medya yayıncılık sektöründeki mobbing ve taciz olaylarının ifşalanması anladığım kadarıyla ışıl ışıl gen z genç kızlarımız ve duyarlılığı yüksek hanım arkadaşlarımız arasında yepyeni bir furyaya, modaya kapı araladı.

bu tür davranışların çığ gibi büyümesini ve amacından sapmasını hem beyefendiler açısından hem de kadın hareketi açısından çok sakıncalı bulduğum için bu başlığı açmak istedim.

ben ifşaya tümüyle karşı birisi değilim, her şeyden önce onu söyleyeyim. özellikle bizimki gibi kadınların sapır sapır öldürüldüğü ve hukuki yollarla can güvenliği sağlayamadığı ülkelerde.

ancak son günlerde sosyal medyada gördüğüm "ifşa ss"leri içerisinde ne tehdit, ne taciz ne de şantaj barındıryor ve eleştirdiğim tam olarak bu tür "tanışmayı ve flörtü amaçlayan her mesajı ifşa etme hali"...

bazı şeyleri kabul etmeliyiz diye düşünüyorum, birileri ile tanışmadan sevgilimiz / eşimiz olamayacağı gibi ve ilgilendiğimiz insanlarla bir şekilde iletişim kurmamız gerektiğini de kabul etmeliyiz, tanışmanın koşulu budur.

bazen de bizim ilgilenmediğimiz insanlar bize ilgi duyar ve tanışmak ister. bu da çok olağandır. ve her tanışma talebi taciz değildir, rahatsız edici bir ısrara dönüşmediği sürece.

son gördüğüm "ifşa mesajlarında" durum şöyle, beyefendi hanımefendiyi sosyal medyada görmüş beğenmiş ve eklemiş. bu kişiler farklı illerde yaşayan insanlar. hanımefendi pek de net olmayan bir dille beyefendiyi geçiştirmeye çalışıyor. burada bu insanların 20li yaşlarda olduğunu belirtmekte fayda var. delişmen delikanlı da net bir red ile karşılaşmadığı için, daha doğrusu kızın naz mı yaptığı yoksa kibarca sınır çizmeye mi çalıştığı asla belli olmadığı için kendisine şans vermesi yönünde iknaya çalışıyor. bu iknaya çalışma içerisinde manipülasyon, tehdit ve şantaj yok, en azından bize servis edilen kısımda yok. ha devamında varsa zaten amaç bunu ifşa etmek olduğu için onu servis etmek gerekir. her neyse. beyefendinin ifadeleri şöyle "seni çok beğendim, karar vermeden önce birkaç gün konuşup tanışsak olmaz mı?" buradan sonrasında bir ısrar var mı yok mu bilemiyoruz çünkü konuşmanın devamı bize gösterilmemiş. **

şimdi el insaf demek isterim, bunun neresi taciz, neresi tehdit? burada ne sıkıntı var? özellikle de sosyal medya gibi bir mecrada sadece "engelle" seçeneğini işaretleyerek bu "ısrardan" kurtulmak mümkünse? burada genç kardeşimizin ismi, soyisimi ve yüzü de dolayısıyla ifşa edilmiş. işte bu tür davranışlar "adam yakışıklı olsa farklı olurdu" gibi dangıl dungul söylemlere de kapı aralıyor.

bu tür olaylar kadınla erkek arasındaki mesafeyi büyütüyor. iki cins de birbirine yanlış anlaşılmadan nasıl yaklaşacağını şaşırmış durumda yer yer *. bu genel olarak bence insanları kadın ve erkek diye ikiye bölerek bir noktada öfke üreten bir durum olması nedeniyle yıkıcı.

diğer yandan da böyle zattirik zottirik ilgi açlıkları, gerçekten yardıma ihtiyaç duyan kurbanların sesinin kakafoni içinse yok olup gitmesine, gerçekten zor durumda olan kadınların yardım çağrılarının ciddiyetini yitirmesine neden olduğu için de kadın hareketine zarar veriyor.*

o yüzden lütfen feminizmi ilgi devşirmek için kullanıyor dahi olsanız bunu en azından mağdur edilen kadınların sesini duyuracak bir perspektif ile yapın.
devamını gör...
1. dalga feministler ile sjw,woke her ne diyorsanız onu ayırmak gerekli;

bilim dünyasında erkek hegemonyası varken 3000 tane erkeği saygı duruşuna diken madam curie;



margaret atwood var mesela handmaid thales i yazmış efsane de kitapları var.

ursula k. le guin var ki efsane evrenler okutmuş bize kora kor mücadele ederek eşitliği savunmuş yetmemiş mülksüzler gibi bir şaheseri yazmış.


bu ve buna benzer onlarca isim sayabilirim,

bu insanlar bu durumlarla çok fazla mücadele etti,

meetoo ile başlayan süreçte ise özellikle kadınların bazıları bunu (sjw,woke ne haltsa4. dalga feminizm diyelim.) kendi çıkarlarına kullandığı ortaya çıktığında hem feminist harekete hem de sjw/woke kültürüne karşı pek çok eşcinsel'i de zor durumda bıraktı. bu yüzden de her ifşaya da atlamayın.
devamını gör...
ben bir erkek olarak, scaremongering'in ilk giride bahsettiği gibi şeylerle karşılaşmamak için, sosyal medya üzerinde ilk mesajı karşı taraftan almadan kimseye yürümüyorum mesela.

öyle bir pozisyonda kalmak en istemeyeceğim şeylerden biri. ben haklı olduğum halde, haklı olduğumu ispatlamak zorunda kalacağım. neden abi? çünkü, ilgi arsızı bir insan öyle uygun gördü. ışığa yönelen sinekler gibi geri kalanlar da peşinden koştu.

yine, ilk giride yazıldığı gibi bu konu en çok da, gerçekten mağdur olan kadınların aleyhine oluyor. insanların aklında soru işareti oluşturuyor, bazılarının aşırı tepki vermesine sebep oluyor. internet okur yazarlığı herkes için çok önemli bence. her şeyi yazabiliyor olmamız, her şeyi yazmamızı gerektirmiyor. sakince düşünmek herkese iyi gelir.
devamını gör...
feminizm kisvesi altında insan harcama sanatı.
kanunen bir şey yapamıyor musun? o zaman linç et.
konu taciz olur, gıcık kapmış da olabilirsin. hiç farketmez sadece linç et. ettir.
hatta bu akp hükümeti ile “feminist” tayfayı aynı düzlemde buluşturan tek şey olabilir.
ama işin özü feminizm değil, türkiye’de bir linç kültürünün gelişmesi. nedenlerini ise günübirlik “türkiye bir hukuk devletidir” diyen adalet bakanına sorun. komşusuyla ters düşen linç başlatıyor a.yerinde. çünkü adalete güven kalmadı.

meyse aslında şöyle bir algoritma izlense;
tüm kanıtlar ile birlikte şikayet et.
davanı kazan veya kazanma.
o zaman istediğin gibi linç et, kazandıysan mahkeme sonucunu da koy milletin önüne.
kimse gık demez bence.
bu yukarıda iddia ettiğim adalete güven kalmaması olayına ters düşmez.
önce dava açılması “bakın benim birincil amacım itibar suikasti değil suçun ve suçlunun ortaya çıkmasıdır.” demektir.
ama işte kahramanlar sanat sepet tayfa ve twitter alemi olunca kilitlenip kalıyorsun zaten.
devamını gör...
ben bu konuya siyaset yapma biçimi olarak feminizmin yanlış olduğu düşüncesiyle yaklaşıyorum. kimlik siyasetinin kendisi asıl sorun bana göre. yani kadın hareketlerinin tamamını aynı torbaya koymak elbette doğru olmaz, ancak odağı sınıfsal eşitsizliklerden kadın erkek eşitsizliğine almanın doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum.

şimdi biraz açalım. ataerki yeni bir problem değil, modern zamanlarda hatta boyut ve şekil değiştirerek karşımıza çıkmış gerçek bir toplumsal sorun. bununla birlikte toplumsal sorunların temelinde, kadınların yaşadığı tüm sorunların da dahil olduğu tüm toplumsal sorunların temelinde kapitalist toplumsal formasyon için kapitalist üretim ilişkilerinin ürettiği ve yeniden ürettiği sömürü düzeni vardır. marx'ın söylediği gibi toplumların tarihi sınıf savaşlarının tarihidir ve tüm eşitsizliklerin temelinde de bu sınıfsallık vardır. dolayısıyla kadın erkek eşitsizliği gerçek bir sorun olmakla birlikte temelinde yatan sistemselliğin ve sınıfsallığın göz ardı edilmemesi gereken de bir sorundur. sistemsel ve yapısal olan bu eşitsizliğin de sadece kadın özneye odaklanmış bir kimlik siyaseti ile aşılabilmesi mümkün değildir. nitekim görüyoruz ki aşılamıyor da. hatta kapitalist dünyada kadın emeğine yönelik sömürüyü en çok yapan şirketler alay eder gibi en büyük kadın hakları savunucusu rollerine bürünebiliyorlar. güneydoğu asyada köle gibi kullanılan kadın işçilerin emeği üzerinden inanılmaz kâr oranları yakalayan firmaların batıdaki hedef kitle olan kadınların gözünü boyamak için yaptığı reklamlar bu duruma çok güzel örnektir. loreal'in "çünkü biz buna değeriz" sloganı, nike'ın "just do it", adidas'ın "she breaks barries", reebok'ın "i am not a man" sloganları örnek verilebilir. özellikle tekstil alanında güneydoğu asya başta olmak üzere gerçek anlamda bir köleleştirme var, ama alay eder gibi kadın kimliği üzerinden göz boyayanlar da bu sömürüyü bizzat gerçekleştiren sermaye sınıfının kendisi.

kimlik siyaseti yapıldığı zaman kadınların özgürleştirilmesi adı altında kadınların sermaye sınıfına peşkeş çekilmesini de görebilirsiniz, kadınların anne olma hakkının yine özgürleştirme adı altında bayağılaştırılmasını da. kadın bedeni üzerinden yine benzer siyasetler de aynı minvalde gerçekleştirilebiliyor, özgür kadın. onun bedeni onun hayatı. elbette öyle, ama kadın bedeninin metalaştırılması ve piyasa elemanı gibi kullanılması ne olacak? bunu soran feminist hareketler yok demiyorum, ama kimlik siyaseti yapılması kadın özgürlüğünün piyasa dinamiklerine göre şekillendirilmesini göz ardı edebilir veya görmeyebilir. yine tüketim kültürünün kadın bedeni ve estetiği üzerinden her gün yeniden üretilmesi de benzer problemler. tüm bunların temelinde kadının toplumsal konumundaki eşitsizliği var, ancak bunun da temelinde sistemsel ve sınıfsal eşitsizlik var. aslında toplumsal eşitsizlik modellerinin hepsinde böyle, etnisite, cinsel yönelim gibi eşitsizliğin her türünde aslında temel olarak ekonomik eşitsizlik yatar. bu sorunlar göz ardı edilsin, önemsenmesin, yok sayılsın demiyorum altını çizmiş olayım. tüm toplumsal sorunları ve eşitsizlikleri besleyen, tüm belirleyenleri belirleyen asıl sorun olan ekonomik eşitsizliğin, sömürü sisteminin ve sınıfsal yapının asla ama asla gözden kaçırılmaması gerekiyor diyorum. bu nedenle temelde siyaset biçimimizin sınıf siyaseti olması gerekiyor. çünkü başta söylediğimizi bir kez daha tekrar edelim; toplumların tarihi sınıf savaşlarının tarihidir. ve yeni bir toplumsal yapı oluşturabilmenin de yolu sınıf savaşı ile mümkün olabilir. yani özetlemek gerekirse birbirimizle değil, tüm bu kavgalarımıza sebep olanlarla savaşmamız gerekiyor.

linç kültürü ve sosyal medyadaki anonim ifşa kültürünün de yine benzer şeyden beslendiğini düşünüyorum. sizler tüketici olarak o ürünleri, yani sosyal medya platformlarını kullanıyorsunuz. platform sahiplerinin oradan tek beklentisi kârın olabildiğince yüksek olması, yani tam kapitalist bir amaç olan kârın maksimizasyonu. bu tür platformların algoritması da bu şekilde yapılıyor zaten. yine burada ufak bir dipnot gireyim, bu söylediğim bu tür platformların hiçbir işe yaramadığı anlamına gelmiyor. ama, bilginin giderek tüketilecek bir metaya dönüştüğü, birer bilgi çöplüğü haline geldiği, dezenformasyon için şahane kullanışlı alanlar olduğu, "knowledge" yerine "enformation"ın geçmesini inanılmaz kolaylaştıran birer tüketim alanı oldukları da yadsınamaz bir gerçek.

galiba biraz uzun bir yazı oldu, bir çırpıda yazdım belki bir ara düzenlerim. ama şimdilik hatalar varsa görmezden gelin.*
devamını gör...
kadın öldürmenin erkeklik modası haline geldiği ülkede, ifşalarla erkeklik gururunun incindiğini düşünen bir takım bamyaların açtığı başlık.
devamını gör...
agacım çok güzel entry, uzun da girmişsin, içerikli hoş eyvallah da buradan sesini kimseye duyuramazsın ki keşke ekşi sözlükte yazsaydın demek istediğim hede.

ekşi sözlükte sesini duyurmak isteyen olursa dm:):)
devamını gör...
her türlü olgunun birtakım çıkar gözeten kişilerce kendi amaçları için kullanılmasına farklı bir örnek.

sosyal medya kullanmıyorum ama haber olsun, yorum olsun denk geliyorum ilgili durumlara. sosyal hayatta envai çeşit yeni çürüme belirtileriyle karşılaşırken mevzubahis konu şaşırtmasa da can sıkıntımı güncel tutmaya yetti. teknolojik olanaklar bir güzel ego tatmin aracı olarak kullanılıyor. internet denilen şu nane dehşet bir şey, bilinçli kullanılırsa acayip kolaylık sağlıyor, erişim fırsatı sunuyor. gel gelelim bu tarz maksatlarla kullanarak gereksiz davranışlarını reklam etmekten haz alan insanlar hep olmuştur, hep de olacaktır ne yazık ki.

#3710411

erkeklik mi modası olmuş? yahu sokaklar kriminal çöplük olmuş vaziyette, gücü yeten yetene dişini geçiriyor da arkadaşım yorumunun alaka düzeyini minimumda tutmak için ne kadar çaba harcadın merak ediyorum. kadınların meşru taleplerini zedeleyen bir durum olduğunun belirtilmesi, gerekçeleri ve daha ötesi "bamyası" olmayan, olamayacak olan bir kadının açtığı başlığa böyle kılçık bir yorum yapmak gerçekten takdir edilesi. başarının devamını dilerim.
devamını gör...
ilgi çekmek için yapanların da olduğuna inanmaya başladım. bakın ünlüler benimle olmak istiyor egosu. adam iltifat etmiş konuşmuş, ötekine barda içmişler demiş bana geçelim demiş tamam. ondan sonra vay ben taciz edildim. bu adamlar özel mesajlaşmaları yaymaktan, itibarsızlaştırmaktan dava açsın bence hepsine. ilgi budalalığına kaydı olay. adama sinyali ver geç de sonra vay geçti. geçer.
devamını gör...
#3710088

çıkma teklifinin acilen geri gelmesi gerekiyor bence. bir de birbirimizi en başta terslemememiz gerekiyor. iletişim becerisi zayıf bir halk olduğumuz için anlaşamıyoruz. (bunu taciz/tecavüz olayları için söylemiyorum tabi. onların savunulacak tarafı yok.)

mesela bana ara ara, bu sözlük de dahil, sosyal medyadan mesajlar gelir. kibarca "merhaba" yazan kişiye, direkt olarak "evliyim" desem, "ben sana o yüzden mi mesaj attım salak! sen tipim bile değilsin" şeklinde bir cevap almam çok muhtemel. e güzel kardeşim; ben laf arasında, mesela "ne yapıyorsun?" sorusuna, "eşimle balkonda oturuyoruz. sen ne yapıyorsun?" gibi bir cevap yazdığımda, niye bir iki mesaj daha atıp arazi oluyorsun o zaman? ben salak değilim ki, anlıyorum işte niyetini. bunda da sorun yok. profilimde açıkça evli olduğum yazmıyor. olabilir, yazdıklarımı beğenmişsindir, belki fotoğrafımı da beğenmiş olabilirsin, tanışmak isteme sebebin muhtemel bir flört/sevgili/one night stand olabilir. bu çok normal. en başında açık konuşsak benimle zaman kaybetmeyecektin. direkt olarak "sevişelim mi?" de yazmayın tabi ama mesela şu olabilir: "selam. yazdıkların hoşuma gitti, profil fotoğrafın da çok güzel. sevgilin yoksa tanışabilir miyiz?" ben de derim ki "teşekkür ederim, evliyim ben." bakın çok basit. 2 mesajla hallolacak mesele kangrene dönüyor genellikle. ayrıca size açık açık hoşlandığını söyleyen kişilerle dalga da geçmeyin. bu sefer emin olmadan açılamayıp, sürekli sinyal vermek zorunda kalıyorsunuz. karşı taraf anlamayabiliyor, siz anladı sanıyorsunuz. sonra? "vay beni öpmek için nasıl hamle yapar!" zorlarsa taciz ama bize yıllardır filmlerle ve dizilerle aşılanan "amerikan kültürü" düşünüldüğünde, o da gönlünüz var sanmış oluyor. kaan sezyum olayı mesela. adamın açıklamasını sonradan gördüm, ilk okuduğum kadının beyanıydı. asla hak etmiş demiyorum ve sezyum'u savunmuyorum. açık rızasını almadan öpmeye çalışmamalıydı. fakat barda bir adam size "burası çok gürültülü, bana gidelim mi?" diyorsa, sevişmek için çağırıyordur. yine de açık rıza almak en iyisi. ya da çıkma teklifi geri gelsin, en başında da neyi ne kadar yaşayacağınızı konuşun. 2000'lerin başında biz öyle yapıyorduk ve hayat çok daha kolaydı bence.

bu işlerden elini eteğini çekmiş bir ablanızdan tavsiyedir.
devamını gör...
deveye ''boynun eğri'' demişler, ''nerem doğru ki'' diye yanıt vermiş.

herkes ''hedonist'' doğar ama ortadoğu coğrafyasında inanılmaz yüksek oranda ''oral-anal fiksasyonlu'' yaşama oranı ve ''teşhirci ihtiyar'' olarak ölme oranı vardır.

yani demem o ki; her hangi bir -izim'in değil bu sorun feminizm'in hiç değil!
devamını gör...
başıma gelen kötü bir olaydan sonra, sosyal medya başta olmak üzere, internet üzerinden tanıştığım insanlara karşı hep dikkatli davranıyorum. insanlar öyle bir noktaya gelmiş ki ilgi çekmek için her manyaklığı yapıp, her türlü suçu işlemeye olağan gözüyle bakıyorlar.
sistemi biraz sert kurdum ve şu şekilde çalışıyor; bir insan günün çoğunu sosyal medyada ve hayatından bir şeyleri paylaşarak geçiriyorsa, o insan gerçek değildir. bunun yanı sıra, herhangi biriyle olan mesajlaşmasını diğerleriyle paylaşıyorsa ve gerçekten haklı bir nedeni yoksa, bu insan benim için "kötü" bir insandır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ifşa ve linç kültürüne dayanak olarak feminizm" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim