farazi kayranın muhteşem albümüdür.
albüm 14 parçadan oluşur.
cenaze,mevsim olmayan mekanlar’ yangın olarak üçe ayrılır.
farazi lezzetli beatleriyle kayra derin lirikleriyle bir bütün albüm ortaya çıkarırlar.
çıktığı günden beri her hip hop dinleyicisinin aşık olduğu albümdür.
dinlenmesi mühimdir.
bir başyapıttır.


seninle iftihar ediyorum böyle yangın görmedim ben.

ölen biriyle hangi dilde sence nerede konuşulur ?


resimag.com/p1/bf85af8dd0ed.jpeg
devamını gör...
türkçe rap'in hafızalara kazınan efsane bir albümüdür. bu albümden aldığım zevki bir çok albümde alamıyorum. albümde 1 tane bile boş şarkı yok. efsane efsane.
devamını gör...
türkçe rap'in sessiz ve underrated hazinesidir. yaşayan, dinlerken size de nefes aldığını, yaşadığını hissettiren bir albümdür. ancak ne yazık ki an itibari ile spotify dan ulaşılamayan albümdür. ulaşılamama sebebinin farazi ve kayra arasında çıkan maddi anlaşmazlık olduğu söylentileri mevcut.
devamını gör...
benim için türkçe rap tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 3 albümü arasında yer alır. beatleri kulağı mest ederken sözleri içinizi parçalar.
devamını gör...

albümden hemen önce çıkan bu parça albümün ne kadar sağlam olacağının habercisiydi zaten.
devamını gör...
normalde rap ile aram kesinlikle yok, shoegaze, dream pop dinleyen bir insan evladı olmama rağmen beni bile içine çekmiş, bu topraklardan çıkmış eşsiz çalışmalardan biri olduğunu düşünüyorum bu albümün.

beatlerinden tutun şarkı sözlerine, şarkıların arasındaki sessizlikten tutun o sessizliğin göndermelerine kadar o kadar eşsiz ve güzeldi ki, yabancı bir ülkede bu yapılmış olsaydı inanılmaz farklı bir yere gelirdi, türkiye'de ise bi şey ne kadar underground ise o kadar şahane olduğundan dolayı böyle olması onu çok kült bir yere taşıdı ister istemez.

tek kelime ile eşsiz bir şey bu... o kadar eşsiz ki...
devamını gör...
farazi'nin beatlerine ve kayra'nın sözlerine her seferinde daha da eriyen biri olarak en sevdiğim albümlerden biridir kendisi. albümün her parçası ayrı bir güzel, her parçasında farklı bir hava var . her ne kadar farazi ve kayra anlaşmazlıklardan dolayı yüksek ihtimalle bir daha birlikte parça çıkartmayacak olsalar da bu albümü sunmuş olmaları bile yeterli benim için.
tam şu an dinlemeye gidiyorum albümü, bir süredir dinlemiyordum.
devamını gör...
farazi ve kayra’nın elbirliğiyle yaptığı bir şaheserdir.keşke aralarındaki dargınlık bitse de spotify’a yeniden gelse albüm.
devamını gör...
bir türkçe rap efsanesi; “hayalet ıslığı

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


yıllardır dinlediğim, dinlemeyi bırakmayacağım, benim için oldukça özel anlamlar taşıyan bu albümü inceleyeceğim sizlerle.
çayınızı, kahvenizi alın, sigaraları yakın,
başlıyoruz…

hayalet ıslığı albümü, farazi v kayra ikilisinin 13 eylül 2013 tarihinde yayınlamış oldukları 4. ortak albümüdür.

albüm tamamıyla boom bap tarz üzerine 15 parçadan oluşmaktadır.
albümdeki konuk sanatçılar ise;
karaçalı, da poet, sorgu, ağaçkakan ve type wheel’dir.
vinly obscura ise albümün scratchlerini atmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


albüm, hikaye boyunca 3 ana tema üzerine ele alınmış ve temayı içeren parçaların isimlerinin başında var olan temalar yazılmıştır.

-cenaze,
-mevsim olmayan mekanlar,
-yangın.


albümü incelediğimiz zaman kitap niteliği taşıyan olay örgüleri ortaya çıkmaktadır.
albümün anahtar kelimeleri;
yangın, fotoğraf, cenaze, ve kundakçı (katil)…

hepsini inceleyeceğiz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



1- dokunmayarayaparsın




hayalet ıslığı albümünün ilk parçası.
aslında dikkatlice bu giriş parçasını dinlediğimizde ve sözlerini incelediğimizde, bu parça vesilesiyle albüm boyunca anlatılan temada neler içerdiğini ve bizleri nasıl bir hikayenin beklediğini net bir şekilde anlayabiliriz.

“yine ne yaptın? yüzün gözün ne halde?
kaç defa dedim "gitme n'olur peşlerinden"


parça bu sözlerle start vermekte.
bu parçada var olan iki rapçinin olayların baş kahramanı olacağı bariz bir şekilde belli edilmiştir.

bu cümlelerle kayra, arkadaşı da poet’e seslenmektedir. da poet ve takıldığı bazı insanlar, yaşadıkları şehrin belalı tipleri ve illegal işleri gerçekleştiren kişilerdir.
da poet’in arkadaşı olan kayra, dp’in ve takıldığı insanların nasıl insanlar olduğunun farkında ve bundan oldukça rahatsız durumdadır.
da poet, birçok kez kadim dostu kayra’ya o insanlarla takılmayacağı için çokça sözler vermiş, lakin şarkının girişi olan cümleyi duyduğumuzda, verilmiş olan bu son sözün de tutulmadığı oldukça açık bir durum.
ek olarak, kayra; isim vermeden bir şehirden bahsetmekte aslında, albüm boyunca hikayeyi dinlediğimizde, bahsettiği şehrin bir taşra kent olduğunu anlayabiliriz.
sanatçımız kayra, doğma büyüme karabüklü olduğundan mütevellit, benim tahminime ve analizime göre, albümde geçen olaylar memleketi karabük’te gerçekleşiyor olabilir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


2- cenaze ı: ölüler konuşamaz




hayalet ıslığı albümünün ikinci parçası.
bu parçadan itibaren diğer parçalarla birlikte, albüm içerisinde var olan ve anlatılan hikaye, kronolojik olarak dinleyicilere aktarılmaya başlanmıştır.



ikinci parçanın sözleri, bu cümlelerle başlıyor.
sanatçımız kayra, bütün olan biten her şeyden rahatsız, sinirli ve bazı duygu durumlarıyla dalga geçiyor ve dizelerine bunları harikulade bir şekilde yansıtmış.

yaşadığı taşra kentte başına gelenlerden oldukça üzgün ve sinirli olduğunu şu cümleden anlayabiliriz;
“bak bu şehrin şakaları beni bir gün gebertecek”

akabinde ise özlem duyduğu mutluluk ve huzur duygularını, çocukluğunundan dem vurarak şu cümlelerle dile getirmiş;
“ailecek bi' kovboy filmi izlemekle saadet”

vakti zamanında trt’de pazar sabahları yayınlanan kovboy filmlerini ailesiyle izlediği zamanları dahi derin bir şekilde özlemekte ve içinde bulunduğu süreçten oldukça yorgun vaziyette olduğunu çok güzel bir şekilde ifade etmiş..

“kumarbazla ahbap kundakçıyla sırdaş”

albüm konuğu olan sanatçılardan birinin mensup olduğu karakteristik özelliklerini de tekrardan bu cümlelerle belirtmiş kayra, alenen isim belirtmiyor ki bu isim, albümün sonuna doğru ortaya çıkacaktır.
albümde anlatılan hikayeyi anlayabilmemiz için bu cümle oldukça önemli bir ipucu..

yani albümün ikinci parçası olan “ölüler konuşamaz”ın liriklerini incelediğimiz taktirde, hikayenin başlangıcının bir kundakçı tarafından çıkartmış olduğu yangın ile start vermesi ve olayların gelişmesi oldukça anlaşılır vaziyette belirtiliyor..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



3-cenaze ıı: kolonya




“bu helvalar neyin nesi? poşetler, ekmek
ilk defa kim öldü söyle, kim kiminle yaşlanır?”


albümün 3. parçası bu cümlelerle başlıyor.
anlaşıldığı üzere kayra, bir cenaze merasiminde bulunuyor ve vefat eden kişinin ölümünü hem kabullenememekte, hem de bir sonraki gün kendisi ve çevresi için hayatın kaldığı yerden devam edeceğinin bilincinde..

kayra, her ne kadar bu bilinçte olsa da, aslında oldukça bu durumun kendisinde hüzün yarattığını da gizleyemiyor..



“kolonyalar neyin tesellisi bi' söyle?
ölen biriyle hangi dilde sence ner'de konuşulur?
elli yıl düşünsem akla gelmez oldu
altı taksit kunduran kapı önünde durdu”


başta da bahsettiğimiz gibi kayra; ölümü kabullenemiyor demiştik.
cenaze merasiminde insanlara ikram edilen kolonyayı sorgulamasıyla bu gayet açık..
vefat eden kişi, kayra’nın oldukça sevdiği ve değer verdiği bir kişi olacak ki, bir cenaze merasimi geleneği olan, vefat eden kişinin ayakkabılarının kapı önüne koyulması kayra’nın oldukça zoruna gitmiş, o kişinin yanından ebedi ayrılacağına ihtimal dahi vermemiş.
ve kendi kendine çaresizce şu soruyu soruyor üzgün bir şekilde;

“ölen biriyle hangi dilde sence ner'de konuşulur?”

ölen bir kişiyle, sadece ve sadece fotoğraflarda konuşulur..

ve akabinde şu cümlelerle parça devam etmekte;



kayra, kendi iç dünyasına o kadar derin vaziyette kapılmış ki, iç dünyasında vefat eden kişiye de soruyor aslında dizelerde geçen bu soruları, ve farkına varıyor, o kişi artık yok;
“duymadığını unuttum”
ve tekrardan hüznünü yineliyor;
“hüsnü kuruntum”.




parça, bu dizelerle son bulmakta.
anladığım kadarıyla kayra, bu dizede şunları dile getiriyor olabilir;

“bu akşam uyumadan bir şarkı dinlemek cesaret”cümlesinde kayra, iki durumu ele almış olabilir lakin kesin olarak hangisini bizlere aktarmak istiyor bilemiyorum.
benim tahminime göre var olan iki ihtimal şunlar;

-kayra, yaşanan olaylardan sonra uyumadan şarkı dinlemenin, vefat eden kişiyi de hatırlatacağından dolayı artık güç olduğunu betimliyor olabilir,

-vefat eden kişinin uykuya dalmadan önce şarkı dinleme alışkanlığının olduğunu ifade ediyor olabilir. çünkü vefat eden kişi, yangından haberi olmadan can verecek ki haberi olsa zaten ölmezdi, tahminime göre merhum, şarkı dinleyerek uykuya dalıyor, yangında vefat ediyor ve kayra da hem bu durumun başına gelmesiyle korkmakla birlikte vefat eden kişinin böyle bir şekilde ölmesinden yakınıyor ve huzursuzca davranışlarını bu cümlede anlatıyor olabilir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


4- cenaze ııı: merhumun çalıntı gölgesi (feat. ağaçkakan, type wheel)







albümün 4. parçası, ağaçkakan’ın bu dizeleriyle başlıyor.
dizeleri baştan aşağı okuyup incelediğimizde, ağaçkakan’ın yangın esnasını anlattığını ve yangında yaralanan bir olay tanığı olduğu bariz belli.
her saat başı öten casio saatin iletmiş olduğu durum raporu, “koli bantlarıyla mühendis” cümlesiyle betimlediği olay yeri inceleme görevileri, yaralı olmasına rağmen ağaçkakan’ı olayın paniğiyle görmezden gelen akut görevlisi ve duygu durumundaki diğer karmakarışık duygular..
ağaçkakan, olabildiğince kendine has dilinde liriklerine yansıtmış yangını ve yangında kaybettiği merhumu.
ve şarkının devamında ağaçkakan’ın seslendirdiği nakaratı duymaktayız;



çınar dibi diye kastettiği çınar ağacı, benim tahminime göre, albüm kapağında var olan ağaç olabilir, merhum için hazırlanan mezar, çınar dibinden hazırlanmış.

akabinde ise 2. kısımda kayra’nın söylediği dizeleri duyarız.
kayra’nın söylemiş olduğu ikinci kısım, şu cümle ile sonlanıyor;

“merhumun çalıntı gölgesi bu evde hâlâ”

anladığım kadarıyla kayra, söylemiş olduğu cümlede, yangın vesilesiyle vefat eden merhumun, bir kundaklama yoluyla vefat ettiğini belirtiyor. yani merhum, kendi kendine ölmedi, öldürülmüş..

sonrasında ise parçanın 3. kısmını seslendiren type wheel’den seslendirmiş olduğu dizelerin bir kısmında şu cümleleri duyuyoruz;



bu dizeleri incelediğimde, yangında vefat eden kişinin type wheel olduğu kesinleşiyor..
dizelerde yer alan bazı cümleleri inceleyerek bu sonuca ulaşıyorum;

“neden kurtardım bu kent, ben fatih’i değilken?” cümlesini duyduğumuzda anlıyoruz ki, type wheel birilerinin canını fena halde sıkmış. ilk parçaların incelemelerini de ele alacak olursak, da poet’in tekin bir insan olmadığını ve sıkıntılı kişilerle birlikte şehirde karanlık işlere bulaştığını söylemiştim.
tahminime göre type wheel, da poet ile karşı karşıya kalarak bir şekilde dp’ye zarar verecek bir eylemde bulunarak dp’yi karşısına almış olabilir. eğer düşündüğüm tahmin böyle ise, intikam almak amacıyla type wheel’in ölümüne sebep olan kundakçı, da poet olabilir. bu sebeple incelemelerimde da poet’i bundan sonra kundakçı ve katil şüphelisi olarak ele alacağım.


“vurdum kafayı yattım saat bir değilken
gördüklerim rüyamın tam tabiri değilken”
“dışarıdan bakan adam bakar bir bok sanır
aklım kabul etmeyip tüm tahliliyle yok sayar
ben istisnayım kör talihiyle noksana”


type wheel’in bu cümlelerini incelediğimizde, merhum kişi dışarıdaki kundakçıyı aslında görüyor, lakin uyku sersemi olduğunu belirterek kundakçıyı gördüğü anı rüya sanıyor ve tam anlamıyla olayın farkına varamıyor.


“çünkü ten rengim eflatun kum tanesi
cehennemin sınır kapısından cennete düşüyorum”


type wheel, yanarak vefat ettiğini bu dizelerde bizlere kesinleştiriyor, bedeni yandıktan sonra ten renginin eflatun kum tanesi rengine doğru evrildiğini net bir şekilde bizlere anlatıyor ve yangından sağ çıkamadığını bizlere anlatıyor..


bu entry’de, hayalet ıslığı’ın ilk teması olan “cenaze” temasını ele alarak incelemelerde bulundum.
albümün devam niteliğini taşıyan “mevsim olmayan mekanlar” temasını, bir sonraki entry’mde inceleyeceğim.
bir sonraki incelemede görüşmek üzere..*
devamını gör...
bir türkçe rap efsanesi; “hayalet ıslığı” (part 2)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

selamlar.
bir önceki entry'mde, farazi v kayra'nın çok değerli albümü olan hayalet ıslığı'nda yer alan şarkıların oluşturmuş olduğu cenaze konusunu ele alıp albümün ilk parçalarını ele alıp irdelemiştik.

önceki yazımda analiz ettiğim "hayalet ıslığı: cenaze" temasını okumak için; #2873622

yazacak olduğum bu yazıda ise, hayalet ıslığı albümünün devam niteliği taşıyan konsepti olan mevsim olmayan mekanlar başlığı altındaki şarkılarında bulunan sözleri inceleyerek, albümün içinde var olan hikayeyi açıklığa kavuşturmaya devam edeceğiz.

çayınızı, kahvenizi alın, sigaraları yakın,
başlıyoruz…

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


5-mevsim olmayan mekanlar ı: fotoğraflarda ölümü görüyorum





albümün 5. parçası olan fotoğraflarda ölümü görüyorum", aslında bir şarkı değil. bu parça, albüme yerleştirilmiş bir skittir.

(bkz: skit nedir?)
-skit, hip hop albümleri içerisine yerleştirilmiş, genellikle sanatçıların kendileri tarafından yazılıp icra edilen ya da filmlerdeki sahnelerden alınan ses biçimidir.

albümün 5. parçası olan bu skit ise, şener şen ve şevket altuğ'un başrolde oynadığı 1992 yılında vizyona giren gölge oyunu filminden alınmıştır.
skit'in alt yapısı ile, albümün prodüktörü olan farazi sayesinde oldukça duygulu bir parçaya dönüştürülmüştür.
albümün konseptine oldukça uygun bir seçim olduğunu düşündüğüm bu skit, albümün ana temasını oluşturan etmenlerden birisidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


6-mevsim olmayan mekanlar ıı: ayaz meyhanesi



hayalet ıslığı'nın altıncı parçası.
bu parçanın başlangıcıyla kayra, karşımıza, yangında kaybettiği arkadaşının ölümünü kabul etmiş bir vaziyetle karşımıza çıkıyor ve ölüm olgusunun hayatımızın tek gerçeğini olduğunu bir kez daha anlamış oluyor.

yalnız, ölüm olgusunu kabullenen kayra, bu parçanın sözlerini incelediğimizde sadece ölümü değil, geçirdiği zamanı, çocukluğunun, hatta ilk aşkını dahi liriklerine yansıyarak bizlere oldukça duygusal bir şekilde anlatıyor.

ayaz meyhanesi, şarkının adından da anlaşılacağı üzere, kayra'nın bulunduğu taşra kentte varlığını gösteren bir meyhane.
tahminimce kayra, albüm boyunca bahsettiği dostlarıyla bu meyhanede bolca vakit geçirmiş, kendisi için anılarında var olan bir mekan.



bu dizede kayra, çocukluğundan yetişkinliğine kadar kendisine eşlik etmiş, anılarında yer tutmuş ögeleri bahsederek yine geçmişine duyduğu özlemi ve arkadaşlık ilişkilerini arıyor.
bu özlemin temel sebebi ise, yangında kaybettiği arkadaşına olan üzüntü..



kesin olmamakla birlikte tahminime göre kayra, ilk aşkını da oldukça özlemiş vaziyette. bu cümle ile tespitim desteklenebilir.



kayra, yaşadığı son olaylarla kendine dair inancını da kaybetmiş olduğunu, parçanın son dörtlüğünde bizlere yansıtmış durumda..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


7-mevsim olmayan mekanlar ııı: (bir) fotoğrafın rüyası



hayalet ıslığı albümünün 7. parçası.
yapmış olduğum analizlere göre kayra, bu parçada tamamiyle kendisiyle yüzleşip bu şarkıda kendisini konuk ediyor.

şarkının başlangıcı, "hayalet olana dek beklemek mi gerek acep?" sözlerinden oluşan scratch'iyle başlıyor.

bu scratch, ceza‘nın 2002 yılında yayımlanan, prodüktörlüğünü sagopa kajmer'in üstlendiği ve albümdeki bütün beatlere sagopa kajmer'in imza attığı med cezir albümünde yer alan ve albüm ile aynı adı taşıyan, “medcezir” parçasından alınmıştır.





bu dizede kayra, rüyalarımızın ve hayallerimizin gerçekliğinin oldukça farkına varmış olmasına rağmen, yaşam gösterdiğimiz dünyaya tekrardan dönüp baktığında realist bir şekilde yaşamanın aslında ne kadar sancılı olacağını liriklerine yansıtmış.
veya hayallerde, rüyalarda yaşamayı bırakıp, düşlerimizi gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğunu...

