1.
japon restorasyon dönemidir.
devamını gör...
2.
meiji restorasyonu’nu tanımlamak veya anlamak için dönem japonya’sının siyasi unsurlarına ve yönetim şekline bakmak gerekiyor esasen.
meiji resrorasyonu’nun gerçekleştiği 1868 yılına gelmeden, son şogunluk olan tokugawa şogunluğu, 16.yy’da ticaret gemileri ile yayılmaya başlayan hristiyanlığa önlem olarak 250 yıla yakın bir süreç boyunca, dış dünyaya kapalı bir politika yürütüyor.
genel olarak şogunluk sistemi, imparatora ek ve yetkileri elinde bulunduran feodal bir yönetim şekli. şogunluktan daimyolara oradan samuraylara ve samuraylardan halka inen bir kast sistemi. mibun sistemi
tokugawa döneminde, politik olarak dışa kapalı olunmasına rağmen sanat, kültür, ekonomi açısından oldukça parlak bir dönem yaşanıyor fakat teknolojik olarak 250 yılllık bir gerileme mevcut.
abd, ingiltere, fransa gibi dönemin gözünü asya’dan alamayan sömürgecileri ve imparator’un gücü yine merkezi yönetimde toplama isteğiyle birlikte, çeşitli baskılarla 1853 yılında limanları tüccarlara açmak zorunda kalan tokugawa şogunluğu, ilki abd ile olmakla birlikte çeşitli ve aleyhine ticari antlaşmalar yapmak zorunda kalıyor ve güç kaybetmeye başlıyor.
1867’de imparator keiki’nin ölümüyle tahta oğlu meiji geçiyor.
1868’te ticari, siyasi ve teknolojik olarak çağın gerisinde kalan tokugawa şogunluğu, yapmak istedikleri reformlar bahane edilerek meiji ve taraftarları (imparator yanlısı elitler) tarafından yok edilerek güç yeniden imparatora geçiyor ve meiji dönemi başlıyor.
meiji restorasyonu’nda, batılı ülkeler baz alınarak (bkz: ıwakura heyeti) siyasi, ticari, ekonomik, teknolojik ve sosyolojik alanlarda 40 yıl sürecek bir gelişme dönemi başlıyor. meiji döneminde yapılan reformların arasında; avrupa ve abd’ye gönderilen öğrenciler, anayasal değişiklikler, eğitim reformları ve askeri yenilikler var. restorasyonun başlamasından 20 yıl sonra japonya çağı yakalamış bir şekilde 1850’lerde imzaladığı aleyhine ticari anlaşmaları değiştirmeyi başarır.
gerçekleşen reformların yanında, yaşanan kanlı savaşlarla binlerce samuray ve samuraylık gelenekleri yok ediliyor. yine her ne kadar bir tür kast sistemi de olsa şintoizm ve budizm’de yer alan ‘her varlığın önemsenmesi’ anlayışına dayanan sistem ortadan kaldırılır.
1912’de meijinin ölmesiyle son bulur
meiji resrorasyonu’nun gerçekleştiği 1868 yılına gelmeden, son şogunluk olan tokugawa şogunluğu, 16.yy’da ticaret gemileri ile yayılmaya başlayan hristiyanlığa önlem olarak 250 yıla yakın bir süreç boyunca, dış dünyaya kapalı bir politika yürütüyor.
genel olarak şogunluk sistemi, imparatora ek ve yetkileri elinde bulunduran feodal bir yönetim şekli. şogunluktan daimyolara oradan samuraylara ve samuraylardan halka inen bir kast sistemi. mibun sistemi
tokugawa döneminde, politik olarak dışa kapalı olunmasına rağmen sanat, kültür, ekonomi açısından oldukça parlak bir dönem yaşanıyor fakat teknolojik olarak 250 yılllık bir gerileme mevcut.
abd, ingiltere, fransa gibi dönemin gözünü asya’dan alamayan sömürgecileri ve imparator’un gücü yine merkezi yönetimde toplama isteğiyle birlikte, çeşitli baskılarla 1853 yılında limanları tüccarlara açmak zorunda kalan tokugawa şogunluğu, ilki abd ile olmakla birlikte çeşitli ve aleyhine ticari antlaşmalar yapmak zorunda kalıyor ve güç kaybetmeye başlıyor.
1867’de imparator keiki’nin ölümüyle tahta oğlu meiji geçiyor.
1868’te ticari, siyasi ve teknolojik olarak çağın gerisinde kalan tokugawa şogunluğu, yapmak istedikleri reformlar bahane edilerek meiji ve taraftarları (imparator yanlısı elitler) tarafından yok edilerek güç yeniden imparatora geçiyor ve meiji dönemi başlıyor.
meiji restorasyonu’nda, batılı ülkeler baz alınarak (bkz: ıwakura heyeti) siyasi, ticari, ekonomik, teknolojik ve sosyolojik alanlarda 40 yıl sürecek bir gelişme dönemi başlıyor. meiji döneminde yapılan reformların arasında; avrupa ve abd’ye gönderilen öğrenciler, anayasal değişiklikler, eğitim reformları ve askeri yenilikler var. restorasyonun başlamasından 20 yıl sonra japonya çağı yakalamış bir şekilde 1850’lerde imzaladığı aleyhine ticari anlaşmaları değiştirmeyi başarır.
gerçekleşen reformların yanında, yaşanan kanlı savaşlarla binlerce samuray ve samuraylık gelenekleri yok ediliyor. yine her ne kadar bir tür kast sistemi de olsa şintoizm ve budizm’de yer alan ‘her varlığın önemsenmesi’ anlayışına dayanan sistem ortadan kaldırılır.
1912’de meijinin ölmesiyle son bulur
devamını gör...
3.
明治時代
japonya'da bir dönemdir, 1868/1912 yılları arasını kapsar. birtakım yenilikler yaşanmış olup adını imparator meiji'den almaktadır.
feodaliteden yeniliğe geçiş yapılmış bir dönem olarak bilinir. japonya'nın şimdiki güce sahip olmasında meiji döneminin etkisi büyüktür.
meiji anayasası'nın ilanı (toyohara chikanobu)
japonya'da bir dönemdir, 1868/1912 yılları arasını kapsar. birtakım yenilikler yaşanmış olup adını imparator meiji'den almaktadır.
feodaliteden yeniliğe geçiş yapılmış bir dönem olarak bilinir. japonya'nın şimdiki güce sahip olmasında meiji döneminin etkisi büyüktür.
meiji anayasası'nın ilanı (toyohara chikanobu)
devamını gör...
4.
japonların kendilerinden nefret edecek kadar ve kendilerini aşağılayacak kadar sert bir döneme girdiği reform sürecidir. hükümet reformlarından tutun dil devrimine kadar geniş bir yelpazeye yayılmıştır. başı çeken isim ito hirobumi'dir. sonuç olarak japonlar bir millet olabilmiş ve ayrıca ülkeleri büyüme göstermiştir.
türk reformundan daha sert olduğu aşikardır. fakat sebepleri benzerlik gösterir. daha yüksek oranda başarılı olmasının sebebi ise reform sürecine imparator liderlik etmektedir. sağlam otorite altında daha uzun yıllara yayılan süreç hatalara rağmen elbette daha başarılı olacaktır.
türk reformundan daha sert olduğu aşikardır. fakat sebepleri benzerlik gösterir. daha yüksek oranda başarılı olmasının sebebi ise reform sürecine imparator liderlik etmektedir. sağlam otorite altında daha uzun yıllara yayılan süreç hatalara rağmen elbette daha başarılı olacaktır.
devamını gör...
5.
pek başka şansları olmadığından dolayı girilmiş bir yoldur japon yönetimi için. 1853'te imzalanan bir dizi anlaşmalar serisi, japonların kendi toprakları üstünde güç kaybetmelerine sebep olarak aslında düşündükleri gibi kudretli olmadıklarını göstermiştir.
shimazu nariakari'nin "eğer öne geçebilirsek, yönetebiliriz. yok eğer önümüze geçerlerse bizi yönetirler." çıkışı ile, ülkenin kapılarının yabancı teknolojiye açılmasını sağlanır.
tabii dönemin en çok dikkat çeken olayı, samuray sınıfının ortadan kaldırılmasıdır. burada bazı hususlara dikkat etmekte fayda var; samuray, bir aristokrat sınıfıdır ve toprak sahibidir. batının kale sahibi feodal lordlarından farkları yoktur, sürekli kendi aralarında savaşırlar. beline her kılıç asan samuray değildir. samuraylar yeni teknolojiye karşı değildir; portekizli tüccarlar siyah renkli gemileri ile japon kıyılarında ateşli silah sattığında, bu silahları ilk satın alanlar yine samuray sınıfıdır.
samuray sınıfının tek derdi, elindeki gücü kaybetmemektir. çünkü restorasyon ile beraber bu sınıf ortadan kaldırılıp, merkezi idare kuvvetlendirilmek istenir. ayrıca bu samurayların hepsine merkezden ödenen sabit bir maaş da vardır ve 1866'ya gelindiğinde 1.9 milyon samuray nüfusunu beslemek, japon tahtı için inanılmaz bir yük haline gelmiştir.
isyanlar ile yapılan çarpışmaları belki başka bir entaride uzun uzun konuşuruz, şimdilik yazmaya halim yok...
shimazu nariakari'nin "eğer öne geçebilirsek, yönetebiliriz. yok eğer önümüze geçerlerse bizi yönetirler." çıkışı ile, ülkenin kapılarının yabancı teknolojiye açılmasını sağlanır.
tabii dönemin en çok dikkat çeken olayı, samuray sınıfının ortadan kaldırılmasıdır. burada bazı hususlara dikkat etmekte fayda var; samuray, bir aristokrat sınıfıdır ve toprak sahibidir. batının kale sahibi feodal lordlarından farkları yoktur, sürekli kendi aralarında savaşırlar. beline her kılıç asan samuray değildir. samuraylar yeni teknolojiye karşı değildir; portekizli tüccarlar siyah renkli gemileri ile japon kıyılarında ateşli silah sattığında, bu silahları ilk satın alanlar yine samuray sınıfıdır.
samuray sınıfının tek derdi, elindeki gücü kaybetmemektir. çünkü restorasyon ile beraber bu sınıf ortadan kaldırılıp, merkezi idare kuvvetlendirilmek istenir. ayrıca bu samurayların hepsine merkezden ödenen sabit bir maaş da vardır ve 1866'ya gelindiğinde 1.9 milyon samuray nüfusunu beslemek, japon tahtı için inanılmaz bir yük haline gelmiştir.
isyanlar ile yapılan çarpışmaları belki başka bir entaride uzun uzun konuşuruz, şimdilik yazmaya halim yok...
devamını gör...