1.
kendime yaptığım hataları, acımasızlıkları telafi etmek için bunu yapabilmeyi isterdim. asla bırakmazdım küçük lilium'u. yanımdan 1 dakika ayırmazdım.
sokağa oynaması için gönderdiğiniz çocuğunuzun yanına kim sapıkça bahanelerle yanaşıyor haberiniz bile olmaz. ama benim olurdu. markete de tek başına göndermezdim. o küçük market alışverişi dediğiniz şeyde, o yolda miniğinize neler yapabilirler, hiç ruhunuz bile duymaz. ama ben bilirdim. dahası o minik de bunların ne olduğunu anlayamaz. ama büyüyünce o kadar garip tesirleri olur ki o anların; şeker yiyemez mesela, penceresiz odalarda küçük bir çocuk gibi korkar hâlâ. neden böyleyim ben diye düşünürken o günler gelir aklına. ruhu yaralanmıştır o minik bebeğin çoktan.
ama ben sevgili ebeveynler, ben küçük lilium'un elinden sıkıca tutar bırakmazdım. ağlamasını engelleyemezdim belki ama göz yaşlarını silerdim. düşmesini engelleyemezdim ama yaralarını sarardım. ben küçük lilium'u gerçekten güçlü ve sağlıklı bir beyinle yetiştirebilirdim. ve bunu yapmayı çok isterdim.
sokağa oynaması için gönderdiğiniz çocuğunuzun yanına kim sapıkça bahanelerle yanaşıyor haberiniz bile olmaz. ama benim olurdu. markete de tek başına göndermezdim. o küçük market alışverişi dediğiniz şeyde, o yolda miniğinize neler yapabilirler, hiç ruhunuz bile duymaz. ama ben bilirdim. dahası o minik de bunların ne olduğunu anlayamaz. ama büyüyünce o kadar garip tesirleri olur ki o anların; şeker yiyemez mesela, penceresiz odalarda küçük bir çocuk gibi korkar hâlâ. neden böyleyim ben diye düşünürken o günler gelir aklına. ruhu yaralanmıştır o minik bebeğin çoktan.
ama ben sevgili ebeveynler, ben küçük lilium'un elinden sıkıca tutar bırakmazdım. ağlamasını engelleyemezdim belki ama göz yaşlarını silerdim. düşmesini engelleyemezdim ama yaralarını sarardım. ben küçük lilium'u gerçekten güçlü ve sağlıklı bir beyinle yetiştirebilirdim. ve bunu yapmayı çok isterdim.
devamını gör...
2.
eğer ikiziniz varsa mümkündür.
çok eskiden izlediğim bir belgeselde, ikizlerden biri uzaya giderse, döndüğünde uzaya giden kişinin genç, ama dünyada kalan ikizinin yaşlı olacağına dair çünkü uzay ile dünyadaki zaman kavramlarının farklı olduğuna dair bir şeyler duymuştum.
o zaman, eğer ikiziniz varsa, çocukken uzaya gidin döndüğünüzde ikiziniz büyümüş olsun ve ikiziniz sizi evlat edinsin. böylelikle kendi çocukluğunuz evlat edinilmiş olacak. ee kendim kendimi evlat edinmek istiyorum demeyin, çünkü ikiz diyoruz adı-üstünde bir elmanın yarısı falan.
çok eskiden izlediğim bir belgeselde, ikizlerden biri uzaya giderse, döndüğünde uzaya giden kişinin genç, ama dünyada kalan ikizinin yaşlı olacağına dair çünkü uzay ile dünyadaki zaman kavramlarının farklı olduğuna dair bir şeyler duymuştum.
o zaman, eğer ikiziniz varsa, çocukken uzaya gidin döndüğünüzde ikiziniz büyümüş olsun ve ikiziniz sizi evlat edinsin. böylelikle kendi çocukluğunuz evlat edinilmiş olacak. ee kendim kendimi evlat edinmek istiyorum demeyin, çünkü ikiz diyoruz adı-üstünde bir elmanın yarısı falan.
devamını gör...
3.
ah nasıl yetiştirirdim seni anna. şaşıp kalırdın kendine. kelimeler yetmedi anlatmaya hislerimi, isteklerimi...
devamını gör...
4.
küçük kızımın gittiği her yeri ondan önce gezer, zararı dokunacak bir şey varsa ortadan kaldırmaya çalışırdım. en güzel okullarda okusun diye elimden geleni yapardım. arkadaş çevresi ilk beş yıl çok önemli; çevresine hep iyi insanları alması için gözetirdim onu, böylece ilerde rüyalarına sınıfta korkup utandığı anlar girmezdi. prensesimin bilinçaltında, kalbinde arkadaş yarası olmazdı.
kütüphanesi olan ve insanların birbirine saygı duyduğu bir evde büyürdü. bağrışmalar olmazdı. böylece tavşanım bağırışlar duyunca tedirgin olmaz, korkuya kapılmazdı.
yanından ayrılmazdım, iş seyahati dahi olsa uzaklaşmazdım ondan. sevgiyi öğrenmesi için eğitirdim. kavgacı olmazdı, sigara içmezdi, kolunda yara izleri taşımazdı.
kızım bugün olduğu insan haline gelince ona olanı bileni anlatır, kocaman sarılırdım.
(bkz: gelmeyin üstüme fena dağıldım)
kütüphanesi olan ve insanların birbirine saygı duyduğu bir evde büyürdü. bağrışmalar olmazdı. böylece tavşanım bağırışlar duyunca tedirgin olmaz, korkuya kapılmazdı.
yanından ayrılmazdım, iş seyahati dahi olsa uzaklaşmazdım ondan. sevgiyi öğrenmesi için eğitirdim. kavgacı olmazdı, sigara içmezdi, kolunda yara izleri taşımazdı.
kızım bugün olduğu insan haline gelince ona olanı bileni anlatır, kocaman sarılırdım.
(bkz: gelmeyin üstüme fena dağıldım)
devamını gör...
5.
hiçbir şey için geç değil, şimdi bile o küçük jess'e annelik yapıyorum ki yapmasam delirirdim, içimdeki öfkeyle baş edemezdim, ya kendime ya da beni yaralayanlara zarar verirdim ama ben ona annelik etmeyi seçtim. bunu nasıl mı yaptım? meditatif bir halde onun ellerinden tuttum, gözyaşlarını sildim, anlattıklarını sabırla dinledim, çok ağladı, ben de onunla birlikte ağladım ama günden güne birlikte iyileştik.. özellikle şu meditasyon en büyük şifamız oldu: içindeki çocuğun yaralarını iyileştirme meditasyonu içimdeki o küçük kız çocuğunun yüzü gülene kadar her gün bu meditasyonu yaptım, yaralarım çoktu, en az 21 gün yapılması öneriliyordu ama ben çok daha uzun süreler yaptım ve artık hafif de olsa bana gülümsemeye başladı ama bir gün yüzünü tam olarak güldüreceğim, yılların izini bir çırpıda silmek zor ama imkansız değil, sabırla birlikte vakit geçirmeye devam...
devamını gör...
6.
(bkz: dark) izliyorsanız her an her şey olabilir. *
devamını gör...
7.
ilahi yazar nereden açtın bu başlığı.
ya her şey dökülüp saçılırsa, ya o yalnız çocuk yaralarını hatırlamaya hazır değilse daha.
kendimi evlat edinsem onu şefkatle büyütür,sık sık sarılır,güzel olduğunu,onu çok sevdiğimi söylerdim.gece uyuyamamışsa nelerin onu üzdüğünü,kaygılarını anlamaya çalışırdım.uyuyana kadar en sevdiği hikayeleri anlatırdım.
hiç yaralanmasın diye, salt korkutmak yerine insanları tanıtmaya çalışırdım.bu sayede öğrendikleriyle kendini geliştirebilir, güzel ve derin ilişkiler kurabilirdi.
üzgün hissetsem de nedenini anlatırdım,ona da kendini ifade etmeyi gösterebilirdim böylece.
hiç gizlimiz saklımız olmadan yaşardık, bana bütün aklından geçenleri yargılanacağını düşünmeden ifade edebilirdi.asla şöyle nasihat etmezdim : ‘çocuğunla mesafe koymalısın araya’.
seçme şansı verirdim,benim düşünce dünyamdan başka dünyaların da olduğunu kabul ederek büyütürdüm.
bir gece bile yanağına öpücüğü kondurmadan göndermezdim.her gün onun varlığına nasıl da şükrettiğimi söylemekten hiç bıkmazdım.
ya her şey dökülüp saçılırsa, ya o yalnız çocuk yaralarını hatırlamaya hazır değilse daha.
kendimi evlat edinsem onu şefkatle büyütür,sık sık sarılır,güzel olduğunu,onu çok sevdiğimi söylerdim.gece uyuyamamışsa nelerin onu üzdüğünü,kaygılarını anlamaya çalışırdım.uyuyana kadar en sevdiği hikayeleri anlatırdım.
hiç yaralanmasın diye, salt korkutmak yerine insanları tanıtmaya çalışırdım.bu sayede öğrendikleriyle kendini geliştirebilir, güzel ve derin ilişkiler kurabilirdi.
üzgün hissetsem de nedenini anlatırdım,ona da kendini ifade etmeyi gösterebilirdim böylece.
hiç gizlimiz saklımız olmadan yaşardık, bana bütün aklından geçenleri yargılanacağını düşünmeden ifade edebilirdi.asla şöyle nasihat etmezdim : ‘çocuğunla mesafe koymalısın araya’.
seçme şansı verirdim,benim düşünce dünyamdan başka dünyaların da olduğunu kabul ederek büyütürdüm.
bir gece bile yanağına öpücüğü kondurmadan göndermezdim.her gün onun varlığına nasıl da şükrettiğimi söylemekten hiç bıkmazdım.
devamını gör...
8.
çocukluk travması olan tüm yetişkin bireylerin yapmasını tavsiye ettiğim birşeydir.
nasıl yapacağız bunu derseniz onu karşınıza alıp dinleyin, sevin, şefkat gösterin, onu anlayın
sonrada onu annesi/babası gibi sahiplenin üzülmesine izin vermeyin üzülürse de herşeyin gelip geçici olacağına onu inandırın, elini hiç bırakmayın
nasıl yapacağız bunu derseniz onu karşınıza alıp dinleyin, sevin, şefkat gösterin, onu anlayın
sonrada onu annesi/babası gibi sahiplenin üzülmesine izin vermeyin üzülürse de herşeyin gelip geçici olacağına onu inandırın, elini hiç bırakmayın
devamını gör...
9.
iki yetişkin bireyin çocuk yapma sebebidir bence bu. her insan kendi çocukluğundan birtakım anları özler, onları tekrardan yaşamak ister. işte tam da bu yüzden kendinen bir parça taşıyan çocuğu dünyaya getirme kararı alırlar. sırf özlediği yıllara geri dönebilsinler, kendi çocukluklarını evlat edinebilsinler diye.
devamını gör...
10.
ben istemezdim. ailem yerine ben minik tarananikk’i büyütseydim şu anda olduğum kişi olmazdım. en fazla bir tık özgüvenli ve daha sosyal olacağım şekilde yetiştirmeye çalışırdım kendimi. yine de küçük tarananikk’i görmek güzel olabilirdi.
devamını gör...
11.
zor bir çocukluk geçiren birinin yapması gerekendir. çocukluk dönemi anıları ve hatıraları hayatımızı şekillendiriyorsa madem, o halde o çocuğu biz kendimiz iyileştirmeliyiz eğer yaraları varsa. iyi bir çocukluk geçiren ise kendi çocukluğunu arkadaş edinmelidir. güzel bir çocukluk ne güzel arkadaş olur insana, canı sıkıldıkça sığınabileceği bir liman olur. dur dur çok güzel bir cümle buldum:
"mutsuz insanlar çocukluğuna baksınlar, çocukken de mutsuz iseler çocukluklarını evlat edinip tekrar büyütsünler ve önce o çocuğu güldürsünler. çocukken mutlu iseler çocukluklarını arkadaş edinip beraber gülsünler."
gideyim bunu "sözlük yazarlarının cümleleri" başlığına yazayım*.
"mutsuz insanlar çocukluğuna baksınlar, çocukken de mutsuz iseler çocukluklarını evlat edinip tekrar büyütsünler ve önce o çocuğu güldürsünler. çocukken mutlu iseler çocukluklarını arkadaş edinip beraber gülsünler."
gideyim bunu "sözlük yazarlarının cümleleri" başlığına yazayım*.
devamını gör...
12.
affan dede'ye para saymanız gerekebilir ve keşke bu mümkün olabilseydi:
çocukluk
affan dede'ye para saydım,
sattı bana çocukluğumu.
artık ne yaşım var, ne adım;
bilmiyorum kim olduğumu.
hiçbir şey sorulmasın benden;
haberim yok olan bitenden.
bu bahar havası, bu bahçe;
havuzda su şırıl şırıldır.
uçurtmam bulutlardan yüce,
zıpzıplarım pırıl pırıldır.
ne güzel dönüyor çemberim;
hiç bitmese horoz şekerim!
cahit sıtkı tarancı
çocukluk
affan dede'ye para saydım,
sattı bana çocukluğumu.
artık ne yaşım var, ne adım;
bilmiyorum kim olduğumu.
hiçbir şey sorulmasın benden;
haberim yok olan bitenden.
bu bahar havası, bu bahçe;
havuzda su şırıl şırıldır.
uçurtmam bulutlardan yüce,
zıpzıplarım pırıl pırıldır.
ne güzel dönüyor çemberim;
hiç bitmese horoz şekerim!
cahit sıtkı tarancı
devamını gör...
13.
yapan kesin narsisttir net.
devamını gör...
14.
kesinlikle kendimi evlat edinmezdim. öyle çocuk mu olur lan? atanamamış zebani gibi.
devamını gör...
15.
çocukluğunu evladın bilerek ona,
yaşayamadığı çocukluğu yaşatmaktır.
izlerini tanır elbette her insan,
mesele o izleri sevmektir.
yaşayamadığı çocukluğu yaşatmaktır.
izlerini tanır elbette her insan,
mesele o izleri sevmektir.
devamını gör...
16.
yapardım. hiç bir anlamı olmazdı çünkü o çocukluk benim olmazdı. o zaman yapmazdım.
herhangi bir çocuğu yetiştirmek olurdu bu, ne çıkacağı belli mi? büyüyecek ve ben olmayacak? ben de kendimden bir tane daha istemezdim zaten. o çocuğun farklı bir hayatı olması için uğraşırdım. ama o da başka başka bir imtihan edinirdi.
nereden baksan anlamsız bir davranış. sorgulayana ne olursa olsun kendini sevmeye yönelik birkaç dakika fırsat verdirtiyor yalnızca. bu da güzel.
herhangi bir çocuğu yetiştirmek olurdu bu, ne çıkacağı belli mi? büyüyecek ve ben olmayacak? ben de kendimden bir tane daha istemezdim zaten. o çocuğun farklı bir hayatı olması için uğraşırdım. ama o da başka başka bir imtihan edinirdi.
nereden baksan anlamsız bir davranış. sorgulayana ne olursa olsun kendini sevmeye yönelik birkaç dakika fırsat verdirtiyor yalnızca. bu da güzel.
devamını gör...
17.
(bkz: ölü yatırım)
devamını gör...
18.
kendi çocukluğumu değil de annemi evlat edinmek isterdim. onu sevgiyle, başını okşaya okşaya yeniden büyütmek isterdim. babamı da alırdım. ona da şefkatle sarılırdım. benim çocukluğum çok güzel geçti. doyasıya yaşadım çocukluğumu ve bunu annemle babama da yaşatmak isterdim. gerçekten hayat herkese eşit davranmıyor. eğer hayattaysa anne ve babanızın kıymetini bilin, sizi en çok onlar sever.
devamını gör...
19.
allahım esirgesin şımarık yaramaz mızmız dayanılmaz çekilmez. tövbe tövbe şeytan kulağına kurşun.
devamını gör...
20.
içimizdeki çocuk değil mi bu.
devamını gör...