buradan da anlayacağımız husus, kayra, oldukça hayallerinin peşinde koşan, hayal gücü oldukça geniş olan birisi, ama bu durum ona acı çektirmekte,
çünkü hayallerinde asla bir kayıp vermemiş kayra, ki yangında arkadaşını kaybetti.
bu durum onu oldukça mahvetmiş durumda..



kayra, her gece geçmişi düşündüğünü anlatıyor bu dizelerde.
geçmişi bir fotoğraf karesi olarak betimlediğini düşünüyorum.
öyle ki, geçmişin ne denli bu kadar hızlı geçtiğini anlayamamakla birlikte, arkadaşlarının çocuklarını betimliyor bizlere zamanın nasıl bir rüya olduğunu.. (yirmi yıllık arkadaşların çocukları)

kayra geçmişe o kadar özlem duyuyor ki, yatıya kaldığı tüm evlerin fayansları bile halen zihninde, ki yatıya kaldığı evler, tahminimce arkadaşlarının evleri.



yalnızlık, kayra tarafından da böyle anlatılabilirdi zaten..
"sürekli kontra yalnızız defansta" diyerek hem yalnızlığını anlatıyor,
hem de kendini eleştiriyor kayra "ucuz romanlar okuyorsun ve ben de duyuyorum" diyerek.

aslında roman konusunda tam emin değilim, lakin bu parça tam anlamıyla yangın ve arkadaşlarından ziyade kendini ele aldığı bir parça olduğu için böyle düşünüyorum.

"ortalar güzel kayra sade ıskalar" cümlesinde ise kayra, farazi'nin beatlerini, kendisine açılan bir ortaya benzetiyor.
kendisinin de sadece ıskalayabileceğini vurguluyor. (bkz: farazi v kayra)



öyle takıntılı bir hale getirmiş ki geçmişi kayra, bu dizede geçmişe duyduğu özlemin kendisini artık yorduğunu, yaşlandırdığını belirtmekle birlikte, geçmişinde hem yarım kaldığını, ve hep de yarım kalacağını vurgulamış..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



8-mevsim olmayan mekanlar ıv: bir eve hangi gün gidilmez



hayalet ıslığı albümünün 8. parçası.

bu parçaya gelene kadar, bir yangın sonrası kaybettiği arkadaşı vesilesiyle kayra'nın albüm boyunca bizlere yansıtmış olduğu lirikler, tamamiyle ölüm teması üzerine olduğunu inkâr edemeyiz.

peki, bir eve hangi gün gidilmez?
kayra'ya göre, bir eve cenaze olduğu gün gidilmez..

o gün, kayra için bir eve gidilmeyecek tek gündür.



ve anlatmaya başlıyor kayra bu sözlerle.
parçaya girişine bu cümlelerle start veriyor.




yani diyor ki kayra;
"keşke "ölme" diyerek ölümleri durdurabilsem."
ve pası lambalara atıyor, çünkü kayra için ölüm bir karanlık gibi.
ama bahsettiği avizelerden yayılan ışık, sarı.
"yoksa hâlâ rengi yok mu dünyanın gözünde?" cümlesiyle bir kere daha sorguluyor kayra.
lakin kayra, bir hüzün içerisinde olduğundan mütevellit ve avizelerin de sarı ışık yaymasıyla dikkat çekilerek kayra için dünyanın rengi sarı.
çünkü sarı renk, hüzün ve özlemin rengidir..





lirikte bahsettiği "geçen arabalar" cenazenin konvoyu.
"fiyakalı ve telaşeli olanlar" cenaze merasimine eşlik edenler..
belli ki ölülerin kendisidir de onlar aslında. cenaze günü herkes hüzünlü olduğundan..
"komşudan gelen tabaklar"sa cenaze evine getirilen yemekler..

kayra, bu parçada yine tahminime göre, yangında vefat eden arkadaşının cenaze merasimine katılmasıyla içinde oluşan burukluğu bir kere daha anlatmış bizimle.
lakin bu sefer ölümü kabullenmiş bir kayra çıkıyor karşımıza..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


9-mevsim olmayan mekanlar v: unutulanlar (feat. karaçalı)



hayalet ıslığı albümünün 9. parçası.
bu parçada kayra'ya karaçalı da eşlik etmektedir.



karaçalı'nın yazdığı bu lirikleri inceleyelim.
gözündeki "buz kırıkları", karaçalı'nın göz yaşlarını betimliyor.
"yanan mendil" ve "dinamit", karaçalı'nın psikolojisini betimliyor ki, yanan mendili ben molotof kokteylinin ucuna yerleştirilen bez parçası olarak ele aldım, dinamit ise zaten patlayıcı madde.
bu ikisini ele aldığımda karaçalı, sicili kabarık olan bir suçlu olarak karşımıza çıkıyor.

"kimim ben? burası ne? ağlamanın bedeli ne?" cümlesi ise her şeyi ortaya çıkartıyor.
karaçalı'nın parça boyunca bizlere hapisten seslendiğini net bir şekilde söyleyebilirim, çünkü bulunduğu mekanı "burası ne?"
diye sorgulayarak bir hüzün içerisinde olduğunu anlayabiliyoruz.



hepimiz mahalle aralarında kurulan pazarlara denk gelmişizdir.
pazarlar hava karardığında kapanır ve etrafa dağınık bir görüntü kalır.
karaçalı bura bahsettiği kişi gittiğinde darmadağın olduğunu bu cümlelerle harika bir şekilde betimlemiş..



karaçalı bu liriklerde üçüncü bir şahıstan bahsediyor anladığım kadarıyla.
belirlemiş olduğum tespite göre karaçalı, bu cümle dahil, kendi verse'ündeki bütün cümleleri yangında ölen type wheel'i anlatıyor.

tahminimce karaçalı ile type wheel, bence kardeşler.

önceki yazımda hatırlarsanız, da poet'i kundakçı şüphelisi olarak ele almıştım ve da poet ve takıldığı bazı insanlar, yaşadıkları şehrin belalı tipleri ve illegal işleri gerçekleştiren kişileriydi.

type wheel, ise, yanarak vefat ettiğini bu dizelerde bizlere kesinleştirmişti;



hatta type wheel bedeni yandıktan sonra ten renginin eflatun kum tanesi rengine doğru evrildiğini net bir şekilde bizlere anlatıyor ve yangından sağ çıkamadığını bizlere belirtiyordu.

"neden kurtardım bu kent, ben fatih’i değilken?” cümlesini duymuştuk type wheel'den,
tahminime göre type wheel, da poet ile karşı karşıya kalarak bir şekilde dp’ye zarar verecek bir eylemde bulunarak dp’yi karşısına almış olabileceğini söylemiştim.

şimdi tahminlerimi kesinleştirecek olursak, bence type wheel, da poet'i karşısına karaçalıyüzünden almış olabilir.
karaçalı ile type wheel'in kardeş olabileceğini söylemiştim. karaçalı'nın, da poet'in yanında yer alan serserilerden biri olduğunu düşünüyorum ve bence karaçalı, da poet yüzünden hapse giriyor.
karaçalı'nın kardeşi olan type wheel'in ise bu durumu hazmedemeyerek da poet'i karşısına aldığı argümanını oldukça olası buluyorum.




ve karaçalı, hapiste dinlediği radyoda çalan şarkılarla unutamadığı kişi yad ediyor sürekli.
lakin karaçalı'nın, kardeşi olduğunu düşündüğüm type wheel'in yangında öldüğünü bildiğini sanmıyorum. çünkü karaçalı'nın liriklerini incelediğimizde type wheel'i betimleyen pek bir cümle yok.
tahminimce karaçalı, aşık olduğu kişiyi betimliyor olabilir.

veya tam tersi, karaçalı, bu dizelerle kardeşi olduğunu düşündüğüm type wheel'i de anlatıyor olabilir, bilemiyorum..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



10-mevsim olmayan mekanlar vı: kar



hayalet ıslığı albümünün 10. parçası.

bu parça, nerdeyse tamamıyla cenaze ve yangın temasından uzak bir şekilde ele alınmış.
hatta parçanın liriklerini ayrıntılı bir şekilde incelediğinizde protest bir tavırla kaleme alınan cümlelere rastlamanız oldukça doğal.

cenaze ve yangına en uygun lirikler ise, parçanın nakaratıdır;



merasim, kelime anlamıyla tören anlamına geliyor.
albümde bahsedilen tek merasim ise cenaze.

type wheel'in yangında ölen kişi olduğunu kesinleştirmiştik.
"ürküten havadisiyle merasimde kan tüter" cümlesini incelediğimizde, havadis kelimesi, ilgi ile karşılanabilecek haber anlamında kullanıldığı için cenaze töreninde kayra'ya iftira atılmış olabilir.
yani type wheel'in yangında ölmesine sebep olan kundakçı, halk arasında kayra olarak dilden dile dolaşıyor ve en sonunda kayra'nın kulağına bu haberler ulaşıyor.

kayra ise bu durumdan oldukça rahatsız ve ne yapacağını bilmemekle birlikte daha da karanlığa gömülüyor..


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bu entry’de, hayalet ıslığı’ın ikinci teması olan “mevsim olmayan mekanlar” temasını ele alarak incelemelerde bulundum.
albümün son teması olan “yangın” temasını ve albüme konu olan hikayeyi bir sonraki entry’mde inceleyeceğim.
bir sonraki incelemede görüşmek üzere..
devamını gör...
farazi kayra deyince akla gelen ilk album. kult.
devamını gör...
ıslığıma gömüyorum kalbimdeki sözleri.

devamını gör...
selam sevgili yazarlar bugün sizlere farazi v kayranın belki de yaptığı en detaylı iş olan hayalet ıslığı albümünün hikayesinden bahsedeceğim çaylarınızı aldıysanız başlayalım.

hikayeye albümün ilk kısmı olan cenaze ile başlıyoruz bu kısımda merhumun çalıntı gölgesi, kolonya, ölüler konuşamaz şarkıları yer alıyor isimlerinden de anlaşılacağı üzere ölüm temalı bir hikaye söz konusu. albümün bu kısmında bir yakınını kaybetmiş herkesin hak vereceği gibi kabullenememe söz konusu "bu helvalar neyin nesi" derken bunu anlayabiliyoruz. sahi ölüm böyle değil midir? her zaman rüya gibi gelir yarın o kişinin geleceğini sanarız ama o kişi çoktan gitmiştir.


hikayemize albümün ikinci kısmı olan mevsim olmayan mekanlar ile devam ediyoruz burada ayaz meyhanesi, bir fotoğrafın rüyası, bir eve hangi gün gidilmez, unutulanlar ve kar şarkıları bizleri bekliyor. bu kısımda artık ölümü kabullenmiş birinin sözlerini dinliyoruz. ve bir eve hangi gün gidilmez şarkısındaki sorunun cevabı olarak; bir eve cenaze günü gidilmeyeceğini çünkü kimsenin kapıyı açmayacağını anlıyoruz.


üçüncü kısım olan yangında ise aslında tüm taşlar yavaştan yerine oturuyor önceki kısımlarda yer alan "seninle iftihar ediyorum böyle yangın görmedim ben" gibi sözlerin ve albümün merkezindeki ölümün sebebinin yangın olduğunu öğreniyoruz ve bu bölümde sandığımdan herkes babam gibi gülecek ve 15 eylül 1966 şarkılarını dinliyoruz yangını, ölümü ve kabullenişi tekrar gözden geçiriyoruz artık ölen ölmüş ve toprağa verilmiştir söylenecek pek fazla söz kalmamıştır.

veee kapanışı dobro vecer ile yapıyoruz anlamı hırvatça iyi geceler olan şarkı dinleyicilere görüşürüz mesajını veriyor ve albümü sonlandırıyor.

gelecek sefere bütün ayazların ortasında albümünü inceleyip veyselin iç dünyasına ineceğiz görüşmek dileğiyle..
devamını gör...
bu albume en iyi incelemeyi ustteki entrylerde zamaninda rahmetli puura 2 ayri bolumde yazmisti zaten. kendisini tekrardan yad etmis olalim seni seviyorum dostum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hayalet ıslığı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim