kitap okumanın ağaç katliamına eş olması
başlık "bir problem var" tarafından 08.05.2022 18:29 tarihinde açılmıştır.
61.
kitap okumaktan ziyade sıfır kitap almak sanki daha çok bu gruba dahil. ikinci elleri dönsek daha iyi olmaz mı..
devamını gör...
62.
okuma özürlüler çok ince savunma taktikleri geliştiriyorlar; ama her niyeyse bu 'ağaç katliamı'nı tuvalet kağıdı için değil (mesela) kitap karşıtlığı konusunda bir argüman olarak kullanıyorlar. kafalarından kıymetli öncelikleri olsa gerek..!
devamını gör...
63.
ağaç katliamı yapanların ise hiçbir yazı okumuyor olduğu gerçeğinin var olması.
hiç girmeyeceğim kitaplar yerine şunların bunların ağaçları, doğayı milyon katı katletmesi durumuna ama aslında sanki yine de bir yerde doğruluğu kanıtlanabilir başlık çünkü hiç sanmıyorum ki neandertaller, ağaçları katletsin. neden onlar gibi olmak istemeyelim ki? neticede bugün nereye baksak, kimle konuşsak hep bir eskiye özlem var. hep nerede ah o eski günler sözcükleri dökülüyor bugünün sevgili insanlarının dillerinden. okumadıkça kavuşacaklardır eski günlerine ve böylece ağaçlar da yerinde kalmış olacaktır. aslında belki de böylesi çok daha iyi olurdu.
her kitap bizi neandertal olmaktan kurtaramaz elbette. bazı kitaplar ağaçları katlediyor demesek de israf ediyor diyebiliriz. bir de nasıl okuduğumuz da önemli değil mi? güzelim metinler var ki bazılarımızın elinde oyuncak olmuş durumda. içselleştirmeden koluna takıp geziyor bazılarımız bu derin metinleri. adeta araba anahtarını masanın üstüne koyup sergileyen, arabası ile resim çekmeden karenin tamamlanmadığını düşünen erkekler gibi. bir kadının tek taş yüzüğünü nedensizce arzulaması, onunla kendine bir değer kattığını düşünmesi gibi. oysaki sevdiğininin kalbi en büyük mücevherdi kalbine takılan. kalbinden hissetmeden reklama koşan kadınlar gibi. tek taşının büyüklüğü ölçüsünde ne kadar sevildiğini kanıtlamak isteyenler gibi kitaplık düzdü insanlar okuma odalarına. düzdü ve bir video, bir görselle taçlandırdı ne kadar değerli olduğunu kanıtlamak için insanlara.
bana göre seçtiğimiz, ilgilendiğimiz kitapları öyle ulu orta sergilemek, insanlara zihnimizin içinde gezinme fırsatı veriyor sanki. en özel, en gizli yerimizde tüm sosyal medyanın yol geçen hanı gibi gezinmesi ürkütüyor beni. bu saklanırsa doğrudur demiyorum asla ancak ulu orta da paylaşılmamalı diye düşünüyorum. neticede böyle bir okursak elbette ağaçları israf etmiş oluruz ama metinleri yeterince içselleştiren ve dahi doyamayan insanlar için e-kitap uygulamalarının günümüzde ne denli faydalı olabileceğini de algılaması, ağaç israfının da önüne geçeceği anlamını taşıyor. tüm bunları algılayabilmek için evet tam olarak gerçek bir metin aşığı olmak icap ediyor.
eğer bu çağda yaşıyorsak ve bu teknolojiden faydalanıyorsak geçmişte katledildiğini düşündüğümüz ağaçların kitaplara dönüşmesiyle elde edebildiğimiz bir avantaj olduğunu düşünüyorum.
bir de bugün basılacak olan her metnin neden kenevirden faydalanarak basılamıyor oluşuna içerliyorum.
hiç girmeyeceğim kitaplar yerine şunların bunların ağaçları, doğayı milyon katı katletmesi durumuna ama aslında sanki yine de bir yerde doğruluğu kanıtlanabilir başlık çünkü hiç sanmıyorum ki neandertaller, ağaçları katletsin. neden onlar gibi olmak istemeyelim ki? neticede bugün nereye baksak, kimle konuşsak hep bir eskiye özlem var. hep nerede ah o eski günler sözcükleri dökülüyor bugünün sevgili insanlarının dillerinden. okumadıkça kavuşacaklardır eski günlerine ve böylece ağaçlar da yerinde kalmış olacaktır. aslında belki de böylesi çok daha iyi olurdu.
her kitap bizi neandertal olmaktan kurtaramaz elbette. bazı kitaplar ağaçları katlediyor demesek de israf ediyor diyebiliriz. bir de nasıl okuduğumuz da önemli değil mi? güzelim metinler var ki bazılarımızın elinde oyuncak olmuş durumda. içselleştirmeden koluna takıp geziyor bazılarımız bu derin metinleri. adeta araba anahtarını masanın üstüne koyup sergileyen, arabası ile resim çekmeden karenin tamamlanmadığını düşünen erkekler gibi. bir kadının tek taş yüzüğünü nedensizce arzulaması, onunla kendine bir değer kattığını düşünmesi gibi. oysaki sevdiğininin kalbi en büyük mücevherdi kalbine takılan. kalbinden hissetmeden reklama koşan kadınlar gibi. tek taşının büyüklüğü ölçüsünde ne kadar sevildiğini kanıtlamak isteyenler gibi kitaplık düzdü insanlar okuma odalarına. düzdü ve bir video, bir görselle taçlandırdı ne kadar değerli olduğunu kanıtlamak için insanlara.
bana göre seçtiğimiz, ilgilendiğimiz kitapları öyle ulu orta sergilemek, insanlara zihnimizin içinde gezinme fırsatı veriyor sanki. en özel, en gizli yerimizde tüm sosyal medyanın yol geçen hanı gibi gezinmesi ürkütüyor beni. bu saklanırsa doğrudur demiyorum asla ancak ulu orta da paylaşılmamalı diye düşünüyorum. neticede böyle bir okursak elbette ağaçları israf etmiş oluruz ama metinleri yeterince içselleştiren ve dahi doyamayan insanlar için e-kitap uygulamalarının günümüzde ne denli faydalı olabileceğini de algılaması, ağaç israfının da önüne geçeceği anlamını taşıyor. tüm bunları algılayabilmek için evet tam olarak gerçek bir metin aşığı olmak icap ediyor.
eğer bu çağda yaşıyorsak ve bu teknolojiden faydalanıyorsak geçmişte katledildiğini düşündüğümüz ağaçların kitaplara dönüşmesiyle elde edebildiğimiz bir avantaj olduğunu düşünüyorum.
bir de bugün basılacak olan her metnin neden kenevirden faydalanarak basılamıyor oluşuna içerliyorum.
devamını gör...
64.
üzülmeyin tuvalet kağıdını kitaplardan daha çok kullanıyorlar. asıl katliamın kitapla hiçbir ilgisi yoktur.
devamını gör...
65.