#blu tv dizisi
2021 yılında blu tv'de yayınlanmış mini internet dizisi.
deniz ve barış'ın 10 yıllık ilişkilerini başından sonuna kadar yaşadıkları her şeyi; sevinçlerini, hüzünlerini, öfkelerini, ayrılışlarını vb. bir ilişkinin geçirebileceği her süreci ele alıyor.
deniz ve barış'ın 10 yıllık ilişkilerini başından sonuna kadar yaşadıkları her şeyi; sevinçlerini, hüzünlerini, öfkelerini, ayrılışlarını vb. bir ilişkinin geçirebileceği her süreci ele alıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bilemiyorumaltann" tarafından 19.07.2021 09:15 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmenliğini cem karcı'nın yapacağı, başrollerinde özge özpirinçci ve salih bademci'nin yer alacağı blutv orijinal dizisi.
konusunu şuan için fragmandan net bir şekilde anlaşılamasa da , bekliyoruz efendim.
konusunu şuan için fragmandan net bir şekilde anlaşılamasa da , bekliyoruz efendim.
devamını gör...
2.
dün gece iki bölümünü izledik. terapist dublajı diye bir yenilik getirmiş blutv. merak edip ilk bölümde terapist dublajı açık izledik. yapılan yorumlar şaşırtıcı, fark edilmeyecek şeyler değildi. sonrasında kapalı tuttuk.
bölümler ilerledikçe editleyebilirim. şu an için diziye boş değiliz.
bölümler ilerledikçe editleyebilirim. şu an için diziye boş değiliz.
devamını gör...
3.
özge özpirinççi ve salih bademci’nin döktürdüğü blu tv dizisi. dizinin ilk bölümü anlatılan ilişkinin 2011 ve 2021 deki halini paralel bir şekilde anlatıyor. bölümler 2012/2020, 2013-2019 şeklinde ilerliyor. bence gayet başarılı olmuş.
devamını gör...
4.
fikir olarak çok güzel, bir baştan bir sondan ilişkinin başladığı ve geldiği hal arasındaki süreç çok gerçek anlatılmış. her iki oyuncu da sanki gerçekten o karakterler olmuşlar, oynamamışlar da yaşamışlar sanki. hem eğlenceli hem hüzünlü şahane bir iş çıkmış ortaya.
iki iyi insan birbirine cehennemi yaşatıyorsa hala iyi insanlar mıdır?
iki iyi insan birbirine cehennemi yaşatıyorsa hala iyi insanlar mıdır?
devamını gör...
5.
şu an 7. bölümden geliyorum. eğer final bölümünde sıçıp batırmazlarsa benim bugüne kadar izlediğim en iyi iki-üç türk dizisinden birisi kendisi. her bölüm ayrı ağzıma sıçıyordu dizi, bu bölüm iyice doruklara çıkardı bu olayı. bu arada salih bademci 7. bölüm ayrı bir şov yapmış. özge özpirinççi zaten muhteşem. ama depresif bi ruh hali olan arkadaşlara hiç tavsiye etmiyorum diziyi. muhtemelen bunu izleyince depresiflik seviyeniz artar.
edit: 8. bölümü izledim. bence önceki bölümlerin ortalamasının altında bir bölüm izledik. ama öyle büyük bir sıçışta yoktu
sanırım gelecek sezon co'nun yeni sahipleri cihan ile nilüfer'in hikayesini izleyeceğiz. dizinin bitmemesine ve başka bir çiftin hikayesini anlatacak olmasına sevindim. zaten barış ile deniz'in hikayesi bitmişti. bir sezon daha devam ettirilmeye çalışılsa kabak tadı verirdi
edit: 8. bölümü izledim. bence önceki bölümlerin ortalamasının altında bir bölüm izledik. ama öyle büyük bir sıçışta yoktu
sanırım gelecek sezon co'nun yeni sahipleri cihan ile nilüfer'in hikayesini izleyeceğiz. dizinin bitmemesine ve başka bir çiftin hikayesini anlatacak olmasına sevindim. zaten barış ile deniz'in hikayesi bitmişti. bir sezon daha devam ettirilmeye çalışılsa kabak tadı verirdi
devamını gör...
6.
yıldım. hayatımda izlediğim, gördüğüm en en kötü çift. ben yoruldum. olmaz olsun böyle ilişki.
bunu da süper çift,farklı aşk falan diye yutan varsa da hayatında kolaylıklar diliyorum.
işkence.
öte yandan
eğer gerçekten sürekli tartistiginjz ama kopamadiginiz bir iliskiniz varsa belki ilişkinize dışardan bakmak için ya da ilişkide yapılan şeylerin neden yapıldığına dair sağlam tepsitleri görmek için izleyebilirsiniz.
bu konuda kitap gibi dizi.
karakterler birbirlerinin neden böyle davrandığına dair çok yerinde tespitler yapıyorlar.
güzel dizi. hikayesini uzatmadan vermiş. izleiciye saygılı.
izlenir.
bunu da süper çift,farklı aşk falan diye yutan varsa da hayatında kolaylıklar diliyorum.
işkence.
öte yandan
eğer gerçekten sürekli tartistiginjz ama kopamadiginiz bir iliskiniz varsa belki ilişkinize dışardan bakmak için ya da ilişkide yapılan şeylerin neden yapıldığına dair sağlam tepsitleri görmek için izleyebilirsiniz.
bu konuda kitap gibi dizi.
karakterler birbirlerinin neden böyle davrandığına dair çok yerinde tespitler yapıyorlar.
güzel dizi. hikayesini uzatmadan vermiş. izleiciye saygılı.
izlenir.
devamını gör...
7.
bu dizi netflix'te olsa muhtemelen "bir başkadır" ve "kulüp" dizisinden daha büyük patlardı. blutv iyi pazarlayamadı bence diziyi. mesela salih bademci şu an kulüp dizisindeki performansıyla sürekli her yerde konuşuluyor ama aslında ilk ve son'daki performansı kulüp'tekinden çok daha iyi bence, adam resmen uçmuş dizide. izlemeyen arkadaşlara kesinlikle tavsiye edilir. benim izlediğim en iyi 5 türk dizisinden biridir kendisi.
devamını gör...
8.
ürkütücü derecede benzerlikler -benzerlikler demek haksızlık olur aynılıklar- fark edebileceğiniz bir dizi. deniz biraz şey evet ama hangimiz biraz şey değiliz ki!
devamını gör...
9.
benim gibi duygusuz pisliği bile yıllar sonra ağlatmayı başarmış dizi. ben beğendim oyunculuklar ve konu gayet başarılı. böyle toksik kişilikler, yorucu insanlar, ilişkiler gerçek hayatta bolca var maalesef.
devamını gör...
10.
bence çok fazla pr çalışması alamamış ve birçok netflix dizisinin gölgesinde kalmış ama izlenmeyi hak eden bir diziydi. sırf abartılmış bir dizi olmadığı için mi beğendim bilmiyorum ama salih bademci denen adam ciddi anlamda her rolünün hakkını vermeyi başarıyor, biz de izlemekten büyük keyif alıyoruz. özge özpirinçci'ye gelecek olursak böyle bir rolü başka kim oynayabilirdi diye düşündüm, belki farah olabilirdi ama onun dışında kimseyi bulamadım ben yerine açıkçası bayağı cuk diye oturmuş özge. o kadar iyi bölümlerden sonra final bölümü olan 8. bölüm diğerlerinin yanında sönük kalmış bence. onun dışında bir şans verilir mi? kesinlikle evet.
devamını gör...
11.
beğendiğim dizidir.
barış ve deniz ismindeki iki kişinin ilişkilerinin 10 senesini bir başından bir sonundan anlatıyor. barış duygusal ve romantik biriyken deniz ise duygusal olarak dengesiz ve sert bir kadın. hem ilişkilerin nerden nereye gelebileceğini hem de iki insanın 10 sene içinde büyüme hikayesini izliyoruz. bir ilişkiyi yürütmenin ne kadar zor ve meşakatli olduğunu iyi yansıtmış. biraz türk usulü normal people ama bu iyi anlamda bir tanım.
deniz karakterine çok uyuz oldum. how ı met your mother'daki ''robin asla ted'i hak etmedi'' durumuna gönderme yapacağım ama öyle bir kadında anca böyle sevilebilirdi galiba ya. öyle bir kadınla birlikte olmak istiyorsan bunlara katlanıcaksın yapacak bir şey yok.
ilişkiyi ayakta tutanda, ilerletende hep barış. ilişkideki fedakarlıkları yapan, haklı haksız sürekli eşini alttan alan müthiş bir kocaydı bence. deniz'in barış için yaptığı tüm fedakarlıklar deniz'in hayatına çok şey katmasına rağmen aynı şeyi barış için söylemek mümkün değil. barış sürekli veriyor veriyor ve veriyor aldığı şey ise sadece tirip, kavga ve dövüş. çünkü deniz sivri ve yaşaması zor bir karakter. her şeye herkese öfkeli hatta barış'ı yeterince sevmediğini düşündüğü için (bence yanlış bir düşünce ve çoğu kadın bunu düşünüyor) kendisine bile öfkeli. zaten birazda bu olumsuz gibi duran özellikleri barış'ın ona aşık olmasına neden oluyor. hatta biraz arttırıp ''her erkek deniz gibi bir kadınla ilişki yaşamak ister'' diyeceğim. ki aynı şekilde her kadında barış gibi bir erkek isterdi sanırım.
bundan sonrası biraz spoiler olacak.
dizi her ne kadar aralarındaki problemlerin nedeninin '' yeterince iletişim kurmamak'' olduğunu söylesede ben buna hem katılıyorum hem katılmıyorum. problem daha çok ilişkinin dışında gelişen olan olaylar. deniz'in babası ile kötü ilişkisi, barış'ın 30 sene önce bitmesi gereken (deniz'in deyimi ile ) bir ailede büyümesi. şef karakteri, zamanla artan sorumlulukları, hayatla beraber gelen sorumlulukların korkunçluğu,iş hayatı vs vs. aslında bu saydıklarımı çıkardığın zaman hayatlarının sonuna kadar mutlu yaşayabilecek bir çift deniz ve barış. edü ile büdü gibiler adeta ama hayat böyle bir yer değil maalesef ve sürekli bir değişken var. bunlarda sürekli üst üste binip altından kalkması zor bir yüke dönüşüyor. özellikle deniz'in bazı kızgınlıklarını barış'ın üzerinden çıkarmak istemesi ister istemez barış'ı olduğu kişiden farklı birine dönüştürüyor. bu dönüşüm doğal olarak deniz'e etki ediyor bu da sürekli bir kavgaya neden oluyor. zamanla seksinde azalması hatta bitmesiyle ilişkileri kendi kendini imha ediyor. ilişki korkunç bir kısır döngüye dönüyor. tek çıkış yolu ikisininde geçmişlerinde olan olaylarla barışmaları olsada ikiside bunu yapmıyor, yapamıyor.
bir adım geriye gidip baktığınız zaman ilişkilerinde çözülmeyecek hiçbir şey yok aslında. ikilinin yapamadığı şeyde bu zaten bir adım geriye dönüp bakmak.
ve çok garip bir şey daha söylemek istiyorum. ''aslında ilişkilerinin başından beri bu işin yürümeyeceği belliydi'' demek çok yanlış. o kadar hengameye rağmen en sonunda birbirlerini affedebiliyorlar. aralarındaki bağ zamanla veya başka insanlarla bitmiyor aksine birbirlerini affetmelerine ve sevgilerinin ne derece büyük olduğunu anlamalarına neden oluyor. bu bence büyük bir büyüme göstergesi.
aralarındaki ilişki romantik değil bu arada gayet toksik. izlemesi belki romantik gibi gelebilir ama yaşadıkları şey aslında çok acı verici bir şey. birini çok sevmenin vermiş olduğu o yoğun hayal kırıklığı sürekli kavga etmelerine neden oluyor. o saçma sapan kavgaların başka nedenleri tabi var ama temeldeki şey birbirlerini deli gibi sevmeleri.
ben tr yönetmenlerini pek sevmiyorum ama cem karcı çok iyi iş çıkarmış bence. her şey dozundaydı. salih bademci'ye bayıldım kulüp'te yaptığı işten 2-3 gömlek daha iyi iş çıkarmış. galiba pek konuşulmama nedeni blutv'nin pr işinden anlamaması olabilir. özge özpirinç'ci yer yer iyi yer yer bence yetersizdi ama göze batan bir yetersizlik değildi bu. oynadığı karakterle alakalı bence birazda.
puan 10/8,5
barış ve deniz ismindeki iki kişinin ilişkilerinin 10 senesini bir başından bir sonundan anlatıyor. barış duygusal ve romantik biriyken deniz ise duygusal olarak dengesiz ve sert bir kadın. hem ilişkilerin nerden nereye gelebileceğini hem de iki insanın 10 sene içinde büyüme hikayesini izliyoruz. bir ilişkiyi yürütmenin ne kadar zor ve meşakatli olduğunu iyi yansıtmış. biraz türk usulü normal people ama bu iyi anlamda bir tanım.
deniz karakterine çok uyuz oldum. how ı met your mother'daki ''robin asla ted'i hak etmedi'' durumuna gönderme yapacağım ama öyle bir kadında anca böyle sevilebilirdi galiba ya. öyle bir kadınla birlikte olmak istiyorsan bunlara katlanıcaksın yapacak bir şey yok.
ilişkiyi ayakta tutanda, ilerletende hep barış. ilişkideki fedakarlıkları yapan, haklı haksız sürekli eşini alttan alan müthiş bir kocaydı bence. deniz'in barış için yaptığı tüm fedakarlıklar deniz'in hayatına çok şey katmasına rağmen aynı şeyi barış için söylemek mümkün değil. barış sürekli veriyor veriyor ve veriyor aldığı şey ise sadece tirip, kavga ve dövüş. çünkü deniz sivri ve yaşaması zor bir karakter. her şeye herkese öfkeli hatta barış'ı yeterince sevmediğini düşündüğü için (bence yanlış bir düşünce ve çoğu kadın bunu düşünüyor) kendisine bile öfkeli. zaten birazda bu olumsuz gibi duran özellikleri barış'ın ona aşık olmasına neden oluyor. hatta biraz arttırıp ''her erkek deniz gibi bir kadınla ilişki yaşamak ister'' diyeceğim. ki aynı şekilde her kadında barış gibi bir erkek isterdi sanırım.
bundan sonrası biraz spoiler olacak.
dizi her ne kadar aralarındaki problemlerin nedeninin '' yeterince iletişim kurmamak'' olduğunu söylesede ben buna hem katılıyorum hem katılmıyorum. problem daha çok ilişkinin dışında gelişen olan olaylar. deniz'in babası ile kötü ilişkisi, barış'ın 30 sene önce bitmesi gereken (deniz'in deyimi ile ) bir ailede büyümesi. şef karakteri, zamanla artan sorumlulukları, hayatla beraber gelen sorumlulukların korkunçluğu,iş hayatı vs vs. aslında bu saydıklarımı çıkardığın zaman hayatlarının sonuna kadar mutlu yaşayabilecek bir çift deniz ve barış. edü ile büdü gibiler adeta ama hayat böyle bir yer değil maalesef ve sürekli bir değişken var. bunlarda sürekli üst üste binip altından kalkması zor bir yüke dönüşüyor. özellikle deniz'in bazı kızgınlıklarını barış'ın üzerinden çıkarmak istemesi ister istemez barış'ı olduğu kişiden farklı birine dönüştürüyor. bu dönüşüm doğal olarak deniz'e etki ediyor bu da sürekli bir kavgaya neden oluyor. zamanla seksinde azalması hatta bitmesiyle ilişkileri kendi kendini imha ediyor. ilişki korkunç bir kısır döngüye dönüyor. tek çıkış yolu ikisininde geçmişlerinde olan olaylarla barışmaları olsada ikiside bunu yapmıyor, yapamıyor.
bir adım geriye gidip baktığınız zaman ilişkilerinde çözülmeyecek hiçbir şey yok aslında. ikilinin yapamadığı şeyde bu zaten bir adım geriye dönüp bakmak.
