201.
anlaşılabilmek. bu dünya için biraz zor.
devamını gör...
202.
kanal tedavisi yapmak. allah belanı versin 17 numara distal çürük.
devamını gör...
203.
umursamamak
devamını gör...
204.
kendini tam anlamı ile ifade etmek.
devamını gör...
205.
yeni birini tanımak anlamak ve anlamlandırmak vs vs.
devamını gör...
206.
kıymık çıkarmak, zorladıkça daha derine gider zalımın oğlu
devamını gör...
207.
sabah yataktan kalkmak.
devamını gör...
208.
kafandan toksik düşünceleri atabilmek. yahu diyorsun ki düşünme artık ne gerek var o bunu demiş, şu şöyle yapmış, bu senin hakkında bunu düşünmüş boşver takma. tamam diyorsun bu defa kararım kesindir fakat yaşam öyle akmıyor. maalesef ki o şeyler yine bir ket yine koca bir engel olarak çıkıyor. oysa ne kadar kolay boşver demek fakat icraat hiç öyle değil.
devamını gör...
209.
atanmak
devamını gör...
210.
toksik arkadaşlığı bitirmek gercekten arkaşın toksik mi değil mi karar vermek.
devamını gör...
211.
stor perde asmak helede kısaysanız çok çok zorrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
devamını gör...
212.
gözünün içine bakıla bakıla yalan söylenirken, inanıyormuş gibi yapmak.
devamını gör...
213.
flashbelleği güvenli modla çıkartmak.
devamını gör...
214.
kendim
devamını gör...
215.
okumak (eğitim anlamında).
"okumanın nesi zor aq?" diyebilirsiniz ancak türkiye gibi bir ülkede okumak cidden zordur. ben okumaktan bahsettiğim zaman, insanın gözünün önüne çalışılması gereken birkaç kitap ve sığır bir öğrenci geliyor. gel gelelim zeki olsa dahi, bir öğrencinin böylesi bir sistemde eğitim alması ciddi anlamda zordur.

eğitimin niteliksizliğini ve siyasi propaganda malzemesi haline gelmesini geçiyorum; bunlar zaten bildiğimiz şeyler. resme bir adım geriden baktığımızda, bir öğrencinin okumasında tek etkenin pozitif bilimleri anlama yeteneği olmadığını anlarsınız. iyi bir öğrencinin arkasında, zeka ile birlikte hem ilgi sahibi hem de imkan sahibi olması gerekir.

bir şeyleri yapabilmek için ona uğraşmanızın yanında kafanızın da basması gerekiyor. allah bu yeteneği kimi insana vermiş, kimine vermemiş. yani şunu diyebilir misin: "allah herkese zekayı pay etmiştir." hayır kardeşim etmemiştir, senden daha zeki olanı da var, senden daha aptal olanı da var. önemli olan, senin sahip olduğun zekayı ilgili olduğun alanda etkili bir biçimde kullanmaktır. bir anlamda sahip olduğun zekaya göre iş yapmaya çalışmaktır. sonuçta 100 ıq'lu bir insandan 140 ıq'luk bir kapasite bekleyemem ama aynı ölçüde 140 ıq'um varsa bu zekayı 100 ıq'luk adamın yapacağı işe heba edemem. burada önemli olan, insanın kendi zekasına göre hareket etmesi, bir anlamda kendi yeterliliklerini fark etmesidir. yoksa çalışmayla her şey elde edilebilir. önemli olan, kendi çalışmanı organize edebilmendir.

işte bu durum bizim ülkemizde yok. merdiven altı bir dersanede, 20 yıldır aynı işi yapmaktan ciğeri sönmüş hocaların olduğu okullarda ben böyle şeylerin gerçekleşmesini hiç mi hiç beklemiyorum.

ikinci bir gerekçe de ilgi sahibi olman. bizim ülkemizde bu da yok. memlekette neredeyse hiç kimse ilgi duyduğu mesleği yapamıyor, neredeyse hiç kimse ilgi duyduğu bölümde değil. kimisi çok iyi bir zannatkar olacakken anadolu liselerine sürülmüş, kimisi sanatçı olacakken doktor yapılmaya çalışılmış, kimisi edebiyat öğretmeni olmak isterken mühendis yapılmış... bu örnekler sabaha kadar çoğaltılır. peki bu öğrenciler salak mı da yapamayacakları yahut sevemeyecekleri alanlara yöneliyorlar? hayır kardeşim, bu durum çocukların başındaki hocaların işgüzarlığı. bu ülkede öğrenci rehberliği, öğrenci koçluğu vs. hepsi fasa fiso. rehberliğin ve öğrenci koçluğunun temeli, öğrencileri gazlamak ve "nasıl buna günde 700 soru çözdürürüm" kafası üzerine kurulmuş durumda. motivasyon konuşmaları yapmalar, sınavın önemini vurgulamalar, çalışma programları hazırlamalar falan, rehber hoca değil metin hara sanki aq. bir tek birbirinize sarılın falan demiyor.

bir de imkan sahibi olmak çok önemli. burada kast ettiğim imkan mali durumu da kapsıyor ancak mali durumdan ibaret değil. öğrenciye hayatta yok gösterecek insanların varlığına da ihtiyaç duyuluyor. bu ihtiyacı öğretmenlerin karşılamasını beklemiyorum zira mühendis/eczacı olmak isteyen bir çocuk, meslek hayatına hazırlanırken sadece öğretmenlerine bağlı kalmamalıdır. olmak istediği mesleğin erbablarıyla görüşmeli, hiç olmadı anne babası bu konuda ona destek olmalıdır. fakat yine ülkedeki pek çok öğrencinin bu imkanı yok. öğrencilerin çoğunluğu alt tabakadan geldikleri için anne babalar doğal olarak çocuklarına yardımcı olamıyor. ayrıyeten alt tabakanın çocukları, üzücü bir şekilde hep anne babaları gibi gerek işçilerle gerek şoförlerle gerekse ev hanımlarıyla muhatap oluyor. ben eğitim hayatım boyunca en çok bunun eksiğini çektim. mühendis olmaya karar verdiğimde, etrafımda danışabileceğim hiçbir mühendis olmadı.

uzun lafın kısası, okumak/eğitim almak bu toplum için kitap açıp problem çözmek gibi avelce bir duruma eşdeğer geliyor. ne sistem, ne ebeveynler ne de rehberlik hizmetleri bu çocukların ihtiyaç duyduğu şeyi vermiyor. özellikle alt tabakadan gelenlerin işi daha zor zira attıkları her adımda birkaç düşünmeleri gerekiyor.

umarım okumanın neden bu kadar zor olduğunu anlatabilmişimdir.
devamını gör...
216.
bir aktiviteyi rutin olarak devam ettirmek
devamını gör...
217.
insanları anlayabilmek. en çok da kendini...
devamını gör...
218.
güvenmek.
devamını gör...
219.
başarıya ulaşmak.
devamını gör...
220.
ehliyet sınavı parkur alanı
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kolay gibi görünen ama çok zor olan şeyler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim