.

sonuç olarak güzelliğin mi aşkı doğurduğu yoksa aşkın mı güzelliği doğurduğu hiçbir zaman kesin yargılarla açıklanıp cevaplanamayacak sorulardır. her ne şekilde olursa olsun aşk kavramı içinde olgunluk ve saygı ortadan kalkınca kaybolup yok olma potansiyeli olan bir duygudur. bu saygının kaybolmasına ve neticesinde aşkın yitirilmesine sebebiyet veren onu tahrip eden en önemli faktör de ‘’ dil ‘’ dir. her ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın olgunluk, saygı ve dile hakimiyet aşkı ayakta tutabilecek yegane değerlerdir. bu değerlere bağlı kalarak yaşanılası aşklar yaşamanız dileklerimle.

güzellik aşkı tetikler daha doğru bir ifade olur.

güzellikten kastımız yüz güzelliğiyse bence o sadece bizde karşımızdakini tanıma isteği uyandırdı için aşka zemin hazırlar diyelim. onun dışında kesinlikle aşk güzelliği doğurur. dışarıdakilerin kusur saydığı hiçbir şeyi görmez gözün. o senin için en güzelidir.