ilişkilerden edinilen tecrübe

kimsenin akliyla dalga gecme

- sadece sevmek yetmez ortak ilgi alanları da gereklidir. sevgi her şeyi çözmez her şeye yetmez.
- çok fazla değer verirseniz kaybedersiniz karşınızdakini değil en çok da kendinizi.
- çok güvenmemek gerek. her an gidebilecek potansiyelde olmak gerek.
- kendini kalbini çok açmamak gerek. insanlara sizi nerden nasıl vuracaklarını anlatmaya gerek yok.

kendi meşrebinizden sevgili bulun. öyle zıt kutuplar birbirini falan çekmiyor.

almaktan korktuğunuz kararları almaktan, eyleme geçmekten korkmayın.

sırf sevgilim olsun diye adım atılmamalı.kendimizi zorlamamalıyız.aşık olursak beğenirsek karşıdakine yürümeliyiz.

iliski yapmayin. evet.

herkese güvenilmez bağlanılmaz

bu tecrübe edinme, ders çıkarma olayları da kabak tadı veriyor bir noktadan sonra. bence tecrübeler falan herhangi bir gerçek katkı sunmuyor. neden sunmuyor? çünkü ilişki milişki gibi şeylerde varılacak bir başarı noktası yok. ama varmış gibi bir moda giriliyor. ne bu büyük bir sınava hazırlanır gibi? hani finaldeki imtihan ne yani var mı böyle bir şey? yok. üstelik sürekli tecrübelere odaklı yaklaşımlar da önyargıya açılan farklı bir pencere olmaya aday. tecrübe, önyargının akrabasıdır. insan tecrübe edinme konusuyla kendini fazla avutuyor.

ilişkiler üzerine çok üst perdeden konuşan, ben neler yaşadım, hayat tecrübesi bunlar vs. tiplerin ekseriyetle bir bok olmadıkları gibi bir konu hakkında çok atıp tutan insanların aslında o konuda bir bok bilmediklerini yeterince okuyup araştırınca rahatlıkla ortaya çıkabiliyorsunuz sessizce dinleyen insanları daha dikkatli incelemenizi tavsiye ederim. bu demek değil ki her sessiz insan kalitelidir bazısı pısırık olup mallığından da suskun olabiliyor ayırt etmek lazım. net konuşan doğrudan lafı eğip bükmeden konuya giren insanları çevremde tercih ediyorum.

ağzını yayarak konuşan, fazla küfreden, elinde sigarası alkolü eksik olmayan ‘abartı bir durumu kast ediyorum yoksa bende tüketiyorum’ içinin sahteliği dışındaki tayta yansıyan ben ultra feministim ama frankenstain gibi bir eseri kaleme alan mary wollstonecraft ‘shelley’ hakkında hiçbir bilgim yok diyen ve takıldıkları çevrelerde “ben sosyalist takılan lümpen arkadaşlarım yüzünden pkk sempatizanı kitlelerin propagandasını da yapmaktan geri durmuyorum ama farkında bile değilim” konumundan öteye gidemeyen, aman ne bileyim kafam çok karışık diyen ablalardan hep uzak durmuşumdur. çevremde böyle kadın arkadaşlarım yok geneli kaliteli karakterli insanlar ama bu tip ablaların cazibesine kapılıp yanan arkadaşlarım oldu o yüzden uyarımı yapmış olayım başkasının tecrübesinden de pekala ders çıkarılabilir.

erkekler adına bir şey diyemiyorum günümüz türk kadını zaten yeterince yüksek iq sahibi neyin ne bok olduğunun farkında ama bile bile lades durumlarına kurban gidiyor genelde. adam 30’una 40’ına bir şekilde iyi kötü gelmiş sen o saatten sonra ne yaparsan yap, hayatın o erkek üzerine işlediği etkileri kolay kolay değiştiremezsin ben giricem ve hayatına bambaşka biri olacak yok kardeşim o birader senden cayar bildiği yoldan caymaz o yüzden baştan karakterine göre birini bulmanı tavsiye ederim inanın insanın 7’si neyse 70’i de odur psikiyatrik çalışmaları toplayın çarpın bölün çıkarın gelip bu kısacık söze dayanırsınız. size latince terimlerle bakın şöyle bilgiliyim ehem triplerine girerek yazan tipler gibi değil adam gibi gözlemimi söylüyorum aklın yolu bir zaten.

iki tarafta birbirini sonuna kadar sömürür. ne demiş hande yener: ama aşk böyledir önce sevdirir sonra sopa sopa. ilişki, özgürlükleri yarıya indirir, sorumlulukları ise iki katına çıkarır.