öğrenci işlerinde çalışan memur meymenetsizliği
başlık "hi my i run" tarafından 11.12.2020 01:56 tarihinde açılmıştır.
1.
insanı okumaktan soğutur. soru sorup rahatını bozuyoruz ya hanımın. muşmula suratlı nolacak.
devamını gör...
2.
günaydın deseniz "o işe biz bakmıyoruz" cevabını alacağınız bir bölümdür öğrenci işleri. hiçbir işe onların bakmadığını iddia ederler. görev tanımı hala belirsiz. bolca türk kahvesi tüketilen, dedikodunun hiç durmadığı bir yer...
devamını gör...
3.
iki ayrı üniversite arasında belge toplarken çokça cebelleştiğim yaratıkların meymenetsizliğidir. birini arıyorum x belgesi lazım diyor diğerine gidiyorum bizde x belgesi yok diyor tekrar soruyorum diyorum ki yok diyorlar ona bakma sen git kendin hazırla imzalat getir diyor lan bakkala mı götürücem 500 km yol o kendin hazırla gel al imzalat dediğin belge. çok sövdüm kendilerine.
devamını gör...
4.
asla botoks yaptırmaya ihtiyacı olmayan kişilerdir. o kadar mimiksiz ve donuklardır ki asla kırışacaklarını düşünmemekteyim. evrak istersin bakar, soru sorarsın bakar. hepinizden tiksiniyorum bakışı muhtemelen doğmadan önce skillerine ekleniyor yoksa bu bakışı yapabilen tek sektör öğrenci işleridir.
devamını gör...
5.
üniversitelerin öğrenci işleriyle ilgilenmesi için görevlendirilen ama öğrencilerle ilgili işlerden hoşlanmayan surat asıp çay içmek isteyen öğle arasını pazar alışverişine sığdıran aslında mezar bekçisi olsa daha mutlu olurdu diye düşündüren insanların yüz ifadesi.
devamını gör...
6.
ses tonu ile bile insanın yaşam enerjisini alıp götürür. asla iş yapmak istemez sürekli insanı başından savmaya çalışır.
devamını gör...
7.
bence özellikle bunu yapmaları için eğitim falan görüyorlar, yani alt tarafı bir iki evrak isteyeceğiz yüz bin dolar fidye istemişiz gibi suratımıza bakmak zorunda mısın?
devamını gör...
8.
öğrencilerle iş yaparlar
ama transkript istedin mi
ana avrat sövmüş gibi yüzüne bakarlar
değerli çalışanlar sizin işiniz o zaten
öğrenci belgesi ver
öğrencinin sorularına cevap ver
klasik memur kafası işte
bilmiyor musunuz diye sorarlar
ya zaten üniversiteye gelmeden önce bilsek bu durumları siz oradan ekmek yiyemezsiniz.
ama transkript istedin mi
ana avrat sövmüş gibi yüzüne bakarlar
değerli çalışanlar sizin işiniz o zaten
öğrenci belgesi ver
öğrencinin sorularına cevap ver
klasik memur kafası işte
bilmiyor musunuz diye sorarlar
ya zaten üniversiteye gelmeden önce bilsek bu durumları siz oradan ekmek yiyemezsiniz.
devamını gör...
9.
bunlar babadan oğula nesil herhalde.... bizim zamanımızda da böyleydi hala da böyle...
tanım : en kıl olduğum görevlilerdir.
edit: lisansı bitireli 10-15 yıl olacak. arada hobi amaçlı 1-2 lisans bölümüne kaydolma, yüksek lisans derken 4. üni kapısındayım. durum aynı. 4 ü de farklı üniydi. ulan alanında en saygım prof dan ders aldık böyle tripler görmedik.
tanım : en kıl olduğum görevlilerdir.
edit: lisansı bitireli 10-15 yıl olacak. arada hobi amaçlı 1-2 lisans bölümüne kaydolma, yüksek lisans derken 4. üni kapısındayım. durum aynı. 4 ü de farklı üniydi. ulan alanında en saygım prof dan ders aldık böyle tripler görmedik.
devamını gör...
10.
kaç yıldır telefonla ulaşamadığım ve gittiğimde kendilerini bulamadığım için nasıl bi tip olduklarını bilmiyorum.
devamını gör...
11.
bana denk gelenler hep tatlı insanlardı çok ilginç
devamını gör...
12.
kayıt olmaya gidersin, mahkemeye çıkmış gibi hissedersin. soru sormak istersin, yüzüne bakılmaz. bilgi almaya çalışırsın, sadece bildiklerin söylenir. işte öyle bir meymenetsizlik..
devamını gör...
13.
tıp fakültesinin ilk yıllarında kabadayı takılıyorum. öğrencilere posta koyuyorum hatta hocalara bile.
birgün girdim öğrenci işlerine. bir öğrenciye ukalalık yaptıklarına şahit oldum. tartıştılar falan öğrenci çekti gitti. bizim adam sinirli. bu kez bana yapmaya kalktı o değişik tavrı.
istesem o adamı dışarıda çok rahat bulup o dilini boynuna kravat yapabilirim. medenice uğraşma kararı verdim. tamam kabadayıyız ama kafamda zehir o dönem. şimdiki gibi mal değilim o zamanlar.
aklıma ne gelirse dilekçe yazmaya başladım. her dilekçeye cevap vermek zorunda. ekstra iş yaratmak yani onlara. her gün en az on dilekçe veriyordum. tüm sınavlara itiraz ediyordum sonuç ne olursa olsun. sonra bu hocaları da germeye başladı çünkü sınav kağıtlarını tekrar okumak durumunda kalıyorlardı. sonra hava civa dilekçeler yazmaya başladım. okulda şu kadar öğrenci var kantinde bilmem kaç sandalye var. her öğrenciye bir sandalye bacağı düşüyor bu sandalye bacağını ne yapacağız gibi.
bu sefer dekan çağırdı tabi, evladım derdin ne niye dilekçe yazıp duruyorsun dedi. sonuçta dekanlığa yazıyorum dilekçeyi. imza atmak zor geliyor. yasal hakkımı kullanıyorum dedim.
bir gün yine dilekçe veriyorum öğrenci işlerinde çalışan sesini yükseltti. bir şey demedim. akşam çıkışta otoparkta yakaladım bunu. sen kime sesini yükseltiyorsun lan dallama dedim, yanlış anladın ben sesimi yükseltmedim diye miyavladı. ertesi gün dekana şikayet etti. sonra polise beni tehdit ediyor dedi. oradan bir şey çıkmadı tabi.
okulda derslerle ilgisi olmayan on beş kadar arkadaş buldum. komünistler serseriler falan kantin kuşları. mağdurum siz de dilekçe yazar mısınız dedim. yazmaya başladık her gün 150 ile 200 arası dilekçe veriyoruz.
sonra geldi bu memurlar benimle konuştular özür dilediler. ben dilekçeleri kestim. ama öğrenci işlerine girdiğimde ayağa kalkıp önünü iliklediler ve işimi koştura koştura yaptılar. işsiz adamla uğraşmanın bedelini anladılar. yüz verilmemesi gereken lavuklar.
birgün girdim öğrenci işlerine. bir öğrenciye ukalalık yaptıklarına şahit oldum. tartıştılar falan öğrenci çekti gitti. bizim adam sinirli. bu kez bana yapmaya kalktı o değişik tavrı.
istesem o adamı dışarıda çok rahat bulup o dilini boynuna kravat yapabilirim. medenice uğraşma kararı verdim. tamam kabadayıyız ama kafamda zehir o dönem. şimdiki gibi mal değilim o zamanlar.
aklıma ne gelirse dilekçe yazmaya başladım. her dilekçeye cevap vermek zorunda. ekstra iş yaratmak yani onlara. her gün en az on dilekçe veriyordum. tüm sınavlara itiraz ediyordum sonuç ne olursa olsun. sonra bu hocaları da germeye başladı çünkü sınav kağıtlarını tekrar okumak durumunda kalıyorlardı. sonra hava civa dilekçeler yazmaya başladım. okulda şu kadar öğrenci var kantinde bilmem kaç sandalye var. her öğrenciye bir sandalye bacağı düşüyor bu sandalye bacağını ne yapacağız gibi.
bu sefer dekan çağırdı tabi, evladım derdin ne niye dilekçe yazıp duruyorsun dedi. sonuçta dekanlığa yazıyorum dilekçeyi. imza atmak zor geliyor. yasal hakkımı kullanıyorum dedim.
bir gün yine dilekçe veriyorum öğrenci işlerinde çalışan sesini yükseltti. bir şey demedim. akşam çıkışta otoparkta yakaladım bunu. sen kime sesini yükseltiyorsun lan dallama dedim, yanlış anladın ben sesimi yükseltmedim diye miyavladı. ertesi gün dekana şikayet etti. sonra polise beni tehdit ediyor dedi. oradan bir şey çıkmadı tabi.
okulda derslerle ilgisi olmayan on beş kadar arkadaş buldum. komünistler serseriler falan kantin kuşları. mağdurum siz de dilekçe yazar mısınız dedim. yazmaya başladık her gün 150 ile 200 arası dilekçe veriyoruz.
sonra geldi bu memurlar benimle konuştular özür dilediler. ben dilekçeleri kestim. ama öğrenci işlerine girdiğimde ayağa kalkıp önünü iliklediler ve işimi koştura koştura yaptılar. işsiz adamla uğraşmanın bedelini anladılar. yüz verilmemesi gereken lavuklar.
devamını gör...
14.
suratsızlık ✓
baştan savmak ✓
mesai saatinden önce çıkmak ✓
öğrenci işinin çözülmemesi için elinden geleni yapmak ✓
ekstra azarlamak fırçalamak ✓
tebrikler öğrenci işlerinde çalışmaye hak kazandınız.
baştan savmak ✓
mesai saatinden önce çıkmak ✓
öğrenci işinin çözülmemesi için elinden geleni yapmak ✓
ekstra azarlamak fırçalamak ✓
tebrikler öğrenci işlerinde çalışmaye hak kazandınız.
devamını gör...
15.
en suratsız gördüğüm memur grubu bunlar bi kere insan gibi yüzle göremedim bunları.
devamını gör...
16.
örgü ören mi dersiniz, fal bakan mı, dizi izleyen mi?
işini yapan mi? o modelden yok, henüz üretilmedi.
işini yapan mi? o modelden yok, henüz üretilmedi.
devamını gör...
17.
bizimkiler çok kötü değildi. hatta türkiye ortalamasında düşünecek olursak iyiydiler bile, arada espri yapanları vardı.. ama illa ki çok uğraştırdıkları, ilgilenmedikleri, yanlış yönlendirdikleri, surat astıkları çok oluyordu. bazen kendimi onların yerine koyuyorum. abi bazen bazıları haklılar. bir öğrenci bir şey soruyor, aradan 3 dakika geçmeden bir başka öğrenci aynı soru için geliyor sonra bir başkası. ben bile bazen 10 dakika yanlarında kaldığımda içinden "oyyy allahhh" çekiyodum. aynı şey şehir içi otobüsleri- dolmuşları için de geçerli. art arda bin yolcu "ebesinin nikahından geçer miiii?" diyo. neyse, konu dağıldı. bazıları bazenleri haklılar işte. amma işini severek yapanlar karşısına aynı soruyla gelen 1000 kişiye yine de gülümseyebiliyor, selam olsun onlara.
not: bu entrymde neyi savunduğumu ve ne demek istediğimi tam anlamamakla birlikte çift taraflı hâlden anlamaya kalkıştım.
not: bu entrymde neyi savunduğumu ve ne demek istediğimi tam anlamamakla birlikte çift taraflı hâlden anlamaya kalkıştım.
devamını gör...
18.
aldığının paranın kendisine battığı malum kişidir.
devamını gör...
19.
gereksiz soru soran, usul edep adap bilmeyen öğrenciler tarafından maruz kaldıkları kötü davranışlar nedeniyle başkalaşım geçirmişlerdir. bu öğrenciler nedeniyle gerçekten derdi olan ve bahsettiğim ayaklarda olmayan öğrenciler de öğrenci işlerinin asık suratlarından muzdarip olabiliyorlar.
devamını gör...
20.
üniversite yıllarında kısmi zamanlı olarak öğrenci işlerinde çalıştım ve size şu kadarını söyleyeyim; o kadar saçma salak talepleri oluyor ki öğrencilerin ve bu talepler sözüm ona ilk 20.000 sıralamaya girip tıp okuyan kimselerden geliyor.
-ben imza kağıdına imza atmak için geldim, verir misin?
+o dersin hocası olmadan neden devamsızlık kağıdına imza atmana izin vereyim ki?
-ya giremedim işte, devamsızlıktan kalmak istemiyorum. ver imzamı atayım işte.
+oldu, görürsem söylerim.
-ders seçimi için ne yapmam lazım?
+kapıdaki bilgilendirme yazısını okuyun, orada yazıyor.
-okudum ama tam olarak ne yapmam gerekiyor?
+dilekçe yazmalısınız almak istediğiniz dersleri ve bu dilekçeyi danışman hocanıza onaylatın. işlemler biraz daha hızlı olur.
-dilekçe nasıl yazılıyor? (100 öğrenciye dilekçe yazmayı öğretmek gerçekten çok zorlu bir süreç ve inanın tam olarak öğrenemiyorlar)
pek çoğunuz okul yönetmeliğini okumadan saçma sapan taleplerle gidiyorsunuz öğrenci işlerine ve karşılığında her gün o soruyu ve benzerlerini defalarca duymuş insanların bıkkın ifadeleriyle karşılaşıyorsunuz. bazen de taleplerinizi o kadar dolandıra dolandıra anlatıyorsunuz ki istemeden yanlış yönlendirmelere maruz kalıyorsunuz.
not: bu dediklerim 2007-2009 arası dönemdeki gözlemlerim için geçerlidir. sonrası e öncesi farklılık gösterebilir.
-ben imza kağıdına imza atmak için geldim, verir misin?
+o dersin hocası olmadan neden devamsızlık kağıdına imza atmana izin vereyim ki?
-ya giremedim işte, devamsızlıktan kalmak istemiyorum. ver imzamı atayım işte.
+oldu, görürsem söylerim.
-ders seçimi için ne yapmam lazım?
+kapıdaki bilgilendirme yazısını okuyun, orada yazıyor.
-okudum ama tam olarak ne yapmam gerekiyor?
+dilekçe yazmalısınız almak istediğiniz dersleri ve bu dilekçeyi danışman hocanıza onaylatın. işlemler biraz daha hızlı olur.
-dilekçe nasıl yazılıyor? (100 öğrenciye dilekçe yazmayı öğretmek gerçekten çok zorlu bir süreç ve inanın tam olarak öğrenemiyorlar)
pek çoğunuz okul yönetmeliğini okumadan saçma sapan taleplerle gidiyorsunuz öğrenci işlerine ve karşılığında her gün o soruyu ve benzerlerini defalarca duymuş insanların bıkkın ifadeleriyle karşılaşıyorsunuz. bazen de taleplerinizi o kadar dolandıra dolandıra anlatıyorsunuz ki istemeden yanlış yönlendirmelere maruz kalıyorsunuz.
not: bu dediklerim 2007-2009 arası dönemdeki gözlemlerim için geçerlidir. sonrası e öncesi farklılık gösterebilir.
devamını gör...