çık fâtıma lahddan kıyâm et,
yâdımdaki hâline devam et,
ketmetme bu râzı, söyle bir söz,
ben isterim âh, öyle bir söz...
güller gibi meyl-i ibtisam et,
dağ-ı dile çare bul, merâm et:
bir tatlı bakışla, bir gülüşle,
eyyâm-ı hayatımı tamam et.

* * *

çık fatma kabirden kalkma et,
hatıramdaki durumuna devam et,
saklama etme bu sırrı, söyle bir söz,
ben isterim âh, öyle bir söz...
güller gibi gülümsemeye meylet,
gönül yarasına çare bul, meram et:
bir tatlı bakışla, bir gülüşle,
hayatımın günlerini tamam et.

* * *

fatma, kabrinden çık, ayağa kalk, hatıramdaki durumuna devam et.
bu sırrı saklama, bir söz söyle, ah ben öyle bir söz isterim...
güller gibi gülümse, gönül yarasına çare bul, bunu gerçekten yapmak iste:
bir tatlı bakışla, bir gülüşle, hayatımın günlerini tamamla.
devamını gör...

makber mi, nedir şu gördüğüm yer?..
yâ böyle revâ mı câ-yı dilber?..
bir tecrübedir bu, hiledir bu...
yok, mahvıma bir vesiledir bu.
bak bak, ne değişmiş ol semenber!
gül çehresi, bak, ne yolda muğber...
nefrîn, bu siyah bahta nefrîn,
feryâd bu hâle tâ-be-mahşer...

* * *

kabir mi, nedir şu gördüğüm yer?...
ya böyle layık mı dilberin yeri?..
bir tecrübedir bu, hiledir bu...
yok, mahvolmama bir vesiledir bu.
bak bak, ne değişmiş o yasemin göğüslü!
gül çehresi, bak, ne yolda küskün..
lanet, bu siyah bahta lânet,
feryat bu duruma ta mahşere kadar...

* * *

şu gördüğüm yer nedir, kabir mi? ya gönlü kendine çeken güzelin, sevgilinin yerinin böyle olması layık mıdır?
bu, bir tecrübedir, hiledir; yok mu mahvolmama bir vesiledir.
bak bak, o yasemin gibi beyaz göğüslü sevgili nasıl değişmiş! gül çehresi bak ne tarzda küskündür...
lânet, bu siyah bahta lânet, bu duruma, mahşere yani kıyametten sonra insanların tekrar diriltilip toplanacakları güne kadar feryat...
devamını gör...

*

yarab, bana bir melek ıyân et,
bir de beni öyle imtihan et:
doğsun göreyim o mah yerden,
nurun çıka ey ilâh yerden.
maksûd-ı hayatı dermiyân et,
ferdâ-yı beşer nedir, beyân et!.
ya fikrimi rûhuna kıl îsâl
ya rûhumu hâkine revân et.

* * *

yarabbi, bana bir melek gösterme et,
bir de beni öyle imtihan et:
doğsun göreyim o ay yerden,
nurun çıksın ey ilah yerden.
hayatın maksadını ortaya koyma et,
insanlığın yarını nedir söyleme et!...
ya düşüncemi, ruhuna et ulaştırma
ya ruhumu toprağına yürüyen et.

* * *

yarabbi, bana bir melek göster, bir de beni böyle imtihan et:
ey ilah, nurun yerden çıksın, o ay gibi güzel, sevgili yerden doğsun, göreyim.
hayatın gayesini ortaya koy, insanlığın yarını nedir söyle!
ya düşüncemi ruhuna ulaştır ya da ruhumu toprağına yürüyen et.

devamını gör...
esasında modern acılı bir ağıttır.
devamını gör...

dert oldu mukîm, çâre gitti,
gûyâ vatanım kenâre gitti;
ben gurbet-i dâimîde kaldım,
bir türbe-i bî-ümîde kaldım.
ufkumdan o mâhpâre gitti,
bir matla-ı şeb-nisâre gitti...
gördüm yüzünü misâl-i zulmet,
matla ona bir sitâre gitti.

***

dert oldu oturan, çare gitti,
güya vatanım kenara gitti;
ben daimi gurbette kaldım,
bir ümitsiz türbeye kaldım.
ufkumdan o ay parçası gitti,
bir gece saçan doğuş yerine gitti...
gördüm yüzünü karanlık benzeri,
doğuş yeri ona bir yıldız gitti.

***

dert oturan oldu, çare gitti; güya vatanım kenara gitti.
ben daimi gurbette kaldım, ümitsiz bir tübeye kaldım.
o ay parçası ufkumdan gitti, bir gece saçan doğuş yerine gitti.
karanlığa benzeyen yüzünü gördüm, doğuş yerine bir yıldız gitti.



devamını gör...
*


gördüm yüzünü türâb içinde,
geldim, aradım kitab içinde.
bir hâb gelir o, dîdeden dûr,
gitti diyemem mezara ol nûr.
bu sıfır nedir hisâb içinde?
erkam ona inkılâb içinde.
bir hîç-î zî-vücûd yahut
bir kabrdir ıztırâb içinde.



gördüm yüzünü toprak içinde
geldim, aradım kitap içinde.
bir uyku gelir o, gözden uzak,
gitti diyemem mezara o nur.
bu sıfır nedir hesap içinde?
rakamlar ona değişme içinde.
bir vücut sahibi hiçlik yahut
bir kabirdir ıstırap içinde.



yüzünü toprak içinde gördüm, geldim, kitap içinde aradım.
o nur, mezara gitti diyemem, o gözden uzak, bir uyku gelir.
rakamlar ona değişme içerisinde olan hesap içerisindeki bu sıfır nedir?
vücut sahibi bir hiçlik yahut ıstırap içinde bir kabirdir.

devamını gör...

her gördüğü şeyden allah allah...
son demler o eyler oldu ikrâh, *
etmezdi heves güzel hevâye,
vermezdi semâya gayri pâye.
tutmuştu fenâ rehin o hemrâh,
etmek beni istemezdi âgâh;
nâlân idi pençe-i veremde,
gördükçe beni gülerdi eyvâh!..

* * *

her gördüğü şeyden allah allah...
son zamanlar o eyler oldu iğrenme
etmezdi heves güzel havaya,
vermezdi göğe gayri rütbe.
tutmuştu yok olma yolunu o yol arkadaşı,
etmek beni istemezdi haberdar;
inleyen idi veremin pençesinde,
gördükçe beni gülerdi eyvah!..

* * *

allah allah, o, son zamanlar her gördüğü şeyden iğrenir oldu.
güzel havaya heves etmezdi, göğe artık kıymet vermezdi.
o yol arkadaşı, yok olma yolunu tutmuştu, beni haberdar etmek istemezdi.
veremin pençesinde inleyendi, eyvah, beni gördükçe gülerdi!..

devamını gör...

bir gün uzak olsa sohbetinden,
ömrüm geçemezdi hasretinden,
bir ân-ı firâkı bî-teemmül,
ettim ebedîsine tahammül.
kurtulmadı âh!.. illetinden,
can kaldı alîl firkatinden.
anlardı nedir azâbı kabrin,
görseydi bu hâli cennetinden.

***

bir gün uzak olsa sohbetinden,
ömrüm geçemezdi hasretinden,
bir ayrılık anını düşünmezken,
ettim süreklisine tahammül.
kurtulmadı ah!.. hastalığından,
can kaldı harap ayrılığından.
anlardı nedir azabı kabrin,
görseydi bu durumu cennetinden.

***

ömrüm, bir gün sohbetinden uzak olsa, hasretinden geçemezdi.
bir ayrılık anını düşünemezken süreklisine tahammül ettim.
ah, hastalığından kurtulamadı, can ayrılığından harap, bitkin kaldı.
bu durumu cennetinden görseydi kabrin azabının ne olduğunu anlardı.


devamını gör...
abdulhak hamit tarhan şiiri.
devamını gör...
hafız burhan'ın sesinden dinleyin. rica ederim.

bir de, anladığım bir şey var. bazı şarkıları dinlemek için belli bir yaşı geçmek gerekiyormuş. bizim evde küçüklüğümden beri türk sanat müziği dinlenir. babam dinler, "oğlum gerçek müzik bunlar, dinlesene bunları" derdi. burun kıvırırdım. üniversiteye geldiğimde, bi bakayım lan, o kadar çeşitli şeyler dinliyoruz. bunları da deneyelim dedim. o zamanlarda, dinlemiş olmak için dinliyordum. yaklaşık bir on senedir keyif alarak dinliyorum. hatta, başlığa denk gelince açıp bi tur daha dinledim.

özetle, dinleyin pişman olmazsınız.
devamını gör...

yârimdi o, yoktu bir rakîbi,
olmuş idi rûhumun tabîbi.
şimdiyse elinde yok ilacım, *
lâkin onadır hep ihtiyâcım.
urmak neden öyle bir garîbi?..
gurbetlerinin bu mu akîbi?..
ben bari türab olaydım evvel,
madam türâb imiş nasîbi...

*

o, sevgilimdi, bir rakibi yoktu, ruhumun doktoru olmuştu.
şimdiyse elinde ilacım yok. ama ihtiyacım hep onadır.
öyle bir garibi vurmak nedendir? gurbetlerinin arkasından geleni bu mudur?
madem nasibi toprakmış, bari önce ben toprak olsaydım....
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"makber" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim