141.
sözlüğün radyo sever yazarları,
bu akşam çenemi tutamam diye yayın yapmak istemiyorum. daha açık bir şekilde sanırım ifade edemem kendimi.
umarım haftaya görüşürüz.
devamını gör...
142.
hafta içi yoğun bir iş temposu ama hafta sonları hep evdeyim genelde. odam yani dergahımda takılıyorum. dışarı çıkıp ne yapacaksın ki, tavuk döner bile lüks olmuş anacım :)
devamını gör...
143.
çok güzel, kalemine sağlık
devamını gör...
144.
kelimeleri alalım...
devamını gör...
145.
ucuz ise lahmacun olmayabilir :). bir arkadaşım demişti ucuza tavuk döner yiyoruz diye, tavuk değil martıdır o dedim :)
devamını gör...
146.
kablo, lokma, dizgin, parantez, aşk....
devamını gör...
147.
evet, o gündü. hani pencereden dışarı bakarken, o sallanan eski telefon kabloların bakıyordum.
belki o günü unuttuğumu düşündün belki inandın ama o gönlümün dizginlerinin serbest kaldığı
o sonbahar gününü asla unutamam.

evet. o gündü. hani lokma boğazımdan geçmeden önce senin hayalinden müsaade istemişti.
bu öyle bir aşktı ki hani bazı kelimeler vardır ya parantezlere bile sığmaz, istemez tutulmayı.
işte öyle bir gündü o gün.

sendin gözlerime baharı getiren, sendin o andan sonra ben olan...
devamını gör...
148.
aşkı dizginlemek için hapsetmeye calisiyorsun. sanki beni kablolarla, iplerle baglamalisin, sanki beni bir parantezin içine alıp saklamalisin. oysa beni özgür bıraktığın kadar koşarım sana. ask bir sahil kenarında rüzgarda saçların dalgalanirken patara patara diye şarkılar söyleyip sevinçle beraber lokma yemek gibi olmalı.
devamını gör...
149.
hastanenin hasta servisinde yatarken, başucumda, kalbime bağlı ekg kablolarına takıldı gözlerim. ölüyor muydum acaba? dünden kalan yemeğin lokmaları boğazımdan geçmiyordu. sen yoktun zira. dolu dizgin yaşadığımız onca güzel günler, şimdi neredeler? kendimi sorguluyordum bu soğuk hastane odasında. aşkıma bir parantez açtım bugün. artık sensizdim...
devamını gör...
150.
geliyor. biraz uzun oldu.
devamını gör...
151.
roman yazıyor matmazel.*
devamını gör...
152.
#3352099
yaşamın bana uyguladığı dağınık tarifede açılmış bir parantez gibiydi hayatıma gelişin... hoş geldin.
klostrofobik kamaramın dar lumbuzundan kafamı sarkıtıp içime çektiğim derin bir nefes gibi hayat dolu.

teslim olduğumda beni nereye sürükleyeceğini bilmediğim bir akıntının gizemi de vardı dizginleyemedigim heyecanımda. sanki pehrizi bozup bir lokma alsam, ömrümün sonuna kadar aç kalmaya razı olabilmek gibiydi sana dokunmak.

adına aşk denilen itici duygular bütününe emanet ettim kendimi, biraz da kulaç atmadan sürüklenmekti ümidim.

"iki kalp arasında en kısa yol;
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol..."
diye tarif etmiş bizi cemal süreyya.
biz biraz ve çoğunlukla böyleydik seninle. biraz da dalgalı denizde akıntıya kürek çektik. bence çok da güzeldik.
nihayet geldiğimiz duygularda, ya da en başında, yanlış kabloyu mu kestik?
yine de çok güzeldik.
devamını gör...
153.
geldi be öffff.. kısa kısa yazamam bu kelimelere haksızlık olur.
devamını gör...
154.
yüksek müsaadenizle ayrılıyorum efendim, tekrar iyi yayınlar dilerim :) sevgiler
devamını gör...
155.
bu yayın bu şarkıyla kapanmalı bence. :)
devamını gör...
156.
kablolar, kablolar, her yerde kablolar, köşelerden kıvrılan, iç içe geçip birbirine dolanan, uzadıkça hangisi diğerinin devamı anlaşılmaz hale gelen, hemen toplanmalı kablolar. şimdi içeriye girip görürse kaçırır keçileri, dizginleyemez öfkesini, tutar çeker bütün prizlerden fişleri böylece sönüverir aşkın ateşi. kızdırmadan sofraya yetişmeli.
sofrada karşı karşıya oturan iki kişi, birinin lokması öfke, bezginlik diğerininki. içinden bir parantez açıyor biri, eline sağlık yazıyor içine, afiyet olsun diye ekliyor öteki, parantez kapanıyor, sofrayı kimse kaldırmıyor.
devamını gör...
157.
ben yine aşk yazardım sanırım. duygu durumum buna elverişli şu an sfsfs.
devamını gör...
158.
kablo, lokma takımı, parantez işkence, dizgin. hepsi de cinayet aleti. :))
devamını gör...
159.
gökdelen, bakkal, rüzgar.
devamını gör...
160.
- erdal abiiii!!
- efendim ismail?
- bu bakkalı taşıyacak başka yer bulamadın mı, ne bu gökdelenlerin altında?
- sanane ismail, git hadi rüzgar yapma!

benim ayar bozuldu, kusura bakmayın.*
devamını gör...
161.
bu gökdelen buraya yapılmalı bir iki sene oluyor. birinci katında bir bakkal var. evime çok yakın olduğu için gece sigaram bitince oraya gidiyorum. rüzgarlı bir akşam. sigaram bitmiş. gece 12 suları. gökdelenin güvenliğine geldim:
-kime gelmistiniz? kimliğiniz?
-ben bakkala gelmiştim.
-hanimefendi burda bakkal yok. market var.

bozulduğumu çaktırmadan kimliğimi uzatıyorum. kapı açılıyor.
alışamadım işte gokdelenlere. ben hala bakkal sıcaklığını ariyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kaçak dövüşçüler derneği radyo yayını" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim