işçi

aslında kelime anlamında derin anlamlar taşıyan sözcük, şöyle ki; başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse.

tanımdaki "başkasının yararına" herşeyin özetidir bence.

üniversite okumadan kpss'ye girmeden belediyeye girip işçi namıyla vasıf gerektirmeyen işlerde(çaycı ,temizlikçi,otomobil şoförü) çalışıp 5890 tl maaş +ikramiye vs lerle hayatınızı yaşarsınız.nedense herkes memuru zengin zanneder ama bu arkadaşlar ortalama bir amiri pozsiyonundaki memurdan yaklaşk 2000 tl fazla maaş alırlar. ki işçinin amiri olan memur üniversite bititrmiş kpss yarışına girmiş ve o sayede makama gelmiştir ve her attığı imzanın ömür boyu sorumluluğu vardır.

isci denildiginde aklima gelen ilk sey cem karaca'nin bir sarkisinda gecen "iscisin sen isci kal, giy dedi tulumlari" sozleridir. dokunur insana.

memur maaşının yarısı kadar maaş alıp 3-5 katı (bazen çok daha fazla) çalışan, mesai saatlerinin başı belli sonu esnek olan, iş güvencesi olmayan, tek kalemle isminin üstü çizilebilen, bir kuruşluk değeri olmayan, üst kademedeki kişilerden ziyade memur tayfası tarafından kabullenilemeyen, devlet kurumuna gittiğinde bahsi geçen memurlar tarafından azarlanan kişi.
barışta en çok onlar yorulur, savaşta en çok onlar ölür.

emeğini alın terini belli bir ücret karşılığında işverenine satan grup.

işçi, kendisine belirli bir maaş veren işverenin yanında çalışan emekçi kişilerdir.

(bkz: emekçi)

beyaz yaka yani hizmet sektörü ve beynini kullarak yapılan işlerde mavi yaks yani kol gücü ile yapılan işlerde çalışırlar.
işçi alım bürolarında ya da devlet memurlarından kısmi yani esnek çalışma getirilerek hem maaşlarına hem emeklilik haklarına hem kıdem tazminatlarına hem de örgütluluklerine ağır darbe vurulmak istenmektedir.
sermayenin saldırlarına karşı işçi sınıfının sendikal örgütlüluklerle birarada durması önemlidir.