unutanlar;
ilk günler hepiniz sosyal medyada tweet'ler attınız, kanaat önderi gibi konuşmalar yaptığınız yayınlar açtınız, videolar yayınladınız bir kaç ah vah ettiniz, yaptığınız yardımın müzikli videolarla şovunu yaptınız. insanlar enkaz altındayken, soğuktan titrerken sıcacık evleriniz de çayınızı yudumlayıp yardım şovu seyredip vicdanınızı çok güzel rahatlattınız, eşinize dostunuza, çevrenize ne kadar da duyarlı, iyi insancıklar olduğunuzu gösterip bu yıkımı, acıyı iliğine kadar sömürüp sonra
insanları unuttunuz!!!
kaderlerine terk ettiniz.

ne oldu, ne değişti milyonlarca insanın acısını, sıkıntısını, depremin yerle bir ettiği hayatları unuttunuz.
unutmayı nasıl başardınız merak ediyorum!?


edit: bu açıklamayı yapmak mecbur oldu. bu serzenişim insanların hayatını durdurması için değil. hayat devam ederken bu acılar hiç yaşanmamış gibi umursamazlık gösteren ikiyüzlü insalara seslendim. hayatınıza devam edin yaşamak için, direnmek için hepimizin buna ihtiyacı var fakat yaşarken gözünüzü kapatıp, kulağınızı tıkamayın unutturulmasına, insanların yalnız bırakılmasına, kaderlerine terk edilmesine müsade etmeyin.
devamını gör...
insanları unutma konusunda doğuştan yetenekli gibiyim. zaman içinde kök salmaktan o kadar mahrum kaldım ki insanların gidişleri ve gelişleri önemini yitirdi.
devamını gör...
kimi neyi
devamını gör...
depremin en başından itibaren herkesin ağzında sakız gibi bir cümle vardı: "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." diye. ve ne zaman ki bunu okusam diyordum ki "hayır her şey eskisi gibi olacak." çünkü insan olmak böyle bir şey. insanın yakın bir çevresinde ölen bir kişiyi unutup eski haline dönmesi sadece 18 ayını alıyormuş. sadece depremde değil günlük yaşamda herkes büyük büyük acılar çekerken kim kimi hatırlıyor diye sormak istiyorum. insanın yaşadığı acıyı ancak ve ancak kişinin kendisi bilir. koskoca bir travma, yara yada adına her ne derseniz gelir içinize oturur ve o hiç gitmez siz onun etrafında büyürsünüz ve zamanla acınız sizin gözünüzde küçülür ama hep orada kalır. ama olaydan birinci derecede etkilenmeyen insanların bir şekilde eski haline dönmesi gerekir. neden mi? çünkü düzen böyle. hayat kişinin kendi acılarını yaşamaya bile izin vermiyor. bu olaydan sorumlu olan kişiler normal hayatlarına dönen insanlar değil. bu olayın bu denli bir felakete dönüşmesine kim sebep olduysa onlardır. birçok şehirde herkes el birliğiyle yardım topladılar, gönüllü olarak insanlar hayatlarını tehlikeye atarak insanları enkaz altından çıkardılar, hala deprem bölgelerinde çocuklarla ilgilenen gönüllüler var, evini açan insanlar var, kitaplarını depremzede bir öğrenciye bağışlayan gençler var, yardım kampanyası yapan öğrenciler var, sadece bir çocuk istedi diye birçok çocuğa mektup yazma kampanyası düzenleyen insanlar var, üniversite öğrencileri ücretsiz özel ders, öğrenci koçluğu hizmeti veriyorlar. bunlar sadece gördüklerim değil, bazılarının içinde de bizzat bulunuyorum ve bulunmaya da devam edeceğim. dolayısıyla bu şekilde bir yazı yazmak bu kadar insanın emeğini hiçe saymak demektir. toplum kendi düzenine ne olursa olsun devam etmek zorunda. normalleşmemesi gereken devlettir, halk değil. bundan sonraki sürecin büyük bir çoğunluğu onun elinde çünkü.
devamını gör...
böyle
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
unutulacak dünler, yaşanılacak günler var demişler.
bir şekilde önüne bakmak lazım. o yoran , üzen, yüreği paramparça eden anılarla yaşanmaz.
devamını gör...
'nasıl da unuttuk' diyene kadarki olan sürecin aracı olmasıyla, yani zamanla. acı sürekli kendini hatırlatacaktır ama her sonu olan şey gibi sonsuza kadar sürmeyecektir. bu da hayatın kendisi gibi olan, acı bir gerçeği.
devamını gör...
bazı kişiler vardır, kolay unutulması gerekir. kalbinizi defalarca paramparça etmiştir çünkü. siz onu kalbinizden salıvermeye çalışırken aptal bir sadakat onu size hapseder. işte zor olan onu değil, kendini yenmek. kendi emeklerini, hayallerini. yoksa onu unutmakta ne vardı?
kendi başıma kalsam belki yine yenemezdim kendimi. altından kalkamazdım olanların. ta ki onu unutturacak kişiyi bulana kadar. benim unutamadığım şeyleri o öyle kolay unutturdu ki...
devamını gör...
unutmadım.
yani prensip olarak unutmuyorum.

benim zihnimi delirmenin eşiğinde gezdiren kimseyi unutmam, unutmak istemem. böyle önemli kişiler ve hadiseler her daim ya’d edilmeyi hak eder çünkü. boru mu lan bu, koskoca kleopatra’ya panik atak krizi geçirtmek, onun uykularını bölmek, ona ağlama krizleri yaşatmak!?

unutmam ve unutmamak için her şeyi yaparım. yıl dönümlerimi (başlangıç değil bitiş) sürekli anarım. günlük hayatın rutini arasında bana el sallayacak detaylar belirlerim. bu kiminin en sevdiği maden suyu olur kiminin çakmak modeli kiminin ev sevdiği kitap. unutmam ama. hatırlarım.
hani çok özlemekle alakalı bi başlık var ya oraya yazdığım tanımdaki beyin en sevdiği filozoftan içtiği sigaraya kadar unutmam.
başka birini hatırlamak içinse üç yıl aynı bilekliği taktım. önce bir gün ona vermek için sonra da kalbim özgür kaldığında onu denize atmak için.
en yakın arkadaşım yalvardı bana kelepçe gibi taşıma bunu sana kötü enerji veriyor dedi.
üç yılın sonunda bir daha takmamak üzere çıkardım. ama şimdi de bileğimdeki yokluğunu hissediyorum ara ara.

velhasıl bize “hatırladım” değil “unutmadım” diyecek insanlar lazım ama onlardan da çok az bulunuyor.
üstüne bir de unutmak için nefret öfke dili geliştiriyorlar. acının içinden geçmek bu kadar zor bazen onu da anlıyorum. her neyse.

neredesin firuze’deki şahane replikle tamamlayalım: “gerçekler ortaya çıktıktan sonra hatırlanacak ne kalır ki?”

hatırlamaktan vazgeçmediğimiz yalanlara!
devamını gör...
bazılarını unuttuğunu sanıyorsun ama her yerde aklına gelebiliyor pek kolay olmuyor yani .
devamını gör...
hiçbir şey tam anlamıyla unutulmaz. zamanla etkisi azalır, bazıları silikleşir, çoğu şey önemini kaybeder. çünkü zaman yas tutmayı beklemez, kendi dinamiginde akmaya devam eder. bunun aksi söz konusu ise kişisel saplantıdır bana göre.
devamını gör...
neyi?
,) ayiktirabildim mi?
devamını gör...
bütün acıların bir tecrübe ve yaşamın bir rüya olduğunu kabul ederek.
devamını gör...
yeni birisini tanıyarak tabiki de.
devamını gör...
nasıl unuttuk ya. nasıl da unuttuk be!
nasıl unuturuz?

seksen beş milyon * insana çok çok az kişi tarafından sorulan ancak asla cevabı olmayan soru.

daha sorarken unutulan o soru..
devamını gör...
gün gelir, nasıl unuttuğunuzu bile unutursunuz. ki unutmuşsanız, unutabilmişseniz eğer, nasıl olduğunun da hiç bir önemi yoktur aslında.
devamını gör...
bu başlığı görünce yine hatırladım vfffddgf
devamını gör...
neyi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"nasıl unuttunuz sorusu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim