21.
dinin evveli o nu tanımak; o nu tanımanın kemali; o nu tasdik etmek.
o nu tasdik etmenin kemali; o nu bir bilmek.
o nu bir bilmenin kemali; o na karşı ihlaslı olmak.
o na karşı ihlaslı olmanın kemali; o ndan sıfatları nefyetmektir.
zira her sıfat, sıfat sahibinden ayrıdır. aynı şekilde her sıfat sahibi de, sıfattan ayrıdır. dolayısıyla allah ı tavsif eden; o nu başkasına eşlemiş olur.
o nu eşleyen; o nu ikilemiş olur.
o nu ikileyen; o nu parçalara ayırmış olur.
o nu parçalayan; o nu tanımamış olur.
o nu tanımayan; o nu işaret eder.
o nu işaret eden; o nu sınırlamış olur.
o nu sınırlayan; o nu saymış olur.
neyin içindedir diyen; o nu bir yerde sanır. o na mekan isnad eder.
neyin üstündedir diyen; yerleri o ndan boş bilmiş olur.
allah sonradan olmaksızın vardır.
mevcuttur; yokluğu tatmaksızın.
her şeydedir; eşleşmeksizin.
her şeyden başkadır; ayrılmaksızın.
faildir; hareket ve alet olmaksızın.
görendir; yarattıklarından gören yokken.
tektir; kendisi ile varlığında ünsiyet edineceği ve yokluğunda dehşete kapılacağı."
(nehcul belağa)
o nu tasdik etmenin kemali; o nu bir bilmek.
o nu bir bilmenin kemali; o na karşı ihlaslı olmak.
o na karşı ihlaslı olmanın kemali; o ndan sıfatları nefyetmektir.
zira her sıfat, sıfat sahibinden ayrıdır. aynı şekilde her sıfat sahibi de, sıfattan ayrıdır. dolayısıyla allah ı tavsif eden; o nu başkasına eşlemiş olur.
o nu eşleyen; o nu ikilemiş olur.
o nu ikileyen; o nu parçalara ayırmış olur.
o nu parçalayan; o nu tanımamış olur.
o nu tanımayan; o nu işaret eder.
o nu işaret eden; o nu sınırlamış olur.
o nu sınırlayan; o nu saymış olur.
neyin içindedir diyen; o nu bir yerde sanır. o na mekan isnad eder.
neyin üstündedir diyen; yerleri o ndan boş bilmiş olur.
allah sonradan olmaksızın vardır.
mevcuttur; yokluğu tatmaksızın.
her şeydedir; eşleşmeksizin.
her şeyden başkadır; ayrılmaksızın.
faildir; hareket ve alet olmaksızın.
görendir; yarattıklarından gören yokken.
tektir; kendisi ile varlığında ünsiyet edineceği ve yokluğunda dehşete kapılacağı."
(nehcul belağa)
devamını gör...
22.
hz. ali kendisinden öğüt isteyen bir adama şöyle buyurdu;
"amelsiz ahiretten ümidi olan ve uzun arzularla tövbeyi geciktiren kimse gibi olma; o kimse, dünya hakkında zahitler gibi konuşur; fakat dünyayı isteyenlerin yaptığını yapar; ondan ne kadar verilse doymaz, men edildiğinde kanaat etmez. verilenin şükründen aciz olur, baki kalandan arttıkça ister. başkalarını münkerden(kötülükten) nehyeder; ama kendisi o işten el çekmez. iyiliği emreder; emrettiği şeyi kendisi yapmaz. salih kimseleri sever; fakat onların yaptığını yapmaz. günahlara buğz eder; oysa o da onlardan biridir. günahlarının çokluğu sebebiyle ölümden korkar; ama ölümden korkmasına sebep olan şeyi (günahı) işlemeye ısrarla devam eder. hastalanırsa, pişman olur; sıhhate kavuşursa, gaflete dalıp korkusuz ve endişesiz olur. afiyette olduğu zaman, bencilleşir; belaya düşünce, ümitsizliğe kapılır. bela isabet edince sızlanarak duaya koyulur; (genişliğe ve rahatlığa) erişirse, gururla allah tan yüz çevirir. nefsi, zannettiği şeyde ona galebe çalar; ama yakin ettiği şeyde nefsine galip olmaz.
günahı kendi günahından az olanın akıbetinden korkar; ama kendisi için amelinden daha fazlasını ümit eder. müstağni olursa azar ve fitneye düşer; fakir olursa, ümitsizliğe ve gevşekliğe kapılır. amel yaptığında kusur eder, istediği zaman aşırı gider. bir şehvet kendisine yönelirse, günahı öne geçirir, tövbeyi erteler. bir mihnete uğrarsa, dinin hükümlerinden uzaklaşır. ibret alınacak şeyler anlatır; fakat kendisi ibret almaz. çok öğüt verir; fakat kendisi öğüt almaz. o, sözle yol gösterendir; ama ameli pek azdır. fani olacak şeylerde yarışır; baki kalacak şeylerde müsamaha (ihmal) eder. ganimeti (allah a kulluğu) zarar sayar; zararı (günahı) ise ganimet bilir. ölümden korkar; ama fırsatı elinden çıkmadan iyi amellere koşmaz. başkasının günahını büyük sayar; kendi itaatini çok görür. insanları sürekli kınar; ama kendini över. ona göre zenginlerle eğlenceye dalmak, fakirlere beraber olmaktan daha sevimlidir. başkalarına karşı kendi lehine hükmeder; ama başkaları için kendi aleyhine hükmetmez. başkalarını irşad eder; ama kendisini saptırır. ona itaat edilir; o ise isyan eder. kendi hakkını tam olarak alır; ama başkalarının hakkını kamil bir şekilde vermez. rabbi nin emri dışında halktan korkar; ama yaratıkları hakkında rabbi den korkmaz."
"amelsiz ahiretten ümidi olan ve uzun arzularla tövbeyi geciktiren kimse gibi olma; o kimse, dünya hakkında zahitler gibi konuşur; fakat dünyayı isteyenlerin yaptığını yapar; ondan ne kadar verilse doymaz, men edildiğinde kanaat etmez. verilenin şükründen aciz olur, baki kalandan arttıkça ister. başkalarını münkerden(kötülükten) nehyeder; ama kendisi o işten el çekmez. iyiliği emreder; emrettiği şeyi kendisi yapmaz. salih kimseleri sever; fakat onların yaptığını yapmaz. günahlara buğz eder; oysa o da onlardan biridir. günahlarının çokluğu sebebiyle ölümden korkar; ama ölümden korkmasına sebep olan şeyi (günahı) işlemeye ısrarla devam eder. hastalanırsa, pişman olur; sıhhate kavuşursa, gaflete dalıp korkusuz ve endişesiz olur. afiyette olduğu zaman, bencilleşir; belaya düşünce, ümitsizliğe kapılır. bela isabet edince sızlanarak duaya koyulur; (genişliğe ve rahatlığa) erişirse, gururla allah tan yüz çevirir. nefsi, zannettiği şeyde ona galebe çalar; ama yakin ettiği şeyde nefsine galip olmaz.
günahı kendi günahından az olanın akıbetinden korkar; ama kendisi için amelinden daha fazlasını ümit eder. müstağni olursa azar ve fitneye düşer; fakir olursa, ümitsizliğe ve gevşekliğe kapılır. amel yaptığında kusur eder, istediği zaman aşırı gider. bir şehvet kendisine yönelirse, günahı öne geçirir, tövbeyi erteler. bir mihnete uğrarsa, dinin hükümlerinden uzaklaşır. ibret alınacak şeyler anlatır; fakat kendisi ibret almaz. çok öğüt verir; fakat kendisi öğüt almaz. o, sözle yol gösterendir; ama ameli pek azdır. fani olacak şeylerde yarışır; baki kalacak şeylerde müsamaha (ihmal) eder. ganimeti (allah a kulluğu) zarar sayar; zararı (günahı) ise ganimet bilir. ölümden korkar; ama fırsatı elinden çıkmadan iyi amellere koşmaz. başkasının günahını büyük sayar; kendi itaatini çok görür. insanları sürekli kınar; ama kendini över. ona göre zenginlerle eğlenceye dalmak, fakirlere beraber olmaktan daha sevimlidir. başkalarına karşı kendi lehine hükmeder; ama başkaları için kendi aleyhine hükmetmez. başkalarını irşad eder; ama kendisini saptırır. ona itaat edilir; o ise isyan eder. kendi hakkını tam olarak alır; ama başkalarının hakkını kamil bir şekilde vermez. rabbi nin emri dışında halktan korkar; ama yaratıkları hakkında rabbi den korkmaz."
devamını gör...
23.
"haksızlık karşısında eğilmeyin. çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz."
ateist olsam da bu sözünü severim. alevi dostlara selam olsun.
ateist olsam da bu sözünü severim. alevi dostlara selam olsun.
devamını gör...
24.
oğlu hasan a şöyle buyurdu;
"ey oğlum, amel ettiğinde zarara uğramayacağın şu dört hususu benden öğren:
en büyük zenginlik; akıldır. en büyük yoksulluk; ahmaklıktır. en korkunç şey; kendini beğenmektir. en değerli büyüklük; güzel ahlaktır.
oğlum, ahmakla arkadaşlıktan sakın; çünkü o, sana fayda vermek isterken zarar verir. cimri ile arkadaşlıktan sakın; çünkü en çok ihtiyaç ihtiyaç duyduğun şeyi senden esirger. kötü insanla arkadaşlık etme; çünkü o seni değersiz bir şey karşılığında satar. yalancı ile arkadaşlıktan sakın; çünkü o serap gibidir; sana uzağı yakın ve yakını uzak gösterir."
"ey oğlum, amel ettiğinde zarara uğramayacağın şu dört hususu benden öğren:
en büyük zenginlik; akıldır. en büyük yoksulluk; ahmaklıktır. en korkunç şey; kendini beğenmektir. en değerli büyüklük; güzel ahlaktır.
oğlum, ahmakla arkadaşlıktan sakın; çünkü o, sana fayda vermek isterken zarar verir. cimri ile arkadaşlıktan sakın; çünkü en çok ihtiyaç ihtiyaç duyduğun şeyi senden esirger. kötü insanla arkadaşlık etme; çünkü o seni değersiz bir şey karşılığında satar. yalancı ile arkadaşlıktan sakın; çünkü o serap gibidir; sana uzağı yakın ve yakını uzak gösterir."
devamını gör...
25.
"zalimlerin saltanatı, cahillerin omuzlarında yükselir."
devamını gör...
26.
"dünya zehirli bir yılan gibidir; derisi yumuşak, ama içinde öldürücü zehir vardır; aldanan cahil ona doğru yürür, akıl sahibi ise ondan uzak durur."
devamını gör...
27.
en büyük hikmet sözleri değil yaşayışıdır çünkü hiçbir sözünün anlamını anlayamayacağız ne yaşadığını ne düşündüğünü anlamazsak.
ne düşündüğünü nasıl anlayabiliriz ki?
zamanla haydari kerrar gayrı ferrar ne demek anlaşılıyor ilk, sonra düğüm düğüm çözülüyor gerisi.
bir noktada tıkanıyor insan fakat, ipe sarılmakla alakalı nereye kadar gidileceği.
ne düşündüğünü nasıl anlayabiliriz ki?
zamanla haydari kerrar gayrı ferrar ne demek anlaşılıyor ilk, sonra düğüm düğüm çözülüyor gerisi.
bir noktada tıkanıyor insan fakat, ipe sarılmakla alakalı nereye kadar gidileceği.
devamını gör...
28.
"insanların en acizi, kardeş kazanmada acizlik edendir. ondan daha acizi ise, kazandıktan sonra kaybedendir."
devamını gör...
29.
allah katında insanların en hayırlısı; kazancını azaltsa, onu kedere, meşakkatlere sürüklese bile hakla amel etmeyi, kendine fayda veren batıldan daha çok seven kimsedir.
devamını gör...
30.
“dili tatlı olanın kardeşi çok olur.”
devamını gör...
31.
bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.
devamını gör...
32.
insanların dünya safâlarına aşırı hırsı vardır. halbuki dünyânın safâsı kederle karışıktır.
devamını gör...
33.
ameliyle (yaptıklarıyla) bir yere varamayan kimseyi, soyu sopu bir yere vardırmaz.
devamını gör...
34.
konuşmadığın sürece söz senin mahkumundur*. söylediğin zaman sen onun mahkumusun*. o halde altın ve gümüşünü koruduğun gibi, dilini de koru. nice söz vardır ki, nimeti elden alır ve azabı celbeder*.
devamını gör...
35.
iyiliğine teşekkür etmeyen, seni iyilikten soğutmasın; zira o iyilikten fayda görmeyen allah, teşekkür eder. o nankörün zayi ettiğinden daha fazlasını elde edersin. "şüphesiz allah, ihsan edenleri sever*."
devamını gör...
36.
(bkz: haşimoğulları) sülalesinin arap yarım adasından mezopotamya, indus, afrika, sahra altı afrika bölgelerine kadar genişleyen islam dini ve islam siyasetinin kurucusu ve meşru monarşisi olan ailedir.
hz ali denilen kişi de bu ailenin meşru prensi yani halifesiyken siyasi oyunlarla katledilmiştir. şeriatlar da bu yüzden ortaya çıkmıştır. çünkü toplumlara nüfuz eden islam dininin dogmaları bölgenin etnik kültürleriyle ve coğrafi gereklilikleriyle bazen çatışmıştır.
lafım sadece islama değil hristyanlık dini de aynı sosyal dirence pagan inanç sisteminin hakim olduğu coğrafyalarda karşılaşmıştır.
şu tarihi düzgün öğrenseniz kafanız çok açılacak. yok aleviymiş yok sünni imiş. petrol olmasa kim takar senin mezhebini, yobaz.
hz ali denilen kişi de bu ailenin meşru prensi yani halifesiyken siyasi oyunlarla katledilmiştir. şeriatlar da bu yüzden ortaya çıkmıştır. çünkü toplumlara nüfuz eden islam dininin dogmaları bölgenin etnik kültürleriyle ve coğrafi gereklilikleriyle bazen çatışmıştır.
lafım sadece islama değil hristyanlık dini de aynı sosyal dirence pagan inanç sisteminin hakim olduğu coğrafyalarda karşılaşmıştır.
şu tarihi düzgün öğrenseniz kafanız çok açılacak. yok aleviymiş yok sünni imiş. petrol olmasa kim takar senin mezhebini, yobaz.
devamını gör...
37.
"bir insana başkalarının yanında verilen öğüt, öğüt değil hakarettir."
devamını gör...
38.
verilen söz, namustur.
devamını gör...
39.
“insanlar uykudadır; öldükleri zaman uyanacaklardır.”
ölümden korkmak anlamsızdır o yüzden, her birimiz ölecek ve her birimiz gerçekleri göreceğiz. hiç ölmeyecek gibi değil her an ölecek gibi yaşamalıyız bu fani dünyada.
ölümden korkmak anlamsızdır o yüzden, her birimiz ölecek ve her birimiz gerçekleri göreceğiz. hiç ölmeyecek gibi değil her an ölecek gibi yaşamalıyız bu fani dünyada.
devamını gör...
40.
"yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, allah ve resûlü onu sever, o da allah ve resûlünü sever. allah, onun eliyle fethi gerçekleştirecektir."
devamını gör...