ve çok garip bir şey daha söylemek istiyorum. ''aslında ilişkilerinin başından beri bu işin yürümeyeceği belliydi'' demek çok yanlış. o kadar hengameye rağmen en sonunda birbirlerini affedebiliyorlar. aralarındaki bağ zamanla veya başka insanlarla bitmiyor aksine birbirlerini affetmelerine ve sevgilerinin ne derece büyük olduğunu anlamalarına neden oluyor. bu bence büyük bir büyüme göstergesi.
aralarındaki ilişki romantik değil bu arada gayet toksik. izlemesi belki romantik gibi gelebilir ama yaşadıkları şey aslında çok acı verici bir şey. birini çok sevmenin vermiş olduğu o yoğun hayal kırıklığı sürekli kavga etmelerine neden oluyor. o saçma sapan kavgaların başka nedenleri tabi var ama temeldeki şey birbirlerini deli gibi sevmeleri.
ben tr yönetmenlerini pek sevmiyorum ama cem karcı çok iyi iş çıkarmış bence. her şey dozundaydı. salih bademci'ye bayıldım kulüp'te yaptığı işten 2-3 gömlek daha iyi iş çıkarmış. galiba pek konuşulmama nedeni blutv'nin pr işinden anlamaması olabilir. özge özpirinç'ci yer yer iyi yer yer bence yetersizdi ama göze batan bir yetersizlik değildi bu. oynadığı karakterle alakalı bence birazda.
puan 10/8,5
devamını gör...
12.
daha demin son bölümü bitirdiğim dizi.
şimdiye kadar izlediğim en en en toksik ilişkiydi. tahammül etmesi o kadar zordu ki. (hemen bi parantez açayım, bunu izlemenin bu kadar zor olması, oyunculukların çok iyi olması, yönetmenin ve diğer set ekibinin de işlerini mükemmel yapmış olmasından. tebrik ediyorum. parantezi kapatıyorum.) izlerken delirdim gerçekten. barışın o kadar sünepe olmasından nefret ettim izlerken. denizin ise, hiç birşey umursamadan sürekli kavga etmesine, sürekli savunmaya geçmesinden. ikisinin de ağzından küfürü asla düşürmemeleri de ayrı tahammülü zorlayan bir konuydu benim için.
sonunda ise çiftin büyüyebildiklerini görmek çok içimi rahatlattı gerçekten.
barışın annesinden de bahsetmeden geçmek istemiyorum. oda toksik bir anne. allah'ım yareppim, o ne kontrol manyaklığı teyze nolur bi git. özellikle bisiklet mevzusunun olduğu gün ve denizle barışın yeni sevgilisini çekiştirdiği an tam dayaklıktı. allah kimseye böyle anne vermesin amin.
dizi sinir stres ve travma oranı düşük olan insanlar için kolay izlenebilir olabilir. ilişkiler ve toksiklik konusunda travmalarınız var ise tetiklenebilirsiniz, tavsiye etmem.
keyifli seyirler.
şimdiye kadar izlediğim en en en toksik ilişkiydi. tahammül etmesi o kadar zordu ki. (hemen bi parantez açayım, bunu izlemenin bu kadar zor olması, oyunculukların çok iyi olması, yönetmenin ve diğer set ekibinin de işlerini mükemmel yapmış olmasından. tebrik ediyorum. parantezi kapatıyorum.) izlerken delirdim gerçekten. barışın o kadar sünepe olmasından nefret ettim izlerken. denizin ise, hiç birşey umursamadan sürekli kavga etmesine, sürekli savunmaya geçmesinden. ikisinin de ağzından küfürü asla düşürmemeleri de ayrı tahammülü zorlayan bir konuydu benim için.
sonunda ise çiftin büyüyebildiklerini görmek çok içimi rahatlattı gerçekten.
barışın annesinden de bahsetmeden geçmek istemiyorum. oda toksik bir anne. allah'ım yareppim, o ne kontrol manyaklığı teyze nolur bi git. özellikle bisiklet mevzusunun olduğu gün ve denizle barışın yeni sevgilisini çekiştirdiği an tam dayaklıktı. allah kimseye böyle anne vermesin amin.
dizi sinir stres ve travma oranı düşük olan insanlar için kolay izlenebilir olabilir. ilişkiler ve toksiklik konusunda travmalarınız var ise tetiklenebilirsiniz, tavsiye etmem.
keyifli seyirler.
devamını gör...
13.
"ilkler unutulmaz, sonlar kaçınılmazdır"
dizi evli bir çiftin ayrılma kararı alıp adamın eşyalarını toplamaya başlaması ile yavaştan başlıyor, burada bile bir ilişkinin başlangıcı ve bitişi demek eşyaların birleştirilmesi ve ayrılıklarda eşyaları bırakmak istememek demek olduğunu görüyoruz, olay eşyanın maddi değeri değil, eşyaların anıları saklayan nesneler olduğu gerçeği
bir oturmaya bitirilecek kadar sürükleyici ve her bölümü 1 saat olsa da sıkmadan kendini izleten 8 bölümlük türk dizisi olup başrolde ise özge özpirinçci ve salih bademci yer alıyor.
bir düğünde tanışan deniz ve barış'ın aşkı, ayrılığı, yaşadıkları, bir ilişkinin ilk günkü parıltısının yıllar içinde nasıl söndüğü, aşkın geçici acının kalıcı olduğunu görüyoruz.
bir geçmiş bir şimdiyi göstererek karakterlerin nasıl büyüdüğünü, ilişkinin geldiği boyutu, karakterlerin duygu durumlarını daha yakından izliyoruz bu sayede.
aslında ayrılmak istemiyorlar, bir şeyler değişsin istiyorlar.
deniz aykırı, renkli, eğlenceli, dobra ve güzel bir kız, barış'da ona benziyor, birbirlerinden çabuk etkilenip aşk yaşamaya başlıyorlar.
spoiler'ıma geçmeden önce dizinin mutlaka izlenmesi gerektiğini düşündüğümü söylemeden geçemeyeceğim.
dizide argo ve küfürlerin olması hoşuma gitti, küfürlere gülmemek imkansız, baya iyiydi.
sevişme sahnelerine oha! desem de bir ilişkide cinselliğin ne kadar yer tuttuğunu anlatmak için bu sahnelerin olması da gerekiyordu.
en etkilendiğim sahne barış'ın akvaryumu tek yumrukta kırdığı ve ayrıldıkları sahneler olabilir.
ikisinin de ağlaması ayrılığın ne denli zor olduğunu bir kez daha hatırlattı.
salih bademci'yi uzun saçla görünce aralıksız güldüm, hahahahahaha, o neydi gız^^
ne diyeyim, evlendiği gece sabaha kadar içip ağladım mı diycem ne diycem!!!
dizi evli bir çiftin ayrılma kararı alıp adamın eşyalarını toplamaya başlaması ile yavaştan başlıyor, burada bile bir ilişkinin başlangıcı ve bitişi demek eşyaların birleştirilmesi ve ayrılıklarda eşyaları bırakmak istememek demek olduğunu görüyoruz, olay eşyanın maddi değeri değil, eşyaların anıları saklayan nesneler olduğu gerçeği
bir oturmaya bitirilecek kadar sürükleyici ve her bölümü 1 saat olsa da sıkmadan kendini izleten 8 bölümlük türk dizisi olup başrolde ise özge özpirinçci ve salih bademci yer alıyor.
bir düğünde tanışan deniz ve barış'ın aşkı, ayrılığı, yaşadıkları, bir ilişkinin ilk günkü parıltısının yıllar içinde nasıl söndüğü, aşkın geçici acının kalıcı olduğunu görüyoruz.
bir geçmiş bir şimdiyi göstererek karakterlerin nasıl büyüdüğünü, ilişkinin geldiği boyutu, karakterlerin duygu durumlarını daha yakından izliyoruz bu sayede.
aslında ayrılmak istemiyorlar, bir şeyler değişsin istiyorlar.
deniz aykırı, renkli, eğlenceli, dobra ve güzel bir kız, barış'da ona benziyor, birbirlerinden çabuk etkilenip aşk yaşamaya başlıyorlar.
spoiler'ıma geçmeden önce dizinin mutlaka izlenmesi gerektiğini düşündüğümü söylemeden geçemeyeceğim.
dizide argo ve küfürlerin olması hoşuma gitti, küfürlere gülmemek imkansız, baya iyiydi.
sevişme sahnelerine oha! desem de bir ilişkide cinselliğin ne kadar yer tuttuğunu anlatmak için bu sahnelerin olması da gerekiyordu.
en etkilendiğim sahne barış'ın akvaryumu tek yumrukta kırdığı ve ayrıldıkları sahneler olabilir.
ikisinin de ağlaması ayrılığın ne denli zor olduğunu bir kez daha hatırlattı.
salih bademci'yi uzun saçla görünce aralıksız güldüm, hahahahahaha, o neydi gız^^
ne diyeyim, evlendiği gece sabaha kadar içip ağladım mı diycem ne diycem!!!
devamını gör...
14.
o kadar uzun süredir izleme listesinde duruyor ki dün izlemeye başladım. henüz 1. bölümü bitirdim. izledikçe düzenlerim entariyi.
bunların * arasındaki tüm sınırlar kalkmış. böyle ilişki mi olur? sevgili/evli olmak bu mu? yani fazlaca yüz göz olmak mı? ağzının ayarının olmaması mı? eğer bu karakterlerden birine herhangi bir yakınlık hissediyorsanız lütfen tedavi olun! ilk bölümdeyim biliyorum ama görünen köy kılavuz istemez değil mi?
sevmek, sevilmek, bağlılık, ilişki, aşk, tutku bla bla işte ne diye adlandırıyorsanız aradaki duyguyu en uç noktaları ile izleyeceksiniz. yani hastalıklı halleri ile karşınızda. arabanın camını tekmeleyerek kırmak, son sürat hızla araç kullanıp çarpma anında durmak. çocuğunuz var lan sizin, dedim. ben bile dedim, siz nasıl unuttunuz o anda acaba? bazı şeyleri merak etmemek iyidir. etmiyorum.
deniz’in köpeği vermek istememesini acımasızca buldum. barış’a hak verdim. tek o kalmış elinde onu da alıp hayatla bağını tamamen koparmazsın de mi, bi zamanlar -belki de hala- sevdiğin adamın. ben yapamazdım sanırım. ben zaten hiçbir şeyi bu kadar kanırtmam.
baş karakterlerin oyunculuklarına lafımız yoktur.
boşanma gerçekleşti ama ikisi de yüzükleri ile duruyor. sahi siz boşananlar yüzüklerinizi ne yapıyorsunuz?
mistik tesadüf notu: diziyi izlemeye başladığım gün 15 mart. bahsi geçen gecenin ertesi günü.
bölümün bitiş parçası: bırakma kendini - kaan boşnak.
2. bölüm:
papağan oyunu, çok severim ben de. muzurluk içimizde.
barış’ın yaşadığı kıskançlık duygusu artık arada deniz’in de arzuladığı tensel temas kalmadığı için sanırım.. eskiden olduğu gibi hoyratça tenini tenine kazıyor olsaydı bu noktaya gelinmezdi. sevişerek kapatılabiliyordu bazı çatlaklar. tamir ediyordu arzu çok şeyi.
bölüm sonu bitiş parçası: vazgeçtim -
yıldız tilbe.
3. bölüm:
boşanma nedenleri sıraladıkları oyunda 2. bölümdeki öngörümüzün gerçekliğini söylüyor barış “ benimle sevişmeyi bıraktın” . diğer dikkat çekici noktada eğlenmeyi bıraktık, tespitleri.
deniz’in de babası öldü. ama herkesin ona yaslanması. o ise hep kendine yaslanıyor. üzücü.
şefi çorum’a cenazeye göndermek müthiş fikir ahahhahaha
dizinin ilk bölümünde izleyicinin maruz bırakıldığı küfürler artık o kadar da kulağımı tırmalamıyor. azaldı mı alıştık mı karar veremedim ama.
bölüm sonu bitiş parçası: eskitilmiş - sattas.
4. bölüm:
babası sağken/varken bile uyuyakaldığında üstü örtülmemiş bir deniz var karşımızda. aradaki ilişkiyi toparlamak için geç kalmış babalar başkalarının çocuklarında kendilerini temize çekiyorlar. deniz barış’ın babası; barış’ta deniz’in babası ile sağlıklı iletişimde kalabiliyor.
puzzlenın taç mahal seçilmesi boşuna değil. barış denize hep aşık, onu sevmekten vazgeçemiyor. bildiği başka yol yok ondan. imkanı olsa aynı taç mahal’ı yapardı, sevgisini görünür kılmak için.
bölüm sonu bitiş parçası: deniz kızı - toprak özcan.
buraya kadar olan tüm bölümlerde sevişmelerin tamamında deniz hep üste. sanırım baskın karakterin deniz olduğu ifade edilmek istenmiş bu pozisyon ile.
bunların * arasındaki tüm sınırlar kalkmış. böyle ilişki mi olur? sevgili/evli olmak bu mu? yani fazlaca yüz göz olmak mı? ağzının ayarının olmaması mı? eğer bu karakterlerden birine herhangi bir yakınlık hissediyorsanız lütfen tedavi olun! ilk bölümdeyim biliyorum ama görünen köy kılavuz istemez değil mi?
sevmek, sevilmek, bağlılık, ilişki, aşk, tutku bla bla işte ne diye adlandırıyorsanız aradaki duyguyu en uç noktaları ile izleyeceksiniz. yani hastalıklı halleri ile karşınızda. arabanın camını tekmeleyerek kırmak, son sürat hızla araç kullanıp çarpma anında durmak. çocuğunuz var lan sizin, dedim. ben bile dedim, siz nasıl unuttunuz o anda acaba? bazı şeyleri merak etmemek iyidir. etmiyorum.
deniz’in köpeği vermek istememesini acımasızca buldum. barış’a hak verdim. tek o kalmış elinde onu da alıp hayatla bağını tamamen koparmazsın de mi, bi zamanlar -belki de hala- sevdiğin adamın. ben yapamazdım sanırım. ben zaten hiçbir şeyi bu kadar kanırtmam.
baş karakterlerin oyunculuklarına lafımız yoktur.
boşanma gerçekleşti ama ikisi de yüzükleri ile duruyor. sahi siz boşananlar yüzüklerinizi ne yapıyorsunuz?
mistik tesadüf notu: diziyi izlemeye başladığım gün 15 mart. bahsi geçen gecenin ertesi günü.
bölümün bitiş parçası: bırakma kendini - kaan boşnak.
2. bölüm:
papağan oyunu, çok severim ben de. muzurluk içimizde.
barış’ın yaşadığı kıskançlık duygusu artık arada deniz’in de arzuladığı tensel temas kalmadığı için sanırım.. eskiden olduğu gibi hoyratça tenini tenine kazıyor olsaydı bu noktaya gelinmezdi. sevişerek kapatılabiliyordu bazı çatlaklar. tamir ediyordu arzu çok şeyi.
bölüm sonu bitiş parçası: vazgeçtim -
yıldız tilbe.
3. bölüm:
boşanma nedenleri sıraladıkları oyunda 2. bölümdeki öngörümüzün gerçekliğini söylüyor barış “ benimle sevişmeyi bıraktın” . diğer dikkat çekici noktada eğlenmeyi bıraktık, tespitleri.
deniz’in de babası öldü. ama herkesin ona yaslanması. o ise hep kendine yaslanıyor. üzücü.
şefi çorum’a cenazeye göndermek müthiş fikir ahahhahaha
dizinin ilk bölümünde izleyicinin maruz bırakıldığı küfürler artık o kadar da kulağımı tırmalamıyor. azaldı mı alıştık mı karar veremedim ama.
bölüm sonu bitiş parçası: eskitilmiş - sattas.
4. bölüm:
babası sağken/varken bile uyuyakaldığında üstü örtülmemiş bir deniz var karşımızda. aradaki ilişkiyi toparlamak için geç kalmış babalar başkalarının çocuklarında kendilerini temize çekiyorlar. deniz barış’ın babası; barış’ta deniz’in babası ile sağlıklı iletişimde kalabiliyor.
puzzlenın taç mahal seçilmesi boşuna değil. barış denize hep aşık, onu sevmekten vazgeçemiyor. bildiği başka yol yok ondan. imkanı olsa aynı taç mahal’ı yapardı, sevgisini görünür kılmak için.
bölüm sonu bitiş parçası: deniz kızı - toprak özcan.
buraya kadar olan tüm bölümlerde sevişmelerin tamamında deniz hep üste. sanırım baskın karakterin deniz olduğu ifade edilmek istenmiş bu pozisyon ile.
devamını gör...
15.
(bkz: salih bademci)'nin çok büyük oynadığı blu tv dizisi.
yukarıdaki yazar arkadaşların da dediği gibi depresif bir dönemde izlenmemesini tavsiye ediyorum.
dizideki müzikler öyle güzel ve yerinde kullanılmıştır ki insan sonsuz döngüde aynı müzikleri dinlemek istiyor.
izlediğim en iyi üç yerli diziden biridir diyebilirim.
izleyeceklere şimdiden iyi seyirler.
yukarıdaki yazar arkadaşların da dediği gibi depresif bir dönemde izlenmemesini tavsiye ediyorum.
dizideki müzikler öyle güzel ve yerinde kullanılmıştır ki insan sonsuz döngüde aynı müzikleri dinlemek istiyor.
izlediğim en iyi üç yerli diziden biridir diyebilirim.
izleyeceklere şimdiden iyi seyirler.
devamını gör...
16.
zihnimdeki yoğunluktan biraz olsun kurtulup ancak şimdilerde izleme fırsatı bulduğum dizi. toksik ilişki kodlarını neredeyse tüm ayrıntılarıyla yansıtıyor oluşu ile kimi zaman tetiklenmeme yol açsa da severek izlediğim doyurucu bir dizi oldu. halihazırda bu tarz bir ilişki içinde olanlar ya da geçmişinde olmuş olanlar için tetikleyici olabilir, yer yer izlerken kendinizden parçalar bulup gözyaşlarınıza hakim olamayabilirsiniz. belki katarsis niyetine izlenebilir, belki de çok zorlayıcı gelebilir. bunu belirtmekte fayda var ama tavsiye edip etmemekte kararsızım. kendinizi en iyi siz tanırsınız, karar sizin..
genelde ilişkilerde erkeklerin dengesiz olduğu, kadınların nispeten daha boyun edici olduğu görülürken, dizide en dikkat çeken nokta ise, kadın karakterin yani deniz'in duygusal açıdan dengesiz ve erkek karakterin yani barış'ın ise nispeten daha uyumlu olmasıdır. bunun en birincil sebebi ise, her ikisinin de çocukluktan getirdikleri travmalardır. deniz, babasını asla affedemeyen ve babasına duyduğu öfkeyi zaman zaman en olmadık yerlerde fırsatını bulduğu kişilere, en çok da eşine kusan biridir. barış ise dominant bir annenin çocuğu olduğundan, biraz pısırık ve duygusaldır.
deniz, baba travması ve barış'ın bir gün babasına benzeyeceği endişesinden dolayı dengesizlikler yapmayı kendine hak görmektedir. barış ise kimi zaman sakinliğini korurken, kimi zaman ise maruz kaldığı dengesizliklerden kaçınmak amacıyla kendi isteklerini bastırmakta, kimi zaman ise yalan ve sinsiliklere başvurmaktadır. deniz, aslında öyle evlilik insanı değildir. başına buyruk yaşayan bir tiptir ve düzenli bir aile hayatı ona göre değildir, o yüzden de deniz'i evlenmeye de çocuk yapmaya da ikna eden barış'tır. evlilikte bazı şeylerin en baştan konuşulması ve çocuk sahibi olmak gibi önemli konularda aynı fikirde olunmasının ne kadar önemli olduğunu burada bir kez daha görüyoruz. eşlerin böyle hayati konularda birbirini ikna etmeye çalışmasının ne kadar zor olduğunu görmek, acı verici gerçekten. barış'ın bir seferinde isyan edip deniz'e "ben her seferinde seni bir şeyleri yapma konusunda ikna etmek zorunda mıyım?" demesi, içinde bulunduğu çaresizliği gözler önüne seriyor.
barış'ın annesinin toksikliği de apayrı bir konu. hani böyle alttan alta hep bir laf sokacakmış gibi duruşu, fırsatını bulduğunda oğluna ve gelinine iğneleyici sözler etmesi gibi şeyler, onu inanılmaz itici bir insan haline getiriyor. haddizatında hemen hemen her evde bulunan o toksik anne/kayınvalide figürünü temsilen barış'ın annesini bir kaşık suda boğası geliyor insanın.*
genelde ilişkilerde erkeklerin dengesiz olduğu, kadınların nispeten daha boyun edici olduğu görülürken, dizide en dikkat çeken nokta ise, kadın karakterin yani deniz'in duygusal açıdan dengesiz ve erkek karakterin yani barış'ın ise nispeten daha uyumlu olmasıdır. bunun en birincil sebebi ise, her ikisinin de çocukluktan getirdikleri travmalardır. deniz, babasını asla affedemeyen ve babasına duyduğu öfkeyi zaman zaman en olmadık yerlerde fırsatını bulduğu kişilere, en çok da eşine kusan biridir. barış ise dominant bir annenin çocuğu olduğundan, biraz pısırık ve duygusaldır.
deniz, baba travması ve barış'ın bir gün babasına benzeyeceği endişesinden dolayı dengesizlikler yapmayı kendine hak görmektedir. barış ise kimi zaman sakinliğini korurken, kimi zaman ise maruz kaldığı dengesizliklerden kaçınmak amacıyla kendi isteklerini bastırmakta, kimi zaman ise yalan ve sinsiliklere başvurmaktadır. deniz, aslında öyle evlilik insanı değildir. başına buyruk yaşayan bir tiptir ve düzenli bir aile hayatı ona göre değildir, o yüzden de deniz'i evlenmeye de çocuk yapmaya da ikna eden barış'tır. evlilikte bazı şeylerin en baştan konuşulması ve çocuk sahibi olmak gibi önemli konularda aynı fikirde olunmasının ne kadar önemli olduğunu burada bir kez daha görüyoruz. eşlerin böyle hayati konularda birbirini ikna etmeye çalışmasının ne kadar zor olduğunu görmek, acı verici gerçekten. barış'ın bir seferinde isyan edip deniz'e "ben her seferinde seni bir şeyleri yapma konusunda ikna etmek zorunda mıyım?" demesi, içinde bulunduğu çaresizliği gözler önüne seriyor.
barış'ın annesinin toksikliği de apayrı bir konu. hani böyle alttan alta hep bir laf sokacakmış gibi duruşu, fırsatını bulduğunda oğluna ve gelinine iğneleyici sözler etmesi gibi şeyler, onu inanılmaz itici bir insan haline getiriyor. haddizatında hemen hemen her evde bulunan o toksik anne/kayınvalide figürünü temsilen barış'ın annesini bir kaşık suda boğası geliyor insanın.*
devamını gör...
17.
şimdi bitirdiğim, başrollerini salih bademci ve özge özpirinççinin paylaştığı blu tv dizisi. tamamen toksik bir ilişkiyi anlatıyor. tam anlayamadığım yerler olmasına rağmen diziyi çok beğenerek izledim.
mesela neden boşandıklarını asla anamadım. barış eski sevgilisiyle aldatmadığını söyledi ama sanki bu sebepten boşanmışlar gibi gösterdiler.
bir de sonunu hiç anlamadım. barışın sağ elinde yüzük vardı, nişan yüzüğü. barış gün ile mi nişanlandı? yoksa deniz ile barış büyüdüklerini fark edip tekrar birlikte olma kararı mı aldılar? ya da düzgün bir şekilde vedalaştılar mı? buralar hep yarım kaldı ben de.
ikinci sezonda da köpeğin adından çıkardığım kadarıyla, denizin konuştuğu transeksüel ablanın oğlu necatinin hikayesi var sanırım. umarım barış ve denize de kısa kısa yerler verirler
mesela neden boşandıklarını asla anamadım. barış eski sevgilisiyle aldatmadığını söyledi ama sanki bu sebepten boşanmışlar gibi gösterdiler.
bir de sonunu hiç anlamadım. barışın sağ elinde yüzük vardı, nişan yüzüğü. barış gün ile mi nişanlandı? yoksa deniz ile barış büyüdüklerini fark edip tekrar birlikte olma kararı mı aldılar? ya da düzgün bir şekilde vedalaştılar mı? buralar hep yarım kaldı ben de.
ikinci sezonda da köpeğin adından çıkardığım kadarıyla, denizin konuştuğu transeksüel ablanın oğlu necatinin hikayesi var sanırım. umarım barış ve denize de kısa kısa yerler verirler
devamını gör...
18.
ilk sezonun üzerine başka bir çiftle olmaz diyordum ama beni yerden yere vurdu. hele o şarkılar, spoiler olmasın diye ayrıntı vermeyeceğim bir veda sahnesi vardı ki insanın bağrına bağrına vurmasına neden oluyor.
ilk sezonunda yeri geldi adama yeri geldi kadına bir tane patlatmak istedim. toksikliğin paçalarınızdan aktığı bir ilişkiniz varsa aşırı tetiklenebilirsiniz. böyle bir ilişkiniz olmasa da herkesin içinde kendinde bir şey bulacağı bir dizi. sevmeyi de gitmeyi de beceremediğimiz olmuştur diye düşünüyorum.
ilk sezonunda yeri geldi adama yeri geldi kadına bir tane patlatmak istedim. toksikliğin paçalarınızdan aktığı bir ilişkiniz varsa aşırı tetiklenebilirsiniz. böyle bir ilişkiniz olmasa da herkesin içinde kendinde bir şey bulacağı bir dizi. sevmeyi de gitmeyi de beceremediğimiz olmuştur diye düşünüyorum.
devamını gör...
19.
neyini seviyorsunuz anlayamadık gitti bi türlü dedirten dizi.. ilk sezonu birkaç bölüm izlemiştim her zamanki tr online platform dizisi çiğliği ve olmamışlığındaydı. yeni sezonun editlerini de twitterdan gördüğüm kadarıyla değişen pek bir şey yok. mesele nedir anlayamamış durumdayız..
devamını gör...
20.
nilüfer’li ve cihanlı sezondan geliyorum. birinci sezonu izleyemedim. ancak toksik ilişki ve bile bile o uçurumdan atlamanın sonunu çok güzel anlatmışlar. o cicim ayları geçince ilişkinin dönüştüğü hali, birbirini seven iki insanın aynı zamanda birbirine karşı ne kadar can yakıcı olabileceğini de görüyoruz.
daha sahici geldi bana izlediğim dizilerden. insan çok şey buluyor kendinden. hele o sorumsuzluk noktasında.
bir de bir yerde iyiliğinle cezalandırıyorsun beni nilüfer dediği yerde cihanın dejavu oldum sanki. neymiş iyi olmak da gerekmiyormuş.
daha sahici geldi bana izlediğim dizilerden. insan çok şey buluyor kendinden. hele o sorumsuzluk noktasında.
bir de bir yerde iyiliğinle cezalandırıyorsun beni nilüfer dediği yerde cihanın dejavu oldum sanki. neymiş iyi olmak da gerekmiyormuş.
devamını gör...