köy hayatı vs şehir hayatı

karmasını tercih ettiğim hayat.
like this.

köy hayatını tercih ettiğiniz süre boyunca güzeldir, kısa olanı makbûldur.
köy hayatına mahkûm olursanız sıkıcı ve boğucudur. kafayı yersiniz. o yüzden istediğinizde köy istediğinizde şehir hayatı yaşayabilmenizi öneririm.

şu bir gerçek ki aldığınız nefes bile farklı. köy hayatı dediğimiz dünya gerçekten bambaşka bir dünya. bu arada asla güzelleme yapmıyorum arkadaşlar bu güzellemesi edebiyatı yapılacak bir şey değil çünkü köy hayatı gerçekten çok zor, eğer geçim derdinde bir aileniz varsa her şey zor, biz birazdan okuyacaklarınızın hepsini yaşadık/yaşıyoruz ve biz, sadece bunca şeye rağmen bize mutlu olabilmeyi öğreten bir anneye sahiptik. geçen yıl bazı sebeplerden bir yılımı, çocukluğumda genelde tatil amaçlı gittiğim istanbulda geçirdim. şehrin verdiği imkanlar belki geniş ölçüde kolaylık sağlıyordu her şey elimin altındaydı ama gece gökyüzüne baktığımda yıldızları görememek beni deli ediyordu, bu belki basit bir cümle gibi gelebilir sizin için ama yazın her gece damda ayışığında ya da sokak lambasından yansıyan ışıkta kitap okuyan, sohbet muhabbet derken geceyi yarılayan, yıldızları izleyerek uyuyan biri için inanın delirmelik bir durum. ya da kışın mesela, kışın şehirde peteklere yaslanarak ısınamayıp ağladığımı hatırlıyorum. *mesela köyde böyle değil burada soba hep yanıyor. soba değilsede şömine tarzı ocakta hep odunlar yanar, bir de bizim evde asla misafir eksik olmadığından sobanın üzerinde çay da eksik olmazdı bundandır şehirde çay demlemek zulüm gelir bana, tadını alamıyorsun bir kere. ama hep böyle geçmiyor tabiki de, köyde kışın bazen dam falan akıyor yağmur yağdığında ve bir koşuşturmaca var saat gece üç olsa da. oradan bakınca tam bir rezillik ama eğlenmeyi biliyorsanız her şey mükemmel. *köyde herkes iç içedir kapılar soyut olarak da somut olarak da açıktır, hemen herkes misafir kabul eder, bir iş varsa yardım etme imkanı olan koşarak gider, ben bazen şehirde enerji patlaması yaşar selam verirdim arkalarını dönerdi insanlar, çünkü güven yok bunun bir çıkarı mı var diye düşünüyorlar haklı olarak insanlar, * o kadar basit meselelerden çıkan büyük kavgalar gördüm ki bir çoğuna normal gibi gelse de bana garip geliyordu neyse işte. şehirde ayağımın toprağa değdiği alanlar kısıtlı ve hatta neredeyse hiç olduğundan bir diğer yorucu özellik de buydu benim için, çünkü arkadaşlar köy demek toprak demek. benim tarımla toprakla uğraşırken, babamla inşaatta tuğla taşırken sıva yaparken *tozun toprağın içinde duyduğum huzuru görseniz beni anlarsınız. mesela karşılaştığım başka bir sorun şehirde oturduğum semtte ağaç görmek için araba ve insan sesinin birbirine karıştığı yol kenarındaki o parka gitmekti, beni ağaçlara hasret bırakıyordu ki ben alıştığım hayatımda, köyde her kafam attığında bahçedeki zeytin ve portakal ağaçlarına koşup salıncakta uzanıyordum, koyunlara köpeklerle dağlara çıkıp dere kenarında şarkı söylüyordum, dağlara bağıra bağıra anlatıyordum derdimi, şiirlerimi dağlara okuyordum, öfkemi boşaltıyordum hiç bir kaya da ses çıkartmıyordu yani buranın uç beyi bendim burda töre de nizam da benimdi*, şehirde diken üstünde yürüyenleri, birbirlerine saldırmak için fırsat kollayanlsrı gördüğümde dur bakalım ben ne zaman kimi döverim demiştim. bütün arkadaşlıklara bedel bir kardeşim vardı ve köy demek biz demekti. * şehirde de yalnız değildim aslında istanbulda abim vardı, onun hoş sohbeti her şeye katlanma gücümü bulmama sebepti ama işte alışkanlık başka bir şey. bunların hiçbiri şehrin istanbul olması değil, memleketimde de şehirde nefes alamıyorum, kalabalık ve trafik beni boğuyor ama emin olun herkes aynı değil biz abimle aynı olsakta kardeşimle çok zıddız çünkü köy hayatı herkesin sevebileceği bir hayat değil.* çünkü hep çalışmak zorundasınız çocuk olmanız da genç olmanız da işleri sevip sevmemeniz de bir şey değiştiremiyor burada. yine çünkü, kış geldiğinde o tarlaya buğday ekmezseniz ekmek yapmak için yazın un bulamazsınız, soğan ve sarımsak dikmeniz gerekli, yazın bostan hazırlayacaksınız daha. * kalabalık sofralara alışık olmalısınız, elektrik kesintilerinde saklambaç oynamak için sokaklara dökülebilmelisiniz. ilkbaharda halıları yıkamalı, yazın ahırları her gün temizlemelisiniz ve yaz gelmeden de koyunların yünlerini kırkmanız gerekiyor. kışın zeytin toplayıp kurmalı zeytin yağı çektirmeli, yazın narları toplayıp ekşi yapmalı, üzümleri toplayıp pekmez çıkartmslısınız. yine yazın iki ay boyunca kaşındıran incirler arasında dolaşıp her sabah onları toplamak zorundasınız ve ihracata hazırlamak için de büyük bir özveri lazım. şeftalisi kayısısı hepsinin hasadında da her aile ferdi önemli bir görev alır. ağaçların budamasını geciktirir taban gübresini unutursanız bütün emeğinizi çöpe atmış olabilirsiniz. akşam için odun hazırlamazsanız gece üşürsünüz.* hayvanlarınızı otlatmaya çıkartmazsanız o hayvanlar ölür, o hayvanların çeler aşısını yapmak zorunda, yavruları olduğunda sabah beş olsa da gidip ilgilenmek zorundasınız. bir de bu hayvanları, evinizi her zaman bırakıp gidemezsiniz bazı hırsızlara karşı her tatil çok önemli bu da demek oluyor ki sosyal hayat o kadar da geniş değil. kediler köpekler ve diğer tüm hayvanları ince ince düşünmelisiniz. köydeki yalnız nene ve dedeleri unutmayın, gençlere çok ihtiyaçları oluyor, genç ve kendini hep genç hissedenlere.

evet arkadaşlar bunu yazarken ayrı bir mutlu oldum umarım okurken sizde boşa okumuş gibi hissetmemişsinizdir. yazmadığım daha çok şey var, en kısa hali buydu.

herhangi bir şehirdeki en kötü hayat > anadolu'daki en iyi köydeki hayat

doğduğumdan beri ele geçirdiğimiz her fırsatta ailecek memleketime gideriz. anneannem, dedem ve memleketimde ne kadar akrabam varsa hepsi çiftçi. doğal olarak her gittiğimizde bir işin ucundan tutuyoruz bu sebeple az çok köy hayatına alışık biriyim. zordur, yazın çok sıcak olmasından yakınır kışın çok soğuk olmasından yakınırsınız. yapılacak iş hiç bitmez ancak doğayla iç içe olmanın verdiği bambaşka bir haz vardır. sabah horozun ve kuşların sesine uyanırsınız, mis gibi bir uyku çekmişsinizdir çünkü tertemiz bir hava vardır. canınız sıkılınca eğer işiniz de yoksa ormanda gezersiniz mesela... bir çok negatif tarafı da vardır ama eğer doğayı seviyorsanız şehire göre bin kat daha iyidir bana göre.