ilişkilerden edinilen tecrübe

tanımların birçoğu bir gün seni bırakıp gider, çok güvenme ya da değer verme vs temalı olsa da ben kendi duygularımı ön planda tutarım. heyecanımı, enerjimi sömüren kimseyle bir şeyler paylaşamam. aşkın en güzeli bence inişli çıkışlı olanıdır evet. bu yüzden en ufak bir durumda kapıyı çarpıp çıkanı da sizi değersiz hissettireni de kibarca annesinin evine gönderebilirsiniz. ya daha nasıl bir tecrübe olsun böyle böyle geldik bugünlere.

kendinden çok fazla ödün verme,
"ne olursa olsun asla ve kat'a seni bırakmam" şeklinde davranma,
sevdiceğini başkalarına kötüleme,
senin için önemli biri olduğunu ona hissettir,
sorunsuz ilişki yoktur, kimse mükemmel değildir, insan kendinde bile sevmediği özellikler vardır,
bunun bilincinde olmak lazım.

(bkz: fazla tevazunun sonu vasattan nasihat dinlemektir)

sonraki ilişkilerimizde hayat kurtaran derslerdir.
bazı fikirlerimi paylaşmak isterim:
1. hayatında kanatlarını kesmek isteyen insanlar varsa, önce iletişimi sen kes. çünkü gerçek sevgi, seni kanatlandırır.
2. karşındaki sana hakaret ediyorsa, bil ki sen güzel sözlere layıksın. onu bir daha duyma.
3. karşındaki sana bağırıyorsa sadece sus ve izle. neyi sevdiğini gör. sonra da kapıyı çekip çık. çünkü senin sesini duymayı dahi hak etmez.
4. biri sana "asla yalan söylemem"/"asla seni bırakmam" tarzı garanti verici hissettiren cümleler kurarsa inanma. sana hayatın ihtimallerinden, hayatın gerçeklerinden bahsedenlere inan. o zaman hayalkırıklığının şiddeti düşük olur.
5. kırmızı çizgilerine, prensiplerine saygı duymayan ve sürekli bunları istismar eden kişilere fırsat verme. eğer verirsen, sonunda benliğinin istismara uğratıldığını fark edersin. ve bunu aşmak zor olur.
6. kendini sevmek, kendine öncelik vermek bencillik değildir. kendine vermediğin değeri, kime verirsen ver değerlenmeyecektir.
7. herkes hata yapar. sen de.
8. hiçbir ilişki pürüzsüz değildir. fakat sevgi, pürüzsüzdür. karşındaki kişinin kusurları, sana zarar vermediği sürece kucaklanabilir. unutma, senin de kusurların var. seni kucaklayanı sev.
9. ilk tartışmada çekip gitme. kendini ve onu tart, birbirinizi seviyorsanız tartışmalar sizi zayıflatmaz. tartışmanın da adabı vardır çünkü. tartışmayı bilmeyen insan için zaten kendini yok yere yorma.
10. sen kimsenin kahramanı, psikoloğu, annesi babası değilsin. "ben onu iyileştireceğim." mitine artık inanma. kendini tüketme. bu mite inanıyorsan lütfen önce kendini iyileştir. kendindeki boşluğu gör, kendini duy. elbette hayatımızdaki insanlara destek olacağız, sevgimizle onları saracağız, birlikte iyileşeceğimiz zamanlar olacak fakat bunların hiçbiri seni tüketmediğinde doğru kişiler ile birlikte olduğunu anlayacaksın.

baktın olmuyor , bakmayacaksın.

o %1'lik ihtimali* bulmaya çalışmaya değer mi değmez mi, tecrübe ede ede öğrenilebilir.
ama çok yorulmak da göze alınmalı. zira her ilişki bir yıpranmayla başlıyor ve yıkımla bitiyor maalesef.

benim ilişkilerden öğrendiğim kesinlikle şudur:
hak etmeyene haddinden fazla değer vermeyeceksin.

kendini olduğun gibi yansıttığında kıymet görmüyorsun. illa o kızlar gibi numaradan kıskançlık krizine falan girmen gerekiyor. dayatılan ilişki normlarına uygun davranmazsan yalnız kalırsın.

o tecrübeleri almak heybeye atmak önemlidir. boşa giden tecrübe tecrübe olmaktan çıkar.

çok fazla hayal etmeyin, hayaliniz gibi çıkmadığında bu sefer hayal kırıklıklarıyla dolu bir ilişkiye döner. her zaman beklentiyi minimumda tutun.

yola inanmışlarla çıkılır, derler. öyle. her zamanda öyle olacak.

her şey bir yana bu durum bir yana. zorlamayın, zorladığınız her şey eninde sonunda sizi hüsrana uğratır.
-ilişki denildiğinde akla sadece sevgililik gelsede arkadaşlıkta dostlukta bir ilişkidir-

biraz da olsa kıskanmak gerekliymiş. içinden gelmese bile soktuğumunun ilişkisinin selametini düşünüyorsan eğer öyleymişçesine davranmak gerekliymiş. vay efendim "sen bireysin, önceliklerine senden çok saygı duyuyorum" falan tripleri bir yere kadar, sonrası gayya çukuru... ben rol kesemiyorum, istesem keserim ama tercih etmiyorum.

kazığın ovali, sivrisi çok mühim değil. sokacak birisi varsa her türlüsünü sokar...

kendini seçemiyorsun
bırakıp kaçamıyorsun
yazmadığın bi' hikâyede
uzun ya da kısa vadede
az biraz keşfediyorsun

ben neysem oyum. ben beni ben yapan her şeyle o ana gelmişim ve bundan dönüş yok. elbette her şey yazılmış değil ama yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemezsin.

erkeklerin ziyadesiyle basit yaratıklar olması edindiğim tecrübe kardeş. o koca koca unvanlarınn altında dahi müthiş basit bir makine mevcut.

arkadaşlık, dostluk diye bir şey kalmamıştır.

en büyük kazık mutlaka en yakın görünenden yenir.

yalanlardan ibaret olduğu.

herkese güvenilmemesi gerektiği.
karşı taraf bazen kendini size kişiliğinden farklı tanıtıyor olabilir. böyle oynaklara dikkat edin

gaslighting
gaslight

dip not: saygının olmadığı yerde bütün duyguların ömrü kısa oluyor.

öncelik kesinlikle kişisel tecrübelerdir.sınırlarımız,sevgimiz,nefretimiz,verebileceğimiz tavizler bunları ve aklınıza gelebilecek bir çok şeyi farklı ilişkilerde tecrübe edinebiliyorsunuz.

ikinci olarak ise farklı insanları tanıma tecrübesi,insanların görünüşünün altında neler olduğu,kelimleri çok iyi kullanıp size etkileyenler mi dersiniz,fiziğini kullanıp etkileyenler mi dersiniz bilmem ama burada da çok detaya girebiliriz..

son olarak benim söylemek istediğim gelen kişilere her daim yanılma payının bırakılması gerekir ki sonrasında en azından bir nebze evet biliyordum ben böyle olacağını diyebilmek için.