2421.
gülerken fazla ses çıkaran insanlara saygımı kaybetmem üç saniyemi bile almıyo.
devamını gör...
2422.
ihtiyaç duyduğumuz her ne ise hep uzaktır. o an gerekli , ihtiyacımız olan yoktur bulunmaz nedense.
yemek pişireceğimiz zaman tüpün bitmesi gibidir.'tüüh! ' deriz. yemeği pişirmekten vazgeçeriz ya başka bir şey yeriz (tüp gerekli olmayan) ya da aç kalmayı tercih ederiz.
ondan mütevellit çok şeye ihtiyaç duymadan, muhtaç olmadan yaşamayı ve can yücel'in - bağlanmayacaksın - şiirini unutmamaya özen göstermeliyiz.
şiiri de bırakayım ki unutmayalım.

bağlanmayacaksın

bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.

ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde.
paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin.
mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
mesela turuncuya, ya da pembeye.
ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...

bunu yapabilene ne mutlu.
aslında hayatımızın herhangi bir noktasında buna itiliyoruz ama illaki insan yapısının istemediği bir şey. istemeye istemeye öğretiyor hayat.
devamını gör...
2423.
hayatımdan fedakarlık olgusunu çıkarmaya karar verdiğimden beri kendimi kuş gibi hissediyorum. kimse için fedakarlık olarak algılayacağım bir şey yapmıyorum artık. çünkü farkettim ki aslında fedakarlık değil kendimi kullandırmakmış yaptığım. çevremdeki insanlar için o kadar çok fedakarlık yapıp o kadar çok kendi mutluluğumdan feragat etmişim ki artık benim ne düşündüğümü ne istediğimi hesaba bile katmaz olmuşlar. ben nasıl bunca zaman farketmedim? nasıl bu kadar kör oldum? bilmiyorum. sadece suratıma çarptığı anı hatırlıyorum. haftalar önce yaptığım planı sırf başkası onun için tatlı yapmamı istedi diye iptal etmek üzereydim. farkettim ki tatlıyı o ve misafirleri için yapmamı istiyordu. insanlar için "o halleder, nasılsa yapar" diyip her türlü angaryayı üstüne yıktığı birine dönmüşüm meğer. yapmazsam üzülür, kırılır diye diye açık açık enayi yerine koyulmayı kabul ediyormuşum meğer. halbuki kimse benim için plan iptal etmiyor ya da yardıma ihtiyacım olduğunda işini gücünü bırakıp gelmiyor. ben neden bunu yapıyorum? bunun farkına vardığımdan beri sık sık hayır diyorum insanlara. ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum. ilk zamanlar üzdüm, kırdım diye düşünüyordum ama bazen de benim dışımda biri üzülmeli...
devamını gör...
2424.
çiçeklerim vardı gözyaşlarımla suladığım.
devamını gör...
2425.
bi haftadır sürekli yol ve trafik tarafından esir alındım ilginç bi döngüdeyim gece rüyamda hırvat bi kızla evleniyodum kendi aralarında hırvatça konuşuyolardı artık aptal amerikan komedi dizilerini seyredip bütün gün oradaki gerizekalı esprileri görselleriyle paylaşan 1 mal olmak istiyorum yerli yabancı karışık sıçmık bi rap mixi kulaklıkla son ses açıp otobüstekiler dıpçık dıpçık sesiyle taciz etmek istiyorum.
devamını gör...
2426.
ben sevdim o sevildi sanırım bir aşk hikayesi daha hüzünlü bitti...
devamını gör...
2427.
aslında yaprak sıkılmıştı ağaçtan bahaneydi sonbahar...

ağacın yaprağını bırakması gereken zaman gelmişti. yaprak sıkılmıştı yaşananlardan ağacın yaşattıklarından ve ağacın yaşatacaklarından... oysa kimseyi yanınızda kalmaya zorlayamazsınız. yaprak gitmek ister kendini bir rüzgara teslim eder. savrulur savrulur ve ait olduğu yere konar. ağaç yaşananlardan yaprağı sorumlu tutar. kendine pay çıkarmaz. üzülür çok üzülür. oysa gelmişti ayrılık vakti ne gerek vardı yaprağı yanında tutmaya. yaprak, kurumuştu hisleri ve benliği alınmıştı elinden. lakin yaprağın umudu hala vardı. yol yoracaktı belki ama yoldaşları varken yol aşılırdı
ağaç hiç üzülmesin gidenlere onu yeni baharlar bekliyor.
*
devamını gör...
2428.
hayal kırıklığı, hemde defalarca.. neden peki bile bile hala güvenmek? güven mi? mecburiyet mi? oysa onun umrunda bile değil. mecbur musun gerçekten?
devamını gör...
2429.
aynı kitabı tekrar okursan sonunun nasıl olacağını düşünmez ve heyecanlanmazsın. veyahut bir filmi tekrar izlediğinde meraklanmazsın. çünkü biliyorsun. bu durum denenmiş bir ilişkiyi tekrar tekrar denemekle aynı doğrultudadır. insanlar ne kadar “değiştim” deselerde çoğu özellikleri aynı kalır. demek istediğim şu ki; her şeyi biliyorsun, neler olacağını da. peki aynı şey üzerinde neden bu kadar diretiyorsun? yeni şeyler keşfet, yeni insanlar tanı, yeni kitaplar oku, yeni filmler izle. bir şeyleri tekrarlamaktansa yenilemek kendini daha iyi, daha pozitif ve daha mutlu hissettirecektir. tekrarlarken sarfettiğin enerjiyi yenilemek için kullandığında anlayacaksın demek istediğimi. güven bana:)
11 eylül 2018 / mythicilus.blogspot.com sayfamda yayınladığım yazım.
devamını gör...
2430.
bu sayfadaki yazılardan türk dizi yapılır bence çok rahat bir şekilde. herkes destan yazıyor.

bazıları bu yazıyı bile okuyacak. allah affetsin, yapacak bir şey yok.
devamını gör...
2431.
bir haftadır hastanedeyim. ayın 27'sine kadar da buradayım. her gün yüzlerce yüz. yüzlerce dertli insan. yüzlerce şefkatli bakış.
kendim hasta falan değilim .
devamını gör...
2432.
tweetlerimi likelayacağına mesaj atsaydin ya, bu kadar mı zordu? belki de ciddiye almıyordun, neyse önemli değil artık.
devamını gör...
2433.
oradan bir alıntı;
"güç ve sevgi seansları:
'ateşe yol verenler... geriye sadece ince bir duman kalıyor. ateşin yön verdiği..."
devamını gör...
2434.
otobüs şu an resmen kadınlar günü gibi gruplar halindeler biryer grup kendi içinde iletişim kurabilmek adına gittikçe ses arttırıyo boğulmak üzereyim çığlık atsam duyan olmaz ters ters bakıyorum gerizekalılar kesiyorum zannediyo.
devamını gör...
2435.
merhaba sözlük. bugün nasılsın acaba? beni sorarsan ben çok iyiyim. öyle takılmaca falan. inanır mısın epeyden beri kimseye edepsiz sorular sormuyorum sözlük. yoo o kadar da edepsiz değil sözlük, abartma. neyse sözlük sonra yine görüşürüz.
devamını gör...
2436.
birini sevmekten vazgeçmek için bin tane yoldan gidebilirsin. yola çıktığın yer sabittir ama; "benim sevdiğim kişi aslında o değildi, kafamda yarattığım o'ydu benim sevdiğim."

yola çıkamıyorum ben. kendime yalan söylemekte hiç becerikli olmadığım bilgisi de yeni değil zaten.

hıhm, 'naydın.
devamını gör...
2437.
kendime saygısızlık yaptım. kendimi pek sevmediğimden dolayı olsa gerek. bu belki de en çok koyan.
devamını gör...
2438.
çok unutkanım bu aralar be sözlük. b.ku çıkmaya başladı, o derece. nedenini düşünürken "her tez kendi antitezini yaratır" sözü geldi aklıma. unutamadıklarım yüzünden mi unutkan oldum?

behzat ç'nin final bölümünün final sahnesindeki tiradını yazacak değilim ama unutmak istiyorum ben. seçemiyor muyuz saklamak istediğimiz anıları? kim kontrol ediyor bunu ya? bilgisayarda yer açmak için istediğim şeyi silebiliyorum, beynim için neden aynı şeyi yapamıyorum?

bunu düşünürken de yapma imkanım olsa ne yapardım diye düşündüm. kulaktan bi kablo sokarak kendimi bilgisayara bağladım ve anıları silmeye başlayacağım. hangi anılarımı nasıl silebilirim ki? acılar? silersem aynı acıları tekrar yaşadığında ilk defa yaşamış gibi üzülürüm. sevinçler? kıyamam. hayal kırıklıkları? sayesinde hayal kurarken gerçekçi olmayı öğrendim.

olmuyor sözlük. unutkanlığa devam edeyim ben. beynim seçsin neyi unutup neyi hatırlamak isteyeceğine.
devamını gör...
2439.
bu bilekliği dün aldım, adı marteniçka. bir dilek tutuyorsunuz ve sonra bir leylek ya da kırlangıç gördüğünüzde, bir ağaca bağlıyorsunuz. dileğiniz gerçekleşiyormuş sonra galiba.
dileğimi diledim ve akşamına 'o' aradı. ama ben o'nu dilememiştim ki.. neden onca zaman sonra af dilemeye gelmişti? ben onca sene haykırarak anlatmıştım ona sevdiğimi, o ise benim sevgi dilimi bilmiyormuş. anlayamamış ya da anlaşamamışız..
içim o kadar kötü bir hâlde ki.. bunu kelimelere dökmekte zorlanıyorum ama anlatmak da istiyorum..
ne yapacağımı bilemiyorum. o'nu affedemiyorum.. büyük bir söz verdim kendime çünkü..
benim aşkım dillere destandı. herkes takdir ederdi bunca şeye rağmen ona anne merhametiyle yaklaşmamı. herkesi de karşıma aldım yaptıkları yüzünden. çok savaştım, her şeyle ama en çok o'nun için savaştım. kendimden bile vazgeçtim o'nun için savaşırken. ama benim artık buna da gücüm kalmadı.
çaresizim.. onu affedemiyorum.. o'ndan sonra da bir daha kimseyi öyle sevemedim zaten. sevemem de artık. insan bir kere yanlış aşkın ayağına düşünce, bir daha aşka yanaşamıyormuş..
bunları yazmama gözyaşlarım izin vermiyor. biraz iç çekip, yazmaya devam ediyorum.
affedememek ne kadar büyük bir yük. kendime olan saygım, mantığım şimdi o'na bir zamanlar koşulsuz duyduğum aşkın önüne geçiyor.
ben ne yapacağım bilmiyorum. o'na söylediğim tek şey : "ben seni affedemiyorum."
o sessizliği.. aşkın bedeli hep ağır mı olur?
ben onca farklı harbe rağmen bir de onunla savaştım, o'na rağmen..
allah kimseyi bu duruma düşürmesin. bir çıkış yolu arıyorum, bulamıyorum. sanırım bu çaresizliği kabullenip, hayatıma devam etmem gerekiyor.
ben zaten iyileşmeye başlamıştım, bak birkaç cümlesi ile yine musalla taşına yatırdı beni. kendime odaklanmıştım, neşeliydim, gülüyordum.. onca zaman sonra, iyileşmeye başlamışken hem de, af dilemenin kime ne faydası var ki? ben o defteri yeminimle kapattım çünkü.. bilmiyorum. bu sefer toparlanmam çok uzun zaman alacak sanırım.. daha fazla anlatacak gücüm yok ama içim henüz soğumuş değil.
"belki de biz sevmemeliyiz."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2440.
3 gün önce eskişehir'e, şehrime, özgürlüğüme gittim. mutluydum. huzurluydum. trenden indikten 3 saat sonra arkadaşım trenden inecekti. onu karşılamaya gidiyordum.

eski espark şimdiki ulus heykeli meydanı tramvay durağının oradaki yaya geçidine geldim.* bu yaya geçidinin bir özelliği vardır. çift şerit iki yoldan geçersin karşıya. yaya geçidine gelmeden 5 m önce eğer etrafına bakarsan (çoğunlukla bakmana bile gerek kalmaz) tüm araçlar durur ve yol verir. ışık, kamera, polis vs olmamasına rağmen. özellikle ilk kez geçenler çok şaşırır. eskişehirde yapılması gereken güzel etkinliklerden biri de bu yaya geçidinden geçmek diyebilirim. özellikle ankara-istanbul gibi büyük şehirden gelenler için terapi gibi olur.

neyse ilk taraftan geçtim yol verdiler ikinci tarafa geldim sağıma baktım kendine göre sağdaki şeritte bir araba vardı yavaştı, uzaktı. bu hızla gelse ben karşıya geçtikten sonra ancak geçerdi. rahatça attım kendimi yola. ben yola adımımı atar atmaz hızlandı. takip ediyordum ve gittikçe hızlanıyordu. gözümü şoföre diktim bakıyorum adımlarımı hızlandırmadım. en sonunda frene basmak zorunda kaldı çarpmamak için. hala gözüne bakıyordum. şehrimde ne arıyordu böyle saygısızlar? ankara'dan boşuna mı geldim ben?

karşıya geçtim. arkamdan gelenlerden dolayı durmak ve herkese yol vermek zorunda kaldı. kaldırıma çıkıp yürümeye devam ettim ama hala gözüm ondaydı. o da bana bir süredir bakıyordu. en sonunda eşkiya ruhu baskın çıktı ve camı açıp "bir şey mi diyecektin bilader?" diye bağırdı. herkes bir anda ona baktı. etrafta 10 15 kişi vardı.

güldüm, tebessüm ettim. yaya geçidini gösterdim ve yoluma devam ettim. bir şeyler dediyse de duymadım. son bir kez arkama dönüp baktım.

keşke bakmasaydım. her şey şimdi anlamlanmıştı. araba'nın arkasında bir ayrıntı her şeyi açıklıyordu. en büyük nefretim burada da karşıma çıkmıştı. plaka 06'ydı. belki de şoförün suçu yoktu. geldiği yer onu öyle yapmıştı.

sabır, saygı, sanat, huzur. bu kavramlardan uzaksın ankara. sen bozuksun, insanlarını da bozuyorsun.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim