fantastik / korku-gerilim / hikaye-öykü / edebiyat
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

h.p. lovecraft'ın 1930'ların başında yazdığı ve sağlığında yayımlanan tek eseri. ithaki yayınevi çok güzel bir kapak tasarımı ile basmış. geçen ay okuduğum biz hep şatoda yaşadık adlı muhteşem kitaptan aldığım gazla bu yıl da bir korku kitabı okumak istedim. lovecraft ile tanışmak için de uygun bi' seçim oldu.

gizemlerle ve tuhaflıklarla dolu izole bir kasabanın öyküsü anlatılıyor kitapta. yaratılan puslu ve karanlık atmosfer çok hoş. türlü çeşitli deniz yaratıkları daha hoş. yolu bu kasabaya düşen meraklı bir genç adamın başından geçenler anlatılıyor. sonu da biraz sürprizli.

tarzı bana edgar allen poe'yu anımsattı. gerçekten de etkilenmiş bu yazardan. böyle bağırsak deşmeli, bağırmalı çağırmalı, kol bacak koparmalı bir korku hikayesi bekliyorsanız bu o değil. heyecan her an top noktada değil. çok sakin ve tekinsiz. ben aksiyon insanı olmadığım için bu sakin tekinsizlik tam benim kalemim.

edit: çizim de yaptırdı. deniz yaratığı eyle değil beyle olur dedim aldım elime fırçayı * hadi herkesler okusun.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
lovecraft'ın bu öyküsünü ilk olarak giovanni scognamillo seçkisinde okumuştum. dost körpe'nin çevirdiği ve kanımca lovecraft'ın en sağlam hikâyelerinin bir araya geldiği güzel bir derleme kitaptır. zira lovecraft evreninde ama öyle ama böyle birbiriyle ilintili olan hikâyelerin bir arada okunması kadar keyifli bir şey yoktur. cthulhu’nun çağrısı'nı da yine bu seçkide okumuştum. ondan sonra da yeri geldikçe güncellemeleri takip etmek durumunda kaldık. * kimilerine göre bu hikâye onun en iyi hikâyesi. öyle söylüyorlar, çünkü diğer hikâyelerine nazaran daha duru bir dille yazılmış. sakin ve sade bir havası var. tabiri caizse siyah değil. gri... tabii bunu söylerken olay örgüsünde zaman zaman ortaya çıkan ufak şoklamaları hariç tutarak bir değerlendirmede bulunmuş oluyorum.

zadok'un devreye girdiği ve ilk ağızdan anlatıma başladığı kısım bence bu hikâyenin en sağlam bölümü. aynı zamanda ''zadok anlatısı'' dediğimiz şey lovecraft sonrası eserleri ciddi anlamda etkilemiş. buna sinema da dahil. bu sebeple hikâyenin o kısmını, bu gözle okuyup değerlendirmek de fayda var. ilk tanımda cessiebalik'ın yaptığı ''sakin tekinsizlik'' tanımı cidden bu hikâyeye cuk diye oturmuş. işte o tekinsizliğin sebebi ise bizatihi cthulhu mitosu ile ilintili. * *

naçizane şunun altını çizmem lazım; bu hikâyeyi hiç okumamış olan arkadaşlar''cthulhu’nun çağrısı''nı okuduktan sonra bu hikâyeyi okurlarsa çok daha iyi olur. bu sayede hem o sessiz tekinsizliğin kıymetini daha iyi anlarsınız. hem de hikâye örgüsü sizin için daha anlamlı bir hale gelir.

bu arada poe meselesi ile ilgili de bir kaç kelam edeyim. lovecraft'ın ki etkilenmekten öte bir şey... bizatihi o'nun mirasını devralma iddiasında. bu yüzden kendisinin durumunu çok daha farklı bir şekilde değerlendirmek gerekir. kanımca, poe konusunda tutkulu bir fanatik olduğunu söylemek isabetli olacaktır. * lord dunsany ve arthur machen'den etkilendiği ise bir vakıa. lakin şuna şüphe yok ki, gizem, kasvet ve donukluğun yansıtılmasındaki en başarılı yazarlardan birisidir. * bu sayede üslubundaki aksaklıklar yok olur gider. ondan geriyi tüyler ürpertici bir dehşet ve kurgusal özgünlük kalır...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"innsmouth'un üzerindeki gölge" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim